İki kıtayı birleştiren, ancak iki yakası bir araya gelemeyen bir şehirde yaşıyoruz, İstanbul’da. İki tane köprü inşaatı ile iki bölgeyi birbirine bağlamış da olsak yetmiyor. Şimdi 3. köprü gündemimizde ve proje hızla ilerliyor.
Boğaziçi köprüsü inşa edilmeden önce arabalı vapurlarla, çok sayıdaki iskelelerin de desteği ile küçük teknelerle sağladığımız Asya- Avrupa bağlantısı yeterliydi. Binek araç sayısının artması, uluslararası transit ticaretin gelişmesi ile şehir içinde bir ana karayolu bağlantısına ve köprüye olan ihtiyaç ortaya çıktı. 1.Köprü, “Boğaziçi Köprüsü” üzerinde kolaylaşan ulaştırma, şehir içindeki küçük depoların, araç parklarının, garajların, ambarların adına E5 ‘de dediğimiz transit yolun etrafına taşınmasına neden oldu. Topkapı, Güneşli, Merter, Bostancı, Kartal, Tuzla lojistik tesislerin yerleşim bölgeleri haline geldi.
Şehrin göçlerle, hızlı nüfus artışı ile büyümesi sonucunda; E5 ana yolu şehir içinde kalmaya ve şehrin bu yolun her iki tarafında büyümesine yol açtı. Artık bu yol ve Boğaziçi Köprüsü yetmemeye başladı. 2. Köprü’nün “Fatih Köprüsü’nün” inşaatı ve bu köprüye TEM otoyolunun bağlanması ile kent lojistiği bir nefes alma şansına kavuştu. TEM otoyolunun E5 ana yoluna ara bağlantılarla bağlandığı bölgeler şehrin yeni genişleme alanları olarak görüldü. Artık lojistik tesislerin daha büyük ölçekte inşa edileceği yeni alanlar kazanılmıştı. Çatalca, Hadımköy, Esenyurt, İkitelli, Samandıra, Şekerpınarı yeni lojistik merkezleri haline geldi.
Şehrin büyüme hızlı artmaktadır. İstanbul’un iki yakasını birbirine bağlayan iki köprü de artık trafik rahatlılığını kaybetmiştir. Trafiğin yoğun olduğu saatlerde, geçiş izni olmayan araçlar saatlerce yasağın kalkmasını beklemekte, yasak kalktığı saatlerde yoğun bir trafik arasında karşı kıyıya geçmeye çalışmaktadırlar. İnşa edilmekte olan boğaz alt geçişi de “Marmaray” bu trafik yüküne bir çözüm olamayacaktır. Şehrin her iki yakası arasındaki yük trafiğinin, Trakya ve Anadolu arasındaki taşımanın, uluslararası nakliyenin artık İstanbul kent trafiğinden ayrılması gerekmektedir. 3 Köprü “ Karadeniz Köprüsü” ve inşa edilecek olan 3. Çevre yolu “Karadeniz Otoyolu” kaçınılmazdır. 4-5 sene sürecek olan bu inşaat süreci sonucunda; 1. Köprü, 2. Köprü trafiği rahatlayacak ve şehrin iki yakası biraz daha yakınlaşacaktır.
Her şeye rağmen bu projenin bir çevre felaketine yol açmaması için boğaz koruma kanunu gibi “İstanbul ili çevre koruma kanunu” olmalıdır. İnşa edilecek olan köprünün ve yolların sadece ana arterlere akış verecek ve daha sonra o bölgelerde konutlaşmaya, gecekondulaşmaya izin vermeyecek şekilde planlanması gerekmektedir. İstanbul’u bu projenin etkisinden koruyacak bir başka konu da şehir içindeki lojistik tesislerin konut imarına dönüştürülmesi ve değer kazanan arazilerden depoların çıkışının ekonomik olarak teşvikidir. 3. Çevre yolunun TEM ile bağlantısını yapacak olan ara bağlantıların lojistik köylere, geniş lojistik merkezlere ayrılması gerekmektedir. Böylece şehir içindeki mal hareketi azalacak, büyük araç girişi ortadan kalkacak ve trafiğe büyük katkı sağlanacaktır. Şehir için ürün getiren nakliyeciler şehir içine girmeden bu yeni bölgelerde inşa edilecek olan çağdaş, ekonomik depolara girecekler ve küçük araçlarla şehir içi dağıtım yapılacaktır. Konutlar şehir içinde toplanacak ve toplu taşıma sistemleri ile yolcu taşıması yapılabilecektir.
3. Köprü inşaatı ve çıkışı az olmak koşuluyla çevre yolları bir zorunluluktur. Doğru planlanması gerekir. 3. Köprü inşaatı bir yeni konut alanı yaratma projesi olmamalıdır. Lojistik tesislerin şehir dışına çıkartılması, bunlardan boşalan bölgelerin kentsel planlama yapılarak iş ve konut alanlarına çevrilmesi projesi olmalıdır. Depoları, tır parklarını, ambarları, garajları şehir dışına çıkartalım. Konutları değil. Yük ile yolcuyu kaynağında ayrıştıralım. Yollarda değil.
Kaynak: Dünya