Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / UÇAN BAKAN ZAFER ÇAĞLAYAN

UÇAN BAKAN ZAFER ÇAĞLAYAN

UÇAN BAKAN ZAFER ÇAĞLAYAN22.06.2010

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan son 1 yılda 277 bin 125 km. yol kat etti 115 gününü yurtdışında geçirdi.

Dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, son bir yılda 34 farklı ülkeye 46 farklı seyahat gerçekleştirdi. 277 bin 125 km. yol kat etti. Çin, Suriye, Libya ve Irak’a 3’er kez, Türkmenistan, Almanya, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri’ne 2 kez ziyaret yaptı. Yılın 115 gününü yurt dışında geçirdi. Bakan Çağlayan’ın uçakta geçen zamanı ise 20 gün…
İHRACATTA 2010 HEDEFİ 107.5 MİLYAR DOLAR
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Ekovitrin’e açıkladı: “Orta Vadeli Programda 2009 yılı için belirlenen 98.5 milyar dolarlık ihracat hedefini aştık ve ihracatımızı 102 milyar dolara ulaştırdık. Bu çerçevede, 2010 yılında da OVP’de öngörülen 107,5 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşacağız. Hatta bu rakamı geride bırakacağımızı düşünüyorum.”

Gerek yurtiçinde ve gerekse yurt dışındaki yoğun devlet işleri dolayısıyla her ayın yaklaşık yarısını Türkiye dışında geçiren Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın adı bu yüzden “Evliya Çelebi”ye çıktı. İşte  AK Parti Hükümeti’nin en başarılı bakanlarından biri olan Zafer Çağlayan çok nadir rastlanan Ankara günlerinin birinde Ekovitrin’in sorularını cevapladı:

Sayın Çağlayan, dış ticarette Türkiye’nin son yıllarda kat ettiği mesafeyi nasıl buluyorsunuz? İhracatımız sizce beklenilen seviyelere geldi mi?

Bilindiği üzere, 2000’li yıllara 28 milyar dolar ihracat ile başlayan ülkemiz, ilk kez 2007 yılında 100 milyar dolar ihracat eşiğini aştı. 2008 yılında ise yakalanan 132 milyar dolarlık ihracat rakamı ile dünyanın en büyük 22’nci ihracatçısı konumuna geldi. Küresel krize ve daralan uluslararası piyasalara rağmen, aradan geçen 3 yılda 100 milyar dolar eşiğinin altına düşmedi.

İhracatımızda değer olarak sağlanan bu artışın yanı sıra, ülkemiz firmaları, her geçen yıl daha fazla pazarda ürünlerini satma başarısını da gösterdi. Nitekim ihraç pazarlarımızdaki bu çeşitlenme sonucunda, 2009 yılına gelindiğinde firmalarımız 218 ülkeye ihracat yapıyor. Söz konusu ülkelerden 26’sına 1 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirilmiş bulunuyor.
İhracatımız il bazında incelendiğinde,  2007 yılında ihracat yapılmayan tek ilimiz Ardahan iken, artık 2008 yılından bu yana tüm illerimizden ihracat yapıldığı görülüyor.

2009’da hedefi aştık

Peki,  eğer varsa küresel ekonomik krizin  nasıl bir etkisi oldu?

 ABD finans sektörü menşeli olan ve 2008 yılı Ağustos ayı ile birlikte dünya genelinde olumsuz etkilerini hissettirmeye başlayan küresel ekonomik kriz, uluslararası mal ve finans piyasalarının daralmasını beraberinde getirdi. Azalan gelir ve artan belirsizliklere paralel olarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 2009 yılında ihracatın gerilemesine sebep oldu. Nitekim 2009 yılında ihracatımız bir önceki yıla göre % 22.6 oranında azalarak 102.1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. İhracatın düşmesinde, dünyadaki ticaret hacminin ve talebin daralması ile emtia fiyatlarındaki düşme de etkili oldu. Diğer bir ifadeyle, 2009 yılında ihracat miktar endeksi %7,2 oranında düşüş gösterdi.

