Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gümrük / AVRUPA KOMİSYONU TARAFINDAN YAYIMLANAN 2011 İLERLEME RAPORU

AVRUPA KOMİSYONU TARAFINDAN YAYIMLANAN 2011 İLERLEME RAPORU

AVRUPA KOMİSYONU TARAFINDAN YAYIMLANAN 2011 İLERLEME RAPORU13.10.2011

GÜMRÜK ve TİCARET BAKANLIĞI

Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

AB Dairesi

Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan 2011 İlerleme Raporu

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nı ilgilendiren Fasıllar açısından özet çeviri

Malların Serbest Dolaşımı (1. Fasıl)

Bu alanda yüksek düzeyde bir uyum olmasına rağmen, malların serbest dolaşımına ilişkin genel ilkeler bakımından sınırlı bir ilerleme kaydedilmiştir.

Ekonomi Bakanlığı tarafından risk esaslı ithalat kontrol sisteminin pilot uygulaması başlatılmış olmasına rağmen sistem halihazırda sadece belli ürün gruplarıyla sınırlandırılmaktadır. Ayrıca, AB'de serbest dolaşımda olan üçüncü ülke ürünleri hala uygunluk değerlendirme prosedürüne tabi tutulmakta gümrüklerdeki fiziksel kontroller pazara girişlerini geciktirmektedir.

Malların serbest dolaşımına ilişkin teknik engeller ticareti engellemeye devam etmektedir.

Tekstil ve giyim sektöründe tescil zorunluluğu, karşılıklı tanıma ilkesinin Türk mevzuatına hala aktarılmaması, Türkiye'nin Birliğe danışmadan yeni zorunlu uygulamalara başlaması AB ticaret erbabı için ekonomik kayıplara yol açmaktadır.

Standardizasyon konusunda bazı gelişmeler kaydedilmiştir. Türk Standartları Enstitüsü'nün Avrupa Standardizasyon Komitesi'ne tam üyeliği değerlendirilmektedir. Akreditasyon hususunda bazı ilerlemeler kaydedilmesine rağmen TURKAK'ın mali ve yönetsel açıdan otonom bir yapıya kavuşamaması sorun teşkil etmektedir.

Piyasa gözetimi alanında Başbakanlık tarafından yayımlanan genelge ile ilgili kurumlarca Piyasa Gözetim Koordinasyon kuruluna aktif katılımın teşvik edilmesi dikkat çekmektedir. Bununla birlikte çeşitli kurumlar arasında koordinasyon sorunu devam etmektedir. Piyasa gözetimi hususunda risk analizi yetersiz kalmaktadır. Düzenlenmemiş alanlarda Türkiye tarafından karşılıklı tanıma ilkesinin benimsenmemesi ticarete teknik engellerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Türkiye, AB-Türkiye Ortaklık Konseyi EK-2'de yer alan ticarete ilişkin teknik engellerin kaldırılmasını teminen yayımlanan AB mevzuatını kendi iç hukukuna tam olarak aktarmamıştır.

Son olarak, raporda Güney Kıbrıs'a uygulanan kısıtlamalar kaldırılmadığı sürece Türkiye'nin malların serbest dolaşımı faslına ilişkin müktesebatı tam olarak yerine getirmiş sayılamayacağı ifade edilmektedir.

Sonuç: Söz konusu fasılda sınırlı bir ilerleme kaydedilmesine rağmen ticarette uygulanan teknik engeller sorun teşkil etmeye devam etmektedir. Piyasa gözetim sistemlerinin etkili biçimde uygulanmasına ilişkin yetersizlikler sürmektedir. İthalat ve ihracata ilişkin tüm lisans uygulamaları ve kısıtlamaların kaldırılması 1/95 sayılı kararın tam olarak uygulanmasının sağlanması için büyük önem taşımaktadır.

Şirketler Hukuku (6. Fasıl)

Şirketler Hukuku alanında önemli ilerleme kaydedilmiştir. Uzun süredir bekleyen ve bu Fasılda katılım müzakereleri için temel unsur olan Türk Ticaret Kanunu (TCK), 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek şekilde 14 Şubat 2011 tarihinde çıkarılmıştır. Müktesebatla tam uyumu için yine de teyide muhtaçtır.

Şirketlerin on-line şekilde kaydedilmesine ilişkin bir pilot uygulama Mersin Ticaret Odası’nda başlamıştır. Yeni TCK, her şirketin şirket duyuruları, mali bilançoları ve raporlarının yayınlanacağı bir internet sitesine sahip olmasını zorunlu kılmaktadır. Yeni şeffaflık kuralları, küçük ve orta boy işletmelerin (KOBİ) de web sitesi kurmasını, ticari isimlerini, markalarını ve alan adlarını kaydetmelerini zorunlu tutmaktadır.

