Ülkemizin vergi politikası ve ilişkileri düzenlemede devamlı sorunlar yaşadığı bilinmektedir. Modern dünyanın en önde gelen ekonomisinden biri olan ABD gelir vergisini İngiltere'den veraset vergisini Fransa'dan , satış vergisini Çin'den almış. Dikkat edilirse ülkesine en uygun olanlarını araştırarak değişik ülkelerde bu sonuca varmış. Ülkemiz bunları nerelerden almış, inanın bilmiyorum. Gelin ABD vergi sistemini ele alıp ülkemizle mukayese edelim.
Eyaletler ülkesi ABD 52 eyalet üzerinde ekonomik birlik her eyalete yetki ve kendi vergi sistemini kurma olanağı sağlamış olup buralardaki yapılan araştırma ile en başarılı vergi sistemi hangisi ise, o eyaletin sistemi benimsenmiştir.
Şirketlerin ve servet sahibi bireylerin yasal boşluklardan yararlanarak vergi ödemekten kaçınmalarını sağlayan ince noktalar hassasiyetle belirlenerek hükümlerle engellenmiştir. 1986 yılında vergi tarife oranları ile dilim sayısı sert bir şekilde mükellef lehine düşürülmüş, %11'den %50'ye varan, yeni vergi oranı %15 ve %28'den oluşan iki oran haline dönüştürülmüştür. Bunlara ilerleyen 15 yılda %31, %36, %39.6 dan oranlar eklenmiştir. Ayrıca gelir vergisi oranları eyalet ve yerel yönetimlerde federal hükümetlerdeki oranlara göre çok daha düşük olup sıfıra kadar inebilmektedir. Ülkede %50'ye yakın gelir vergisi ödeyen mükellefler beyan açısından yaşa, medeni hale, kişisel özelliklerine göre ayırma ilkesi doğrultusunda ödeme sistemi içindeler. En önemlisi kişisel muafiyet tutarlarını gelirlerinden indirdikten sonra matrah tayin edilir. Bu tutar bekar, evli, çocuklu, ortak beyan, bakmakla yükümlü kişilere göre ayrılmıştır. Çocuk muafiyet yaşı öğrenim görenlerde 24, diğerlerinde 19 olup bundan dolayı kişisel muafiyet tutarı yükselir. Kişisel muafiyetten başka gelirlerden standart indirim tutarı içtimai, medeni hal gibi değişen durumlara göre ayrıca indirilir. Bunun yerine gelirini nasıl harcadığına bağlı olarak kanunda öngörülen indirimleri de düşebilmektedirler. Bu düşümlerden sonra kalan vergiye tabii gelirine 4 ayrı tarife yapısı altında %15 ile %39.6 arasında değişen 5 ayrı oranla ödemektedirler. En avantajlı olanı da evli ve ortak beyanda bulunanlara tanınmıştır.
ABD gelir vergisi sisteminde yüksek gelirli kimselerin gelirlerinin önemli bir kısmını vergiden kaçırmalarını önlemek amacıyla gelir vergisine paralel " Alternatif minimum gelir vergisi" uygulaması da vardır. Burada indirim ve istisnalara göre ödemeleri gereken vergiyi ayrı ayrı hesaplayarak en yüksek olanını ödemekle yükümlü olurlar. Son 10 yılın ortalamasını alarak yapacağım aşağıdaki karşılaştırmalara geçmeden önce, bilinmelidir ki, ABD vergi sistemi özetle AGİ (asgari geçim indirimi) gerçek tutulup bu miktar düşüldükten sonra matrah vergilendirilmektedir. Mükellef geçimini sağladığı miktardan sonra kalanından devletine vergisini vermek zorundadır. Bu miktarlarda gelirlere , federal , eyalet ve yerel yönetimlerde değiştiğinden, gelir düzeyine, yaşam tarzına göre vergilendirme adaletli olmakta , mükellefe güven esası ön planda tutulmakla birlikte, bunu suiistimal edenlerin de cezai ve sicil müeyyideleri yüksek olmaktadır. Vergi tarifesindeki miktarlar da tüketici fiyatları endeksine göre artı veya eksi ayarlanmaktadır.