Krizin olumsuz etkileri ilk defa ihracatımıza 2008 yılı Ekim ayında yansıdı. Bununla birlikte, 2009 yılı Ekim ayı itibarıyla ihracatımızın dünya genelinde görülen toparlanma eğilimlerine paralel bir şekilde yeniden artış eğilimine girdiği görülüyor. Diğer bir ifadeyle, ihracatımız 2008 yılı ile kıyaslandığında 2009 yılında ilk kez Ekim ayında artış gösterdi ve yüzde 3,9 artarak aylık 10,1 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, ekonomik krizin yoğun etkilerinin ilk kez geçtiğimiz yıl Ekim ayında hissedildiği hesaba katıldığında baz etkisini içermekle birlikte, düzelmeyi göstermesi açısından bilhassa önemlidir.

Küresel krizle birlikte 2009 yılı ihracatımızda yaşanan düşüşe karşın, ihracatçı firmalarımızın sayısı bir önceki yıla göre % 0,8 oranında artarak 48 bin 550 oldu. Bu durum,  ihracatçılarımızın değişen piyasa koşullarına adapte olabildiğini, rekabet gücüne sahip olduğunu ve dönemsel dalgalanmalara belli ölçüde göğüs gerebilecek sürdürülebilir ihracat stratejileri olduğunu göstermesi açısından önemlidir.

Sonuç olarak görüyoruz ki, Orta Vadeli Programda  (OVP) 2009 yılı için belirlenen 98.5 milyar dolarlık ihracat hedefini aştık ve ihracatımızı 102 milyar dolara ulaştırdık. Bu çerçevede, 2010 yılında da OVP’de öngörülen 107,5 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşılması konusunda herhangi bir sıkıntı yaşanmayacağını, hatta ihracatımızın bu rakamı geride bırakacağını düşünüyorum.

İthalat artışının önemli bölümü üretim kaynaklı

İhracat artarken, ithalat daha hızlı artmakta. Dış ticaret hacmimiz büyüdükçe giderek açık artıyor. Bu açığı kapatmak için neler yapmayı planlıyorsunuz?

Türkiye’nin ithalatının yapısına bakıldığında, ara malı ithalatının önemli bir yere sahip olduğunu ve toplam ithalat içerisindeki payının %70’ler seviyesinde seyrettiğini görmekteyiz. Bu durum, ithalat artışının önemli bir bölümünün üretim kaynaklı olduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra üretimin en önemli girdilerinden olan enerji ithalatı da toplam ithalatın artmasının önemli sebeplerinden olmakla birlikte, toplam ithalatın %20-25’i enerji ürünlerinden oluşuyor.

Dış Ticaret Müsteşarlığı uygulamakta olduğu stratejilerle bölgesel ve sektörel bağımlılığı azaltma gayreti içerisinde olmuş, bu kapsamda AB’nin Türkiye’nin dış ticareti içerisindeki payı giderek azalırken komşu ve çevre ülkelerin paylarında belirgin artış yaşanmış bulunuyor.

Türkiye’nin ihracatının artırılması, bölgesel bağımlılığının azaltılması ve girişimcilerimizin ihracata yönelmelerini teşvik etmek, pazar etkinliklerini artırmak amacıyla “Ülke Masaları” sistemine geçiş sağlandı. Hedef ülkeler ile pazarlar çalışmaları ve gelecek öngörülerimiz doğrultusunda 33 ülke masası oluşturuldu. Bazı masalar; ekonomik potansiyeline bağlı olarak tek ülkeye odaklanırken, bazı masalar birden çok ülke ile ilgili çalışmaları yürütecek. “Ülke Masaları”nın işlevleri açısından bakıldığında, çeşitli dış pazarlardaki pazar koşulları, gümrük vergileri, prosedürler, sertifikalar gibi, firmalarımızın rekabet edebilmesi için olmazsa olmaz bilgileri birinci elden derleyip firmalarımızın tek elden kullanımına sunulması hedeflendi.

2023’ün planları hazır .

