Haziran ayı başında Dış Ticaret Müşteşarlığı'nda gerçekleşen sektörümüzün karşılaştığı bilhassa gümrüksel sorunlarla ilgili düzenlenmiş olan bir toplantıya katılmak üzere Ankara'ya gitmiştim. Bir bakıma DTM'nin koordinasyonunda olan ancak UTİKAD'ın girişimleri sonucu yapılan bu toplantı beni hakikaten çok mutlu etti. Zira toplantı süresi boyunca sektörümüzün üç derneği de “gümrüksel sorunlar” hususunda aynı çizgide hareket ettiler ve tamamıyla aynı görüşleri paylaştılar. Hatta UTİKAD, UND ve RODER'in ayrı ayrı sundukları çözüm önerilerinde de hiç bir fark yoktu. Gönül ister ki bu üç derneğimiz bundan sonra da sektör sorunları karşısında tek bir vücut şeklinde mücadele etsinler.
Aynı gün ikinci bir mutluluk daha yaşadım. Yukarıda bahsettiğim toplantıdan sonra RODER temsilcisi sevgili meslektaşlarımız, bizleri Ankara Lojistik Üssü'ne davet ettiler. İstanbul'a dönüş için rezervasyon yaptırdığım uçağı kaçırma riskine rağmen daveti kabul ettim ve itiraf etmeliyim ki Kazan'daki Ankara Lojistik Üssü'nden çok etkilendim. Mükemmel bir tesis ortaya çıkmış. Sağolsun senelerin dostu Erhan Gündüz arkadaşım bu yatırıma kendisi ile birlikte baş koymuş diğer meslektaşlarımızdan bazılarıyla, 700 bin metrekare alan üzerine kurulmuş olan tesisin her tarafını gezdirdi. Hayretler içinde kaldım ve bir ara kendimi sanki Avrupa'da bir lojistik üs geziyormuş gibi hissettim. Bu tesiste neredeyse her şey düşünülmüş. Fiili taşıyıcılar, şoförler, yurtiçi ve yurtdışı nakliyeciler, freight forwarderler, depolar, gümrüklü antrepolar, kafeteryalar, restoranlar, dinlenme yerleri, park noktaları, gümrük müşavirleri, gümrük idaresi ve aklınıza sektörümüzle ilgili gelen her şey orada var. Ayrıca tesisin ilave arazi imkanlarına sahip olması da muhteşem bir olay. Tesis tek kelime ile mükemmel bir eser şeklinde yorumlanabilir. Yolunuz düşerse muhakkak surette gidip görmenizde yarar var.
Ülkemizin bu tür tesislere ihtiyacı aşikardır. Başkentimizden böyle örnek teşkil edebilecek bir yatırım ile başlamış olmak harika… Ancak hepimiz biliyoruz ki sanayinin kalbinin attığı Marmara Bölgesi'nde (İstanbul metropolünde, Bursa'da ve İzmit Derince bölgelerinde) bu ihtiyaç had safhadadır. Ne yazıktır ki bahsettiğim bölgeler için henüz elle tutulabilecek bir proje mevcut değildir. Duyumlarıma göre bir kaç girişim mevcut ancak değişik ve karşıt yorumlar sebebiyle bu girişimler maalesef bir iç mücadeleden öteye gidememiş durumdalar şimdilik.
Ege Bölgesi’nde İzmir için de benzer girişimlerin mevcut olduğunu duyuyorum ama orada şu ana kadar pek fazla bir ilerleme kaydedilmiş değil. Ege ve Marmara bölgelerinde yapılacak bir lojistik üssün Ankara Lojistik Üssü'ne göre iyi değerlendirilmesi şartı ile bazı belirgin avantajları olabilecektir. Bu bölgelerimizin denize yakın olmaları sebebiyle kara, deniz ve de demiryolunu içeren bir lojistik üssün planlanıp devreye alınması halinde, Türkiye'de lojistik sektörünün çağ atlayacağını kesin bir şekilde ifade edebilirim.
Tabii ki bir modern lojistik üsten bahsedebilmek ancak ve ancak asgari iki taşıma modunun birlikte elleçlenebileceği bir bölgeyi gerektirmektedir. Hatta üç taşıma modunun (yani kara,demir ve deniz) mevcut olduğu durumları en ideal çözüm olarak nitelendirmek mümkündür. Hele hele havalimanın da azami 100 kilometrelik bir mesafede bulunuyor olması halinde lojistik üssün önemi daha da fazla artmaktadır.
Sevgili dostum Erhan Gündüz ziyaretim esnasında TCDD ile görüşmelerde bulunduklarını ve yakın gelecekte Ankara Lojistik Üssü’ne rayları da getireceklerini söyleyince inanın müthiş sevindim. Çünkü maalesef Ankara Lojistik Üssü şu an için tek bir taşıma moduna bağımlıdır. Ankara Lojistik Üssü yatırımcılarının bu engeli de aşacaklarını ve çok yakın gelecekte demiryolunu da Kazan’a getireceklerine inancım sonsuzdur.
Bu vesile ile kendilerini azim dolu başarılarından dolayı tebrik ediyorum ve inşallah yakın gelecekte ülkemizde hep birlikte daha nice lojistik üsleri görebilmeyi diliyorum.
Kaynak: UTA