TAV Grubu, Türkiye’den Balkanlar’a, Ortadoğu’dan Kuzey Afrika’ya ve Kafkaslar’a kadar dünyanın en önemli bölgelerinde 10 yılda 10 havalimanının yapımını gerçekleştirdi ve işletmesini yürütüyor.
TAV İnşaat, dünyanın üçüncü büyük havalimanı inşaat şirketi olmayı başardı.
TÜRKİYE’NİN GLOBAL GÜCÜ TAV’DAN 10 YILDA 10 HAVALIMANI
TAV Havalimanları Holding, DHMİ 2009 yılı yolcu istatistiklerine göre %48 pazar payı ile Türkiye’nin lider havalimanı işletmecisi konumunda.
On yıl gibi kısa bir sürede Türkiye’nin “Global gücü” haline
gelen TAV Grubu CEO’su Sani Şener ile İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki ofisinde görüştük. Sani Şener, TAV’ın 10 yıllık başarı öyküsünü ve gelecek 10 yıldaki hedeflerini Ekovitrin’e anlattı.
Sayın Şener, TAV olarak 10 yıllık süreçte önemli başarılara imza attınız. Dünyada global bir güç haline geldiniz. Bu başarı öyküsünü bize anlatır mısınız?
10 yıl hakikaten bu büyüklükteki bir şirkete erişebilmek için kısa bir süredir. Ama bu başarının ana ögesi olan çalışmayı, ortak aklı iyi kullanmayı ve zamanı yakalamayı başardık diye düşünüyorum. Bu hikaye Atatürk Havalimanı’nın özelleştirilmesiyle başladı. 1997 yılında özelleştirme ihalesi açıldığında Tepe ve Akfen kurucu ortaklar olarak biz bu ihaleye katıldık. Öncelikle proje için 306 milyon dolarlık bir finansman ihtiyacımız vardı ki, o zamanlar çok büyük paralardı bu rakamlar… Elimizde sadece tasarım projesi vardı, dizayn tamamlandı, proje 3 yıl 8 ay gibi çok kısa bir sürede ve taahhüt edilenden 8 ay önce tamamlandı. İnşaatı bu kadar kısa bir sürede tamamlamak, işletip o parayı geri ödemek hakikaten çok zor olaylardı. Biz bunları başardık. Zaten bu başarıyla müthiş bir bilgi birikimi oluştu. Ondan sonra o bilgi birikimini bölgemize yaymaya karar verdik.
TAV GRUBU OSMANLI COĞRAFYASINA AÇILDI
Bölgemiz derken hangi coğrafyayı kastediyorsunuz?
Bölgemiz derken Osmanlı coğrafyasını kastediyorum. Bu coğrafyada iş yapmayı istedik. Çünkü o coğrafyanın bize tarihten gelen yakınlığı, kültürel benzerliği vardı. Bu coğrafyada çok ciddi oranda iş yapabilme kabiliyetimizin olduğunu gördük. Ayrıca gelişmekte olan ülkeler oralardı. Özellikle havacılıkta geri kalan bu ülkeler yüksek büyüme potansiyeli vaat ediyordu. Stratejimiz ve seçtiğimiz bölgeler doğruydu. Sahip olduğumuz bilgi biriki de dışarıdan fark edilmeye başlandı. Bunu başarmıştık… Başarılı olabilmeniz için çalışkan olmanız gerekiyor, akıllı olmanız gerekiyor. Bizim arkadaşlarımıza baktığınızda hakikaten tüm ekibimiz çok çalışkan, çok da akıllı arkadaşlardan oluşuyor. Zamanı da yakalamak gerekiyor. Biz zamanı yakaladık. Zaman özelleştirme zamanıydı. Havacılıkta özelleştirme trendi ilk olarak Türkiye’de başladı sayılır. Çünkü bizden önce ilk olarak 1986 yılında British Airport’un özelleştirmesi yapılmıştı, o da halka açılma şeklinde. Ondan sonra 90’lı yıllarda dünyada özelleştirme hiç olmamıştı ve biz de bunun avantajını kullandık. Küresel veya bölgesel bir firma olmayı hedefliyorsanız önce evinizde çok iyi olmanız lazım. Biz de ilk olarak evimizde, Türkiye’de başarıyı yakaladık ve büyüdük.
10 YILDA 10 HAVALİMANI
Bugün geldiğiniz nokta nedir?
