Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / DÜNYA İLE REKABETTE MARKALAŞMA ŞART

DÜNYA İLE REKABETTE MARKALAŞMA ŞART

DÜNYA İLE REKABETTE MARKALAŞMA ŞART18.10.2011

Jeopolitik konumunun da avantajı ile bölgesinin lojistik üssü olmak isteyen Türkiye'de lojistik firmaları rekabette bir adım daha öne çıkmak için markalaşma çalışmalarını hızlandırdı.  Günümüzde dünya ekonomisine yön veren en önemli güçlerden biri uluslararası şirketler. Güçlü ekonomiye sahip bu şirketlerin marka değerleri de çok büyük. Sadece büyük bir ekonomik güce değil, müşterilerinin tercihlerine dahi yön verecek etkiye de sahipler. Yani marka olmuşlar ve müşterilerine güven veriyorlar. Ama bazen marka olmanın da dezavantajı yok değil. O da 'her marka pahaldır' imajı. Oysa marka olmak ile pahalı olmak arasında direkt bir ilişki yok.

AİLE ŞİRKETİ OLMANIN MARKALAŞMAYA ETKİSİ

Artık tüm sektörlerde olduğu gibi lojistik sektöründe de rekabette bir adım öne çıkabilmek için markalaşmak gerekiyor. Ancak Türkiye'deki taşımacı firmaların birçoğu aile şirketi olduğu için kurumsallaşma konusunda atamadığı adımı maalesef markalaşma konusunda da atamıyor. Bu nedenle de dünyadaki markalaşmış taşımacı firmalar arasında hiçbir Türk firmasını göremiyoruz. Elbette bunda geçmişteki inişli-çıkışlı ekonomik gelişmeler çok etkin bir role sahip. Bütün sektörler gibi taşımacılık ve lojistik sektörü de inişli-çıkışlı ekonomik gelişme karşısında uzun vadeli bir planlama içine giremedi. Hep kısa vadeli planlar yaparak günümüze geldi ve markalaşma konusunda yerel düzeyde kaldı.

Ancak uzun zamandır Türkiye ekonomisindeki yüksek faiz ve yüksek enflasyon dönemi kapandı. Yeni yeni uzun vadeli planlar yapmaya başlayan Türk şirketleri, markalaşma konusunda da önemli adımlar atmaya başladı. Lojistik sektörünün önde gelen firmaları markalaşma ile ilgili ciddi adımlar atıyor.

TÜRKİYE'NİN EN DEĞERLİ MARKALARI

Geçtiğimiz günlerde dünyanın tanınmış marka değerlendirme şirketlerinden biri olan Brand Finance "Türkiye'nin En Değerli Markaları" çalışmasını tamamladı. 2010 yılı verilerinden yararlanarak yapılan çalışmanın sonuçlarına göre, Türkiye'deki ilk 10 marka şöyle sıralanıyor: Türk Telekom, İş Bankası, Turkcell, Akbank, Garanti Bankası, Türk Hava Yolları (THY), Efes Biracılık, Yapı Kredi Bankası, Arçelik, BİM. Bakıldığında Türkiye'deki ilk 10 marka şirketi arasında lojistik ile ilgili bir firmanın yer almadığını görülüyor. Tabii, THY'nin yaptığı işlerin bazılarını (yük taşımacılığı) lojistik kapsamına sokmazsak. Çalışmada ilk 100 şirket arasında ise 3 lojistik firmasının ismi dikkat çekiyor. Bunlar 62'inci sıradaki Omsan Lojistik, 68'inci sıradaki Borusan Lojistik ve 92'nci sıradaki Ekol Lojistik. Türkiye'deki liste ile ilgili bir not daha, Türkiye'deki ilk 100 markanın toplam değeri 33 milyar doları buluyor. Türkiye'nin ilk 100 markasının toplam değeri yine Brand Finance tarafından hazırlanan dünyanın en değerli markaları listesinin 4'üncü sırasında 36 milyar dolar ile yer alan IBM'in değerinden az olması dikkat çekiyor. Brand Finance'ın dünyadaki 500 büyük marka listesine baktığımızda ise ilk 10 şirket sırasıyla şöyle: Google, Microsoft, Wal-Mart, IBM, Vodafone, Bank of America, General Electric, Apple, Wells Fargo ve AT&T.

