Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Denizyolu / SEKA, TAŞUCU LİMANINI KAPATIYOR

SEKA, TAŞUCU LİMANINI KAPATIYOR

SEKA, TAŞUCU LİMANINI KAPATIYOR04.08.2010

Mersin Deniz Ticaret Odası Genel Sekreteri Korer Özbenli, 3 yanı denizlerle çevrili ülkemiz için denizin ticaret, turizm, ulaşım, gıda, sağlık, iş, aş ve ekonomik kaynakların ortaya serildiği bir olanak olduğunu belirtti.
 
Türkiye'nin denizcilik potansiyeli değerlendirildi

Mersin Deniz Ticaret Odası Genel Sekreteri Korer Özbenli, 3 yanı denizlerle çevrili ülkemiz için denizin ticaret, turizm, ulaşım, gıda, sağlık, iş, aş ve ekonomik kaynakların ortaya serildiği bir olanak olduğunu belirterek, "Taşıdığı potansiyele karşın kıyı şeridimizin ekonomiye kattığı değer ne yazık ki tatmin edici değildir" dedi.

Özbenli, ülkemizin denizcilik potansiyelini değerlendirdiği açıklamasında, Karadeniz ile Akdeniz ve Asya ile Avrupa'yı birleştiren uluslararası bir su yolu üzerinde olan Türkiye'nin, kıyılarının uzunluğunun 8 bin 333 kilometre ve dünyada üç kıtanın ortasında yer alan, üç yanı denizlerle çevrili tek ülke olduğunu söyledi. Bunun büyük bir zenginlik olduğunu, ülke ekonomisine yadsınamayacak oranda destek sağlayacak bir potansiyeli ifade ettiğini kaydeden Özbenli, "Kıyıların ekonomik değeri, liman işletmeciliğinden balıkçılığa, turizmden taşımacılığa, tersaneciliğe kadar değişik alanların gelişmişliğine göre belirlenmektedir. Kıyıların ekonomik açıdan zenginlik taşıdığı genel bir doğrudur. Ülkemizdeki durum ise ne yazık ki bu genel doğru ile pek örtüşmemektedir. Ülkemiz ile karşılaştırıldığında daha az kıyı şeridine sahip ülkelerin kıyı şeridinden büyük ekonomik değer yarattığı görülmektedir. Örneğin 5 bin kilometrelik kıyı şeridine sahip ve denizcilik konusunda çok da gelişmiş olmayan Fransa'nın bile turizmden taşımacılığa kadar kıyı şeridinin ekonomiye yaptığı katkı yüzde 50'lere yaklaşmışken ülkemizde bu oran, yüzde 3'ler düzeyindedir" diye konuştu.

Taşıdığı potansiyele karşın ülkemizin kıyı şeridinden ekonomiye kazandırılan değerin ne yazık ki tatmin edici olmadığını vurgulayan Özbenli, "Oysa denizcilik; dünya ekonomisi içindeki öneminin yanı sıra stratejik öneme de sahip dev bir endüstridir. Günümüzde her yıl, 8 milyar tonu aşkın dünya yükünün yüzde 90'ı, petrolün ise yüzde 95'i denizyolu ile taşınmaktadır. Ülkemizin toplam dış ticaretinin yüzde 87'si denizyolu ile yapılmaktadır. Bugün için Türk bayraklı deniz ticaret filomuz ile ithal ve ihraç yüklerimizin sadece yüzde 30'unu taşıyabiliyoruz. Filomuz ise 7.5 milyon DWT. Yükleme-boşaltma yapılan 160 adet kıyı tesisimiz mevcut. Liman, iskele, barınak anlamında tüm limanlarımızda yılda toplam 350 milyon ton düzeyinde yük elleçlenmektedir. Ancak bu miktar Rotterdam Limanı'nın yarısı kadardır" şeklinde konuştu.