1 0 yıl önce Atatürk Havalimanı’nın Dış Hatlar Terminali’ni işletiyorduk. Onun dışında başka bir işimiz yoktu. 10 yıl içinde ne yaptık? TAV Havalimanları Holding, DHMİ 2009 yılı yolcu istatistiklerine göre %48 pazar payı ile Türkiye’nin lider havalimanı işletmecisi konumuna ulaştı ve bugün TAV Havalimanları Holding, Türkiye’de İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa İç ve Dış Hatlar Terminalleri, İzmir Adnan Menderes Havalimanı Dış Hatlar Terminali ve Antalya Gazipaşa Havaalanı’nı, yurtdışında ise Gürcistan’ın Tiflis ve Batum, Tunus’un Monastir Habib Bourguiba ve Enfidha Zine Abidine Ben Ali Uluslararası Havalimanları’nı işletiyor. TAV Havalimanları ayrıca Makedonya’nın başkenti Üsküp’teki Alexander the Great ile Ohrid’deki St Paul the Apostle Uluslararası Havalimanları’nın işletmesini de 1 Mart 2010 itibariyle devraldı. 2000 yılında biz bir hedef koymuştuk 10 yılda 10 havalimanı işletiyor olacağız demiştik ve bugün bu hedefimize ulaştık. 2010 bizim 10’uncu işletme yılımız ve bugün 10 havalimanı işletiyoruz.
TAV İNŞAAT, HAVALİMANI İNŞASINDA DÜNYANIN EN BÜYÜK 3. FİRMASI
Siz TAV Grubu olarak aynı zamanda havalimanları da inşa ediyorsunuz. TAV İnşaat’ın bugün geldiği nokta nedir?
Genel olarak baktığınızda, Tepe ve Akfen zaten inşaat alanında faaliyet gösteren firmalar. Ancak havalimanı projeleriyle beraber, havalimanı inşaatı alanında da ciddi bir bilgi birikimi oluştu. Havalimanı inşaatları özellik arz eden inşaatlar. Biz de böyle bir birikim oluşunca bu birikimden değer yarattık ve yapıyı TAV Havalimanları Holding ve TAV İnşaat olarak ikiye ayırdık. TAV İnşaat şu anda havalimanı inşaatı alanında dünyanın en büyük üçüncü firması konumunda.
TAV İnşaat hangi ülkelerde iş yapıyor?
Kahire Havalimanı’nı yeni bitirdik, onun dışında Libya Tripoli Havalimanı’nı inşa ediyoruz. Yine Libya’da Sepha Havalimanı inşaatı devam ediyor. Sepha biliyorsunuz Fizan bölgesindedir. Katar Havalimanı’nı inşa ediyoruz. Umman’da Muskat Havalimanı’nı inşa ediyoruz. TAV İnşaat, 3 kıtada ve Türkiye, Güristan, Mısır, Katar, Tunus, Umman, Libya, BAE ve Makedonya gibi 9 farklı ülkede havalimanı inşaatı yapıyor.
Suudi Arabistan’da bir yatırım planınız var mı?
Suudi Arabistan’a hem TAV Havalimanları, hem de TAV İnşaat olarak girmeyi hedefliyoruz. Suudi Arabistan, nüfusunun fazla ve petrol gelirlerinin yüksek olması nedeniyle zengin bir pazar. Maalesef 1980’lerden bu yana talihsiz bir şekilde İran-Irak Savaşı, I. Irak Savaşı, II. Irak Savaşı hep kendi yakın bölgesinde olduğu için Suudi Arabistan’ın gelişmesini durdurmuş. Şu anda artık Suudi Arabistan’da ciddi bir gelişme, özelleştirme, yeniden yatırım fırsatları doğmaya başladı. Türk müteahhitlerinin de orada ciddi anlamda yer alacağına inanıyorum. Özellikle de Rusya kapandıktan sonra. Rusya pazarıyla Arabistan pazarı ve Kuzey Afrika pazarı arasında çok ciddi farklar var. Kuzey Afrika ve Suudi Arabistan pazarında çok ciddi Amerikalı ve İngiliz teşkilatları var. Ama Rusya’da iş yapma olanakları çok zor. Yabancı müşavirle çalışmak çok zordur. Bizim, TAV İnşaat olarak farkımız, o bölgelerde yabancı müşavirle çalışmayı başarabilmemizden kaynaklanıyor.