UPS İLK SIRADA ONU FEDEX ve DHL TAKİP EDİYOR

Peki dünyadaki 500 büyük marka listesinde iş alanı 'transport' olan yani ulaştırma ve lojistik sektöründe faaliyet gösteren firmaların sıralamadaki yeri ne durumda? Listeye 38'inci sıradan UPS firması giriyor. Onu 81'inci sıradan Fedex, DHL (91), Union Pacific (190), Deutsche Post (263), TNT (301), MOL (309), JR-East (315), NYK (324), CH Robinson (325), Maersk (330), JR-Central (394), CSX (408), Norfolk (412), CN (434), Cosco (449), Jr-West (470), Kuehne&Nagel (481), 'K'Line (496) takip ediyor.

Ağırlıklı olarak ABD'li, Japon ve Alman şirketlerinden oluşan listede maalesef Türkiye menşeli bir lojistik firması yok. Hatta 500 büyük marka arasında listede Türkiye'den tek bir firma görünüyor. O da listeye 495'inci sıradan giren İş Bankası.

NE YAPMALI?

Tüm bunlar aslında Türk şirketlerinin markalaşma da başarısız olduğunu gösteriyor. Benzer başarısızlık Türk lojistik firmaları için de geçerli. Peki ne yapmalı, neler yapılıyor? Sorunun ilk bölümü olan 'Ne yapmalı?' kısmını Brand Finance Türkiye Genel Müdürü Muhterem İlgüner'e sorduk. 'Neler yapılıyor' kısmını ise Türkiye'nin önde gelen lojistik firmalarına sorduk.

MUHTEREM İLGÜNER: TÜRK LOJİSTİK SEKTÖRÜNÜN ÇOK BÜYÜK BİR MARKA DEĞERİ YOK!

Brand Finance Türkiye Genel Müdürü Muhterem İlgüner, 2009 yılında Türkiye lojistik sektöründeki markalarda bir düşüşün görüldüğünü ancak bu yıl lojistik sektöründe küçük de olsa bir marka değeri artışı olduğunu söyledi. 2009'daki düşüşün ardında global ekonomik krizin etkisinin olabileceğini söyleyen İlgüner, ancak şunun da altını çizmeden geçmiyor: "Türkiye'deki lojistik sektörünün çok büyük bir marka değeri yok maalesef. Ama yine de tekstilin babaları dediğimiz firmalardan daha yüksek marka değerine sahipler."

"FİYAT ODAKLI BİR STRATEJİ MARKA DEĞİLDİR"

Bir şirketin marka olabilmesi için öncelikle ne sattığını söylemesi gerektiğini vurgulayan Muhterem İlgüner şunları anlattı: "Biz Türkler hep aynı yere toplanıyoruz. Hepimiz aynı şekilde kümeleniyoruz. Hepimiz birinin başlattığı şekilde yürütmek istiyoruz. Fiyat odaklı bir strateji marka değildir. Fiyatı indirebileceğiniz bir yer vardır, indirmek istediğiniz de, daha aşağıya inmez. Ama fiyatın tavanı yoktur, uzaya kadar gider. Niye peki ben indirebileceğim bir yerin limiti var ve ben onun için uğraşıyorum da, tavanda uzaya kadar gidebilecek şey için niye uğraşmıyorum. Bu zor geliyor bizim şirket sahiplerine. Zannediliyor ki, bu çok pahalı bir yol. Çok meşakkatli bir yol. Hayır değil. Kime marka desen, çok iyi ama o pahalı deniliyor. Hayır. Nerden çıkardın. Kaç tane marka çıkardın da biliyorsun. Doğru tespit etmek çok önemli. Sıradan ayrılmak çok önemli."

