Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / ÇAĞLAYAN İSTEDİ, İHRACAT VERİLERİ DEĞİŞTİ

ÇAĞLAYAN İSTEDİ, İHRACAT VERİLERİ DEĞİŞTİ

ÇAĞLAYAN İSTEDİ, İHRACAT VERİLERİ DEĞİŞTİ05.08.2010

Bu başlık bana ait değil.
Pazartesi günü temmuz ayı ihracat verileri açıklandığında Referans gazetesi yazı işlerinin kullandığı başlık.

Hoşuma gittiği ve yazı konumla ilgili olduğu için ben de kullandım.

Konu yeni değil, 2009 yılı mayıs ayından bu yana takibimde olan bir konu.
Bu konudaki ilk yazımı bu köşede ‘İhracat verilerindeki gariplikler' başlığı ile 7 Mayıs 2009'da, ikinci yazımı 7 Eylül 2009'da ‘İhracat verileri kafa karıştırıyor' başlığında, son yazımı ise 4 Mart 2010 tarihinde ‘İhracat verileri TÜİK ve TİM' başlığında ısrarla yazdım.

Yazılarımın hepsindeki amacım ihracat verilerindeki şüphelerimi dile getirip kamuoyunun dikkatini çekmekti.
İhracat düştükçe siyasi ihtiyaçtan ihracat verileri süslendi ve özellikle kötü giden aylardaki son 3 günde ihracata şişirmeler yaptırıldı ve ben bu konuları yazdıkça veriler gizlenmeye çalışıldı ve hatta geçen ay ihracat verilerine ulaşmak dahi engellendi.

Bunları da defalarca yazdım ve TİM'den hiçbir ses çıkmadı.
Demek ki oralarda yanlış giden bir şeyler vardı ve ben doğru yoldaydım.
Nitekim, temmuz ayı verileriyle TİM'de bir ilk yaşandı ve bakan emri veya baskısı ile TİM kayıtları geriye dönülerek TÜİK kayıtlarına uydurulmaya çalışıldı.
Gazetemiz bu haberi her ne kadar nezaket göstererek ‘revizyon' şeklinde verdiyse de bu fiil bana göre bal gibi ‘doğrudan müdahale'ydi.
 
Bildiğiniz gibi TİM her ayın ilk günü bir ay önceki ihracatın kayıt altına alınan verilerini açıklıyor. TÜİK ise bir ay sonra bir ay önceki ayın fiili ihracat verilerini açıklıyor. Her iki kurum da Başbakanlık'a bağlı bir kurum. Gelin görün ki aynı bakanlığa bağlı bu iki kurumdan çatlak sesler çıkıyor ve referandum ve 2011 seçimleri öncesi çıkan bu çatlak sesler belli ki hükümeti rahatsız ediyor.
Öyle ya, ihracat düşüyorsa ‘Her şeyin güllük gülistanlık olduğu'nun gösterilmeye çalışıldığı bir ortamda hükümet politikasına ters düşen bu durum Dış Ticaretten Sorumlu Bakan Zafer Çağlayan'ı da huzursuz etmiş olmalı.
TİM verilerinin süslenerek yüksek gösterildiği günlerde rahatsızlık duymayan Sayın Bakan, bu veriler düşmeye başlayıp kötü bir döneme girince, hemen ‘İşlenmemiş kıymetli madenler ihracatı'yla süslenmiş olan TÜİK verilerini devreye sokup TİM'i ikinci plana atıyor. Bununla da yetinmeyen Sayın Bakan baskıyla veya doğrudan müdahale ederek TİM kayıtlarına ilgili ihracatçı birliği kayıtlarından geçmeyen 5.5 milyar dolar gibi yüksek bir meblağı geriye dönerek koyduruyor.
Veya durumdan vazife çıkaran TİM gereğini yapıyor.
 
Gelin önce ‘işlenmemiş kıymetli maden ihracatı' nedir, onu bir hatırlayalım, sonra da bir bakanın TİM kayıtlarına ‘doğrudan müdahalesi' ne iştir onu konuşalım.
18 Ağustos 1986 tarihinde Resmi Gazete'de ‘Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki 32 Sayılı Karar' konulduğunda bu kararın 7'nci maddesinin ‘a' bendindeki açıklamada özetle "İşlenmemiş kıymetli madenlerin ithal ve ihracatında ithalat ve ihracat rejim, karar ve yönetmelikleri uygulanmaz ve bu işlemler sadece gümrük idarelerine beyanname verilerek yapılır" denilmektedir.
Bu tuhaf yasa yıllardır yürürlüktedir ama dikkati çeker bir hareketi de yoktur. İlk defa 2008 yılı ihracatını yüksek göstermek için devreye alınır ve 4.5 milyar dolar olarak TÜİK verilerinde kullanılır.