ABD'deki mükellefin kazancından, mükellef, eşi ve hak sahibi her bir bağımlı için 2900 dolar muafiyet uygulandıktan sonra standart AGİ indirim olarak (%15 artı eksi değişebilir) , evli ortak beyanda 7800 dolar, evli ayrı beyanda 4000 dolar, aile reisi beyanında 6900 dolar, bekarda 4800 dolar veya kanunda öngörülen indirimler olan AGİ'nin %50'sine kadar hayır işleri için yapılan bağışlar, mükellefin evi için ödediği ipotekler ve ev satın alınması için ödenen borçlar, eyalet ve yerel yönetimlere ödenen gelir vergileri, emlak vergileri, sigortalı olmayanların sağlık giderleri (AGİ'nin %10'unu aşmayan kısmı) düşüldükten sonra kalacak olan matrahtan; bekara A, aile reisine B, evliye C, evli ortak beyanla D deyip sıralarsak,
27650 dolardan A ise,
36500 dolardan B ise,
24000 dolardan C ise ,
46000 dolardan D ise % 15 vergi,
27650 - 63650 dolar arasındaki gelire A ise
36500 - 93500 dolar " " B ise
2400 0- 55000 dolar " " C ise
26000 - 110 000 dolar " " D ise % 28
65650 - 137650 dolar " " A ise
93500 - 151500 dolar " " B ise
55000 - 84000 dolar " " C ise
110 000 - 167 000 dolar " " D ise % 31
137.650 - 297650 dolar arasındaki gelire A ise
151 500 - 297500 dolar " " "
84 000 - 149000 dolar " " "
167 000 - 298000 dolar " " " % 36
297650 üstü dolardan A ise
297500 üstü dolardan B ise
149 000 üstü dolar dan C ise
298 000 üstü dolardan D ise % 39.6 oranında vergi ödemekle mükelleftirler.
Bizdeki durum nasıldır? Kısaca yukarıdaki gibi bir göz atalım. Öncelikle Gelir Vergisi Kanunu'na göre esnaf muaflığından yararlanan çok küçük mükellefler dışında basit usulde gelir vergisine tabi olanları da (bunlar da götürü küçük esnaf ve mükellefler) bir kenara koyarsak, ortada işletme hesabı tutan ikinci sınıf tacirler ile bilanço esaslı birinci sınıf tacirler elde kalır. Bunlarda da yıllık alımları 120 bin TL yıllık satımları 170 bin TL ile diğer işlerle uğraşanlardan gayrı safı iş hasılatı yıllık 68 bin TL veya iş hasılatının 5 katı ile yıllık satış tutarı 120 bin TL'yi aşanlar birinci sınıf tacir sayılırlar. Vergiye tabi matrah ABD'de olduğu gibi bizde de gayrı safi gelirden indirilen giderler düşüldükten sonra kalan safi tutarlar üzerinden ödenmektedir. Burada indirilen giderlerin, işletmede kazancın elde edilebilmesi ve sürdürülmesi amacı ile yapılmış olması esas alınır. Özel ve keyfi şahsi giderler olmamalıdır. Bunlar her iki ülkede de aynı olup muhasebe yönünden bilinmektedir
Konuya geçmeden önce vergi sistemi ve gelirleri açısından gelişmekte olan diğer ülkeler gibi çeşitli dönemlerde ülkemizde de reforma yönelik vergi düzenlemeleri yapılmakta, ancak bu düzenlemeler birkaç yıl sonra etkisini kaybetmektedir. Daha etkin bir reform için gelişmiş bir ülke olan ABD'nin vergi sisteminin dikkatle ele alınarak bunların ülkemize uygulanabilirliğinin incelenmesi büyük önem taşımaktadır. Bireyler üstü bir örgütlenme olan Devletimizin, en temel görevinin; sınırları içinde yaşayan halkın iç ve dış güvenliğini sağlaması gerektiği, bireylerin daha iyi bir yaşam sürmesi amacıyla kamusal ve yarı kamusal mal ve hizmetler ile adaletli vergi sistemi üretmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Ben burada okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve orta öğretim özel okullarının işletilmesinden elde edilen kazançların (dershaneler hariç) (buradaki büfe, kantin işletmesi veya kiraya verilmesinden elde edilen kazançlar hariç, yemek, yatma ve taşıma bedelleri okul ücretine dahil ise dahil) beş yıllık vergilendirme döneminde gelir vergisinden istisna olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
Ülkemizin vergi sisteminde ayrıca, faaliyet halinde iken üçer aylık dönemler halinde tespit edilen, kazançları üzerinden cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere %15 geçici vergi alınmakta.
