Hellmann Türkiye, 157 ülkeye yayılan networkü, 16 bin 500 çalışanı ve yıllık 3.53 milyar Euro’luk cirosu (2010) ile dünyanın önde gelen lojistik hizmet sağlayıcılarından Hellmann Worldwide Logistics’in stratejik öneme sahip bir üyesi olarak faaliyet gösteriyor. Kurulduğu 1999 yılından bu yana temposunu sürekli artıran Hellman Türkiye, 2010 yılında Beylikdüzü’nde devreye aldığı yeni deposu ve portföyüne eklediği önemli müşterilerle 2011’in ilk çeyreğinde beklentilerinin hayli üzerine çıkmayı başardı.
Hızlı büyümenin 2010 yılında ilk sinyallerini verdiğini söyleyen Hellmann Türkiye Genel Müdürü Cem Akgül, “Küresel ekonomik krizin damgasını vurduğu 2009 yılının ardından 2010 yılının kötü geçmesini zaten beklemiyorduk. Bütçemizi ve hedeflerimizi de hep 2008’i baz alarak belirledik. 2010’un ilk yarısında yüzde 115 büyüme kaydetmiştik bile… Bu yılın ilk üç ayına baktığımızda geçen yılın aynı dönemine kıyasla çok daha yukarılara tırmandığımızı görüyoruz” diye konuşuyor. Akgül, Hellmann Türkiye’nin 2011’in ilk çeyreğinde ise bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 79 büyüdüğünü açıklarken, esprili bir ifadeyle ‘Nazar değmesin, siz yüzde 60 yazın’ diyor.
İlk çeyreğin lojistik sektörü açısından genelde pek parlak geçmediğini, ama Hellmann Türkiye’nin bu tabloyu tersine çevirdiğini vurgulayan Akgül bu büyümede etkili olan faktörleri şöyle açıklıyor: “2010 yılında Beylikdüzü’nde devreye aldığımız 7000 metrekarelik yeni depomuz iş hacmimizi önemli ölçüde artırdı. Ayrıca özellikle 2011 itibariyle hizmet sunmaya başladığımız büyük çaplı bir projenin de katkısı fazla oldu. Öte yandan yine yeni imzaladığımız bir anlaşma kapsamında Arjantin’e otomotiv taşımalarına başladık. Yine bir başka otomotiv devi için hem Avrupa’ya hem de Amerika’ya taşımalar yapıyoruz. Uzakdoğu’dan İzmir’e bir müşterimiz için elektronik eşyalar taşıyoruz. Bu projeler denizyolu taşımacılığında iş hacmimizi de yukarılara tırmandırdı. TEU figürleri açısından değerlendirdiğimizde, 2010’da denizyoluyla yaptığımız taşımaların toplamından yaklaşık iki kat fazlasını 2011’in ilk üç ayında gerçekleştirdik.” Hellmann Türkiye’nin yük trafiğinde denizyolu taşımalarının üçüncü sırada yer aldığını söyleyen Cem Akgül, ancak 2011 yılındaki gelişmeleri dikkate alarak yeni bir yapılanmaya gideceklerini ve denizyolu departmanına ağırlık vereceklerini kaydediyor.
Hellmann Türkiye’nin ilk çeyrekte kaydettiği bu başarıların yılsonuna ilişkin hangi ipuçlarını verdiğini sorduğumuz Akgül şöyle yanıtlıyor: “Bu yıl için yüzde 25’lik bir büyüme hedefimiz vardı. Yılın ikinci yarısından itibaren de hizmet sunmaya başlayacağımız büyük çaplı projeler var. Gidişat gösteriyor ki bu projelerle yüzde 100 bile büyüyebiliriz. Özetle Hellmann Türkiye için ‘Sky is the limit’ diyebiliriz.”
HWL’nin Avrupa’daki Top 5’inde Hellmann Türkiye de var!
Almanya merkezli Hellmann Worldwide Logistics (HWL) için Avrupa pazarının büyük önem taşıdığından da söz eden Cem Akgül, şirketin bu pazarda organik olarak hızlı ve süratli bir ilerleme sağladığını vurguluyor. HWL’nin Asya’dan sonra ikinci büyük pazarının Avrupa olduğunu belirten Akgül, HWL’nin özellikle Batı Avrupa’nın 12 ülkesinde çok güçlü bir yapılanmaya sahip olduğunu iletiyor. Akgül, şirketin son üç yıldır başta Rusya, Polonya, Romanya ve Çek Cumhuriyeti olmak üzere Doğu Avrupa’daki gücünü pekiştirecek yatırımları da devreye aldığını kaydediyor.
