Savarona, Cumhuriyet dönemi Türk denizciliğinin öndeki “yüzer yapı”larından biridir. Tıpkı Gülcemal gibi, Ankara gibi… Ama öncelikle döneminin dünyadaki en büyük özel yatıdır; sonra Atatürk gibi yaşadığı yüzyılın en büyük liderini kısa bir süre de olsa ağırlamıştır.
Rahmetli Eser Tutel ağabey, okuyanı büyüleyen o güzelim yazılarından birisinde “Savarona yatının adı için şöyle yazmış: [1]
“İyi, güzel de Savarona ne demekti? "Sava", bir inanışa göre, Atlantik’te yaşadığına inanılan efsanevî bir kuşa verilen addı. Bu masal kuşu biraz martıya benzetilirdi, biraz da koca gagalı bir pelikana... Bu arada bu kuşun Hindistan taraflarında yaşayan bir tür siyah kuğu olduğuna inananlar da yok değildi. Sizin anlayacağınız, bizdeki Hüma ya da Anka kuşu gibi efsanevî bir kuştu Sava... "Rona" ise Bayan Cadwallader’in evlenmeden önceki kızlık soyadıydı. Bu iki sözcüğü birleştirince ortaya hiçbir dilde yer almayan yepyeni bir sözcük ortaya çıkıyordu: Savarona... Bayan Cadwallader’in, gemisini bize sattığı zaman, ısrarla adının değiştirilmemesini rica ettiği söylenir. Hatta bunu açıkça şart koştuğu da...”
Savarona, Bayan Emily Roebling Cadwallader tarafından Almanya’nın Hamburg kentindeki Blohm und Voss tersanesine Gibbs ve Cox tasarımı olarak sipariş edilmiştir. Yapımına 29 Temmuz 1930 tarihinde başlanmış; 28 Mart 1931 tarihinde denize indirilmiştir.
Teknesi çelik ve perçinli, ticari tonajı 4.701 netton, 1.540 dedveyt tondu. Tam boyu 136 m, genişliği 16.08 m, kalıp derinliği 9,75 m, çektiği su 6.19 m idi. Cıvadralıydı ve direği 16 m yüksekliğindeydi. Azami hızı 18 deniz mili, gezinti hızı ise 16 deniz milidir. Beş güverteli olan yat 11 perdeyle ayrılmıştı.
Savarona, denize indiği 1931 yılından 1937 yılına kadar olan 6 yıllık zaman sürecinde Atlantik’te, Akdeniz’de ve Kuzey Afrika sularında dolaştı; iki dünya turu yaptı ve seferlerini Panama bayrağı altında çevirdi.
Ancak Bayan Cadwallader, Amerikan hükümetinin yerli gemi yapımını özendirmek uğruna ülke dışında yaptırılmış gemiler için koyduğu gümrük vergisinin yüksekliği ( teknenin bedeli kadar ) yüzünden Savarona’yı Amerika’ya götüremedi. Bu nedenle de satmaya karar verdi.
İngiltere’nin Southampton limanında satışa çıkarılan Savarona yatı Atatürk için uygun görüldü. Bayan Cadwallader hayranı olduğu Atatürk’ün kullanabilmesi için yatı yapım değerinin çok altında ucuz bir fiyatla Türk hükümetine sattı.
Savarona yatına 24 Mart 1938 tarihinde Türk Bayrağı çekildi ve satın almak için gelen heyete (Londra Büyükelçimiz Fethi Okyar, Cumhurbaşkanlığı Başkâtibi Hasan Rıza Soyak, Hava Müsteşarı Sadullah Güney, İş Bankası Genel Müdürü Muammer Eriş, Etibank Genel Müdürü İlhami Nafiz Pamir) teslim edildi.
Savarona yatı, 22.05.1938 tarihinde Kaptan Sait Özege ve 45 kişilik personeli ile İstanbul'a hareket ederek 01 Haziran 1938 Çarşamba günü saat 13.45'de Dolmabahçe Sarayı'nın önünde demirledi.
Atatürk aynı gün saat 15.30'da yanında Hasan Rıza Soyak, Salih Bozok, Kılıç Ali ve Yaver Celal olduğu halde, Acar motoru ile Savarona yatına geldi.
Atatürk önceden planlarını görüp çok beğendiği Savarona yatında giderek kötüleşen hastalığı yüzünden çoğu zamanını kamarasında yatakta geçirmek durumunda kaldı. Hatta bir gün “Bir çocuk oyuncağını bekler gibi bu yatı beklemiştim. Mezarım mı olacak bu tekne benim?” dediği de söylenir…
Savarona, Atatürk’ün ölümünden sonra, Ulaştırma Bakanlığının, 03.08.1939 tarih, 1650/2115 sayılı emirleriyle Hazine adına İstanbul Limanı gemi siciline 2051 sicil numarasıyla tescil edildi.
Savarona yatı, Heybeliada’da Deniz Harp Okulu alargasında 03 Ekim 1979 sabahı ağır yangın sonucu hasar gördü. Gölcük Tersanesinde onarılan gemi, bir süre daha okul gemisi olarak hizmetini sürdürdü ve 1989 yılında 58 yaşında iken hurdaya çıkarma kararı alındı;
Ancak sonrasında şimdiki işletmecisine 49 yıllığına kiralandı. Toplam yenileme bedelinin yaklaşık 25 milyon dolar olduğu söyleniyor. [2]
Kamuoyuna yansıyan haberlere bakılırsa İzmirli işadamları Savarona yatını almak için bir girişim başlatmayı düşünüyorlar.
Sevgili okurlarımız yazılarımızdan anımsayacaklardır; İzmir tüccarları denizciliğimizin bize göre ilk miladını oluşturmuştur. O da, Türklerin edindiği ilk buğ gemisi olan Sür’at’in (20 Mayıs 1828) satın alınmak üzere önce İzmir’e gelmiş olmasıdır. Bu gemi Sarayın girişimiyle sonrasında Dersaadet’e getirilip orada satın alınmıştır.
* * *
Savarona artık bir müze olmayı hak ediyor. Gülcemal’le, Ankara ile kaçırılan “denizcilik müzesi” fırsatı artık Savarona yatı ile yaşama geçirilmelidir.
Türk toplumunun ortak mirası olan bu yat yabancıya kiralanmayı hak etmiyor!
________________________________________
[1] Eser Tutel: Bütün Dünya
[2] Batu Göker: Denizce,
Kaynak: Lojiport