Geçtiğimiz günlerde düzenlenen Logitrans 2011 fuarı beklenenin üzerinde bir ilgi ile geçti. Özellikle yabancı katılımcıların fazlalığı dikkat çekiciydi. Başta Almanların ilgisi çok fazlaydı.
Lojistik sektöründe Almanyanın gücü ve önemi yadsınamaz bir gerçek. Sanırım hepimizin onlardan öğreneceği pek çok şey var. Dünyanın lojistik öncüleri artık doğaya daha saygılı taşıma modlarına yönelmiş durumda. Ülkemizde bu konuda lojistik şirketleri pek öncülük etmese de fuarda ziyaretçilerin raylı sistemlere olan merak ve soruları görünen o ki lojistikçileri bu konuda kendilerini geliştirmeye itecek.
Fuara üniversitelerin lojistik bölüm ve kulüplerinin katılımı da gayet fazlaydı. Öğrencilerin ilgisi umut vericiydi fakat 2012 ve 2013 yılları için öngörülen küçülme öğrencilerin morallerini bozmuş görünüyor. Tabi ki makro ekonomide küçülme olan yıllarda mezun olmak bir dezavantaj gibi görülebilir fakat bu tip kriz yıllarında ucuz iş gücü avantaja dönüştüğü için bu öğrencilere bir fırsat da olabilir. Bunun dışında unutulmaması gereken şey lojistiğin garantili bir sektör olduğudur. En iyi gelecek vadeden sektör olur mu bilemeyiz ama şimdiden eminiz ki lojistik sektörü iş gücü açısından en güvenli sektördür ve öyle kalacaktır. Bunun temel sebebi üretim mamullerinin zaman içerisinde ülkeler arasında el değiştirmesi ile anlaşılabilir. Örnek vermek gerekirse uzun yıllar tekstil sektöründe büyüme yaşamış olan ülkemiz artık bu sektörde küçülmüş otomotivde ilerlemiştir. O zamanlar tekstil taşıyan lojistik firmalarımız da şimdi otomotiv yedek parçası taşıyorlar yani tüm kariyerini tekstil üzerine kurmuş bir arkadaşımızın işi bugün için zordur gelecekte de kendini otomotiv için yetiştiren bir arkadaşımızsa aynı şekilde bu sektörden emekli olabileceğinin garantisi yoktur. Biz ise sektörel etkilenmelerin en az hissedildiği gruptayız. Biz daha çok makro ekonomilerdeki etkilerden iç hacmi düşüklüğü olarak nasibimizi alırız. Makro krizlerde ise zaten neredeyse hasar almayan sektör yoktur. Bu sebeplerle gelecekleri adına çok doğru bir seçim yaptıklarına inandığımız gençlerimizi yüreklendirmek ve onların geleceğe iyi hazırlanmasına katkı sağlamak bizim borcumuzdur.
Havalimanları ile Ortadoğu ile Avrupa’ya köprü olabilecek, Avrupa ve Asya’yı karayolu ile bağlayan, Karadeniz’in sularına geçişin anahtarını elinde tutan, büyük sermayedarlara ,kaliteli ve genç iş gücüne sahip olan ülkemizde devlet kurumları da sektörün ihtiyaç ve gereksinimlerini iyi kavrayıp hukuki açıdan gerekli alt yapıyı kurmayı başarabilirlerse bu büyük potansiyelin canlanacağından hiç kuşkumuz yok. Bunları yapabilmek için devletin yapması gereken şey sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde olması ve belki de sektörün içinde yetişmiş duayen isimleri danışman olarak atamasındır. Sektörün jargonlarını bile bilmeyen bürokratların perspektifleri beklediğimiz gelişmenin sağlanması için yeterli değildir. Lojistik gücü yüksek olan ülke bölgesinin anahtarını elinde tutan ülkedir.
Ulvi Türkben/Havakargotürkiye