Peki lojistik firmaları neler yapmalı? İlgüner, bu soruya ise şu yanıtı veriyor: "Lojistik hizmeti alan firmaların henüz daha çözülmemiş çok sorunları olduğuna inanıyorum, her iş kolunda olduğu gibi. Veya henüz keşfedilmemiş çok ihtiyaçları olduğuna inanıyorum. O gözle bakan yani sıra dışı bir gözle bakan bir lojistik işletmesi sahibi farklı bir noktayı, bir damarı yakalayacaktır. O yakaladığı damardan devam edecektir. DHL'yi DHL yapan bir tek şeydir, 'Geceden sabaha kapında.' Bir tek şeyle büyüdü. O kadar, 'Geceden sabaha kapında.' Sabah adrese teslim. Neden böyle oldu. Çünkü insanların ona ihtiyacı varmış, DHL de bu ihtiyacı karşıladı. Bunu takip eden, taklit eden onun kadar para kazanamaz. O da başka ayrıcalığı keşfedecek. Düşünecek, bakacak lojistik hizmeti alan firmalar daha henüz ne arıyorlar? Ben bunu ifade de edemeyebilirim. Esas önemlisi o. Ben onun için pazar araştırmalarına pek fazla güvenmeyin diyorum. Pazar araştırması soruyor size, siz bildiğiniz kadarıyla söylüyorsunuz. Esas başarı sizin daha bilemediğiniz bir ihtiyacı ortaya koymak. Örneğin sıvı sabun gibi. Kimse 'bana sıvı sabun lazım' demedi. Pat diye geldi sıvı sabun ve 100 milyonlarca dolarlık bir pazar oluşturdu. Lojistikte ve ulaşımda ne taşırsa taşısın mutlaka giderilmemiş bir sorun, keşfedilmemiş bir ihtiyaç vardır. Giderilmemiş bir soruna çözüm bulmak için çalışmalılar ve bu ihtiyacı gideren ilk firma olmalılar. Bu çok önemli. Lojistik şirketinin bir tane hedefi olacak. Örneğin, 'erken götürmek'. Bir lojistikçi kendisinden beklenen birçok özellikten sadece birine odaklanmalı. Götüreceği yükü yıpratmadan taşıyacağını söylüyorsa hiç yıpratmayacak, yükü çok hızlı ulaştıracağını söylüyorsa her zaman çok hızlı ulaştıracak. Bir özelliğin üzerinde odaklanacak. Bu odaklandığı özellikle ilgili çalışmalar yapacak. Ondan sonra X lojistik firması nasıldır, diye sorulduğunda, 'o yükü hızlı ulaştırır' denilecek. Genel kanı oluşur, bu genel kanı oluştuğunda fiyat farkı oluşur. Bunlar otomatik işler.

"BANA KİMSE KAMYON SAYISINI SÖYLEMESİN!"

Lojistik gelişen bir sektör. Bu durum sektördeki oyuncuların da gelişmesine sebep olacaktır. Ama bu başarıyı sürdürülebilir hale getirmek için marka konusuna önem vermeleri gerekir. Yani bana biri bir marka söylendiği zaman karşılığında bana ne sattığını da bilmeliyiz. Bana bir şey satmalı. Herkesin kamyonu var. Bana kimse kamyon sayısını söylemesin. Ama bir şey söylesin. "

PAZARLAMA ÇAĞINI ISKALADIK

Türkiye'nin 30-35 yıl yüksek enflasyon ve yüksek faiz döneminde yaşamasının dünya arenasında bir Türk markasının çıkmasını engellediğini söyleyen İlgüner, "Çünkü bu dönem Türk şirketlerine kısa vadeli planlar yaptırdı. Böyle olunca da biz pazarlama çağını ıskaladık. Dünya pazarlama çağını öğrenirken ve geliştirirken biz başka bir şeyle uğraşıyorduk. 1/1/2005'ten itibaren üstümüzdeki koruma örtülerinin hepsi kalktı. Enflasyondan dolayı para kazanmak da bitti. Biz daha pazarlama çağını yeni anlamaya ve idrak etmeye başladık. Dolayısıyla bizim bir dünya markamız yok. Ne yazık ki, yok. Üstelik de öyle bakmayın 600 yıllık imparatorluk, 83 yıllık da cumhuriyeti koyduğunuz zaman 700 yıl eder ki yine yok."

