Cumhuriyetin 100. Yıldönümünde 1 trilyon TL’nin üstünde dış ticaret hacmi hedefleyen hükümete lojistik sektörü çelme takabilir. Lojistik sektör temsilcilerine göre; ‘Lojistik Performansı Endeksi’nde 39. sıraya gerileyen Türkiye’de lojistik alt yapı yatırımları hala olması gerekenin çok gerisinde. Bürokrasi ise başka bir sorun.
Geçtiğimiz hafta Perşembe günü Maltepe Üniversitesi’nde düzenlenen ‘II. Lojistik ve Ticaret Buluşması’ sempozyumunda bir araya gelen UND, UTİKAD, LODER, İGMD ve DEİK gibi sektörün önemli derneklerinin temsilcileri Türkiye’nin 2023 dış ticaret ve lojistik hedeflerini değerlendirdi. Sempozyumdan çıkan ortak sonuç ise, Türkiye’nin 2023 hedefleri için önünde aşması gereken birçok engeli olduğuydu.
LODER: 2023 hedeflerinin çok gerisindeyiz
Toplantıda “Lojistikte Yeni Trendler” konulu bir sunum gerçekleştiren Lojistik Derneği (LODER) Başkanı ve Maltepe Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mehmet Tanyaş Türkiye’nin lojistik sektöründe halen çok geride olduğunu dile getirdi. Rekabetin en önemli silahının lojistik olduğuna vurgu yapan Tanyaş, “Artık rekabet şirketler arasında değil, şirketlerin tedarik zincirleri arasında. Bizim de dünya ile rekabet edebilmemiz için lojistik maliyetleri en aza indirmemiz ve en hızlı şekilde malı ulaştırmamız lazım” diye donuştu. “Biz malı durdurup mu kontrol ediyoruz yoksa hareket halindeyken kontrol edebiliyor muyuz? Buna bakmak lazım” diyerek transit yük taşımacılığındaki aksaklıklara gönderme yapan Tanyaş, Türkiye’nin coğrafik olarak büyük avantajı bulunmasına rağmen, altyapı yetersizlikleri ve çeşitli bürokratik nedenlerle bu avantajı yeterince kullanamadığını söyledi. Türkiye’nin henüz Avrupa’nın çok gerisinde olduğunu ifade eden Tanyaş,“Avrupa ile Türkiye’nin TIR taşıma oranları arasında ciddi fark var. Avrupa’da karayolunda tüm taşımalar TIR ile yapılırken biz de hala kamyon var” şeklinde konuştu. Tanyaş, demiryolunun önemine de değindiği konuşmasında demiryolu yasa tasarısının 5 yıldır Meclis’te bekletildiğini ve bunun ciddi bir sorun olduğunu söyledi.
“Projelere dâhil olmazsak havamızı alırız”
Dünyada ulaşım alanında avantaj sağlayacak Cream, Traceca, gibi birçok projenin bulunduğunu ancak Türkiye’nin bu projelere gerçek anlamda dahil olamadığını belirten Tanyaş, “Biz yollardan birini Türkiye’den geçirmezsek lojistikte havamızı alırız” dedi. Türkiye’de çeşitli lojistik köy projelerinin yürütüldüğünü ancak plansız yapılan projelerin verimsizliğe neden olabileceğini dile getiren Tanyaş, “Mersin’de bir yandan TCDD lojistik köy planı üzerinde çalışırken diğer yandan devlet başka bir proje üzerinde çalışıyor. Bu iki proje birbiri ile çakışıyor. Bu tür verimsizliklere dikkat etmemiz lazım” diye konuştu.
UND: Gerçek bir lojistik merkezimiz yok
Lojistiğin ekonomideki önemine değinen UND Başkanı Ruhi Engin Özmen de 21. yy’da firmalar ve ülkelerin lojistik üzerinden rekabet ettiğini hatırlatarak, “2023 yılına kadar Türkiye’yi üç kıtanın lojistik üssü yapmayı hedefliyoruz. Bu hedeflere ulaşmak için sektörümüzün yoğun bir gündemi var” dedi. Türkiye’nin lojistik alanında birçok eksiği bulunduğunu dile getiren Özmen, “Türkiye, Dünya Bankası’nın Lojistik Performans Endeksi‘nde, 39 sıraya geriledi. Birinci sırada yer alan Almanya’da 33, Avrupa’da ise 1oo’den fazla lojistik köy varken lojistik üs olmak isteyen Türkiye’de henüz karayolu, denizyolu ve demiryolu bağlantılarının bir arada bulunduğu bir lojistik merkez mevcut değil” diye konuştu. İstanbul’un iki ayrı yakasında lojistik köy projesi bulunmasına rağmen henüz bu konu ile ilgili somut bir adım atılmadığını belirten Özmen geçiş belgeleri ve kota sorununun da ticareti olumsuz yönde etkilediğini dile getirdi. 2023 hedeflerine ulaşabilmek için lojistik sektörünün kendini büyütmesi ve altyapı sorunlarının tamamlaması gerektiğini ifade eden Özmen, bir diğer önemli noktanın da son yıllarda giderek artan eğitimli eleman ihtiyacı olduğunu kaydetti. Çin ile Yunanistan arasındaki lojistik anlaşmasına da değinen Özmen, “300 milyar dolarlık dış borcu ile ekonomik kriz yaşayan Yunanistan, Çin ile yaptığı anlaşma sonucunda lojistik sektöründen önemli pay alıyor. Bizim de bu tür fırsatları değerlendirmemiz gerekiyor” dedi.
