Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Karayolu / KENDİ YAKITIMIZA YUNAN VERGİSİ

KENDİ YAKITIMIZA YUNAN VERGİSİ

KENDİ YAKITIMIZA YUNAN VERGİSİ14.09.2010

Geçiş belgelerinin tükendiği Yunanistan’da TIR’larımız depolarındaki 200 litrenin üstündeki mazotun vergisini bu ülkeye girişte onlara ödemek zorunda…

Bu ayki Onur Konuğu’muzun da çok ilginç tespitleri var. Artık, birleşmeyi herkes biliyor. Ama, netleşmeyen bölümleri de Necmi Çobanoğlu’nun söylediklerinden çıkarabilirsiniz. Çobanoğlu’nun söyledikleri sadece birleşme ile sınırlı değil. Geçiş belgelerinin tükendiği Yunanistan’da bir başka sorun da, her TIR’daki 200 litrenin üzerindeki yakıtın vergisini Yunanistan’a veriyor olmamız. Yani parasını ödediğiniz, ülkenizin ÖTV’den muaf tuttuğu yakıta Yunanistan’ı kalkındırmak anlamına gelebilecek bir haracı ödemek durumunda kalıyorsunuz. Bu beleş yolu, yakında başka ülkeler de takip ederse kimse şaşırmasın.
Çobanoğlu’nun sorularımıza yanıtlarını ilginç bulacağınızı umuyoruz.


-      Sektörün en büyük iki sivil toplum örgütünün birleşebilme ihtimali herkesi olduğu gibi beni de heyecanlandırıyor. Birleşme, birikim ve projelerin de birleşmesi demek, RODER’in aktifinde neler var? Devam eden projeleriniz neler?
 
 
Bizim doğduğumuz ocak UND. Bazı ticari kaygılar ve başkanlarımızın tasarrufları ile bugünlere geldik. Bugünlere ulaşırken, sektör çok kayba uğradı. Tabandaki arkadaşlarımız iki derneğin yönetici ve başkanlarına hükmedemediler. Tahammülsüzlüğü sektörün tabanı yaşamıştır. Bugün de birleşmeyi arzulayan tabandır. Biz de iki derneğin yönetim kurulu olarak bu tabana ışık tutuyoruz. Daha önce iki başkanın aralarındaki hadiseler onların şahsına münhasırdır. Biz, onlara saygı duyuyoruz. Onlarla birlikte geçirdiğimiz saadet yıllarını da minnetle anıyoruz. Amacımız, RODER’deki bütün arkadaşlarımızı gerçek ocakta toplamak olacaktır.
UND’yi her ne kadar ticari bir düşünceyle terk etmişsek de bugün ocağa dönüş yapıyoruz. RODER, mevcut haliyle belli bir sıkıntısı olmayan bir dernektir. Sadece, sektör ve geleceğimiz açısından birleşmeyi göze alıyoruz. RODER’in sermaye kuruluşları yaşamaya devam edecektir. RODER’in kendi aktifinde bir mal varlığı yok. Ancak, sektöre yatırımlar niteliğinde bir RODERNET projemiz var. RODERNET nakliyecinin ihtiyacıdır, bu  projeyi de canlı olarak taşıyacağız.
 
-      Birleşme sonrası, ilk bunu düzeltmeliyiz. Bunun için de birlikte hareket şarttı dediğiniz bir konu var mı?
Yorucu unsurlar yaratmıyoruz. Birleşmenin temel taşlarını örmek ilk önceliğimiz olacak. En önemli faktör, her şeyin yarı yarıya paylaşılması olacak. Yönetsel sistem de yüzde 50, yüzde 50 olacak. Amacımız, yapıyı iyi kurup geleceğe taşımak olacak. Kalıplaşmış bir noktamız yok. Ama, sektör adına gelebilecek her şeyi bir bütün olarak yaşayacağımıza inanıyorum.
İki bünyenin yöneticileriyle de birkaç toplantı yaptık. Bu toplantılarda çok içtenlikli olduğumuzu gördük. Daha çok bizim bünyemizi kucaklamaları gerektiğini onlar da biliyor. Çünkü, geleneklerimizde de misafir kabulü çok önemlidir. Biz, ocağa dönüyoruz. Temelden yeni filizler oluşmalı. Daha önce bizi yönetenler şimdi bizi desteklemeli ve kolaçan etmeliler. Sayın Saffet Ulusoy ve Sayın Çetin Nuhoğlu’nun da hayali birleşmekti. Ancak, bir türlü adım atılamadı. Bu adım bize nasip oldu.
 