EKOL LOJİSTİK

"DÜNYA ÇAPINDA BİR MARKA OLMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ"

Ekol Lojistik Satış ve Müşteri Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Okyay Öztuğran: "Ekol kurulduğu günden itibaren dünya çapında bilinen bir marka olmak için çalışmalarını sürdürmektedir. Bu doğrultuda ilk günden itibaren sürekli bir markalaşma çalışması yürütmektedir. Bu doğrultuda kurum kimliğimizin çalışanlarımız tarafından benimsenmesi için iç iletişim anlamında ayrıntılı çalışmalar yürütürken bir yandan da basılı ve sosyal medya mecralarında yaptığımız çalışmalarla bilirliğimizi artırmak için en üst düzeyde efor harcıyoruz. Bütün bu çalışmaların yanı sıra; tesislerimiz ve araçlarımızda kullandığımız markalama çalışmalarıyla Ekol'ü tanıyan tanımayan herkese yenilikçi ve renkli yapımızı yansıtıyoruz.

EKOL AVRUPA'DAKİ PR ÇALIŞMALARINI ARTIRACAK

Uluslararası lojistik sektöründe Ekol olarak bilinirliğimiz Türk rakiplerimizle karşılaştırdığımız zaman oldukça ileri seviyede. Özellikle Avrupa'da tanınan bir firma olduğumuzu söyleyebilirim. Ancak bunun yeterli olduğu inancında değiliz. Bu sebeple önümüzdeki dönemde Avrupa genelindeki PR çalışmalarımızı artıracağız. Kamuoyu tarafından tanınan firma olmak tabi ki marka olmak için önemli bir adım ancak markalaşma yolundaki en önemli nokta bizi tanıyan insanların bizi doğru tanıyıp tanımadığı, bizim değerlerimizi doğru şekilde algılayıp algılamadığı işte bu noktada kendimizi en etkin şekilde anlatmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Markalaşmış firmalar operasyonel süreçlerinde standartlaşmış olmanın verdiği rahatlıkla müşterilerinden gelen farklı taleplere daha hızlı cevap verebilmektedir. Bu da markanın iş anlamında beğeni oranını artırmaktadır. Böylelikle yeni müşteriler kazanımından tutun da tedarikçi yönetimine kadar tercih edilen firma olarak süreçlerinde büyük avantajlar sağlayabilmektedir. Bu durum da her sektörde birçok önemli oyuncunun olduğu günümüz sisteminde firmaları bir kaç adım öne taşımaktadır.

DÜNYA PAZARI HEDEFLENMELİ

Özellikle lojistik sektöründe Türk firmaların markalaşmayla ilgili çok uzun bir yolu olduğunu düşünüyorum. Artık yerli firmaların yalnızca Türkiye pazarına yoğunlaşmayı bırakıp, dünya pazarını hedeflemesi gerekiyor. Eğer sektörümüzdeki oyuncular bu düşünce şeklini benimserse birçok Türk şirketi Avrupa'da güçlü bir pozisyon elde edebilir.

Markalaşmış bir Türk lojistik sektörü; yabancı müşterilere uyandıracağı güven ve güç hisleri ve Türkiye'nin hali hazırda sahip olduğu jeopolitik avantajı sayesinde her zaman üzerinde konuştuğumuz lojistik üs olmanın da ötesine geçebilecektir. Güç ve güven hissi sağlamanın nasıl mümkün olacağını açarsak; marka bilinirliğini sağlamış firmalar, başarılı oldukları süreçleri mükemmelleştirir ve oluşturacakları modelleri standartlaştırabilirlerse bunlar bölge içerisinde kabul görecektir ve diğer oyuncular tarafından da uygulanacaktır. Böylelikle markalaşma ve operasyonel mükemmelleşme bir araya geldiği zaman Türk firmalar yabancı müşteriler için güven ve gücü simgeleyecek; bu da başarıyı getirecektir."