ZAMANLA YARIŞIYORUZ

“İhracatımıza ilişkin büyük hedeflerimiz var ve bu hedefler bugünün koşullarına göre değil, önümüzdeki 13 yıllık projeksiyonlara dayanıyor. 2023 yılı hedefimiz 500 milyar dolar.”

Türkiye’nin dış ticarette hedef olarak gördüğü ülkeler hangileridir?

Geçtiğimiz yıl küresel ölçekte etkisini hissettiren krize rağmen ülkemizin 100 milyardan fazla ihracat yapan ülkeler arasındaki yerini koruyor olması mutluluk verici. Bilindiği üzere, ihracatımıza ilişkin büyük hedeflerimiz var ve bu hedefler bugünün koşullarına göre değil, önümüzdeki 13 yıllık projeksiyonlara dayanıyor. Şu anda 2023 yılının planlarını yapıyoruz ve tüm bu çalışmalar için ihtiyaç duyduğumuz bilgileri ve desteği, faaliyetlerimizin temel paydaşı olan ihracatçılarımızdan alıyor ve eylem planlarımızı hep beraber hazırlıyoruz. Önümüzdeki dönemde dünya ekonomisi yeniden istikrarlı büyüme dönemine girdiğinde, ülkemiz için hem yeni fırsatlar hem de tehditler belirecek. Ama şu kesin ki; gelecekte bizi zorlayacak olan şartlar bugünkünden daha fazla olacak. Daha fazla ülke ihracat atağına geçecek. Gelişmekte olan ülkeler ve yükselen ekonomiler ise bir taraftan bize rakip iken, diğer taraftan bizim için yeni pazarlar haline dönüşecek. Şüphesiz tüm bu gelişmeleri de dikkate aldığımız ve 500 milyar dolarlık hedefimize ulaşma yolunda her yıl disiplinli bir şekilde yürütmemiz gerektiğine inandığımız çalışmaların temelinde mevcut ihraç pazarlarımızdaki payımızın korunmasının yanında daha önce ihracatçılarımız tarafından keşfedilmemiş pazarların tespiti ve yeni ürünlerde de ihracatımızın arttırılması bulunuyor.

Yol gösterici stratejiler

Yurtdışı pazarlara girerken firmalarımız nasıl bir yol izleyecekler. Bunun stratejisi belirlendi mi acaba?

 Önümüzdeki dönemde ihracatımızda öncelik arz edecek bu ülkeler belirlenirken, küresel kriz döneminde büyümeye devam eden ve dış ticaret hacimlerinde önemli gerileme görülmeyen ülkelerin yanı sıra, ülkemizin dış ticari ilişkilerinin temel belirleyicileri olan DTÖ ve Avrupa Birliği kapsamında gerçekleştirilen ikili ve çok taraflı müzakereler ile müteahhitlik hizmetlerindeki ihracat potansiyelimiz de dikkate alınıyor. Bunların yanısıra, incelenen ülkelerle olan siyasi ilişkilerimiz, pazarın alım gücü, büyüklüğü, dışa açıklığı gibi hedef pazarın yapısını belirleyen unsurlar, sermaye hareketleri, ticari ve hukuki altyapı, yatırımlar, hizmet ticareti ve enerji politikaları ile firmalarımızın önümüzdeki dönemde ihracat yapmayı planladığı ülkeler çalışmalarımız esnasında göz önünde bulunduruluyor.

Hedef ülke belirlenmesi çalışmalarının yansıra, küresel ekonomideki gelişmelerin ortaya çıkardığı ihtiyaç da dikkate alınarak, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın önümüzdeki dönemde gerçekleştireceği pazara giriş çalışmalarının planlamasını, uygulamasını, takibini ve koordinasyonunu sağlamak üzere “yeni bir yapı” oluşturulmuş durumda. Firmalarımıza yurtdışı pazarlara girişlerinde yol gösterici stratejiler belirleyecek olan bu yeni yapı oluşturulurken, salt bürokratik bir niteliğe sahip olmamasına ve ilgili tüm özel sektör temsilcilerini de içine almasına özel bir önem verilmiştir. Bu amaçla, yapının oluşturulmaya başlandığı ilk andan itibaren, başta TİM olmak üzere TOBB, DEİK, TUSKON, TÜSİAD, MÜSİAD, Müteahhitler Birliği gibi ilgili tüm paydaş kurum ve kuruluşlarla yakın işbirliği içinde bir çalışma yürütülmesi için büyük çaba sarfedildi.

