Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Karayolu / PTTDE 2003TE BAŞLAYAN UYANIŞ SÜRÜYOR

PTTDE 2003TE BAŞLAYAN UYANIŞ SÜRÜYOR

PTTDE 2003TE BAŞLAYAN UYANIŞ SÜRÜYOR13.04.2011
Yeni ürünler, yeni projeler PTT şubelerini birer ödeme ve tahsilat merkezi yaptı. Özel sektör mantığıyla yönetilen PTT güçlü bir yapıya kavuştu.
PTT’nin (Posta, Telgraf, Telefon Genel Müdürlüğü) yıldızı, 1996’da yükselen değer ‘Telekom’un özelleştirilmek için ayrılmasından sonra hızla söndü.

Ayrılmayla birlikte geriye PTT’nin bugünkü Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Osman Tural’ın deyişiyle “tüm en iyilerini Telekom’a kaptırmış” bir kurum kalmıştı.

Teknolojik yetersizlik, zayıf otomasyon altyapısı, kalitesiz hizmet, bozuk mali yapı, sürekli müşteri kaybı, göze çarpan özelliklerdi. Hazine’den parasal destek almasa da, Telekom faturalarının tahsilatından yüzde 7 komisyon verilerek ayakta kalması sağlanıyordu.

2002’de PTT’nin 78.2 milyon liralık toplam parasal posta işlem gelirinin yüzde 97’lik kısmını bu komisyonlar oluşturuyordu.

Kurumun posta çeki, parasal posta işlemlerinin çeşitlendirilmiş hali olan PTT Bank’tan geçen yıl elde ettiği toplam gelir ise 332.6 milyon liraya ulaştı. Bugün bu gelirin yalnızca yüzde 3’ü Telekom’dan, yüzde 97’si ise diğer faaliyetlerden elde ediliyor.

İhtiyaçlar değişti

PTT’de değişim 2003 yılında başlamış. 2005’te de o güne kadar yönetim kurulu üyesi olan Osman Tural’ın hem genel müdürlüğe hem de başkanlığa getirilmesiyle hızlanmış. Tural 1990’ların sonundan itibaren dünyanın bir başka türlü dönmeye başladığını belirterek şunları anlatıyor:

“Bilişim teknolojisi gelişti. Bu gelişmeyle birlikte klasik posta hizmetlerine ihtiyaç tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de azaldı. İkincisi, buna paralel olarak tüm dünyada ve Türkiye’de müşteri beklentisi, ihtiyacı değişti. Biz de bunları göz önünde bulundurarak kendimizi yeni çözüm yolları bulmak zorunda hissettik.”
Yeni çözüm yolları olarak müşteri beklentilerine, müşteri ihtiyaçlarına ve toplamda kaliteye önem vererek yeni ürünler, yeni projeler geliştirilmeye başlanmış. Buna göre bir yapılanma başlamış. 2004’te o zamanki genel müdür İbrahim Şahin tarafından parasal posta hizmetleri çeşitlendirilip PTT Bank olarak adlandırılmış. Tural’ın göreve gelmesinden sonra da bu proje devam ettirilmiş.

Şubeler kapandı

Osman Tural, PTT Bank öncesini şöyle anlatıyor:

“Bütün bankalar paranın bir yerden diğerine nakli işlemini (EFT) elektronik ortama taşımıştı. Bizim 1996’da başlayan otomasyon işimiz neredeyse yerinde sayıyordu.

2003’e geldiğimizde 4 bin işyerimizden yalnızca 700’ü otomasyona geçmişti. Onlar da kendi aralarında iş yapıyordu. Bankalarla da işlem yapamıyorduk.

PTT Bank ile dedik ki otomasyon altyapısını ülke geneline yaygınlaştıracağız. 2004 yılından itibaren bu çalışmayı başlattık. Bugün 4167 işyerimiz var.

Hepsi otomasyona geçti. Bunların yaklaşık 1700’ü hiçbir banka şubesinin olmadığı belde ve köylerde. Bunların tamamı nı da otomasyona açtık.”

Ancak bankaların 2001 krizinden sonra küçülerek yani şube kapatarak büyüme kararı almaları PTT’nin işine gelmiş. Anadolu’da şube sayısının azalmasına karşılık, insanların finansal hizmet alma ihtiyaçlarının artması, ortaya bir hizmet açığı çıkarmış.