TAV, MAKEDONYA İLE AVRUPA’YA ADIM ATIYOR
“Makedonya’da yeni terminal inşaatına başlıyoruz. Makedonlar, Türkleri çok seviyorlar. Nüfusun yüzde 30’u müslüman. Osmanlı’nın orada ciddi bir etkisinin olduğunu gördüm.”
Avrupa’daki yatırımlarınız ne durumda?
Makedonya’yı 1 Mart’ta devraldık ve yakın zamanda yeni terminal inşaatına başlayacağız. Makedonya, bizim Avrupa’daki ilk havalimanımız. Üç yıldan bu yana Makedonya’ya sık sık gidiyorum. Yüzde 5 civarında Türk nüfus var. Arnavutlar yüzde 25 civarında, gerisi Makedon. Baktığınızda Arnavutlar da Müslüman olduğu için yüzde 30 müslüman nüfus var orada ve de Türkçe konuşuyorlar. Makedonlar, Türkleri çok seviyorlar. Müthiş karşılandık, çok hoşuma gitti. Ben aslında ülkelere giderken oranın tarihini okurum, o çok önemlidir. Balkan tarihini ciddi şekilde okudum. Osmanlı’nın orada ciddi bir etkisinin olduğunu gördüm. Sonra Türkiye’ye geldiğimde baktım ne kadar çok Üsküplü varmış. ATV’de “Elveda Rumeli” diye bir dizi film vardı, diziye konu olan yerleri gidip gezdim ve oradaki Türk izlerini gördüm. Biz de bir Türk firması olarak yıllar sonra “Merhaba Rumeli” diye gittik. Türk Hava Yolları da destek verirse, orada çok güzel bir merkez yapacağız. Çünkü Balkanlar’da onlar da çok aktif. Orada Türk havacılığının iyi bir temsilcisi olacağımıza inanıyorum.
YABANCI ÜLKELERE İŞLETMEYLE GİRMEK DAHA ZOR
Başarıya ulaşabilmek için şüphesiz pek çok sorunu da aşmak gerekiyor.
Evet haklısınız. Şimdi havalimanlarının hem inşaatında, hem de işletmesinde olmanızın getirdiği bir avantaj var. Bir ülkeye işletmeyle girmek zor, inşaatla girmek ise nispeten daha kolaydır. İşletme veya yatırımla girmek demek o ülkede çok büyük bir özelleştirme ihalesine katılmak demektir. Kendi ülkemizde bile özelleştirme ihalelerine gelen tepkileri düşünürseniz, yabancı bir ülkeye işletmeyle girmenin zorluğunu tasavvur edebilirsiniz. Oysa inşaatla girmek nispeten daha kolaydır. Yabancı müteahhidi kabullenebiliyorlar. Biz de inşaat sektörüyle giriyoruz ve sonrasında bununla birlikte TAV Havalimanları Holding’in özelikle servis şirketlerine çok ciddi fırsatlar doğmuş oluyor. İnşaat yaptığımız yerlere artık yer hizmetleri şirketimiz Havaş’ı, bilişim hizmeti sunan şirketimiz TAV Bilişim Hizmetleri’ni, gümrüksüz mağazacılık şirketimiz ATÜ’yü, yiyecek-içecek şirketlerimiz BTA Catering’i bile götürme olanağı buluyoruz. Biz stratejimizi böyle kurmuştuk ve bugüne baktığınızda bu kadar sıklıkla havalimanı işi alamazsınız. Biz 10 yılda 10 tane aldık ama doğru zamanı yakaladık. Bundan sonra artık o kadar kolay değil. Bundan sonra rakipler de artıyor, yani bir sektörün öncüsü olmak işleri alabilmek ve para kazanmak adına çok büyük bir avantaj. Ama öncü olan, bütün zorlukları da önce yaşıyor. Yani o ülkelerdeki hukuksal altyapılar ve özelleştirme karşıtı eylemlere cevap verebilmek, özelleştirme idarelerinin öğrenilmesi gibi zorlukları yaşıyorsunuz. Ama parayı da kazanıyorsunuz.
HAVACILIK SEKTÖRÜNÜN HER ALANINDA ‘TAV’ VAR
Havacılık sektörünün neredeyse her alanında ‘TAV’ı görüyoruz. Sektörde entegre bir yapınız var.