Yeni yapının “statik” değil değişen koşullara göre kendini yenileyebilen “dinamik” bir yapıya sahip olması hedeflendi. Pazar eksenli yürütülen bu çalışmalar neticesinde, 2010-2011 yılları için ABD, Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya, Kanada, Polonya, Nijerya, Mısır, İran, Suudi Arabistan, Cezayir, Libya, Ürdün ve Katar’ı hedef ülkeler olarak belirledik.

ÜLKE MASALARI OLUŞTURULDU

Sayın Çağlayan, “Ülke Masaları” uygulamasını da anlatır mısınız?

Bu arada, küresel ekonomide girilen yeni döneme paralel olarak, ihracatçılarımızın ihtiyaçlarına doğru hızlı ve tek bir merkezden cevap verebilmek için İGEME, değişen dünya koşullarına ve kurulan yeni yapının ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırıldı ve  bünyesinde “Ülke Masaları” oluşturuldu. Ülke masaları 5 grupla temsil ediliyor. Avrupa Ülkeleri (Almanya, Hollanda, İngiltere, İsveç, Fransa, İtalya, İspanya, Bulgaristan, Romanya, Polonya), Asya Pasifik Ülkeleri (Çin, Hindistan, Japonya, Malezya ve Kafkaslar’da Rusya Federasyonu, Kazakistan ve Gürcistan), Amerika Ülkeleri (ABD, Kanada, Brezilya ve Meksika), Orta Doğu ve Körfez Ülkeleri (Irak, İran, Suriye ve Ürdün ile BAE, Suudi Arabistan ve Katar), Afrika Ülkeleri (Cezayir, Libya, Mısır, Nijerya, Senegal ve Güney Afrika Cumhuriyeti) Görüldüğü üzere, İGEME bünyesinde oluşturulan ülke masalarına esas teşkil edecek ülke ve bölgeler belirlenirken, ülkemiz ihracatının %80’ini oluşturan 20 ülkenin yanısıra Brezilya, Rusya Federasyonu, Hindistan, Çin gibi ülkelerle küresel kriz döneminde ekonomisinde ve dış ticaretinde daralma yaşanmayan ya da nispeten daha az daralma görülen ekonomiler dikkate alındı.

İŞADAMLARIMIZA VİZE KOLAYLIĞI

Türkiye son zamanlarda çevre ülkeler ile vizeleri kaldırarak, bölgesinde etkin hale gelemeye başladı. Bu girişimlerin meyvelerini almaya başladık mı?

Ortadoğu ve Körfez bölgesi, jeostratejik önemi, ticaret merkezlerine yakınlığı, tarihsel miraslarıyla Türk işadamları açısından her zaman önemli bir ticari üs oldu  ve yapılacak yatırımlar açısından çekim merkezi haline geldi. Bu bölgeler ile ülkemiz arasındaki ticaretin artırılması için yeni işbirliği olanaklarının yaratılması kadar, ikili ticaretimizin önündeki engelleri ortadan kaldırmak ve karşılıklı olarak tacirlerimiz ile yatırımcılarımızın önlerini açmak büyük önem arz ediyor. Bu çerçevede, son dönemde yapılan üst düzey resmi ziyaretler sırasında karşılıklı olarak vize muafiyetinin sağlanması veya işadamlarımıza vize kolaylığı gösterilmesi yönünde girişimlerde bulunuluyor. Türkiye olarak, 2009 yılının 2. yarısından bu yana Libya, Suriye, Ürdün, Lübnan ve Arnavutluk ile vize muafiyetleri sağlanıyor. Aynı sonucun, Suudi Arabistan başta olmak üzere birtakım Körfez ülkeleri ile de alınması hedefleniyor. Son olarak Rusya vizeyi kaldırdı. Söz konusu uygulamalar, aynı coğrafyayı paylaşan dost ve kardeş ülkelerin halklarını yakınlaştırmanın yanı sıra, ikili ticaretimizin önündeki birçok engeli de ortadan kaldırmaya başladı. Bununla birlikte, söz konusu muafiyetlerin henüz yeni uygulanıyor ve anılan ülkelerle aramızdaki gümrük kapılarında hâlihazırda yoğun bir ticari trafiğin yaşanıyor olması da göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu uygulamaların somut sonuçları ve rakamsal yansımaları için bir süre daha beklenmesinin (en azından 2010 yılının ikinci yarısına kadar) gerekli olacağı değerlendiriliyor.

