Turgut Erkeskin. 26 yıldır lojistik sektörünün içinde olan deneyimli bir isim. Aynı zamanda lojistik sektörünün önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olan UTİKAD’ın Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Erkeskin’in lojistik sektöründeki yolculuğunu öğrenmek ve sektörün geleceğiyle ilgili öngörülerini almak için kendisiyle keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Turgut Erkeskin’i yakından tanıyabilir miyiz? Lojistik sektörüyle ilk tanışmanız nasıl oldu?
Üniversite eğitimimi İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptıktan sonra, 1985 yılında Zihni Şirketler Grubu’nda taşımacılık dünyasına adımı attım. Grup bünyesinde armatörlük, vapur acenteliği, gemi kiralama, TIR işletmeciliği, taşıma işleri organizatörlüğü, hat işletmeciliği gibi çalışma alanları olduğundan, lojistikte hemen her konuda bilgi ve tecrübe sahibi oldum. 3 yıl çalıştığım firmada 2 yıl İstanbul merkez ofiste çalıştıktan sonra bir yıl kadar da Romanya ofisi müdürlüğü yaptım.
Türkiye’ye döndükten sonra Genel Transport’da yeni bir dönem başlamış oldu benim için. Piyasada yer edinebilmek ve adımızı duyurabilmek için, herkesin verdiği hizmetlerden ziyade, farklı pazarlara yönelik farklı ürünleri sunma stratejisini benimsedik.
Öncelikli pazarlarınız neresi oldu? Hangi ülkelerle çalışmaya başladınız?
İlk önceleri, farklı pazar dinamikleri olan ve fazla firmanın çalışmadığı İran’ı kendimize hedef aldık. Piyasaya girmemiz, öncelikle ihracat taşımaları ile başladı. Daha sonra İran’dan Türkiye’ye tanker TIR’lar ile kimyevi madde taşımasına başladık. Bununla beraber, gerek tanker TIR’lara gerekse de normal TIR’lara Türkiye’ye acentelik hizmeti verdik. Sonraki yıllarda ise, İran devlet kuruluşlarının taşımacılık ihalelerini kazanarak, özellikle Hopa ve daha sonra da bir miktar Trabzon Limanı’nı kullanarak, transit taşımacılık yapmaya başladık. Buğday, şeker gibi dökme yükler ile beraber Romanya-İran arası traktör yedek parçaları da taşıdık. Bu taşımalar bir taraftan bizi İran’a en tercih edilen firma pozisyonuna getirirken, diğer taraftan özellikle Etibank gibi önemli firmaların taşımalarını yapıyor olmak bizi Türkiye’de de çok tanınır bir firma haline getirdi.
Buradaki en önemli stratejimiz, yer aldığımız pazarda ürün çeşitlendirmesine giderek varlığımızı ve tanınırlılığımızı arttırmaktı. Takip eden yıllarda aynı stratejiyi başka ülkelerde de uygulayarak yer aldığımız pazara yönelik tüm hizmetleri sunmayı hedefledik. Yine İran’daki işlerimizin gelişmesi ile beraber, Kuzey Avrupa ve Akdeniz limanlarından dökme yük hat işletmeciliğine başladık. Haftalık düzenli olan servisimiz ile Hamburg, Bremen, Felixstove, Antwerp, Huelva ve Barselona’ya uğrayarak Türkiye varışlı ve İran transiti malları yüklerdik. Acenta ağımız geliştikçe, konteyner ile deniz yolu taşımacılığında etkinliğimizi arttırdık ve 1994 yılında da havayolu taşımacılığına girdik.
Bugün Genel Transport, Istanbul merkez ve havaalanı ofisleri ile beraber İzmir ve Mersin ofislerinde de hizmet veriyor. Uluslararası taşımacılığın her dalında, deniz, hava, kara, demiryolu ve kombine taşımacılıkta, mevzuatın gerektirdiği her lisansa sahip olarak çalışmaktayız. Tüm dünyada 100 ün üstünde ülkeye, hem Türk ihraç ürünlerini taşıyor, hem de ithal ürünlerimizi getiriyoruz.