Yeni TCK altında, Türk hukuki sisteminde ilk defa olarak tek bir kişi tarafından bir anonim ve limited şirket kurulması mümkün olacaktır. Halka açık şirketlerin şirket yönetim ilkeleri Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından belirlenecektir. Şirketlerin ayrılması ise ilk defa olarak düzenlenecektir. Şirketlerin ve anonim şirketlerin hesapları ve sene sonu bilançolarının Türk Muhasebesel Sistemi ile uyumlu olması gerekmektedir. KOBİ’ler en azından bir tane sertifikalı kamu veya bağımsız muhasebeci seçeceklerdir. Türkiye’nin Bağımsız Denetçiler Kurulu kurulana değin, ulusal muhasebesel standartlar, uluslararası muhasebesel standartlara uygun olarak belirlenecektir. Muhasebeciler, ancak bağımsız denetim birimi olabilirler. Geçici olarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından denetleneceklerdir.

TCK’yı uygulayacak yargısal özellikle ticari yargılama kapasitesi halen bilinmemektedir. Yeni Kanun ile ilgili olarak profesyonel mesleki örgütler eğitim faaliyetleri düzenlemektedir. Ancak, yargı ve yeni kurallardan diğer etkilenecekler için, başka bir eğitim veya kapasite arttırıcı faaliyet düzenlenmemiştir.

Şirket Muhasebesel Denetimi ile ilgili bazı ilerlemeler kaydedilebilir. Türk Muhasebe Standartları Kurulu, çeşitli standartlar, yorumlar ve uluslar arası muhasebe standartları revizyonları yayınlamıştır, Kobilerer eğitim materyali yayınlamıştır. Kurulun personel sayısı artmış, eğitimler verilmiştir.

Sonuç: Toplamda bu fasıl açısından, açıklık, şeffaflık uluslararası muhasebe ve muhasebe standartlarına uyumluluğu arttırması beklenen TCK’nın kabulüyle, önemli gelişme kaydedilmiştir. Ancak, halen hukuki ve kurumsal çerçeve ile ticari yargılama için gerekli kapasite artışı tesis edilmemiştir.

Fikri Mülkiyet Hukuku (7. Fasıl)

Genel anlamda, fikri mülkiyet alanında sınırlı bir ilerleme kaydedildiği belirtilmektedir. Gümrük uygulamaları bağlamında ise, eşyanın pazara girişini engellemek amacıyla gümrük idarelerince merkezi gümrük veri tabanı ve IT yönetim sisteminin kullanılmadığı belirtilerek IPR (Intellectual Property Law) bağlamında gümrük görevlilerinin bilgi seviyesinin oldukça düşük olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca, resen (ex-officio) yakalamaların etkin olarak kullanılmadığı, sahte eşyaya ilişkin kontrol ve yakalamalara ilişkin kesin bir veri sağlanamadığı vurgulanmıştır. Bu bağlamda, gümrük idaresinin güçlendirilmiş bir IPR eğitimine ve idari kapasiteye ihtiyaç duyduğu, belediye ve jandarma görevlilerinin de operasyonlara dahil olmaları ve konuyla ilgili bilgi ve kapasitelerinin artırılması gerektiği
açıklanmıştır.

Sonuç bölümünde ise, adli alandaki ve gümrük konularındaki uygulamaların halen zayıf bir şekilde devam ettiği ve daha etkin bir uygulama için her iki idarenin kapasitesinin de (adli alan ve gümrük idaresi) güçlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Tüketici ve Sağlığın Korunması Faslı: (28. Fasıl)

Tüketicinin Korunması alanında sınırlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Tüketici örgütlerinin karar verme ve mevzuat oluşturulması sürecine etkin bir şekilde katılım sağlayamaması sorun teşkil etmektedir.

Ürün güvenliğine ilişkin hususlarda sınırlı bir ilerleme göze çarpmaktadır. Piyasa Gözetimi ve Ürün Güvenliği Kurulu oluşturulmasına rağmen bu alana yeterli finansal ve insan kaynağının sağlanamaması göze çarpmaktadır. Müzakere sürecinde en önemli unsur olmasına rağmen ürün güvenliği mevzuatını revize etme yönündeki çalışmalar yetersiz kalmaktadır.

