Dünya ticaretinin gelişmesi ile tüketim ve üretim artmıştır. Bu artış sonucunda mal hareketinde karşılaştığımız artış, bizleri eski iş yapma şeklimizi değiştirmeye itmektedir. Artık daha büyük gemilerle deniz taşıması yapmaktayız. Karayolu ağırlıklı taşımamız kademeli olarak demiryolu taşımasına yönelmektedir. Büyüyen taşıma ölçekleri ithal edilen ürünlerin belli stoklama sistemi içinde depolanmasını gerekmektedir. Lojistik firmaların depo sayıları artmakta, çalışma alanları da büyümektedir. Şehir içinde bulunan depolar artık belediyelerin zorlaması ile şehir dışına yani “İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” olarak tanımlanan sanayi bölgelerine diğer adı ile; Lojistik İhtisas Organize Bölgelerine dönmektedir. Lojistik köyler literatürde “uluslararası, transit ve ulusal olmak üzere, nakliye, lojistik ve dağıtım ile ilgili tüm işlemlerin farklı operatörler tarafından yapıldığı bölgeler olarak tanımlanmaktadır.” Almanya’da 33 adet, İtalya’da 22 adet, ispanya’da 17 adet inşa edilmiş olan lojistik köy yolculuğu çalışması Türkiye’de Mersin’de başlamış ve ilerlemektedir. Mersin dışında resmi veya özel kuruluşlar tarafından inşa edilmesi düşünülen, üzerinde fikir yürütülen TCDD tarafından inşa edilmesi planlanan 13 adet demiryolu aktarma merkezi dışında; 8 adet lojistik köy projesi bulunmaktadır. Ne yapılacağının bilinmemesi nedeniyle verimsiz kalmaktadır. Lojistik köylerin gerekçelerini belirlemek kolaydır. İnşası da kolaydır. Hatta inşa etmeden satmak veya kiralamak da kolaydır. Zor olan lojistik köyün yerinin seçimi, ölçeklendirilmesi ve tesis planlamasıdır. Türkiye’de üzerinde çalışılan lojistik köy projelerinin bir iki tanesi dışında tamamına yakını belli bir araştırma yapılmadan, ihtiyaç belirlenmeden, seçim kriterleri nazarı dikkate alınmadan birkaç kişinin bir araya gelmesi ile seçilmiş yerlerdir. Arazi yapısı, topografya, alt yapı maliyetleri, demiryolu bağlantısı, tesis planlaması, doğru ölçeği, doğru başlangıç yapısı, sosyal tesislerin yeri ve özellikleri, otoyol bağlantıları, liman bağlantıları, çevredeki OSB’ler gibi lojistik odaklarla olan bağlantısı belirlenmeden yapılan seçimler hatalı yatırımlara neden olmaktadır. Belediye imar planlarında yerler belirlenmekte, plan değişiklikleri yapılmakta, projeler hazırlanmakta, büyük bir hevesle işe girilmektedir. Yer seçimi bir bölgenin lojistik köy inşa projesi için atılacak en son adımdır. Bundan daha önce ölçeklenmesi, geleceğe dönük büyüme alternatiflerinin belirlenmesi, bölgenin mevcut durumunun ortaya konması, gelecek 20-30 yıl için oluşacak talebin ölçülmesi, bu ışık altında lojistik köy’de layout planlanması yapılması, pazarlama iş planı yapılması, tesisin projelendirilmesi, bölgede oluşacak insan gücünün eğitimi, bölgedeki kurumlarda çalışanların aynı dili konuşacak hale getirilmesi, yerel basının desteğinin alınması, bölgedeki diğer lojistik odakların bu çerçevede geliştirilmesi planlarının ortaya konması ve ilişkilerin tanımlanması gerekmektedir. Nereye lojistik köy kurulacağı her bölgede herkesin öğrenmek istediği bir sorudur. Bu konuda acele karar vermek istenir çünkü. Ve lojistik köyün yerinin henüz arazi satın alımı yapılmadan açıklanması bölgede bir çok spekülatif kazançlara da yol açabilecektir. Yer seçimi yerine farklı alternatiflerin gündeme getirilmesi ve deklarasyonun arazinin büyük çoğunluğu satın alınınca yapılması tercih edilmelidir. Henüz dereyi görmeden paçayı sıvamayın diye bir sözümüz vardır. Ben de aynı şeyi söylüyorum; yer seçimini, önce neye ihtiyacımız olacağını belirleyerek yapalım. Aksi takdirde yarı bitmiş, başlamamış lojistik köyler göreceğiz her şehrimizce.
Kaynak: Dünya