Basın sponsorluğunu LOJİPORT’un yaptığı 3. Port Finance International Karadeniz Konferansı’nda limanlar, sorunlar ve çözüm yolları masaya yatırıldı.
3. Port Finance International Karadeniz Konferansı’nda limanlar, sorunlar ve çözüm yolları masaya yatırıldı. İngiltere Konsolosluğu’nda yapıldığı konferansa; Türkiye, İngiltere, Rusya, Hollanda, İspanya, Ukrayna, Amerika, Almanya, Bulgaristan, Romanya, Orta ve Uzakdoğu’dan 30’u aşkın sanayi lideri katıldı.
Toplantıda konuşan Deniz Ulaştırması Genel Müdürü Özkan Poyraz,
geçtiğimiz yıllar ve kriz döneminde Türk limanlarının durumu, deniz trafiği ve gelecek hedefleriyle ilgili bilgiler verdi. Boğazların stratejik önemine değinen Poyraz, Türk denizlerinin bu anlamda koridor olduğunu bu sebeple de limanların gelişeceğini ifade etti. Lojistik destekleme çalışmaları kapsamında, TCDD tarafından liman bağlantıları olan “Lojistik köy”ler oluşturulması yolunda ilerlendiğini anlatan Poyraz, yük taşımada 2003-2010 yılları arasındaki faaliyetlerin karşılaştırmasını yaptı. Poyraz, 2010 yılında, yedi yıl öncesine göre yüzde 56 artışla 359 milyon ton yük taşındığını, transit yük taşımada yüzde 6’dan yüzde 20’lere gelindiğini belirtti. Ro-Ro ve konteyner taşımacılığında dikkat çeken limanların; Yenice, Ambarlı, Samsun, Trabzon, Zonguldak ve Mersin limanları olduğunu ve 2011 yılında bu limanlarda 1 milyon araç beklendiğini vurgulayan Deniz Ulaştırması Genel Müdürü, 2010 yılında Ro-Ro taşıma bazının 2003 yılına oranla yüzde 46 geliştiğini, kruvaziyer taşımacılıkta 2003 yılından bu yana yüzde 200 artış olduğunu fakat son iki yılda Türk denizlerinde kruvaziyer gemi ziyaretinin azaldığını belirtti. “Ziyaretin azalması nedeninin, gemilerin boyutlarının büyümesinden kaynaklandığını düşünmek yanlış olmaz” diyen Poyraz, bu durumun sektörü korkutmaması gerektiğini söyledi. Önümüzdeki dönemde hayata geçmesi planlanan projelere de değinen Poyraz, yedi adet kruvaziyer liman projesinin gündemde, enerji konusunda çalışmaların olduğunu, özellikle Nabucco projesi sayesinde sıvılaştırma imkânlarının sağlanacağını ve Türkiye’nin gelecek yıllarda Avrupa için enerji koridoru olacağının altını çizdi.
Talep var, kapasite yok
Garanti Bankası Başkan Yardımcısı İdil Gürsel de konuşmasında, Türkiye’deki liman potansiyelinin arttığını ve gelecek beş yıl içerisinde 6 milyar dolarlık yatırım beklediklerini söyledi. Marmara Bölgesi’ndeki limanlara ve İzmit Limanı’na yatırım yapılacağını belirten Gürsel, Asya ve Yenice Liman’ı projelerinden de bahsederek gelecek dönemde limanların ortaklıklar tarafından işletileceğini belirtti. Türk liman sektörünün sorunları hakkında konuşan İdil Gürsel, “Bazı alanlarda kapasitenin fazlasına talep var. Ancak bir master plan yok, örneğin Çandarlı Limanı” diyerek sektördeki en önemli sorunun bazı limanların talebi karşılayamaması olduğuna dikkat çekti. Rekabet, özelleştirme imtiyazlarının sınırlılığı, prosedürlerin uzunluğu, liman projeleri için onay alınacak birden çok mercii bulunması, lisanslar için düşük prosedürler, mortgage sorunlarının da es geçilmemesi gerektiğini belirten sözlerine ekleyen Garanti Bankası Başkan Yardımcısı, konuşmasında bankaların proje anlaşmalarına çeşitli kolaylıklar sağladığına dikkat çekerek, kriz öncesi liman projesi yatırımlarının yüzde 15-25 hatta yüzde 40’a çıktığını şu anda bu oranın yüzde 25 olduğunu söyledi.