Güvenlik dışı alanlarda bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Fiyat etiketleri mevzuatı, mesafeli sözleşmelere ilişkin genel ilkelere ilişkin mevzuat ve kapıdan satışlara ilişkin mevzuat 2011 yılında değiştirilmiştir. Bununla birlikte revize Tüketici Korunması çerçeve kanununun yayımlanmadan bekletilmesi müzakerelerin önündeki en büyük sorun olarak algılanmaktadır.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığındaki uzman personel sayısının artmasına olumlu bakılmaktadır.
Sonuç: Tüketicinin korunması alanına daha çok finansal ve insan kaynağı aktarılmalıdır. Tüketicinin Korunmasına ilişkin çerçeve kanunların yayımlanması gerekmektedir.

Gümrük Birliği (29. Fasıl) (Tam Çeviri)

AB-Türkiye Gümrük Birliği'nin bir sonucu olarak AB'yle genel uyum düzeyinin yüksek olmasına rağmen, gümrük mevzuatına ilişkin olarak sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin olarak 25 Şubat 2011 tarihinde yayımlanan Kanun'la Gümrük Kanununa "gümrük borçları konusundaki anlaşmazlıkların çözümü için yargı dışı daimi bir mekanizma" öngören yeni bir hüküm derç edilmiştir.

Üzerinde çalışılmakta olan yeni mevzuata rağmen, fikri mülkiyet hakları alanındaki gümrük hükümlerine ilişkin daha ileri düzeyde uyum sağlandığına dair herhangi bir ilerleme bildirilememektedir.

Ekonomi Bakanlığı'nın yetkisi dahilindeki serbest bölgelere dair hükümler ve Gümrük Kanunuyla serbest bölgelere getirilmiş olan muafiyetler, halihazırda belli bir düzeyde uyum gözlemlenebilmekle birlikte, AB müktesebatıyla tamamen uyumlu değildir. Gümrük vergisinden muafiyete ilişkin Türk mevzuatı, özellikle ülkeye girişte yer alan gümrüksüz satış mağazalarına izin veren düzenlemeler, Gümrük Birliği'nden kaynaklanan yükümlülükleri ihlal etmektedir. Gözetim ve tarife kotalarının, özellikle işlenmiş tarım ürünlerine tahsis edilen kotaların idare edilmesine dair hükümlere ilişkin tam bir uyum bildirilememektedir. Üçüncü ülke menşeli ürünlere uygunluk değerlendirmesi çerçevesinde mükelleflerin, eşya Türkiye'ye gelmeden önce AB'de serbest dolaşıma girmiş olsa dahi, eşyanın gümrük işlemlerinin tamamlanmasından önce sistematik olarak menşe beyanında bulunması gerekmektedir. Bu gereklilik Gümrük Birliği'ne uygun değildir.

İdari ve operasyonel kapasiteye ilişkin olarak bildirilecek bazı ilerlemeler bulunmaktadır.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, daha ileri düzeyde modernizasyon çabalarının bir sonucu olarak güvenlikle ilişkili uygulama kapasitesini güçlendirmiştir. Bakanlığın riske dayalı analiz(sistem)inin gümrüklerde halihazırda büyük sıklıkla yürütülen fiziki kontrolleri azaltmak ve aynı zamanda kalitesini de iyileştirmek üzere esaslı bir şekilde geliştirilmesi gerekmektedir. Bakanlığın merkezi risk analizi birimi ile bölgesel gümrük idareleri arasındaki geri bildirim mekanizmaları güçlendirilmelidir. Gümrük Muhafaza ile sınır yönetimine ilişkin diğer kanun uygulayıcı kurum ve kuruluşlar arasındaki koordinasyonun iyileştirilmesi gerekmektedir. Fikri Mülkiyet Haklarının gümrükler tarafından özellikle ihracat kontrollerinde uygulanması halen zayıftır. Türkiye, AB gümrüklerinde el konulan sahte ürünlerin ana tedarikçilerinden biri olmaya devam etmektedir.

Transit (NCTS) ve tarifelere (TARIC, Kota ve Gözetim) ilişkin AB sistemleriyle ara yüz kurulmasına imkan tanıyan IT (Bilgi Teknolojisi) sistemleri henüz uygulamada değildir.
Gümrük işlemlerinin kağıtsız ortamda yürütülmesine ilişkin olarak sınırlı bir ilerleme söz konusudur. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, iş hedeflerine ulaşmayı tamamen destekleyecek bir IT stratejisini halen kabul etmiş değildir.