REYSAŞ LOJİSTİK

HEDEFİMİZ "İLK SIRADA TERCİH EDİLİR" OLMAK

Reysaş Yönetim Kurulu Başkanı Durmuş Döven: "Reysaş Lojistik sektöründe birçok ilke imza atmış öncü bir kuruluştur. Lojistik sektöründe, sektörle çalışan marka olmuş birçok firmaya halka açık iki şirketi ile hizmet vermektedir. Hizmetlerimizi sunarken edindiğimiz öncelikli hedefimiz 'ilk sırada tercih edilir' olmaktır. Çünkü marka olmanın 'algıda öncülük' demek olduğunun bilincinde olan ve çalışmalarımızı bu doğrultuda yürüten bir firmayız. Marka olmak her işi almakla değil, doğru işi doğru zamanda seçerek, en verimli hizmeti vermekle başlayan bir süreçtir. Reysaş farkını ve kalitesini daha iyi yansıtmak için, hizmetlerimizde müşteri odaklı ve proje bazlı çalışarak bu süreçte yerimizi alıyoruz.

Müşteri kitlemiz gerek ulusal gerekse uluslararası birçok firmadan oluşmaktadır. Ana işimiz olan lojistik ve depolamada uluslararası birçok firmaya hizmet vermekteyiz. Bu da sektörümüzün yurtdışı bacağında firma tanınırlığımıza önemli katkı sağlamaktadır.

MARKA OLMAK BİR ADIM ÖNDE OLMAK DEMEKTİR

Marka olmak algıda bir adım önde olmak demektir. Satın alınacak ürün ya da hizmette tercih sırasında ilk sırada yer almanızı sağlar. Marka olana kadar destek amaçlı harcanan tanıtım, reklam maliyetlerinde markalaştıktan sonra azalma görülebilir. Hitap ettiğiniz müşteri kitlesi tarafından tercih edilmenin yanı sıra, çalışan tarafından da tercih edilmek marka olmuş bir şirketin rakiplerine göre bir diğer önemli avantajıdır. Özellikle lojistik sektörü gibi emek yoğun çalışılan sektörlerde kalifiye elemanların da az olması zaten sektör ve şirketler için sıkıntıya neden olurken, marka olmuş bir firmanın çalışan tarafından tercih edilmesi de önemli bir avantaj olarak görülmelidir.

Türkiye lojistik sektörünün mevcut yapısına değinmek gerekir. Gerek yapısal gerek mevzuatsal olarak önümüzde gelişmek ve markalaşabilmek için çok engel mevcut. Sektörde bölünmüşlük ve organize olmayan yapılanma çok fazla. Sektörde istenilen kurumsal yapıya henüz ulaşılamadı. Küçük ölçekli şahıs şirketlerinin sayısı kurumsal şirketlere nazaran hala çok büyük. Sektördeki altyapı ve kalifiye çalışan eksikliği ve bunun yanında sektörel düzenlemelerin yetersizliği de başlıca sorunlar arasında yerini alıyor. Ayrıca lojistik işinin firmalar tarafından outsource edilen bir yapıya sahip olması son 5-10 yıldır sektörün markalaşmasını da geciktirmiş durumda.

Tüm bunlar mevcutken markalaşmak hem kolay hem zor. Şöyle ki mevcut yapısal durum sebebiyle rakipler arasından kolaylıkla öne çıkmak mümkün. Ancak öne çıkarken yapılan çalışmalarda ve verilen hizmetlerde, büyüdükçe, mevzuatsal eksikliklere ve zorluklara takılmak da kaçınılmaz. Ayrıca, markalaşma daha öncede bahsettiğimiz üzere kamuoyu tarafından ismen en çok bilinmek değildir. Bu anlamda sektörümüzde markalaşma bilincinin yanlış yerleştiği kanaatindeyim.

