“Türkiye Lojistik Üs Olacaktır” Bu mesaj, UTİKAD Yönetim Kurulunda görev yaptığım yıllarda gündeme getirdiğimiz, 8 yıl önce tüm siyasi partilere gönderdiğimiz bilgilendirme dosyasının başlığıydı. Geçen yıllar içinde en üst düzey politikacıdan, en yüksek bürokrattan, lojistik ile ilgili tüm sektör derneklerinden, akademisyenlerden duyduğumuz mesajdır. Türkiye’nin lojistik üs olması önemlidir. Doğu ile Batıyı, Kuzey ile Güney’i birleştiren noktada “Lojistik üs” olabilmemiz için çok şey yaptık. Limanlarımızı özelleştirdik, demiryoluna ağırlık verdik, hava taşımamızın kapasitesini büyüttük, duble yollar inşa ettik, karayolu taşıma kanunu çıkarttık, demiryolu kanununu meclise veriyoruz. Liman tarifelerini indirdik, ÖTV avantajları yarattık, dış ticaretimiz önündeki engelleri azalttık, TCDD demiryolu yük aktarma istasyonları inşaatına başladık, devam ediyoruz.
Ülkemizin “Lojistik Üs” olması için gerekenleri yaptık, yapıyoruz. Geri kaldığımız tek şey Lojistik Köylerimiz. Yeni adıyla İhtisas Lojistik Organize Sanayi Bölgelerimiz. Limanlarımıza, sınır kapılarımıza kadar gelen yüklerin ülke içinde intermodal terminallerde aktarılması, depolanması, katma değer sağlanması için, inşası gereken lojistik köylerimiz henüz ortada yok. Tedarik zincirinin, lojistiğin bazı halkalarını iyileştirmeye çalışıyoruz ancak henüz toplam zincirin kalitesini en fazla etkileyecek lojistik köylerimiz yok ortada. Gecikiyoruz.
Mersin’de Dış ticaret Müsteşarlığı, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Mersin Deniz Ticaret Odası tarafından üstlenilen, dönemdeki Mersin Valimiz Sayın Hüseyin Aksoy tarafından yönlendirilen, benim ve arkadaşlarımın büyük emeklerimiz ile ortaya çıkan Mersin Lojistik Master Planı kapsamında inşa edilmesi planlanan Mersin Lojistik Köyü ( MILOSB) gecikmektedir. Arazisi hazır olan, projede yer alacak firmaların belli olduğu, projelerinin hazırlandığı, müteşebbis heyetin kurulduğu Sanayi ve Ticaret Bakanlığımıza 7-8 ay önce projesinin teslim edildiği Mersin Lojistik Köyü dosyası bekletilmektedir.
Bekletilen dosya her şeyi hazır olan bir projenin gecikmesi anlamına gelmektedir. Bu kadar zaman içinde hangi gerekçe veya eksiklikle bekletildiği de bilinmemektedir. Beklemesi sadece Mersin bölgesi için değil, tüm Türkiye’nin lojistik pazarı, denizciliğimizin gelişmesi, benzer projelerin daha sağlıklı ilerlemesi, diğer illerimizde kurulması gereken yeni lojistik köy projeleri için bir endişe noktası olmaktadır. Dış ticaretimize, bölgesel kalkınmamıza yerel üretimimize, bölge yatırım taleplerine olumsuz etki yapmaktadır.
Lojistiğin gelişmesi ancak ülke içindeki lojistik alt yapının sağlıklı işlemesi ile mümkün olacaktır. Lojistik alt yapının bir adımı demiryolu ve karayolu ağı, deniz taşımasının başladığı limanlar olurken, diğer adımı da ülke içinde 200-300 km mesafelerle inşa edilecek lojistik merkezlerin birbirlerine bağlanması yoluyla sağlanabilecektir. İtalya’da 25 adet, İspanyada 23 adet, Almanya’da 35 adet lojistik merkez veya lojistik köy varken, Türkiye’de henüz intermodal bağlantı yapabilen tek merkezin olmaması bir kayıp ve önemli bir gecikmedir. Mersin lojistik köyünün gecikmesi sadece Mersin’in değil, Antakya’da Adana’da, Gaziantep’te, Maraş’ta, Urfa’da , Diyarbakır’da, Kayseri’de, Konya’da, Samsun’da, Trabzon’da, Bursa’da Balıkesir’de, İzmir’de, İzmit’te, İstanbul’da, Tekirdağ’da yapılması gereken yurt içindeki lojistik kanın pompalanacağı merkezlerin gecikmesine neden olmaktadır.
Lojistik üs olacağız elbette ancak damarlarımızdaki kanın, yük taşımanın pompaları olan lojistik köylerin, İhtisas Lojistik Organize Sanayi Bölgelerinin, Lojistik Merkezlerin çalışır duruma gelmesinden sonra. Sorunu biliyoruz. Çözümü görüyoruz, kalp masajını yapacak bir karar bekliyoruz. Yaşamak için.
Kaynak: Dünya