77 ÜLKEDE 115 TİCARET MÜŞAVİRİMİZ BULUNUYOR

Peki yurtdışındaki ticaret müşavirlerimiz konusunda neler söyleyeceksiniz?

Ülke Masalarıyla birlikte bir diğer önemli konu ise, yurtdışındaki ticaret müşavirlerimizdir. Halen 77 ülkede, 100 merkezde 115 ticaret müşavirimiz bulunuyor. Bu sayı kısa sürede 145’e çıkartılacak olup, sayın başbakanımızın talimatlarıyla yakın gelecekte müşavir sayımızın 250’ye çıkartılması için yeni bir çalışma daha başlatılmış bulunuyor. Bütün bunlara ilave olarak “Girdi Tedarik Stratejisi” çalışmalarına başlanmış olup, bu sayede kısa-orta vadede ihracata dönük üretimde daha etkin ve daha düşük maliyetli hammadde/girdi temini açısından izlenecek yol haritasının oluşturulması ve uzun vadede ihracatın ara malı ithalatına bağımlılığını azaltıcı mahiyette politikalar geliştirilmesi hedefleniyor.

TOBB ve TİM ile kol kolayız…

İHRACATÇILARIMIZ İÇİN GİRDİ TEDARİK STRATEJİSİ BAŞLATTIK

“İhracata dönük üretim stratejisi oluşturulması kaçınılmaz bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. Biz de bu amaçla, ihracata dönük bir üretim sistemine geçilebilmesi için tek boşluk “Girdi Tedarik Stratejisi” çalışmasını başlatıyoruz.”

Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023 için 500 milyar dolarlık ihracat hedefinden söz ettiniz. Bu hedefe ulaşmak için yapılacak çalışmalardan bahseder misiniz?

