Yazımıza önce Anayasa Mahkemesi'nin iki kararını hatırlatmakla başlayalım.
Hatırlatmak istediğimiz birinci karar, ücretlilerin vergilendirilmesi ile ilgili. 5479 sayılı yasanın 1. maddesiyle Gelir Vergisi Yasası'nın 103. maddesinde yer alan Gelir Vergisi tarifesi değiştirilerek ücretlilerde yüzde 15-20-25-30-35, diğer Gelir Vergisi yükümlülerinde yüzde 20-25-30-35-40 olarak uygulanan ikili tarife, dört oranlı tek tarife haline getirilmiş, Gelir Vergisi'ne tabi tüm gelirlerin, yüzde 15-20-27-35 arasında değişen oranlara göre vergilendirileceği öngörülmüş, diğer gelir unsurlarıyla birlikte ücret gelirleri de dilim oranları ve tutarları değişen yeni tarifeye tabi tutulmuştu. 8 Ocak 2009 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan E. 2006/95 K. 2009/144 sayı ve 15.10.2009 tarihli kararı ile Anayasa Mahkemesi, 5479 sayılı kanunun 1. maddesiyle değiştirilen Gelir Vergisi Kanunu'nun 103. maddesinde yer alan "40.000 TL'den fazlasının (2010 yılı tarifesine göre den fazlasının) 40.000 TL'si için 9190 TL" ifadesinden sonra gelen "...fazlası yüzde 35 oranında..." ibaresinin, "ücret gelirleri" yönünden anayasaya aykırı olduğuna ve yayımından 6 ay sonra yürürlüğe girmek üzere iptaline karar vermişti.
Bunun üzerine bakanlar kurulu yasama organına sevk ettiği ve halen gündemde sıra bekleyen Torba Kanun Tasarısı ile ücretliler için kısmen farklılık öngören yeni bir tarife öngörmüştü. Ücretlilerde uygulama yıllık tarifeye göre yapıldığından, bu yeni tarifenin 1 Ocak 2010 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülmüştü.
Hatırlatmak istediğimiz ikinci karar ise tarh zamanaşımıyla ilgili. Vergi Usul Kanunu'nun 114. maddesinin "vergiyi doğuran olayı izleyen yılbaşından itibaren beş yıl içinde tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar" hükmü ile belirlenen tarh zamanaşımı süresinin hesabında "vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması(nın) zamanaşımını durduracağına" ilişkin düzenlemesi, daha önce de çeşitli yazılarımızda da belirttiğimiz gibi Anayasa Mahkemesi'nin E.2006/124 K. 2009/146 sayı ve 15.10.2009 günlü kararı ile anayasaya aykırılık bulunarak iptal edilmişti. 8 Ocak 2010 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan bu karar ile kararın yürürlüğe giriş tarihi de "yayımından altı ay sonra" şeklinde belirlenmişti.
Bunun üzerine bakanlar kurulu yasama organına sevk ettiği ve halen gündemde sıra bekleyen aynı Torba Kanun Tasarısı ile VUK'un 114. maddesinin iptal edilen fıkrasının yeniden düzenlenmesini öngörmüş ve takdir komisyonunda geçen sürenin zamanaşımını durduracağı ancak duran sürenin bir yılı geçemeyeceği" hükmüne tasarıda yer vermişti. Tasarının bir başka maddesiyle de VUK'a eklenmesi öngörülen geçici 28. maddeyle, 1.1.2005 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak Torba Kanun Tasarısı'nın kanunlaşmasından önce takdir komisyonuna sevk edilmiş dosyalar için takdire dayalı olarak tarh edilecek vergilerde zamanaşımı süresinin sonunun 31.12.2012 olarak belirlenmesi öngörülmüştü.
Torba Kanun Tasarısı ile getirilmesi öngörülen bu düzenlemeleri daha önceki yazımızda irdelemiştik.
Ancak Torba Kanun Tasarısı, Anayasa Mahkemesi'nin öngördüğü 6 aylık süre içinde yasalaşamamıştır. Yani 8 Temmuz günü Anayasa Mahkemesi Kararları yürürlüğe girmiştir.
Bu yazımızda bu kararların yürürlüğe girmesinin sonuçlarını irdelemek istiyoruz.
Önce ücret vergilemesini ele alalım. Torba Kanun Tasarısı yasalaşıp da yürürlüğe girinceye kadar artık düzenlenecek bordrolarda % 35 oranı uygulanamaz. Bu oran uygulanamayınca, artık vergilemenin ücretliler için, bir önceki orana göre yapılması gerekmektedir. Yani brüt ücret 50.000 lirayı aşsa dahi, dikkate alınması gereken vergi oranı olarak % 27'nin nazara alınması gerekmektedir.
Zamanaşımı konusuna, bu konuda maddelere gelince. Takdir komisyonunda geçen sürenin zamanaşımını durduracağına ilişkin hükmün iptali, hukuk âleminde yer almıştır. Geçmişte (8 Temmuz 2010'dan önce) yapılıp tarh ve tebliğ edilmiş vergiler açısından, takdir komisyonunda geçen sürelerin, zamanaşımını uzatması artık mümkün değildir. Bu tarhiyatların tamamı, eğer dava konusu ise, bize göre iptale mahkûmdur.
Geçmişle ilgili olarak Vergi Usul Kanunu'na eklenmesi öngörülen hükmünse zamanaşımı konusunun, özellikle artık zamanaşımına uğramış tarhiyatlar için geçmişe etkili şekilde düzenlenmesi, dolmuş zamanaşımı süresinin kanunla bile uzatılmasının hukuken mümkün olmaması sebebiyle, Torba Kanunu'nun ileride kabulünden önce tebliğ edilmiş tarhiyatlar açısından bir anlam ve değeri kalmamıştır. Kanuna eklenmesi öngörülen geçici 28. madde ancak ileride Torba Kanun'un yayımından sonra tarh ve tebliğ edilecek vergiler için bir anlam taşıması söz konusu olabilir ki bu da hem eşitliği hem vergi adaletini zedeleyecektir ve anayasaya aykırı olacaktır.
Bu nedenle Torba Kanun'un Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'na geçici 28. maddeyi ekleyen maddenin (md. 16) tasarı metninden çıkarılması yerinde olacaktır.
Kaynak: Referans