-       RODER’in de UND’nin de bir giriş ücreti ve aidatı var. Birleşme sonrası bu nasıl formüle edilir? Tüzük değişiklikleri yapılmalı mı?
Birleşmede üyelerimize UND üyeliğine geçiş için 1 ay ya da 45 gün süre tanınacak. Bu süre içinde bütün üyelerimiz bilabedel UND’ye üye olacak.
 
-      Başkanlık için nasıl bir formül önerirdiniz?
 
Başkan öncelikle iki bünyeyi de bir arada taşıyabilecek aktif, genç ve çok faal biri olacak. Parasal yapısı güçlü başkana ihtiyaç yok. Sadece sektör adına uğraşı verecek olan ve kendini sevdiren, sektör pazarını iyi takip eden bir başkana kavuşacağız.
 
-      Siz kongrenizi yeni yaptınız. UND’nin kongresi ise 8 ay sonra, birleşme sonrası bu takvimde değişiklik olur mu?
Genel kurul tayin edilebilir. 21 kişilik yönetim kurulu yeniden belirlenir. Üye kayıtları tamamlandıktan sonra, seçme seçilme hakkı da elde edildiği için bir genel kurul yapılabilir. Hukuksal prosedürlerin üzerinde avukatlarımız çalışıyor. Herhangi bir sıkıntı yok. Ya genel kurul, ya da mevcut sistem içinde devam edilecek. Ama, anında bir başkan ve genel kurul olmalıdır ve gereklidir.
 
 
-      UND, kiraladığı gemilerle önce Toulon, daha sonra da Trieste hattında Ro-Ro taşımacılığı yapmaya başladı. UND’nin bir sonraki adımı ise, bu gemileri sektör adına satın almak olacaktı. Bu yolu hızlandıracak adımlar atacak mısınız? Sizce yeni bir UN Ro-Ro doğar mı?
Bu ticari bir konudur. Sektör adına böyle bir alternatifin olması çok önemli. Ama bugüne kadar hizmet veren bir kuruluş var ve bugüne kadar da gayet güzel çalışıyor. Alternatif ticarethanelerin açılmasına inanıyoruz. Bu rekabetten nakliyeci arkadaşlarımızın menfaatleri olduğunu da herkes gördü. Mevcut alternatifleri yaşatmak lazım. Önümüzdeki günlerde sermaye payları oranında hisse dağılımı yapılabilir. Burada da UN Ro-Ro’da olduğu gibi farklı paylar yerine eşit dağılım esas alınıyor. Bence de öyle olmalı. Sektör sahip çıkacak, çoğul ortaklığı meydana getirilecek. Çoğul ortaklıkta sermaye sıkıntısı çekilmemesi lazım. Sistemi yaşatmak için de müşteri potansiyeli yaratmak önemli.
 
-      50 bin kullanıcıyı aşan bir RODERNET projeniz var. Bu projenin hayata geçmesinde büyük payı olan ve uzun yıllar RODER’in genel müdürlüğünü yapmış Cumhur Atılgan ile yollarınızı ayırdınız. Duyumlarımıza göre Cumhur Bey, RODERNET’i kendi hesabına sürdürme kararı almış. Başarılı olabilir mi? Bunun için kurumsal bir yapı gerekli midir?
Arkadaşımız, derneğimizdeki çalışma hayatını dondurmuş durumda. Özel sektöre geçme kararını kendisi verdi. RODER’in UND ile birleşme sürecinde de kendisinin olmaması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü, iki dernekte de yöneticilik yaptığı için kenara çekilmesi lazım. Bu arkadaşımızın kendi uzmanlığı alanında başka bir kuruluşla böyle bir girişim başlattığını duyduk. Türkiye, bu konuda yapısal sistemi yeni değişen bir ülke. RODERNET’in hayata geçişinde de çok çile ve zahmet çektik. Burada Cumhur Bey’in emeklerini kabul etmek lazım. Ancak, bilebildiğim kadarıyla böyle bir girişimi bir dernek statüsünde yapması gerekir.
 
-      Hükümetin sonradan aldığı bir kararla, 550 litrenin üzerindeki mazotun ÖTV ve KDV’sini istemesi ile ilgili değerlendirmeniz nedir?
Bu davayı takip ediyoruz. Hükümetin, bu davada kesinlikle bir haklılığı yok. İnanıyoruz ki, geri adım atılacak. Eğer, ortada bir suiistimal varsa da, bunlara zamanında müsamaha edilmemeliydi. Geçmişteki bir yasanın boşluğundan bunlar yaşandı. Bundan sonra yaşanmayacaktır. 550 litre zaten ülke ihracatına hizmet eden bir nakliye aracına yetmiyor. Çünkü, birçok aracın deposu 800 litreye kadar çıkabiliyor. Bu yasa, şu anda yanlış uygulanıyor. İthalat araçları kontrolünde yurda girerken 550 litre yakıt olabilir düşüncesiyle alınan bir karar ihracat olarak adlandırılıyor. Tekrar incelendiğinde bu oranın 800 litre olarak değiştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Yurtdışına çıkan bir araca bunu uyguluyorsanız, dışarıda harcanacak bir yakıt için bunu vermesi Türkiye için bir gelir kaynağıdır. Çünkü, aynı yakıtı buradan almasa dışarıdan alacak.
 
