Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / HAVACILIKTA DESTAN YAZDIK

HAVACILIKTA DESTAN YAZDIK

HAVACILIKTA DESTAN YAZDIK20.05.2010

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, havacılıkta ve işletmecilikte gelinen noktanın adete bir destan olduğunu, bütün tahminleri altüst eden bir büyüme gerçekleştirildiğini belirtti.

 
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, havacılıkta ve işletmecilikte gelinen noktanın adete bir destan olduğunu, bütün tahminleri altüst eden bir büyüme gerçekleştirildiğini belirterek, ''Bu büyüme bize tarihi bir sorumluluk getirmektedir. O sorumluluk artık geçmişte başladığımız, devamını getiremediğimiz kendi uçağımızı kendimiz yapma hayalimizi, projemizi artık hayata geçirme zamanı gelmiştir, geçmektedir'' dedi.

Yıldırım, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Ayazağa Yerleşkesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''Türk Bölgesel Yolcu Uçağı Çalıştayı''nın açılışında yaptığı konuşmada, Türk havacılık sektörünün gelişim sürecine ilişkin bilgi verdi.

Uzay ve havacılığın büyük ekonomilerin, büyük devletlerin vazgeçilmez bileşeni olduğunu, havacılık sektörünün dünya milli gelirinin yüzde 8'ine sahip olduğunu dile getiren Yıldırım, dünyada taşınan yükün tonaj olarak yüzde 1'inin, değer olarak yüzde 35'inin hava yoluyla taşındığını ve havacılık sanayinin yüksek istihdam, ileri teknoloji ve yüksek katma değer üreten bir niteliğe sahip olduğunu söyledi.

Yıldırım, dünyada yaklaşık 2 bin civarında hava yolu işletmesi bulunduğunu, 25 bin uçak, 3 bin 700 civarında da havaalanı bulunduğunu belirterek, 2008 yılı verilerine göre 28 milyon tarifeli uçuşla 2 milyar yolcu taşındığını kaydetti.

Sektörün 2050 yılına kadar büyüme eğiliminin yüzde 5-6 düzeyinde olacağını, bunun da gelecek 20 yılda mevcut filo kapasitesini bir kat daha artıracağını gösterdiğini belirten Yıldırım, ayrıca mevcut araçların yenilenmesi bir yana 30 bin yeni uçağın devreye gireceğini bildirdi.

-TÜRKİYE'NİN 2023 HEDEFLERİ-

Yıldırım, pazar büyüklüğünün 3,2 trilyon dolara ulaştığını ve insansız bir altyapıya doğru değişim eğiliminin görüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:

 
''Kapasite ve tasarım olarak uçak dizaynlarında çeşitlilik artmaktadır. Bireysel uçakların yanı sıra 1000 kişilik uçaklar yapılmaktadır. AB tek hava sahası, akıllı hava sahası ve süper hava koridorları gibi yeni konseptler ortaya çıkmaktadır. Sektör, insan ve çevre odaklı çözümlere entegre edilmektedir. Uzayı yaşanabilir kılacak çözümler aranmaktadır. Uluslararası transit niteliğe sahip 2023 hedeflerimize göre Türkiye'de 60 milyon ve üzeri kapasiteye sahip en az bir havaalanı, 30 milyon kapasiteye sahip en az 3 havaalanı, toplam ticari olarak 750 orta ve büyük gövdeli uçak, 400 milyona yakın havayolunu kullanan yolcu, her il ve her büyük merkeze havaalanı, pilotsuz uçuş altyapısı, akıllı sistemler kurulması, turizm ve ilk yardım amaçlı helikopter ağı, en az bir büyük kargo alanı, havaalanlarının esnek, estetik, ergonomik ve güvenli dizaynı, elektronik yazılım donanımı ve üretim altyapısıyla entegre yan sanayi altyapıları, uçak organize sanayi bölgelerinin yapılması, sivil amaçlı helikopterler ve insansız hava aracı imalatı, turizm ticaret ve endüstri merkezlerinin diğer ulaşım türleriyle entegre halde birbirine bağlanması, bulunduğunuz her noktadan hangi yöne giderseniz gidin her 50 kilometrede bir küçük, her 100 kilometrede bir orta ve büyük ölçekli havaalanına erişim seçeneği, yayla, göl ve adalara erişim imkanı, Akdeniz, Ege ve Karadeniz ülkelerine yönelik kümelenmiş yolcu ve yük ulaşım altyapısı, uçağa binmeyen vatandaşımızın kalmaması 2023 vizyon ve hedeflerimizin havacılık sektöründeki bazı başlıklarını oluşturuyor.''

-AR-GE ÇALIŞMALARI-

Binali Yıldırım, AR-GE çalışmalarına da büyük önem verdiklerini, 2002'de Türkiye'de teknoparklardan bir tanesi faalken bu sayının bugün 52'ye çıktığını, hükümetin son 7 yılda genel bütçeden AR-GE'ye ayırdığı payın 700 milyon TL olduğunu, bunun da milli gelir içindeki payının yaklaşık yüzde 1'e yakın olduğunu söyledi.