“Türkiye’nin bir dev olarak ortaya çıkması çok zor”
Konferansa ayrıca Bulgaristan, Ukrayna ve Romanya gibi Karadeniz’e kıyıları olan ülkelerden bazı limanların temsilcileri de konuşmacı olarak katıldı. Ukrayna’nın transit taşımacılıktaki yerini değerlendiren HPC Ukrayna Başkanı Klaus Schmöcker, Ukrayna’nın transit taşımacılıkta lider olabileceğini belirterek, “Coğrafi konumu açısından Ukrayna transit taşımacılıkta lider olabilir, örneğin Türkiye’nin Karadeniz’de bir konteyner limanı yok. Avrupa Birliği’nin bu konuda bazı çalışmaları var ama bu kısa bir süre içinde gerçekleşemez. Bu durumda Türkiye’nin bu konda bir merkez olması zaman alır. Ukrayna’nın bunu iyi değerlendirmesi gerekir” diye konuştu.
“Bandırma Limanı’nı genişletme seçeneğimiz yok”
Katılımcı ülke temsilcilerinin limanlarını tanıttığı konferansta Bandırma Limanı Genel Müdürü Kaptan Özgür Durmaçalış da bir konuşma yaptı. Çelebi grubunun 2010 Mayıs ayında devraldığı limanın özelleştirme sürecinin üzerinde duran Durmaçalış, “Bandırma Limanı’nın özelleştirilmesine ağırlık vermek istiyorum. Bandırma Limanı 270 bin metrekare üzerine kurulu ve şehrin çok içerisinde yer alan, hatta şehir tarafından çevrelenmiş bir liman. Liman alanı itibariyle yaklaşık 3 kilometreye yakın bir rıhtımı var dolayısıyla rıhtımına baktığımızda, alanın rıhtıma göre hacmi biraz kısıtlı. Maalesef şehir hemen limanın arkasında olduğu için limanı genişletmek gibi bir seçeneğimiz de yok. Bandırma Limanı’nın en önemli özelliklerinden bir tanesi güney Marmara’da demiryolu bağlantısının olması. Bunu en verimli şekilde değerlendirmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu.
“Hizmetleri çeşitlendireceğiz”
Bandırma Limanı’nı devralmadan önce limanla ilgili bazı tespitler de yaptıklarını belirten Durmaçalış, “Devirden yaklaşık bir sene önce limanda bir yönetim takımı vardı ve limandaki tespitlerimizi yapmaya devam ediyorduk. Limanda yaptığımız ilk tespitlerden biri, bütün devlet limanlarında olduğu gibi devletin istihdam önceliğine önem vermesi nedeniyle fazla personel mevcudiyeti olduğunu gördük. Bunun dışında limandaki bir takım bürokratik ya da TCDD’nin bürokratik organizasyonu dolayısıyla bir takım yatırım ya da yönetsel kararlar rahat alınamıyordu, dolayısıyla 2010’dan geriye gidersek 2002’den beri yeni bir yatırım yapılmadığını görüyorduk, ne ekipman ne de altyapı bakımından. Bunun dışında limanda bir pazarlama ve satış departmanı yoktu, sadece bir tarifelendirme departmanı vardı. Sadece müşteriler limanla bağlantı kuruyorlardı. Biz bir pazarlama ve satış ekibi oluşturduk.”
İhaleyi aldıktan sonraki iki yıllık süreçte limanın operasyonlarına dair çok büyük değişiklikler olmadığını dile getiren Durmaçalış, liman çevresindeki sanayileşmenin paralelinde dökme ve genel yük elleçlemeye devam ettiklerini söyledi. Ancak bu konuda çeşitliliğe gitmek istediklerini ve yeni yatırım planları yaptıklarını açıklayan Durmaçalış, “Ancak limanın en büyük özelliklerinden bir tanesi devralmadan önce liman kazandığı bütün geliri işçiliğine ancak yettirebiliyordu. Biz ihaleyi kazandıktan sonra henüz devralmadan bir sene limanın içinde bulunma hakkımız vardı. Bu sayede etütlere ve incelemelere başladık. Müşteri beklentilerini, yatırımları değerlendirdik ve devir anında yapılacak işlemlerin kısa sürmesi için bir çalışma programı yaptık. Önce mevcut durum tespit raporu hazırladık, daha sonra müşteri beklentileriyle ilgili çalışmalar yaptık.
Limanı devraldıktan sonra bizim için kritik noktalardan bir tanesi de liman işletme izni ve diğer izinlerdi, bunlarla ilgili çalışmalar başlattık. Kanunlar ve yönetmelikler özelleşen limanlar için ayrı opsiyonlar vermediği için biz de yeni kurulmuş bir liman gibi bütün izinlerimizi ve belgelerimizi yeniden almak zorunda kaldık” diye konuştu.
Kaynak: Lojiport