-      Yakıtla bağlantılı olarak; Yunanistan’a giriş yapan Türk taşıtlarının depolarında bulunan 200 litrenin üzerindeki yakıtın vergilendirilmesi sorunu sürüyor mu?
Evet sürüyor. Komşumuzun kritik ekonomik süreci yaşanırken, böyle bir gelişme oldu. Yunanistan’da akaryakıt birden çok pahalandı. Gümrüksüz muafiyet yakıtını 550 litre olarak ülkemizden satın alıyoruz. İhraç malını Yunanistan’a taşımak üzere yola çıkıyoruz. Ve komşu ülkem çıkıp, gümrüksüz aldığım bu yakıtı vergilendiriyor. Buna ülkemizin müdahil olması gerekir. Mal bizim, belgesini almışız. Ama ülkemize ödeyeceğimiz vergiyi Yunanistan’a ödüyoruz.
-      Peki, Yunanistan bir AB ülkesi. Diğerleri de böyle beleş bir kazancı örnek alıp, uygulamaya koyabilir mi?
Çıkabilir. Hatta, Bulgaristan bu işe bir adım atmak istedi. Sonra, AB el koydu ve vazgeçtiler. Sonuçta bu bir ülke kazancı meselesi. Bir şekilde Türkiye’nin müdahil olması gerekir. Bunun dışında Yunanistan ile bir başka sıkıntımız da belge. Şu anda elimizde Yunanistan belgesi bitmek üzere. Yeniden belge almak da, Ulaştırma Bakanlığı’nın müracaat ve kararına bağlı olacak.
 
ANTREPO YÖNETMELİĞİ BİZİ YURTDIŞINA YÖNELTTİ
-      Antrepo yönetmeliğindeki bu kaos adımını çözmek için bir öneriniz var mı?
Sayın Bakanımız Hayati Yazıcı ile RODER ve UND olarak birçok toplantı yaptık. Bu toplantılarda, ‘alınan depolama ve lojistik ehliyetiyle uluslararası düzeyde ve sizin kontrollerinizde yürüyen bir sistemi uyguluyorduk’ dedik. En küçük bir hatamızda yetkilerimizi kesebileceklerini anımsattık. Bakanımız da, çok kaçakçılık olduğunu söyledi. Kaçakçılık bir kovuşturmadır. Yapıldığı tespit edilirse, ehliyet iptal edilir, hukuki işlemler başlatılır. Ama, ben böyle bir hatayı işlememişsem, bir başkasının yaptığı işten sorumlu tutulmamam gerekir. Bunu böyle yapacağınızı bilseydik, biz de yatırım ve istihdamımızı buraya kaydırmazdık. Hepsinden öte, ülkemizin de büyük kaybı söz konusu. Türkiye, transit ticaret merkezi konumuna gelmişti. Uzakdoğu, Avrupa, ABD’den büyük temsilcilerin burada dağıtım ağı oluştu. Yani sadece otomatik dağıtım imkanları sunuluyor. Çünkü, bilgi çağındayız, teknoloji gelişti. Oturulan yerden talimat ve emirle yapılan işlerden para kazanır hale gelmiştiniz. Bir nevi elçilik yapıyor ve lojistik hizmet bedeli alıyorsunuz. Bu sisteme şu an taş koyulmuştur. Ülke yükleri bir arada toplanıyor ve belli bir tonaja eriştiğinde parsiyel olarak yola çıkıyordu. Bu yükü, TASİŞ’in ambarlarına yıktığınızda yükün kendi değerindeki ücretsel sistemi kazanmanın mümkünü yok. Biz, o parayı size ödediğimiz zaman ters bakiye verir ve yapamayacağımız için bu iş de Türkiye’den kaçar. Şu an transit ülke imkanını kaçırdık. Biz de Romanya’da, Macaristan’da, İtalya’da depolar kurduk. Başka arkadaşlarımız da benimkine benzer çözümler geliştirdiler. Orada tahmil tahliye yapıp, oradan transit ediyoruz. Yine Türk arabası kullanıyorsunuz ama buranın imkanları boşta dururken, oranın imkanlarını kullanıyorsunuz. İnşallah eylül ayı sonunda transit yüke geçici bir çözüm bulunacağını söylediler. Ancak, çok şeyi kazanmışken kaybettik.

Kaynak: Selçuk ONUR - LOJİSTİK EKİPMANLAR