UTİKAD: En büyük engel gümrüklerde
Ülkelerin lojistik avantajlarını ön plana çıkararak bu alanda büyük bir ekonomi yaratmaya çalıştıklarını söyleyen UTİKAD Başkanı Turgut Erkeskin ise 2023 yılına kadar 4 kat büyümeyi hedefleyen Türkiye’nin Intermodal taşımacılığını geliştirmesi gerektiğini söyledi. Taşımacılıkta en az payın demiryolunda olduğunu ve bu payı artırması gerektiğini dile getiren Erkeskin, “Hız taşımacılıkta çok önemli. Çünkü hız rekabet avantajı sağlıyor. Taşımacılıkta hız yaratabilmek içi bütün taşımaların bir araya gelmesi lazım. Dünya ile rekabet edebilmenin yolu da bu” diye konuştu.
“Atıl kapasite değerlendirilmeli”
Konuşmasında transit yük taşımacılığının önemi de değinen Erkeksin, şöyle devam etti: “Biz şu anda sahip olduğumuz coğrafi konum ile lojistik üs olabiliriz. Çin, işbirliğine giderek Yunanistan’ı lojistik üssü haline getirdi. Çin, Avrupa taşımalarını şu anda Yunanistan üzerinden yapıyor. Hatta Pire limanındaki mallar hiçbir gümrük kontrolüne tabi olmadan Atina Havalimanı’na, oradan da uçaklarla Amerika’ya gidiyor. Yunanistan atıl kapasiteyi değerlendirmek için böyle bir yöntem geliştirdi. Biz de bunu Antalya’da yapabiliriz. Oradaki atıl kapasiteyi transit yükle değerlendirebiliriz. Ancak bu noktada da engellerle karşılaşıyoruz. En büyük engelimiz gümrük. Transit yüke negatif yaklaşılıyor. Ama komşumuz Yunanistan gemi ile gelen malı direkt havayolu ile Amerika’ya aktarabiliyor.”
İGMD: Almanya’da 40 bin Türkiye’de 2800
Taşımacılık ve depolamanın yanı sıra lojistiğin bir diğer önemli ayağı ise kuşkusuz gümrükleme. Ancak Türkiye bu noktada da Avrupa’dan çok geride. Sempozyumda Türkiye’de gümrükleme alanında yaşanan sıkıntıları dile getiren İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği (İGMD) Başkanı Cihangir Önger, gümrük memuru açığımız bulunmasına rağmen Türkiye’de gümrük müşavir olmanın en az 10 yıl sürdüğünü söyledi. Önger konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Eskiden ortaokul veya üniversite mezunları çeşitli sınavlardan geçerek gümrük müşaviri olunabiliyordu. AB’ye uyum çerçevesinde yapılan çalışmalar neticesinde 2000 yılında değiştirilen gümrük kanununda bu çıta çok yukarıya çıktı. Ülkemizde gümrük müşaviri olabilmek için öncelikle işletme, iktisat, dış ticaret, uluslararası ilişkiler gibi bölümleri bitirip bunları bitirdikten sonra üç yıl boyunca gümrük müşaviri yardımcısı olabilmek için staj görüyorsunuz. Bu sınav bittikten sonra gümrük müşaviri yardımcılığı sınavına girme hakkı kazınıyorsunuz. Bu sınavı geçerseniz gümrük müşavirliği sınavına girmek için bir üç yıl daha bir gümrük müşavirliği şirketinde çalışmanız gerekiyor. Bunun sonucunda gümrük müşavirliği sınavını geçerseniz 10 yılın ardından gümrük müşaviri olmaya hak kazanabiliyorsunuz. Tıp eğitimi bile 6 yıl sürüyor. Biz de ise 10 yıl. Müsteşarlık 2 yıldır sınav açmadığı için bu süre 12 yıla uzamış durumda. Oysaki ülkemizde çok ciddi bir gümrük memuru açığı var.” Türkiye’de 120 bin mali müşavir varken, 2800 gümrük müşaviri olduğunu kaydeden Önger, Almanya’da ise 40 bin gümrük müşaviri bulunduğunu söyledi. “Gümrük müşavirleri bir ülkenin namusudur. Onlar dış ticaretin en önemli uzmanlarıdır’ diyen Önger, bu derece önemli bir meslek olmasına rağmen Türkiye’de mesleğin öneminin henüz kavranmadığını dile getirdi.
Kaynak: Aysel GENÇER/PERŞEMBE ROTASI