Ülke olarak, önümüzdeki 10 yıl içinde dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 40'ına ev sahipliği yapacak bir bölgede son derece stratejik bir konumda yer alıyoruz. Bu jeo-lojistik avantajdan en yüksek faydayı sağlayacak sektörlerin başında da tabi ki lojistik sektörümüz geliyor. Dünyaca tanınmış ve marka olabilmiş bir Türk lojistik sektörü bu avantajlı durum ile de her zaman bir adım önde olacaktır. Sektörün büyüklüğünü ve ekonomiye katkısını düşünürsek marka olmuş bir lojistik sektörü ülke ekonomisini de hızla kalkındıracaktır."

HOROZ LOJİSTİK

"TÜRKİYE'NİN EN DEĞERLİ ve KÖKLÜ MARKALARINDAN BİRİSİYİZ"

Horoz Lojistik Uluslararası Hizmetler Grup Başkanı Cem Kumuk: "Horoz Lojistik 2010 yılı Super brands seçimlerinde Türkiye'nin en değerli markalarından birisi olarak seçildi. 1942 yılında kurulan şirketimiz hem faaliyet gösterdiği sektörün, hem de Türkiye'nin en köklü şirketlerinden birisi. Marka olmanın değil, markayı yaşatmanın zor olduğu ülkemizde uzun ve tutarlı bir ömür çizgisi çizen bir marka Horoz markası. Elbette bu kendiliğinden olan bir şey değil. Konuyla ilgili uzman arkadaşlarımız, mesleğinin en iyisi olan profesyonellerle el ele markamızın toplumdaki algısının güçlenmesi için gerekli çalışmaları günün gereklerine göre, sürekli olarak yapıyor.

Türkiye dünyada lojistik açıdan en önemli konumdaki 7 ülkeden birisi olarak kabul ediliyor. Hal böyle olunca bir Türk lojistik markası olarak Horoz'un da durumu daha da önem kazanıyor. Evet, şirketimiz uluslararası platformda tanınırlık seviyesi son derece yüksek olan bir şirket. Bunu Türkiye'ye yönelik lojistik hizmetler vermeyi arzu eden yabancı şirketlerin Türkiye'de temas kurulacak öncelikli şirketlerden birisi olarak bizi tercih etmelerinden çok daha iyi anlıyoruz. Türkiye'nin lojistik hizmet potansiyeli ile ilgili yapılan uluslararası araştırmalarda verileri emsal alınan birkaç Türk şirketinden birisidir Horoz Lojistik.

"MARKA OLMAK ÖYLE SANILDIĞI GİBİ KOLAY BİR İŞ DEĞİLDİR"

Ben tanınır olmayı marka olmanın bileşenlerinden birisi olarak kabul etmekle beraber tek başına marka olmakla eşdeğer olduğunu düşünmüyorum. Tanınırlık beraberinde itibar, verilen hizmetin bir ürün olarak algısının yerleşmesi ve daha başka birçok faktör markalaşmak için gerekli. Yani marka olmak öyle sanıldığı gibi kolay bir iş değil.

Profesyonel anlamda markalaşmış bir şirketin aslında isminden öte her bir ürünü ayrı bir markadır. Şirket adının markalaşması kadar sunduğu hizmet ve ürünlerin markalaşması da önemlidir. Birçok markada hizmet veya ürün adının şirket adının önüne geçtiğini dahi görebiliriz. Bu sayede bir ürünün asıl isminin bir taraf bırakılıp, sizin nitelendirdiğiniz isim ile anılmaya başlaması bile mümkündür. Bu da bırakın piyasayı ürününüzle domine etmeyi, son yıllarda rekabet eşitliği yasaları koruyucu bazı önlemler alsa da siz yine de piyasayı monopolize bile edebilirsiniz. Dünyada benzer pek çok hikayeyi buna örnek olarak gösterebiliriz.

