Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Ekonomi / İş Dünyası / 2015DE TÜRKİYE, SURİYE, LÜBNAN VE ÜRDÜNÜN TOPLAM EKONOMİK BÜYÜKLÜĞÜ 1,5 TRİLYON DOLAR OLACAK

2015DE TÜRKİYE, SURİYE, LÜBNAN VE ÜRDÜNÜN TOPLAM EKONOMİK BÜYÜKLÜĞÜ 1,5 TRİLYON DOLAR OLACAK

2015DE TÜRKİYE, SURİYE, LÜBNAN VE ÜRDÜNÜN TOPLAM EKONOMİK BÜYÜKLÜĞÜ 1,5 TRİLYON DOLAR OLACAK06.12.2010

''Levant Doğu Akdeniz Dörtlüsü'' projesini tanıtmak ve ''Levant İş Forumu'' anlaşmasını imzalamak amacıyla düzenlenen toplantıda konuşan TOBB ve DEİK Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk iş dünyası olarak hükümetin ''Barış ve Refah Alanı Ortadoğu'' politikasına güçlü biçimde destek verdiklerini belirtti. Hisarcıklıoğlu, 2015 yılında Türkiye, Suriye, Lübnan ve Ürdün’ün toplam ekonomik büyüklüğünün 1,5 trilyon doları bulacağını ifade etti.
Hisarcıklıoğlu, Haziran ayında DEİK olarak düzenledikleri 5. Türk–Arap Ekonomi Forumu'nda düğmeye bastıklarını, o gün Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ortaya koyduğu vizyonun kendilerini heyecanlandırdığını anlattı.
Yaptıkları çalışmalarda, ''3 denizin öyküsü'' perspektifiyle gelecekte Basra–Doğu Akdeniz ve Kızıldeniz üçgeninde geniş bir refah alanı tasarladıklarını belirten Hisarcıklıoğlu, güvenlik ve tehdit merkezli değil, güven ve refah eksenli bir bölge mimarisi oluşturmak istediklerini vurguladı.
''Bu bölgede şer eksenleri yok, istikrar eksenleri olacak. Amacımız özel sektör olarak siyasilere yardımcı olmak'' diyen Hisarcıklıoğlu, tüm dünyada artık küresel dizaynlar döneminin bittiğini, bölgesel aktörlerin kendi geleceklerini belirleyeceklerini söyledi.
Hisarcıklıoğlu, ''Bizler ortak geleceğimiz için buradayız. Bu gelecek refahın ve Ortadoğu ile birlikte hiç anılmayan bir kavramın, ortak mutluluğumuzun arayışıdır. Oluşturduğumuz Levant İş Forumu ile 14 başlıkta 75 hedef belirleyerek bu geleceği hep beraber oluşturmak için önemli bir adım atıyoruz'' dedi.
2015 yılında satın alma paritesine göre Türkiye, Suriye, Lübnan ve Ürdün'den oluşan 4 ülkenin toplam ekonomik büyüklüğünün 1,5 trilyon dolar olacağına işaret eden Hisarcıklıoğlu, toplam ithalatın ise yarım trilyon doların üzerine çıkacağını bildirdi.
TOBB ve DEİK Başkanı M.Rifat Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bölgemizde daha güçlü bir ekonomik fırsat alanı oluşturmak için karşılıklı yatırımlar, bölgesel fiziki ve beşeri altyapının modernizasyonu çok önemli. Geçenlerde bir Türk şirketi dünyanın en büyük üçüncü konteyner taşımacısı olan Lübnanlı bir şirketin hisselerini 500 milyon dolara satın aldı. Bunu altyapıya dair projeler izlemeli.