HWL’nin Avrupa’daki iş hacminin en güçlü olduğu ilk 5 ülke arasında 2010 yılından bu yana Almanya, İngiltere, İspanya, Polonya’yla birlikte Türkiye’nin de yer aldığını açıklayan Akgül, “Son bir yılda HWL’nin Avrupa sıralamasında iki-üç sıra atladık. Bunda otomotiv ve tekstil gibi sunduğumuz sektörel çözümlerin iş hacmimizdeki artışı da etkili oldu. Türkiye, son 10 yıldır sürdürmekte olduğu büyümeyle ekonomik anlamda da bir yıldız konumuna ulaştı. Bu trend, Hellmann Türkiye’nin de HWL’nin global ağı içindeki önemini artırıyor” diye konuşuyor.
Türkiye-Almanya arasında artan ticaretin Hellmann Türkiye’yi de olumlu yönde etkilediğini ileten Akgül, karayolu taşımalarının yaklaşık yüzde 70’inin Türkiye-Almanya arasında olduğunu söylüyor. Akgül Almanya hattında ağırlıkla tekstil, otomotiv, elektronik eşya ve kimya sektörlerine hizmet verdiklerine işaret ederken, başta Almanya olmak üzere taşımalarda ithalat-ihracat balansını kurduklarının altını çiziyor.
İkinci depo yatırımı için karar aşamasında
2010 yılında Beylikdüzü deposunu hizmete açan Hellmann Türkiye’nin, yine lojistik üs mantığıyla inşa edeceği ikinci depo yatırımı için son aşamaya geldiğine de dikkat çeken Akgül şu bilgileri veriyor: “İkinci depomuz için Samandıra ile Şekerpınar arasında 3-4 farklı lokasyon belirledik. Mayıs ayı içerisinde kesin kararımızı vereceğiz. Bir yıl içinde hizmete açmayı hedeflediğimiz bu yeni depomuz Beylikdüzü’ndekinin birkaç misli olacak.”
Depolamada tekstil sektörünün yanısıra otomotive de odaklamayı hedeflediklerini anlatan Akgül, sektör şirketlerinin ön montaj konusundaki çözüm ortağı olmak istediklerini iletiyor. Akgül bu hizmeti Hellmann’ın Avrupa’daki mevcut çözümlerini örnek alarak geliştireceklerine işaret ederek sözlerini şöyle sürdürüyor: “HWL bir otomotiv firmasının İngiltere’deki üretim bandına, fabrikanın içinde yer alan deposundan ön montaj hizmeti sunuyor. Münih’te ve Dubai’de benzer projeleri yürütüyor. Bu projeler Hellmann Türkiye için de önemli bir referans olacak.”
Tekstil Lojistiğinde Yeni Rotası Portekiz
Tekstil lojistiği hizmetlerinde dünyada bir marka olan Hellmann Worldwide Logistics, geliştirdiği özel çözümlerle Mauritius adasına kadar uzanıyor. Hellmann Türkiye’nin tekstil lojistiği hizmetlerinde ise hava kargo taşımalarının ağırlık kazandığını söyleyen Cem Akgül, hem askılı hem de kolili yüklemeler yaptıklarını dile getiriyor. Bir tekstil firmasının Avrupa’ya offshore operasyonlarını yürüttüklerini söyleyen Akgül, Portekiz’in ise tekstil lojistiğindeki yeni rotaları olacağını şu sözlerle açıklıyor: “Portekizli bir tekstil devi 2011’in ikinci yarısından itibaren Türkiye’ye mağazalar açarak adım atacak. Orta vadeli planları arasında Türkiye’de üretim projeleri de bulunan bu şirket için gümrüklemeden, depolamaya, katma değerli çözümlerden dağıtıma kadar geniş bir yelpazede hizmet sunacağız.” Özellikle İstanbul’da sayıları her geçen gün artan alışveriş merkezlerinin de tekstil lojistiğini hareketlendirdiğine işaret eden Akgül, yeni depolarının devreye girmesiyle tekstil sektörüne yurtiçinde kapsamlı bir mikro dağıtım hizmeti verebilmek için filo yatırımı yapmayı düşündüklerini iletiyor.
Kaynak: Uta Lojistik