Ülkemizin vergi sisteminde ilgili kanunlarla belirlenen işletme giderleri düşüldükten sonraki Ticari kazançtan aşağıda belirttiğim indirimlerin yapılabilmesi için yıllık beyanname ile bildirilecek bir gelirin bulunması ve yapılacak indirimlerin ilgili mevzuatta belirtilen şartları taşıması gerekmektedir. Nedir bunlar ? Bunları bir inceleyelim.
a) Şahıs sigorta primleri ve bireysel emeklilik. Bunlar beyan edilen gelirin şahıs sigortaları primlerinde % 5'ine, bireysel emeklilikte %10'una kadar olan kısmı için indirim konusu olabilir. Bu indirim miktarları da 2009 yılı için asgari ücretin brüt yıllık tutarı olan 8.154 TL'yi aşamaz.
b) Eğitim ve sağlık harcamaları. Bunlarda yıllık gelir vergisinde beyan edilen ilk gelirin %10'unu aşmaması, bu harcamaların kendisi, eşi, küçük çocuklarına ilişkin olması, Türkiye'de yapılması, vergi mükellefi olan kuruluştan alınması şartı ile indirim yapılabilir.
c) Bağış ve yardımlar. Bunlar kısaca şartların oturması halinde gelirin %5'ini kapsamakla birlikte sınırlı indirim, doğrudan eğitim, sağlık, öğrenci yurdu yapımı vs. için kamu müesseselerine, il özel idarelerine, belediyelerine ve köylere yapılacak inşaat ve benzeri durumlardaki bağış ve yardımlardır. Bu gibi muhtelif konulardaki ilişkin harcamalar ile bu amaçla yapılan her türlü bağış ve yardımların tamamı (%100'ünün) beyan edilen gelirden indirim konusu yapılabilecektir.
d) Sponsorluk harcamaları, araştırma geliştirme (AR-GE) harcamaları, doğal afetlerle ilgili aynı ve nakdi bağışlar, Türkiye Kızılay Derneği'ne makbuz karşılığı yapılan bağış ve yardımlar, İstanbul 2010 Avrupa Kültür başkenti Ajansına yapılan bağış yardım ve sponsorluk harcamaları ile diğer kanunlara göre tamamı indirilecek bağış ve yardımlar da gelir vergisi matrahından önceki indirimler kapsamına kısmen veya tamamen girmektedir.
Yukarıda harfli şıklarla incelediğim gelir vergisi matrahından önce yapılması gereken indirimlerin, her iki ülkenin vergi sisteminde ufak tefek olan farklılığıyla aynen mevcut olduğunu belirtmek isterim. Şimdi bu indirimlerden sonra ABD'deki gibi vergi dilimlerine ve oranlarına geçmeden önce ayrıca telif hakkı kazancı ve ihtira beratı sahiplerinin vergi istisnası kapsamında olduğu, bunlardan mucitlerin kendileri ve kanuni mirasçılarının da yararlandığından bahsedelim. Son olarak da çalışma gücünün %80'ini kaybetmiş bulunan birinci derece engelliler için aylık 670 TL, asgari %60'ını kaybetmiş ikinci derece engelliler için aylık 330 TL, asgari %40 'ını kaybetmiş bulunan üçüncü derece sakatlar için aylık 160 TL'den yıllık miktar sakatlık indirimi olarak matrahtan önce indirilmektedir.
Ülkemizde gelir vergisi mükelleflerine uygulanacak vergi oranları yukarıda sayılan indirimlerden sonra kalan matrah üzerinden şöyle sıralanmaktadır;
8700 TL ye kadar %15, 8700 - 22000 TL arası için %20, 22.000 - 50.000 TL arası için %27, 50.000 TL'nin üzeri için %35 olarak kademeli uygulanmaktadır. Buradan da gerçek vergi ödeme mükellefinin ABD'deki gibi son safhada bekar, evli, çocuklu, ortak beyan gibi indirim ve oranların, AGİ meblağının varlığının bulunmadığı direk indirilmediği anlaşılmaktadır. Mükellef lehine olan ayrıntılar dikkate alınmamıştır.
Kaynak: Dünya