Bankalarımızın yatırımları olmalı. Lübnanlılar burada, biz Suriye'de banka açmalıyız. Hem pastayı büyütmek zorundayız hem de mevcut durumda birbirimizin payları büyük olmalı. Bu süreci bir normalleşme süreci olarak algılıyoruz. Türk iş dünyası olarak hükümetimizin 'Barış ve Refah Alanı Ortadoğu' politikasına güçlü biçimde destek veriyoruz. Her zaman, her mekanda vurguladık. Yine vurgulayacağım. Huzur olmadan ticaret ve yatırım olmaz. Bunlar olmadan zenginlik olmaz. Zenginlik olmadan da istikrar olmaz.''
-Çatışma ve gerilimin bölgeye faturası 12 trilyon dolar
Soğuk savaşın sona erdiği 1991'den bu yana 20 yıllık dönemde devam eden kronik çatışma ve gerilimlerin Ortadoğu'ya faturasının tam 12 trilyon dolar olduğuna değinen Hisarcıklıoğlu, 12 trilyon dolarla okul, hastane, yol, altyapı, enerji tesisi sahibi olunabileceğini, bu paranın bölge insanlarının cebinden çıktığını kaydetti.
Hisarcıklıoğlu, ''Ne yazık ki geçtiğimiz 30 yıl boyunca tüm dünya bölgesel ekonomik ticaret alanları ve ekonomik entegrasyonlar oluştururken, bizim bölgemiz bunun gerisinde kaldı. Latin Amerika'da MERCOSUR'dan Pasifik'teki ASEAN'a, Doğu ve Güney Afrika'daki COMESA'dan Kuzey Amerika'daki NAFTA'ya, tüm ülkeler 'daha büyük pazarlar ve aynı kurallar' prensibiyle zenginliklerine zenginlik kattılar'' dedi.
Dünya tarihinde komşularıyla ticaret ve yatırım ilişkileri zayıf olup başarılı olmuş ülkelerin sadece ada ülkeleri olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, onların da en yakın deniz komşularıyla çok güçlü ilişkilere sahip olduklarını söyledi.
Hisarcıklıoğlu, bölge ülkelerinin ise sanki aralarında duvar varmış gibi hareket ettiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
''Komşuna lojistik ucuz, maliyet düşük, kültür benzer, ürünler örtüşüyor, yatırımcıya yakın. Komşunla ilişkilerini geliştirmeden uzaklarda nasıl rekabet edeceksin? Bugün Almanya bir ihracat devi. 1 trilyon doların üzerinde ihracatı var. Fransa'yla ticaret hacmi 190 milyar dolar. Ürünlerinin yüzde 74'ünü Avrupa ülkelerine, yani komşularına satıyor. Bizim de acilen ekonomik olarak dünyanın diğer bölgelerine benzer bir işbirliği içerisine girmemiz gerekiyor.
Geçen yüzyılın başlarına kadar bu bölge zaten dünyanın en kozmopolit limanlarına ve kentlerine sahipti. İstanbul, İzmir, Antakya, Halep, Şam, Beyrut, Amman aynı dili konuşurdu. Son asırda bölgenin sönen bu kozmopolit güzelliğini yeniden inşa etmeliyiz. Bu ülkelerle ortak bankamızın 1920 yılında Beyrut, İskenderiye, Port-Said, Şam, Trablusşam, Kudüs, Trablusgarp, Musul, Sayda, Bingazi, Cidde, Kerkük, Tunus, Beytüllahim, Ramallah ve Nablus gibi önemli Arap kentlerinde şubelerinin olduğunu görürüz.''
-''Bu çalışmamızın AB sürecimizi destekleyeceğine olan inancımız da tam”
Hisarcıklıoğlu, maalesef bugün bu iletişim çağında bu finansal etkileşime sahip olunmadığını vurgulayarak, Ziraat Bankası'nın hala Suriye'de bir şubesinin, ünlü Lübnanlı bankaların da Mersin'de şubelerinin bulunmadığını anlattı.
Bu eksikliklerin hızlı bir şekilde giderilmesi gerektiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, ''Bu çalışmamızın Avrupa Birliği sürecimizi destekleyeceğine olan inancımız da tam. Politikalarımız AB'nin EUROMED projelerine paraleldir. Bu projeden herkes kazanacak'' dedi.