PTT de bu açığı gidermeye talip olmuş. Osman Tural o günleri şöyle anlatıyor:

“Bankalara, kurum ve kuruluşlara. sizin her yere şube açmanıza gerek yok. Biz PTT olarak 4169 yerde varız. Bunların hepsi online olarak birbirine bağlı, sizler de otomasyon sistemi üzerinden çalışıyorsunuz,.

Sizlerin sistemine bizimkisiyle bir ara yüz yapalım. Sizin iş ve işlemlerinizi oralarda acentelik yaparak biz gerçekleştirelim dedik. Bu büyük ilgi gördü.

Bugün itibariyle bilgisayar sistemimiz üzerinden aralarında 23 bankanın, GSM şirketlerinin de bulunduğu 152 kurum ve kuruluşun 172 çeşit işi yapılır hale geldi.

SGK’nın tüm iş ve işlemleri, sigortacılık iş ve işlemlerini yapıyoruz. Borsa işlemleri yapmaya başladık. Ve diğer bankalarla kredi anlaşması yapmak suretiyle PTT Bank üzerinden kredi de verebilir hale geldik.”

PTT şubelerinin bir ‘tahsilat ve ödeme merkezi’ haline gelmesiyle birlikte emekli maaşını alan vatandaş kredi kartı ekstresini, elektrik, GSM, doğalgaz, su faturasını tek gişeden öder, çoluğuna çocuğuna para gönderir hale gelmiş. Ödeme yapmak için birkaç ödeme noktasına gitme ihtiyacı ortadan kalkmış.

Tural bugün PTT Bank’ta aylık işlem sayısının 22 milyona ulaştığını belirterek “Bunun anlamı şu: Bir kısım insanın birden fazla işlem yaptığını düşünürsek 15 milyon kişi PTT’lere geliyor ve hizmet satın alıyor. PTT’den ayda 160 milyar lira geçiyor” diyor.

PTT’de işlemler hem gişelerden hem de PTTmatik adı verilen ATM’lerden yapılıyor. Bugün PTT’nin ATM’lerinin sayısı 357’ye ulaşmış. Yıl sonunda bu rakam 1000, önümüzdeki yıl da 1500 olacak.

Bu ATM başka

ATM PTTmatik’ler EFT dahil olmak üzere gişelerdeki 170 çeşit işlemin birçoğunu yapabiliyor. Paranızı makineye veriyorsunuz, telefon, doğalgaz ödemenizi yapıp üstünü geri alabiliyorsunuz. PTT 2008 sonlarında kargo taşımacılığına da başlamış.

Hedef, kurumun binde bir olan pazar payını yüzde 10’a çıkarmak. Tural bu işi Türkiye çapında yapabilecek, kendilerinden başka şirket bulunmadığı için bu alana ağırlık verme kararı aldıklarını söylüyor. PTT Kargo’da zamanında teslim edilemeyen kargonun ücreti müşteri ziyaret edilerek iade ediliyor.

PTT geçen haftalarda da birleşik (hibrid) posta hizmetine başladı. Bu hizmette GSM şirketleri, bankalar gibi toplu gönderi yapan kuruluşlar, gönderilerini elektronik ortamda PTT’ye iletiyor. Kurum baskı, zarflama işlemlerini yapıp dağıtımı da gerçekleştiriyor.

Şimdilik bu hizmetin kullanıcıları arasında Türk Telekom, TTNet, Turkcell, Garanti Bankası, Vakıflar Bankası, Gelir İdaresi Başkanlığı ve SGK var.

Osman Tural, “Kamu Borçlarının Yeniden Yapılandırılması”na yönelik çalışmalarda Gelir İdaresi Başkanlığı adına 6, SGK adına da 3 milyon mektubun hibrid posta aracılığıyla gönderilmeye başlandığını söylüyor.

‘Şartlar size yol gösterir’

Osman Tural, kamu kuruluşlarında konulardaki alışkanlıkları ortadan kaldırmanın kolay olmadığını belirterek şu örnekleri veriyor:

“Ancak başlangıçta bazı sorunları çözerken tanınmamanın avantajını kullanarak biraz da Dördüncü Muratlık (Dördüncü Murat’ın içki yasağını kıyafet değiştirerek denetlemesini kastediyor) yaptım. Otomasyona yeni geçmişiz. Çıktım sokağa, gittim dükkâna.

Baktım memur yok. Nerede? Sistem bozukmuş, o da yemeğe gitmiş. Aradım genel müdürlüğü, arıza bildirilmiş mi diye. Yok. Bu olay 2005’in sonlarına doğru oluyor.