Kullanılır ama bu veri, kıymetli maden ve mücevherat ihracatçı birlikleri kayıtlarında görülmemekte ve TİM kayıtlarında da yer almamaktadır. Bu nedenle o yıl TİM ihracat verilerini 127.5 milyar dolar açıklarken TÜİK 132 milyar dolar açıklar.

2009 yılı verileri açıklanırken ise aynı masada oturmakta olan TİM Başkanı ve Bakan Çağlayan 30 saniye aralıkla iki farklı ihracat verisi açıklarlar. TİM Başkanı 2009 yılı ihracatımızın 97 milyar dolar olduğunu söylerken Çağlayan 30 saniye sonra aynı yıl ihracatının 102.5 milyar dolar olduğunu söyler ve bu söylemine TÜİK kaynaklı ve 5.5 milyar dolar tutarındaki işlenmemiş kıymetli maden ihracatını kaynak olarak gösterir. Bu bilgi geçen 11 ayda TİM kayıtlarında gösterilmezken 2009 yılı aralık ayının son günü ‘İhracatı, birliklere kaydı zorunlu olmayan ürünler' başlığında yer alır.
 
İhracatçı birlikleri ve TİM, bakan kaynaklı bu tuhaf duruma karşı çıkıp, "Kayıtlarımızda olmayan bu verileri kullanamayız" diyemezler.

Hindistan ile birlikte dünyanın 2'nci altın ithalatçısı konumundaki Türkiye'nin, üstelik bir altın üreticisi olmayan Türkiye'nin 5.5 milyar dolarlık işlenmemiş kıymetli maden ihracatının kaynağı soruşturulmaz, kayıtdışılık ve kaçakçılık ilişkisi araştırılmaz, 25 ihracatçı sektörün ihracatçı birliklerine kaydı zorunlu iken, bu tür ihracatın ihracatçı birlikleri kayıtlarından neden uzak tutulduğu tartışılmazken ihracatta 5.5 milyar dolar gibi bir katkı sağlaması göklere çıkarılır.

Dahası, ihracat düşmeye başlayınca bu kontrolsüz ihracat bakan zoru veya baskısı ile ve geri dönülerek TİM kayıtlarına koydurulur.

Üstelik, TİM Başkanı bu duruma ses çıkarmaz ve kayıtlarını geri dönerek değiştirir.
 
Bu durumda sormamız gereken bazı sorular olmalıdır.

- 25 sektörün, ihracatçı birliklerinde ihracatlarını kayıt altına aldırmaları ve belli bir ücret ödemeleri zorunluyken işlenmemiş kıymetli maden ihracatçılarının böyle bir zorunluluğu olmaması adaletsizlik değil de nedir?

- TİM, bu verileri hangi belgelere dayanarak kayıt altına almıştır?

- İçinde büyük olasılıkla kayıtdışılık, kaçakçılık gibi olumsuz fiiller barındıran bu tür ticaretin ihracat ve ithalat rejim, kararname ve yönetmeliklere tabi olmaması ticaretin eşitlik ilkesi ile nasıl izah edilebilir?

- Bu tür ihracat herhangi bir rejim, kararname ve yönetmeliğe tabi değilse TİM kayıtlarına hangi rejim, kararname ve yönetmelik gereği girebilmiştir.

- Bu fiili durum Bakan Çağlayan'ın TİM kayıtlarına ve ihracat verilerine doğrudan müdahalesi midir, değil midir?

- TİM Başkanı bu müdahaleye direnmeyip siyasallaşarak hükümetin arka bahçesi olduğunu kabul etmemiş midir?

- Bu fiili durum asıl ekseni kayan kurumun TİM olduğunun göstergesi değil midir?
 
Bu sorulara cevap verecek birileri olmalı.

Aksi takdirde ihracat verileri hep şaibeli kalacak.

Kaynak: Referans