Türkiye'nin sadece tedarikli bir ülke olamayacağını, üreten ve bölgeye, dünyaya destek olan bir ülke haline gelmesi gerektiğini ifade eden Yıldırım, bunun için her türlü altyapının bulunduğunu, insan altyapısı, özel sektör ve sermaye birikiminin de buna müsait olduğunu kaydetti.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla birlikte havacılığa, demir yoluyla birlikte özel önem veriliğine işaret eden Yıldırım, ''Cumhuriyetin ilk yıllarında oluşan bu farkındalık ve yapılan çalışma, eğer akamete uğramadan devam ettirilebilseydi, Türkiye bugün başa güreşen ülkelerden biri olurdu. Havacılıkta bunu pek ala başarabilirdi, ancak o veya bu nedenle maalesef bütün teşebbüslerin devamı getirilememiş. En fazla birikimimiz olan alanda en az yol aldık'' diye konuştu.

Bakan Yıldırım, son 7 yıldaki gelişmelere bakıldığında, demircilikte, gemi sanayisinde Türkiye'nin ulusal olmaktan, uluslararası ölçekte gemi yapan, rekabet eden, çeşitli boyutlarda yat yapan ve bazı tiplerde marka yaratan ülke haline geldiğini söyledi.
Demiryollarında da en fazla atılımın yine bu dönemde yüksek hızlı tren teknolojisinin Türkiye'ye getirilmesiyle, Marmaray projesinin hayata geçirilmesiyle ve mevcut hatları yenileyerek gerçekleştirdiklerini dile getiren Yıldırım, karayollarında da yarım asırlık düzensizliği ortadan kaldırdıklarını ve yeniden yapılandırdıklarını kaydetti.

-HAVACILIKTA SON DURUM-

''Havacılıkta, işletmecilikte geldiğimiz yer, adeta bir destandır. Dünya havacılığının yüzde 4-5 büyüdüğü bir dönemde Türkiye, havacılıkta bir destan yaratmıştır. Bütün tahminleri altüst eden bir büyüme gerçekleştirilmiştir'' diyen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu büyüme bize tarihi bir sorumluluk getirmektedir. O sorumluluk artık geçmişte başladığımız, devamını getiremediğimiz kendi uçağımızı kendimiz yapma hayalimizi, projemizi artık hayata geçirme zamanı gelmiştir, geçmektedir. Bunun için her şey var. Heyecan, birikim, siyasi irade, kararlılık var. Üniversite var. Sanayi bunu yapmaya muktedirdir. Proje geliştirme, AR-GE yapma kabiliyeti vardır. O halde vakit durmak değil, hareket etme zamanıdır. Bu çalıştay da bu hareketin başlangıç noktasıdır. Bunun başarılması için bütün şartların mevcut olduğu görülüyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihine altın harflerle yazılacak bu projenin ülkemize hayırlı olmasını dilerim.''

Yıldırım, bir yandan işletmecilik ve havacılık altyapısını geliştirmeye devam ederken, sivil havacılık idaresinin uzay ve uydu politikasının da daha net şekilde belirlenmesi gerektiğini söyledi.

Uçak yapmanın yetmeyeceğini, yapılan uçukların dünyada tanınması ve sertifikasyonunu da Türkiye'nin yapar hale gelmesi gerektiğini dile getiren Yıldırım, bunun başarılamaması halinde geçmişte yaşanan kötü tecrübelerin bir tekrarının bugün yaşanmasının muhtemel olduğuna dikkati çekti.

Geliştirilecek uçak ve uçak aksamlarının testleri ve belgelendirilmesi işlemlerinin mutlaka Türk sivil havacılık idaresi tarafından yapılabilmesi gerektiğini belirten Yıldırım, bunun altyapısının geliştirilmek zorunda olunduğunu ifade etti. Yıldırım, ayrıca bu belgelendirmelerin uluslararası geçerliliğinin de sağlanması işinin en önemli noktalardan biri olduğunu kaydetti.

Siyasi irade olarak Türkiye'nin bölgesel uçaklar yapması konusunda bir karar oluşturulduğunu ve bunun devamı olarak kamu ve özel sektör farkı gözetmeksizin ellerindeki tüm imkanları ve enerjilerini birleştirerek bu projeyi gerçekleştireceklerini vurgulayan Yıldırım, uzmanların arazi araştırma çalışmalarına devam ettiğini, mevcudu yeni baştan yapmanın, yeni baştan keşfetmenin sırası olmadığını söyledi.

''Mevcudun üzerine kendi rengini, fikrini, düşüncesini nasıl ilave ederiz'' anlayışıyla bu projeyi ele almanın daha faydalı olacağı düşüncesinde olduklarını dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:

''O halde belki bir mevcut lisansla devam etmek, ispat edilmiş 70-100 kişilik uçmuş bir uçakla başlamak, daha sonra bütün sertifikalandırmaları, yetkilendirmeleri dünyaca kabul edilebilir şekilde gerçekleşmiş bir projeyle paralel yürütmek, böylece hem arazide yetişen insan gücü, hem AR-GE personeli, hem de yapılıp çalışabilen bir ürünü kısa sürede devreye sokmak, bu anlayışla işe başlayacağız. Çalışmalar başlamıştır. Bu konuda gerek Milli Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayi Müsteşarlığı, özel sektör ve üniversiteler de bu heyecanı, isteği görüyoruz. Bu da bizim cesaretimizi arttırıyor.''
 
Kaynak: Perşembe Rotası