100 MİLYON DOLARLIK SEKA TAŞUCU LİMANI'NI KAPATIYORUZ

Hal böyle iken Türkiye'nin Akdeniz'deki bir limanından vazgeçerek çok ihtiyacı varmış gibi yat limanına dönüştürmeye çalıştığını dile getiren Korer Özbenli, şöyle devam etti:

"Mersin Limanı'ndan sonra bölgemizin ikinci limanı SEKA Taşucu Limanı'nı kapatıyoruz. Her şeyi anlamak mümkün. Ülke gerçeklerinden uzak yerel yönetimlerin taleplerini de anlayabilir, masum talep olarak değerlendirebiliriz. Ancak bu taleplerin ülkenin denizciliğinden sorumlu ve hatta güvenliğinden sorumlu kurumlarca da onaylanmasını anlamakta gerçekten zorlanıyoruz. SEKA Limanı gibi bir tesis, bugün için 100 milyon dolarlık bir yatırımdır. Bu yatırımı atıl konuma getirecek, imar değişikliği yapacak lüksümüz yoktur. Denizci bir ulus olmanın ön koşulu deniz ve kıyı yatırımlarında, yatırımcıya sağlanan bürokratik kolaylıklardır. Ancak ülkemizde her türlü izin alındıktan sonra nedeni hangi gerekçeye dayanırsa dayansın idari yargıda açılacak bir dava ile tüm işlemlerin yürütülmesinin durdurulmasına ve iptaline karar verilebilir. Yatırımcının bu izinler için uğraştığı 6-7 yılı bir anda çöpe gidebilir. Doğal olarak, yaptığı harcamaları da öyle. Tıpkı bölgemize yapacağımız 'Tersane Projesi'nde olduğu gibi. Bin kişiye iş ve aş sağlayacak olan uluslararası standartlarda yapılması 'olmazsa olmaz' koşul olan, 30 yıllık liman sahası içinde planlanan orta ölçekli bir tersaneye karşı açılan davada ne acıdır ki beton sahaya 'Tarım Toprağı' diyebilen bilirkişiler, akademik unvanlarıyla bilimi zedelemiş, yargıyı yanıltmışlardır.Devletin askeri ve sivil kurumlarının 10 yılı aşkın emek, gayret ve mesaisi sonunda vücut bulan ve devletin en üst karar organlarınca karara bağlanıp, tüm siyasi iradeler tarafından desteklenen bir proje, ülke menfaatleri değil de kişisel ve siyasi düşüncenin egemen olduğu yerel yönetim anlayışına feda edilmiştir."

AKKUYU'DA NÜKLEER SANTRAL KARARI TEKRAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR

Bölgeyi ilgilendiren diğer önemli bir konunun da Akkuyu Nükleer Santrali olduğunu ifade eden Özbenli, dünya harikası bir turizm alanına nükleer santral, SEKA Sanayi Alanı'na da turizm tesisi planlanmasının, dünyada bir benzeri olmayan bir uygulama olduğunu ileri sürdü. Türkiye'nin enerji açığı bulunduğunu, ancak bu açığın turizm bölgesi ilan edilen Mersin'in en bakir koylarına sahip Akkuyu'da kurulacak nükleer santral ile kapatmanın mümkün olmadığını belirten Özbenli, "Ayrıca, Mersin'in 'tarım, lojistik ve turizm' sektörleri ile öne çıkan, 'marka kent' iddiası taşıyan bir kent olduğu unutulmamalıdır. İş dünyası olarak nükleer santralin özellikle tarım ve turizm sektörlerini sekteye uğratacağı endişesi içindeyiz. 'Herkes gider Mersin'e, biz gideriz tersine' tekerlemesi bir kez daha vücut bulmadan, Akkuyu'da nükleer santral kararının tekrar gözden geçirilmesini bekliyoruz" dedi.

 

Gayrettepe Mahallesi, Barbaros Bulvarı Dr. Orhan Birman İş Merkezi No:149/6 Beşiktaş 34349 İstanbul
+90 212 663 08 85 | +90 530 960 84 24
+90 212 663 62 72
utikad@utikad.org.tr