Bugün küresel sistemin gündeminde 3 temel mesele olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, bölgedeki bölünmüşlüğün bu konularda herkesi kırılgan hale getirdiğini söyledi.
Hisarcıklıoğlu, bu üç temel meselenin, Gıda Güvenliği, Enerji Güvenliği, İş Güvenliği olduğunu kaydetti.
''Bugün asıl mesele sürdürebilir ekonomik büyümeyi sağlarken istihdam yaratmaktır'' diyen Hisarcıklıoğlu, Amerika'da da Çin'de de, Kolombiya'da da meselenin bu olduğunu anlattı.
Bu bölgenin en önemli farkının genç nüfusu olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, bu genç nüfusun büyük bir fırsat olduğunu dile getirdi.
Hisarcıklıoğlu, proje kapsamında ''Maksimum Entegrasyon'' sloganıyla 14 başlık belirledikleri ifade ederek, bu başlıkların, Lojistik Altyapı, Girişimcilik, Finansal Hizmetler, Bölge için Yatırım, Gıda Güvenliği, Enerji Güvenliği, Kişilerin ve malların serbest dolaşımı, Turizm, Altyapı için Proje Finansmanı, Yatay İlişkilerin Canlandırılması, Kurumsal Kapasite İnşası ve Geliştirme, Eğitim ve AR-GE, Kültürel Değişim ve Üçüncü Ülkelerde İşbirliği olduğunu bildirdi.
-Cumhurbaşkanı Gül: “Sınırlarımız günü gelecek sadece idari sınır haline gelecek”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de konuşmasında, ''Sınırlarımız günü gelecek sadece idari sınır haline gelecek. Güvenlik bütün bölgede çok daha iyi olacak. İnsanların, malların, sermayenin serbest dolaşımı çok daha rahat bir şekilde gerçekleşecek'' ifadesini kullandı.
Gül, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun (DEİK) geliştirdiği, ekonomik ve kültürel entegrasyonu sağlamak amacıyla Türkiye, Suriye, Lübnan ve Ürdün iş dünyası liderleriyle birlikte hazırlanan, ''Levant Doğu Akdeniz Dörtlüsü'' projesini tanıtmak ve ''Levant İş Forumu'' anlaşmasını imzalamak amacıyla düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, hükümetlerin, devletlerin, aralarında çok imza törenleri yaptıklarını, bunların önemli olduğunu, ancak bu ülkeler arasında özel sektörlerin öncülüğünde, özel sektörlerin işbirliği yapacağı böyle bir çalışmaya şahitlik yapmanın kendisi için büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu söyledi.
Bölgede büyük, geniş bir işbirliği alanı oluşturacaklarını dile getiren Gül, şunları kaydetti:
''Sınırlarımız günü gelecek sadece idari sınır haline gelecek. Güvenlik bütün bölgede çok daha iyi olacak. İnsanların, malların, sermayenin serbest dolaşımı çok daha rahat bir şekilde gerçekleşecek. Bunların adımları tek tek atılıyor. Özel sektör arasında bu işbirliğinin çok anlamlı olduğuna inanıyorum. Özel sektör elini taşın altına koyanlardır.
Bazen resmi imzalar atılır, ama orada kalır. Özel sektör bir şeyi imzalarsa bunun arkası gelir. Mallar alınır, satılır, karşılıklı işler yapılır, hiç beklemez. Bir yerde kar varsa o karı hemen herkes kazanmak ister, potansiyeli değerlendirmek ister. İşte böyle bir işbirliği en güzel adım. Bundan dolayı herkesi, bütün iş konseyi başkanlarını hepsini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Bizler devletler, hükümetler olarak sizin önünüzü açıyoruz. Açtığımız bu yollardan, döşediğimiz bu raylardan, yaptığımız bu otobanlardan sizler yürüyeceksiniz. Onun için burada varız. Tekrar başarılar diliyorum, tebrik ediyorum.''


Kaynak: TOBB