 Bilindiği gibi, Dış Ticaret Müsteşarlığı olarak Türkiye İhracatçılar Meclisi ile birlikte 1 yılı aşkın bir süredir “2023 Stratejisi” çalışmalarını sürdürüyoruz. Hedefimiz 2023 yılına gelindiğinde dünya ihracatından % 1.6 pay almak ve 500 milyar dolar ihracat yapmak. Bu çerçevede, öncelikle mevcut olduğumuz pazarlarda payımızın korunarak arttırılması ve yeni pazarlara girilmesi, bunu yaparken de ihraç edilen ürün yelpazesinin genişletilerek katma değeri yüksek ürünlere ağırlık verilmesi büyük önem taşıyor.  Bu kapsamda, sanayicimizin, tüccarımızın kısacası girişimcilerimizin ihracata yönelmelerini teşvik etmek, pazar etkinliklerini artırmak için az önce de bahsettiğim “Ülke Masaları” sistemine geçiş sağlandı. Hedef ülkeler ile pazarlar çalışmalarımız ve gelecek öngörülerimiz doğrultusunda 33 ülke masası oluşturuldu. Diğer taraftan, sürdürülebilir bir ihracat artışının sağlanabilmesi; küresel eğilimlerle paralel bir şekilde sanayinin gelişmesi ve yüksek teknolojili, katma değeri yüksek üretime yönelik bir yapıya doğru dönüşümün gerçekleştirilmesi ile yakından bağlantılıdır. Bununla birlikte, “ihracata dönük üretim stratejisi” oluşturulması kaçınılmaz bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. Biz de bu amaçla, ihracata dönük bir üretim sistemine geçilebilmesi için  “Girdi Tedarik Stratejisi” çalışmasını başlatıyoruz. Bu stratejinin, sadece ihracatçılarımızın ihtiyaç duydukları girdileri daha etkin, daha düşük maliyetli temini açısından değil, esasen ara malı ithalatına bağımlı ihracatımızın bu bağımlılığının giderilmesi ve bu şekilde cari açığın azaltılması açısından da ele alınmasında yarar görülüyor. Girdi Tedarik Stratejisi çalışmamızla, ihracat için getirdiğimiz girdilerin hangilerini ülkemizde üretebileceğimizi ya da başka hangi ülkelerden tedarik edebileceğimizi göreceğiz. Bu çalışma kapsamında, sanayi için gerekli kritik girdiler tanımlanacak, kritik girdiler için bir veri tabanı oluşturulacak, tedarik alanında iyi bir iletişim ve işbirliği ağı oluşturulabilecek. Bu çalışmalarda tabii ki, Bakanlığıma bağlı Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın yanı sıra, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Başbakanlık Yatırım Ajansı, TÜBİTAK’la birlikte, TOBB ve TİM başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarımızın da işbirliğine ihtiyaç duyuluyor. Diğer taraftan, önümüzdeki dönemde, ihracatımızın artırılmasında ve pazar yapısının çeşitlendirilmesinde önemli rol oynayan,  genel, sektörel ve bölgesel ticaret heyetleri düzenlenmesine, alım heyeti ile müteahhitlik ve müşavirlik heyetleri organizasyonlarının gerçekleştirilmesine, uluslararası ihtisas fuarlarına milli katılım sağlanmasına hedef ülkelerimiz ve sektörler odaklı bir anlayışla devam edilecek.

Sonuç olarak, Bakanlığıma bağlı Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından, ihracatçılarımızın önünü açma adına pro-aktif çalışmalara devam edilecek, faaliyetlerin planlanmasından faaliyet sonrası değerlendirilmesine kadar ki tüm süreçlerde her zaman olduğu gibi ihracatçılarımızla işbirliği halinde çalışılacak.

218 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYORUZ

Göreve geldiğinizden beri kaç ülkeye ziyaret yaptınız? Yeni ihracata başlanan ülkeler oldu mu?

4 Mayıs 2009 – 20 Nisan 2010 tarihleri arasında 34 farklı ülkeye 46 seyahat gerçekleştirildi. Bu zaman zarfında, 277 bin 125 km yol kat edildi. Çin, Suriye, Libya ve Irak’a 3’er kez, Türkmenistan, Almanya, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri’ne 2 kez ziyaret yapıldı. 4 Mayıs 2009 tarihinden itibaren 115 gün yurtdışında geçti. 277 bin 125 km uçuşta uçak hızının ortalama 600 km olduğu düşünüldüğünde 20 gün havada geçmiş demek oluyor. Konuşmamın başında da ifade ettiğim gibi, ülkemiz firmaları her geçen yıl daha fazla pazarda ürünlerini satma başarısını da göstermekte olup, ihraç pazarlarımızdaki çeşitlenme ile birlikte, 2009 yılı itibariyle firmalarımız 218 ülkeye ihracat yapıyor. Bir kez daha belirtmekte fayda var; önemli olan mevcut olduğumuz pazarlarda payımızın korunarak arttırılması, yeni pazarlara girilmesi, bunu yaparken de ihraç edilen ürün yelpazesinin genişletilerek katma değeri yüksek ürünlere ağırlık verilmesi. 2009 yılında etkileri yoğun bir şekilde hissedilen küresel ekonomik krizin ihracatımız üzerindeki olumsuz etkinin hafifletilebilmesi için, potansiyel pazar niteliğindeki ülkelere yönelik ihracatımızda artış sağlanması ve ihraç ürünlerimizin tanıtımı amacıyla Dış Ticaret Müsteşarlığımız koordinasyonuyla, Bakanlığım başkanlığında 4 Mayıs 2009 – 20 Nisan 2010 döneminde 22 genel ticaret heyeti gerçekleştirildi.

Kaynak: Ekovitrin