Yapıya baktığınızda, havalimanı işletmeciliği çok değişik işleri içeren, farklı iş disiplinleri ve müthiş bir iş hacmine sahip olan kapsamlı bir alanda hizmet vermektedir. Çünkü bu sektörde entegrasyon ve ortaklık çok önemlidir. Sadece entegrasyon olsa sıkıntı yaşanabiliyor ancak entegre etmeye başladığınız birimler birbirlerine öğretmeye başladığında işler daha kontrollü ve hızlı ilerliyor. Biz entegre etmemiz gereken birimleri, bize ortak ederek ilerledik. Ortaklıkta birbirinizden öğrenirsiniz, entegrasyonda ise birbirinize öğretirsiniz. Biz o ikisini de sağlamış durumdayız. Böylece çok ciddi bir şekilde ölçek ekonomisini kullanarak maliyetleri düşürüyoruz. Aynı iş kollu ortak alt yapıyı kullanarak da gelirleri artırıyoruz. Çok değişik bir yapı… Dünyada bizden başka hiçbir havalimanı işletmesinde bu yapı yok. Biz havacılık sektöründe havayolu taşımacılığı hariç her alanda varız. Örneğin havalimanlarındaki yiyecek-içecek hizmetleri,gümrüksüz satış mağazacılığı duty free gibi alanları işletmek çok ayrı bir iştir. Havalimanlarındaki güvenlik, bilişim teknolojileri gibi birçok alanda hizmet veriyoruz. Özellikle havalimanlarında kullanılan bilişim sistemlerinin yazılımlarını yapabilmek, artı onların her türlü sorunlarına cevap verebilmek, dünyanın en gelişmiş yazılımlarını yazabilmeyi gerektiriyor. Yer hizmetleri ise bambaşka bir iştir. Yani bugün 8 bin kişinin çalıştığı çok emek yoğun bir iştir.
HAVALİMANLARI ÇOK AKILLI TESİSLER OLMAK ZORUNDA
Havalimanı inşaat teknolojisinde bugün hangi noktalardayız?
Havalimanları inşaatlarını yapabilmek çok özellikli bir iştir, çünkü en gelişmiş teknolojilerle inşaa edilmek zorundadırlar. Havalimanları akıllı binalar olmaya ve çok hızlı çözümler üretebilen binalar olmaya mecburdur.. Havalimanlarında çok büyük hacimlere hizmet verirsiniz. Örneğin, sadece Atatürk Havalimanı yılda ortalama 30 milyon yolcuya ve yaklaşık 300 havayolu şirketinin, 265 bin uçuşuna hizmet veriyor. Otoparkımızı yaklaşık 9 milyon araç kullanıyor, 32 milyon bagajı ayıklıyoruz. Bu rakamlara bakarsanız çok büyük ve ciddi rakamlar. Hatalar milyonda bir olmak mecburiyetinde ve bu hatayı düşük tutmak için de çok özverili çalışmak gerekiyor.
Dünya’da TAV örneği başka bir şirket daha var mı?
Havalimanı sektöründe böyle bizim yapımızda bir başka şirket yok. Biz bütün dallarda varız ama, ortaklıklar kurarak varız. Örneğin dutyfree alanında ATÜ, dünyanın en iyilerinden biri Heinemann ile ortağız. Yiyecek-içecek sektörü için, Türkiye’deki en iyilerden biri olan Bilintur ile ortağız. Yine Güvenlik için, sektörün en iyilerden Tepe Güvenlik ile ortak olarak bu işe başladık. Yer hizmetlerinde ise önce Havaş’a ortak olduk, sonra satın aldık. Yani hep bilgiye değer verdik. 21. yüzyıl yönetim tarzında başarılı olmak için binlerce yöntem sayabilirsiniz. Ama bunları indirgediğiniz zaman iki tane şey çıkar ortaya; birisi bilgi yönetimi, ikincisi de ilişkilerin yönetimi. Bilgiyi ve ilişkileri iyi yönetebilirseniz başarılı olursunuz. Biz bilgi ve ilişkiyi iyi yönettik. Yurt dışında iş alabilmek için iyi ilişkiler içinde olmanız, ve kendinizi iyi tanıtıyor olmanız gerekiyor Biz bir ülkeye gidiyoruz geliyoruz. Giderken de, oralara neden gittiğimizi, nasıl gittiğimizi, neler çektiğimizi, nasıl kendimizi tanıttığımızı kimse bilmiyor. İşi aldığımız gün; “Nasıl kaptınız bu işi…” diyorlar. Halbuki biz oralara 5 yıldır gidip geliyoruz. Örneğin, Katar işini almak için gitmeye başladığımda Atatürk Havalimanı’nın temellerini daha yeni atmıştık. 1998’den bu yana Katar’a gidip geldim ve işi 2006 yılında aldık. Muskat’a 4 yıldır gidiyorum, oradaki projeyi de geçen sene aldık. Geçtiğimiz Mart ayında iki havalimanının işletmesini devr aldığımız Makedonya’ya 3 yıldır gidiyorum ve bu projeyi geçtiğimiz yıl aldık. Libya için yine yıllardır gidiyorum ve oradaki işi de geçen sene aldık. Ben derken ekibimle birlikte, ben ekibimle birlikte sahada olmayı çok seven bir yöneticiyim ve gerçekten böyle olması gerektiğine inanıyorum. Ekip arkadaşlarımla, şirket içi ve şirket dışı ilişki yönetiminin yanısıra şirket içi ve şirket dışı bilgi aktarımıyla biz bunu başardık.