Gümrük Birliği Faslı, Konsey (Genel İşler ve Dış İlişkiler) tarafından Türkiye'ye ilişkin olarak 11 Aralık 2006 tarihinde kabul edilen ve AB Konseyi'nce 14-15 Aralık 2006 tarihlerinde onaylanan kararlarda yer verilen 8 fasıldan biridir. Kıbrıs'ta kayıtlı veya son kalkış noktası Kıbrıs olan gemilerin ve uçakların taşıdığı eşyanın serbest dolaşımına dair kısıtlamalara devam ettiği sürece Türkiye, bu Fasla ilişkin müktesebatı tam olarak uygulayabilecek bir durumda olmayacaktır.

Sonuç: AB-Türkiye Gümrük Birliği, Türkiye'nin bu alanda yüksek düzeyde bir uyuma erişmesini sağlamıştır. Bununla birlikte, gümrük vergisinden muafiyete ve serbest bölgelere ilişkin hükümler müktesebatla daha ileri düzeyde uyum sağlamalıdır. Türkiye'nin, Ticaret (Ekonomi) Bakanlığı tarafından düzenlenen gözetim ve tarife kotalarına ilişkin mevzuatını da uyumlaştırması gerekmektedir. İthalatçılardan, AB'de serbest dolaşımda bulunan ürünlere dair menşe bilgisi ibrazının herhangi bir biçimde talep edilmesi, Gümrük Birliği'ne uygun değildir.

Fiziki kontrollerin sayısının azaltılması suretiyle meşru ticaretin kolaylaştırılması amacıyla riske dayalı kontrollerin ve basitleştirilmiş usullerin geliştirilmesi gerekmektedir.
Gümrüklerde fikri mülkiyet haklarının etkili bir şekilde uygulanması ve sahte eşyayla usulüne uygun bir mücadele halen söz konusu değildir.

Dış İlişkiler (30. Fasıl)

Ülkemizin AB Ortak Ticaret Politikasına uyumunun halen ileri bir düzeyde olmakla birlikte, Ortak Ticaret Politikası alanında sınırlı bir ilerleme kaydedildiği ifade edilmektedir. Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi-GTS (GSP-Generalized System of Preferences) konusunda da sınırlı bir gelişme kaydedildiği belirtilerek, menşe konularıyla birlikte coğrafi ve ürün kapsamı bakımından da AB’nin GSP kurallarına daha fazla uyum sağlanması gerekliliğinin altı çizilmiştir.

Serbest ticaret anlaşmalarıyla ilgili olarak ise, Türkiye’nin ilerleme kaydettiği; raporlama dönemi içerisinde Ürdün ve Şili ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmalarının yürürlüğe girdiği, Lübnan’la da STA imzalandığı belirtilmiştir.

Türkiye’nin DTÖ düzeyinde AB ile işbirliğinin- özellikle de Doha Kalkınma Gündemi kapsamında- tatmin edici olduğu ifade edilmekle birlikte tarım ve ticaretin kolaylaştırılması başta olmak üzere halen yapılması gereken hususlar olduğu ifade edilmiştir. OECD kapsamındaki işbirliğinin ise yeterli düzeyde olduğu açıklanmıştır. Çift kullanımlı eşya (Dual use of goods) kontrolleriyle ilgili olarak da, silahlar ve çift kullanımlı eşya ve teknolojilere yönelik ihracat kontrollerine ilişkin Wassenaar Düzenlemesi ve Füze Teknolojileri Kontrol Rejimi gibi belli tedarikçi gruplarına üyelik konusunda Türkiye’nin AB’nin pozisyonuna uyum sağlamadığı belirtilmiştir.

Bir diğer konu olarak, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminde kayıtlı olan ya da son uğradığı liman Güney Kıbrıs Rum Yönetiminde olan gemiler ve uçaklar tarafından taşınan malların serbest dolaşımına yönelik kısıtlamaların yürürlükte kaldığı sürece, Türkiye’nin bu fasla ilişkin AB müktesebatını tam olarak uygulama konumunda olmayacağı yinelenmiştir.

Sonuç bölümünde ise, temel olarak Gümrük Birliği sonucunda Türkiye’nin ortak ticaret politikası alanında yüksek bir uyum düzeyine ulaştığı, ancak GTS veya çift kullanımlı eşyanın kontrolü gibi bazı alanlarda halen bazı farklılıkların söz konusu olduğu vurgulanmıştır.

Gayrettepe Mahallesi, Barbaros Bulvarı Dr. Orhan Birman İş Merkezi No:149/6 Beşiktaş 34349 İstanbul
+90 212 663 08 85 | +90 530 960 84 24
+90 212 663 62 72
utikad@utikad.org.tr