TÜRK LOJİSTİK ŞİRKETLERİNİN DURUMU

Türk şirketlerinin öz sermaye eksikliği onları ciddi birer uluslararası oyuncu ve sınır ötesi yatırım yapabilen kurumlar olmaktan alıkoyuyor. Ürününüzü ne kadar geniş bir coğrafyada bilinir kılarsanız, markanızın bilinirliği ve itibarı da o kadar yüksek olma şansına sahip olur. Türk lojistik şirketlerinin büyük bir kısmının ürünleri Türkiye'den veya Türkiye'ye yönelik faaliyetlerle sınırlı. Çapraz sınır hareketleri yapabilen, diğer ülkelerde şubeleşme veya temsilcilikler açma yoluna gidebilen Türk lojistik şirketi sayısı maalesef yeterli değil. Dünyada sermayesinin pasaportunun rengi dahi bilinmeyen bu kadar çok büyük oyuncu varken, daha ilk olmazsa olmazı gerçekleştiremeyen Türk şirketlerinin bu arenada kendilerine bir yer bulmaları oldukça güçleşiyor.

Türk lojistik sektörünün içinden çıkarttığı veya çıkartacağı dünya çapında veya bölgesel güç olabilecek markaların çoğalması en başta Türkiye'nin ulusal menfaatlerinin gerçekleşmesini tetikleyen bir lokomotif güç olacaktır. Zira Türkiye jeopolitik konumu itibariyle uluslararası bir lojistik aktarma noktası olabilme şansına sahiptir. Bugün Singapur ve Dubai'nin sahip olduğu konuma sahip olmak Türkiye için işten bile değildir. Türkiye eşittir Uluslararası Aktarma İstasyonu algısını oturtabilmek, bunu Türkiye için bir lojistik marka haline getirebilmek elbette sadece sektör temsilcileri olarak bizlerin görevi olamaz. Devlet gümrük transit rejimlerinde reformlar yapmadığı, uygun alanların bu amaçla kullanıma açılması ve demiryolu gibi yapım ve işletmesinde tekel olduğu noktalarda sektöre destek vermemesi halinde bu iyi niyetli bir söylem olmaktan öteye gidemez."

BALNAK LOJİSTİK

"BALNAK, SEKTÖRDE AKLA İLK GELEN BİR MARKA OLMAYI HEDEFLİYOR"

Balnak Satış ve Pazarlama Müdürü Gurur Eralp: "Dünya standartlarında marka olmayı hedefleyen Balnak, bu yıl sektörde 25'inci yılını kutluyor. Marka ve kalite hedeflerimize de yalnız ekip çalışmasıyla ulaştığımıza inandık. Bu anlamda da müşterilerimizi memnun etmek ve kalite sistemimizi daha iyiye ulaştırmak için çalışmalarımızı hızlı bir şekilde sürdürdük. 1996'da başladığımız Toplam Kalite Yönetimi yolculuğuna, 1999'dan itibaren EFQM Mükemmellik Modeli şemsiyesi altında devam ettiriyoruz. Toplam Kalite Yönetimi bilinçlendirme eğitimlerine başlayarak, Ulusal Kalite Hareketi Bildirgesi'ni imzalayarak, katılımcı yönetim, projelerle yönetim, yalın yönetim kavramlarının uygulamaya geçirilmesini sağladık. Kurumsallaşma çalışmaları insan kaynakları departmanının kurulması, aylık strateji toplantılarının başlaması, vizyon ve misyon ilkelerinin belirlenmesiyle başladık. 2000'den beri yaptığımız öz değerlendirmelerde de yönetim kalitesiyle ilgili yaklaşımlar ve elde edilen sonuçları ölçtük ve buna göre stratejimizi belirledik. Balnak'taki süreçlere ait prosedürlerin meydana getirdiği yapıyla, kendi kalite yönetim sistemimizin oluşturulmasını sağlıyoruz. Kaliteli yönetim anlayışının benimsenmesi sonucunda başarı ödüllerini kazanan şirket unvanını da almamız bizi çok mutlu ediyor. 2003'de "Balnak" sloganıyla TÜSİADâÂUlusal Kalite büyük ödülünün sahibi olmanın gururunu yaşadık. Bu süreci devam ettirerek 2011 yılına geldiğimizde hedefimiz bölgesel güç olabilmek. Lojistik ve taşımacılık denince, akla ilk gelen, dünya standartlarında bir marka olmayı hedeflemektir. Balnak'ı diğer şirketlerden ayıran en önemli özellik, şirket faaliyetlerini müşterilerin taleplerine göre geliştirmesidir. Balnak sadece bir forwarder firma olarak firmaların sadece taşıma işlemlerini organize etmek yerine müşterilerine A'dan Z'ye hizmet vermeyi hedeflemekte. Bundan hareketle müşteri bazlı projelerin geliştirilmesi Balnak'ı diğer lojistik firmalarından farklı kılmaktadır."

