Türkiye de demiryollarının gelişmesinden, ulusal ve uluslararası taşımalardaki payının artırılmasından bahsederken, Türkiye’ nin Orta Asya ile olan büyük dış ticaret hacmininin yaratacağı olanakları görmemek mümkün değildir. Yakın gelecekte, Türkiye’ nin önemli dış ticaret ortakları olmaya aday ülkelerin büyük bir kısmının bu bölgede olması, bir taraftan Türkiye’ nin bölgesel, hatta küresel bir lojistik üs olması açısından öne çıkarken, diğer taraftan ise demiryolu taşımacılığının gelişmesi açısından son derece yaşamsal bir rol oynamaya adaydır. Ancak, tabiiki koşulsuz bir rol olmayacaktır bu. Bugünlerde, Moskova’ da önemli bir fuar gerçekleştirilir, bizler kuzey ve kuzeydoğu coğrafyamızdaki gelişmeleri izlerken bu koşulları bir kere daha gözler önüne sermekte yarar görüyorum. Bazı şeyler vardır ki, defalarca tekrarlansa yeridir. Demiryollarının gelişmesi açısından Orta Asya ülkeleleri, Rusya ve Çin son derece önemli bir rol oynayacaktır.
Neden demiryollarının şansı bu bölgelere daha büyüktür? Bu sorunun yanıtı, sanırım her kesin üzerinde çoğunlukla anlaşacakları bir konudur. Çünkü, bu coğrafya
• sistem olarak demiryollarını büyük oranda içselleştirmiş bir coğrafyadır.
• denizlerden oldukça uzak bölgelere sahiptir.
• büyük mesafeleri içinde barındırmaktadır.
Yukarıdaki nedenlerin hepsi bu sisteme en uygun taşıma biçimi olarak demiryollarını göstermektedir. O zaman vakit geçirmeksizin, Türkiye’ de bu bölgeye yapmakta olduğu dış ticaret taşımalarını demiryolu ağırlıklı olarak yapabilmenin önündeki engelleri kaldırmalıdır. Bir başka deyişle, verimli tarladan taşları temizlemelidir.
Temizlemeye başlamadan önce, taşları tariflemekte yarar vardır.
1. Taşıma sistemlerini entegre hale getirmeliyiz. Yani, tüm kesişme noktalarındaki ülkelerle demiryolu taşımacılığı açısından gerekli anlaşmaları yapmalıyız. Bir başka deyişle SMGS ülkeleri açısından taraf hale gelmeliyiz. Bu bize, Türk gümrüklerince yapılan işlemleri varış ülkelerine kadar geçerli hale getirme olanağını verecektir. Bu yolla transit ülkelerde vagonlarımız yeniden gümrük işlemlerine tutulmayacaklar ve bu sayede duran vagonların taşıdığı riskleri elimine etme şansı yaratılacaktır.
2. Alt yapısal sorunların ortaya çıkardığı engelleri ortadan kaldırmalıyız. Yani, SMGS ülkelerinin geniş hatları ile, ülkemizin normal hattını birleştirebilmeliyiz. Bunu, ya halen Samsun da yapmaya çalıştığımız gibi, aks değiştirme istasyonları ile, veya SMGS vagonlarını ülkemize getirebilen feribot hizmetlerini çoğaltarak sağlayabiliriz. Akjsi taktirde, malların aktarılmasını gerektiren daha az güvenli yöntemleri seçmek ve hız kaybetmek sorunlarıyla karşılaşabiliriz.
3. Ülke demiryollarının karşılıklı anlaşmalarıyla istenen türde vagon değişimi garanti altına alınmalıdır. Yani, Türkiye’ deki taşımacı kolaylıkla ve engelsiz bir şekilde SMGS ülke vagonalrını kullanabilir hale gelmelidir. Aksi taktirde, arz talep dengesi burada da devreye girer ve vagon temini para kazanma aracı haline dönüşür. Buda sonuç olarak sistemin fiatrının artması sorununu gündeme getirir.
4. Türkiye’ nin tüm olanakları kullanarak SMGS ülkelerine geçiş noktalarını artırması gereklidir. Yani, sadece Karadeniz üzeri ulaşımın garanti altına alınması değil, Kars – Tiflis, Doğukapı – Ahuryan, İran üzeri Saraks demiryolu geçişi, Bulgaristan üzeri Varna feribot bağlantısı önündeki tüm engeller ortadan kaldırılmalı ve bu yollarla ulaşım seçenekleri sağlanmalıdır.
Şu anda yazıyı okuduğunuz UTA dergisinin de temsil edildiği ve gerçekten önemli bir buluşma organizasyonu olan “Transrussia 2010” yukarıda belirttiğimiz görüşlerin daha çok Türk taşımacısı tarafından benimsenmesine ve bu yolla demiyolları adına daha gür seslerin çıkmasına yardımcı olacaktır. Her geçen gün, dünden daha fazla demiryolu taşımasının yapıldığı bir geleceğe yol açacak her türlü etkinlik verimli ve doğru bir etkinlik olacaktır.
Kaynak: UTA