Aynı zamanda sektörün önemli bir STK olan UTİKAD’da Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapıyorsunuz. Burada görev yapmak sizi ve sektöre olan bakışınızı ne yönde etkiledi?
1985 yılında girdiğim lojistik sektöründe, içinde bulunduğumuz teknik ve hukuki yapı dünya ticaretindeki gelişmelerle beraber zamanla farklılaştı. Bir taraftan iş yapma şekillerimiz gelişirken, faaliyet gösterdiğimiz alanının kanuni alt yapısı da farklılık gösterdi. Hatta bu değişimler ihtiyaçlar çerçevesinde her geçen gün daha fazla arttı ve farklılaştı. Sektör mensubu olarak bizlerin bu değişimlere yapıcı katkılarda bulunmamız, taşıma yaptığımız ülkelerdeki en iyi uygulamaları ülkemizin şartlarına uyumlu bir şekilde sektörümüze uygulamak için girişimlerde bulunmamız en önemli sorumluluklarımız arasında yer alıyor. Bu sorumlukluları yerine getirmenin en önemli platformu da sektörel derneklerin çalışmalarına katkı sağlamak oluyor. Sektörümüzün en önemli derneği UTİKAD’ın faaliyetlerini 80’li yılların sonlarından beri üye olarak yakından takip ediyorum. 2002 yılında İstanbul’da FIATA kongresinin düzenlenmesi sonrasında dernek organlarında yer alarak sektöre katkı sağlamak istedim. Ağırlıklı olarak deniz çalışma grubu olmak üzere, değişik alanlarda yine meslektaşlarımızla beraber sektörümüz için çalışmalar yaptık. Bu çalışmalar sırasında ana hedeflerimiz, Türkiye’nin lojistik alt yapısının doğru planlanması, kaliteli ve rekabetçi hizmetin dünya standartlarında sağlanabileceği fiziki ve kanuni alt yapının kurulabilmesi ve işletilebilmesi oldu.
Buradaki çalışmalarınızda dönüm noktası ne oldu?
2005 yılında İstanbul Ticaret Odası meslek komiteleri seçimlerine UTİKAD’ı temsilen katılmam dönüm noktası oldu. Seçimlerin kazanılması ile ilk defa taşıma işleri organizatörleri İTO’da temsil edilmeye başladı. 2 yıl sonra da İTO Meclisi’nde yer açılması ile UTİKAD temsilcisi olara İTO Meclis Üyesi oldum. Bu bizlere sesimizi Türkiye’nin en büyük ve en saygın sivil toplum kuruluşunda da duyurma imkanı sağladı. Bunu takiben 2006 ve 2008 yıllarında yapılan seçimlerde iki dönem UTİKAD Yönetim Kurulu Üyeliği yaptım. 2010 yılında yapılan seçimlerde de üyelerimizin destek ve tercihi ile Yönetim Kurulu Başkanı seçildim.
Küreselleşen ekonomide lojistik nasıl bir görev üstleniyor? Lojistik sektörü açısından 2011 yılı nasıl geçiyor? Türkiye lojistik sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Dünya değişirken Türkiye de değişiyor ve gelişiyor. Artık ülke olarak her zamankinden daha büyük ekonomik hedeflerimiz var. 2023 yılına kadar dış ticaretimizi 1,2 triyon dolara çıkartırken dünyanın 10. büyük ekonomisi olmak istiyoruz. Bu hedefe ulaşmada lojistik sektörüne çok önemli görevler düşerken, biz lojistik servisi üreten firmalara da büyük sorumluluklar yükleniyor. Bugün UTİKAD olarak yönetimimizin en önemli hedefleri, Türkiye’nin 2023 vizyonunu gerçekleştirmesi için gereken ihtiyaçların doğru tespit edilerek, ona uygun alt yapı ve hukuki çerçevenin doğru kurgulanmasına yardımcı olmak, üyelerimizin de içinde bulundukları iş ortamının sağlıklı kılınmasıyla birlikte sürdürülebilir gelişiminin dünya ile entegre bir şekilde sağlanması olacak.
Kaynak: Hizmetix