ALIŞAN LOJİSTİK

"CİDDİ DÜZEYDE MARKALAŞMA ÇALIŞMALARI YAPIYORUZ"

Alışan Grup İdari İşler Direktörü Ayhan Özekin: "Firma olarak markalaşmanın öneminin ve gereğinin bilincindeyiz. Bu doğrultuda özellikle son yıllarda şirketimizin kurumsallaşma sürecine paralel olarak ciddi düzeyde markalaşma çalışmaları içindeyiz. Markalaşma; firmamızın kültürünü, geleceğe yönelik olarak hazırlayacağı projeleri, sektör içerisindeki konumunu, rekabet gücünü ve farklılığımızı göstermesi açısından şirketimizin vizyonunu oluşturan bir kavramdır. Gerek ulusal, gerekse global bazda fuar ve sektörel toplantılara katılımın yanı sıra, yürüttüğümüz PR faaliyetleri de markalaşma sürecindeki belli başlı çalışmalarımız arasında yer alıyor.

Alışan Lojistik olarak başta Avrupa ülkeleri olmak üzere CIS ülkeleri ve Ortadoğu'ya yönelik lojistik hizmetler sunuyoruz. Almanya Münih'te kurulu bir şirketimiz ve bunun yanı sıra İtalya Trieste Limanı'nda da irtibat ofisi ve sürücü dinlenme tesislerimiz bulunuyor. Uluslararası arenada tanınmış güçlü firmalarla kurduğumuz iş ortaklıkları ve başarılı projelerimiz ile uluslararası alanda önemli bir şirket haline geldik. Marka olmak için kamuoyu tarafından bilinmenin yanı sıra yaptığınız işteki başarılar ve hizmet verdiğiniz müşterilerin ihtiyaçlarını tam ve eksiksiz olarak tamamlayabilmek de oldukça önemlidir. Bu ikisini elde ettiğiniz zaman marka olmuş sayılabilirsiniz.

MARKALAŞMA GÜVEN HİSSETTİRİR

Sektör içerisinde birçok lojistik firmasının olması markalaşma ihtiyacını ve kültürünü kendiliğinden doğurmuştur. Markalaşma öncelikle marka sahibine ve kullanıcılara güveni hissettirir. Herkesin kaliteye ve güvene olan ihtiyacını giderir. Hem iç hem de dış pazarlarda oluşacak olan eksiklikler markalaşan firmaların daha kolay bir şekilde fark edilebilmelerini ve daha avantajlı olmalarını sağlar. Rekabet gücü bu noktada marka olmuş firmaların eksenindedir diyebiliriz.

Bu ülkemizde son yıllarda oluşmuş ve gelişmeye başlamış bir bilinçtir. Bu nedenle global markalarla aynı düzeye ulaşması doğal olarak zaman alacaktır. Bununla birlikte ülkemizin coğrafi konumu itibariyle giderek bir lojistik üst olmasıyla beraber teknoloji, insan kaynakları, iş güvenliği ve modernizasyon süreçlerini doğru yöneten Türk kökenli lojistik servis sağlayıcı firmaların orta vade de global olarak tanınan önemli markalar olacağından eminiz."

Kaynak: Transport