Uzakdoğu denince tabii ki ilk akla gelen ülke Çin oluyor. Senelerdir çok sık gidip gelmekte olduğum bir ülke olması sebebiyle Çin’i oldukça iyi biliyorum diyebilirim. Çin’i kısaca tanımlamak gerekirse eğer “Her yönü ile müthiş bir güç” cümlesi ile bu tanımlamayı pekala yapmak mümkün. Dünya ekonomisini bir bakıma yönlendirmekte olan ülkeler seviyesine çok yakın bir konumda. Üretim maliyetleri en düşük seviyede seyretmekte olan bu ülke yüksek prodüktivitesi ile ihracaat gelirlerini en üst seviyelere taşırken, öte taraftan kalabalık nüfusu ile de potansiyel bir tüketim ülkesi olma yolunda adım adım ilerliyor.
Ülkemiz açısından da Çin ile ticari ilşkilerimiz son derece önemli. Zannediyorum ki dış ticaret açığımızın en önemli olumsuz etkisini yaratan etkenlerden bir tanesi de bu ülke ile olan ticaretimizdir. Ülkemizin Çin’den olan ithalatı bu ülkeye yapmakta olduğumuz ihracattan katbekat fazladır. Daha çok yeni bu ükeye ihracatta yapabileceğimizi keşfettik. İhracat rakamlarımızın gittikçe artıyor olmaları çok sevindiricidir ama bu ülke ile olan dış ticaret açığını kapatabilmek için daha çok çalışmamız lazım.
Tabii ki bu müthiş dış ticaret potansiyeli biz freight forwarderların da aşırı ilgisini çekiyor. Şimdilik başta denizyolu ve hemen akabinde havayolu olmak üzere ülkemiz ile Çin arasında son derece önemli bir trafik söz konusu. Unutmamamız lazım ki halen devam etmekte olan dünya ekonomik krizinden Çin en az etkilenen ülkelerin başında gelmektedir. Öyle ki bu ülke ile yapılan deniz ve havayolu taşımalarında bir sene içinde sıkça – hatta krizin en yoğun hisedildiği zamanlarda dahi – “yer” problemi yaşanmakta ve gemilerle uçaklarda yüklemeleri gerçekleştirebilmek için uzunca süreler beklemek gerekmektedir. Belki bir çözüm olacaktır düşüncesi ile önümüzdeki yıllarda Çin ile kara taşımacılığının da başlayacağına inananlardanım. Hatta Çin yaklaşık bir sene öncesine kadar TIR konvansiyonuna imza atmak icin çok büyük çabalar sarfediyordu. Ancak ne hikmettir bilinmez bu arzu son zamanlarda epey azalmış olmasına rağmen sorunların ortadan kalkacağını, aynı isteğin tekrardan canlanacağını ve böylece Çin’e önümüzdeki yıllar içinde TIR konvansiyonu içinde karayolu ile de ulaşılabilecegini düşünüyorum. Varın sizler düşünün böyle bir gelişme bizim uluslararası karayolu taşımacıları için ne müthiş bir piyasa yaratabileceğini…
Keza unutmamak gerekir ki “demiryolu” taşımacılığı için de bazı planlar önümüzdeki yıllar için mevcuttur. Kısaca birkaç sene sonra ülkemizden ve de tabii ki Avrupa’dan Çin ile olan karşılıklı taşımalarda her dört alternatif taşıma modlarını da kullanabilmek mümkün olabilecektir. Boylece burada da rekabeti fiyat, transit süresi ve tüm hizmet adına ölçebilmek mümkün olabilecektir.
Bir diğer önemli uyarıyı Çin’den ithalat yapmakta olanlara yöneltmek istiyorum. Herhalde dünayanın hiç bir ülkesinde Çin’de olduğu kadar “freight forwarder” hizmetini sunmakta olanlar yoktur. Daha birkaç sene öncesine kadar ülkemizde “bir masa bir kasa” şeklinde yakışıksız bir ifade ile tanımlanan freight forwarderların Çin’deki tanımı ne olmalı bilemiyorum doğrusu çünkü Çin’deki freight forwarderların çoğunda “bir masa ve bir kasa” bile yok. Ve ne kadar üzücüdür ki CP, CIP CIF, CF, DDU ve DDP bazda gerçekleşen bazı ithalatlarda “sırf hayali ucuz navlun mantığı” ile bu tür forwarderler devrede olabilmektedir. Ancak davulun sesi uzaktan hoş gelir misali yükün ülkemize varışından sonra ithalatçılar buradaki lokal acenteler tarafından müthiş masraf talepleri ile karşı karşıya kalabilmektedirler. Bunun tek sebebi ise mahreçte (yani Çin de) piyasa şartlarindan uzak ve maalesef bazı şahsi menfaatleri de kapsıyan bir navlun antlaşmasının yapılmış olmasindan kaynaklanmaktadır.
Bu konudaki tek tavsiyem lütfen Çin’den yapacağınız ithalatınızın navlununu Türkiye’den bir freight forwarder ile anlaşarak yapmanız yönünde olacaktır. Böylece önceden her türlü mutabakatı sağlamış olacaksınız ve herhangi bir sorun ile karşılaşmıyacaksınız. Kısaca “ex Works” veya FOB ithalatını tercih edin. Ülkemizde sizlere güvenilir nakliye hizmetini sunacak bir sürü “freight fowarder” vardır. Unutmayalım ki bu şekli ile gerçekleştireceğiniz bir ithalat işleminde az da olsa dahi yukarıda bahsetmekte olduğum dış ticaret açığına da olumlu bir katkınız olacak, zira her türlü navlun ödemesini ülkemizde gerçekleştireceksiniz
Son olarak birazcıkta TRANSPORT LOGISTIC Fuarı’na değinmek istiyorum. Her sene değişken olarak Münih ve Shanghai’da düzenlemekte olan bu fuar bana göre sektörümüzün en önemli uluslararası etkinliği konumundadır. Kara, hava, deniz, demiryolu, nehiryolu ve kombine taşımacılığının tartışıldığı, lojistik ve katma değerleri hakkında yepyeni fikirlerin ortaya atıldığı, seminer ve konferansların düzenlendiği, ayrıca fuar alanı içinde “yan sektörlerin de” ürünlerini teşhir edebildiği bu seneki Shanghai Fuarı’na katılamamanın üzüntüsü içindeyim. Ancak UTA Lojistik Dergisi bildiğiniz gibi “orada” olacaktır. Önümüzdeki ayın UTA Dergisi’ni fuar haberlerini okumak için sabırsızlıkla bekleyeceğim.
Kaynak: UTA