Şurada bizim Samanpazarı şubesi var. Vatandaş diyor ki şube çok kalabalık, çünkü yer küçük. Arkadaşlara diyorum ki büyütün burayı. Efendim ihtiyaç yok. Bir gün atladım gittim. Ortalık ana baba günü. Bağırıyorum niye bu gişe boş, niye burada personel yok.

Bizim personel cevap veriyor, gidin genel müdüre söyleyin, adam versin. Ben bağırıyorum, ben genel müdürü falan bilmem, ben hizmet istiyorum. Arkadan bağırıyorlar, haydi genel müdürlüğe yürüyelim falan. Sonunda şubeyi büyüttük.”

Tural’a anlattıklarından sonra “Karşımda bir bürokrat değil, başarılı bir özel sektör kuruluşunun yöneticisini görüyorum” deyince şu yanıtı alıyorum:

“Artık klasik idareciliğin yerine işletme idareciliği ön plana çıktı. Bir kamu iktisadi kuruluşunu, klasik devlet memuru anlayışıyla yönetemezsiniz. Burada işletmeci, işadamı olmak zorundasınız.

En önemlisi, iş yapma kaygısı taşıyorsanız, iş ve şartlar zaten size yol gösteriyor. Benim yerimde bir başkası da olsaydı bunları yapardı herhalde diye düşünüyorum. Çünkü gelişen şartlar bunu gerektiriyor.”

‘Binali Bey torpil istemez’

Osman Tural kurumun performansında önemli payı olan PTT Bank konseptini bağlı oldukları Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın geliştirdiğini söylüyor.

“Binali Bey’in bir özelliği, kurumu genel müdürlerden daha iyi analiz edip, takip etmesidir” diyen Tural, “Torpil istemez mi memleketi Erzincan için ya da işe alın diye adam göndermez mi” sorumuzu şöyle yanıtlıyor:

“Yok kesinlikle yapmamıştır. Erzincan’a ne benim ne de benden önceki arkadaşımızın döneminde özel muamele oldu. İstanbul’da personel açığımız vardı, Erzincan’dan başlayarak tamamladık.

Mesela Erzincan’da 50, İstanbul’da 1000 mektup taşıyordu çalışan. Üstelik Erzincan zarar ediyordu. Aldık , memleketinden alıp gönderdik fazla kadroları İstanbul’a. Başka şansımız yoktu.”

‘Senden davacıyım müdürüm’

Tural “İş çok arttı, çok yükleniliyor deniliyor ya, aslında çok yüklenme falan yok. Artık yatanları da çalıştırmaya başladık’ diyor ve ardından da bir öykü anlatıyor:

“Çalışanlardan birinden mektup geldi. Adam diyor ki senden davacıyım. Başlamış işte ayet, hadisi şerif, efendim bilmem ne idareciler cehennemde yanacak. Diyor ki ‘Televizyona çıkıyorsun, müşteri müşteri diyorsun. Bunlar sana öte tarafta şefaat edecek mi sanıyorsun.

Kırk gün sırtında taşırsın, bir gün indirsen senden davacı olurlar. Seni televizyonda görüp geliyor bana, maaşını ben veriyorum, dolayısıyla hizmetimi adam gibi yapmak zorundasın’. Yani adam beni niye çalıştırıyorsun diyor, namazla niyazla ilgilisi yok. Doğru yaptığımı o mektupla bir daha anladım.”

Kârın yüzde 10’u personele dağıtılacak

Osman Tural’a göre PTT’nin yükselen başarı grafiğinde en büyük pay, sahada mektup dağıtanından, gişede tahsilat yapanına kadar kurum çalışanlarının. “Peki bu payın karşılığını ücret olarak alabiliyorlar mı” sorumuza şu yanıtı veriyor:

“Kamunun bize sağlamış olduğu en üst limitten ödemeleri yapıyoruz. Ama PTT’yi anonim şirket haline getirecek bir yasa tasarısı hazırlandı. Seçimlerden sonra yasalaşacağını düşünüyorum.

O zaman ücretlerle ilgili düzenlemeyi daha kolay yapabileceğiz. Yeni yasa, kuruma performansa dayalı bir ücret sistemi geliştirme olanağı sağlayacak. Bu sistemde standart ücret olacak, standart ücretin üzerine de yapmış olduğu işlem başına ilave paralar koyacağız.

Kurum kârının yüzde 10’unu o şekilde dağıtacağız. Herkes bu parayı almayacak. Standart işi yapan standart para alacak, ilave iş yapan da ilave ücret alacak. Bu sistemin kurulması sürecine çalışanları, sendikaları da katacağız.”

Kaynak: Radikal