iŞ HAYATI PEDAL ÇEViRMEYE BENZER
“Hiçbir zaman durmak yok. Çünkü iş hayatı bisiklette pedal çevirmeye benzer. Devamlı gelişim, devamlı yenileme… Bizi başarıya götüren bu…”
İş hayatında zirveye çıkmak için sizce neleri başarmak gerekiyor, neye önem vermek lazım?
Durmak hiçbir zaman yok. Çünkü iş hayatı bisiklette pedal çevirmeye benzer. Pedal çevirmeyi durdurursanız düşersiniz. Pedal çevirme derken devamlı gelişim, devamlı yenilikten bahsediyoruz… Biz bu noktada fark yaratıyoruz. Ciddi bir eğitim programımız var. Geçtiğimiz yıl 14 bin personelimiz alanlarında eğitimlere katıldı. Harvard’a, MIT’ye de gönderdiğimiz arkadaşlarımız var. Müşteri odaklı, kaliteli hizmet, güvenli hizmet gibi kişisel gelişim eğitimlerimizin yanında, lisan eğitimi olanağı tanıdığımız arkadaşlarımız da var. TAV Akademi ile çok geniş bir yelpazede eğitim seçenekleri sunuyoruz.
BiZ 26 BiN KiŞiLiK BiR AiLEYiZ
“10 havalimanı, 42 milyon yolcu, 375 bin uçuş, yaklaşık 300 hava yolu şirketi, 10 milyar doları aşan iş hacmi, 3 milyon metrekarenin üzerinde havalimanı inşaatı, havalimanı inşaatında dünyada üçüncü, 2.5 milyar TL ciro ve 26 bin çalışanıyla biz TAV Grubu olarak büyük bir aileyiz.”
TAV Grubu kaç kişilik bir aile?
Şimdi TAV Havalimanları Holding olarak 12 bin, TAV İnşaat olarak da 14 bin çalışanımız bulunuyor. Biz 26 bin kişilik geniş bir aileyiz. TAV İnşaat bugün 10 milyar doların üzerinde bir iş yönetiyor. Ancak, TAV İnşaat’a düşen hisse 4 buçuk milyar Dolar civarında çünkü ortaklıklarımız var.. Çoğunda da lider biziz. TAV İnşaat’ın merkez ofisine baktığımızda 67 kişi çalışıyor ancak biz ekipleri bölgelere böldük. TAV İnşaat olarak iş yaptığımız bölgelerde büyük güçlerimiz var, örneğin Libya, Tunus, Mısır, Dubai, Abu Dabi, Muskat ve Katar’da da başarılı elemanlarımız var.
10 milyar dolarlık projeden söz ettiniz. TAV’ın bugün ulaştığı mali büyüklüğü nedir?
TAV İnşaat olarak 10 milyar dolarlık taahhüt var elimizde. TAV Havalimanları Holding geçtiğimiz yıl 1 milyar 310 milyon TL ciro yaptı ve karı da 111 milyon TL ve bu da baktığınızda 609 milyon Avro ciro yapıyor. Bu ciddi bir rakam… TAV İnşaat’a baktığınızda ise 800 milyon Avro gibi bir ciro gözüküyor. Toplamına baktığınızda ise TAV Grubu olarak, 1.4 milyar Avro’luk bir ciro söz konusu. TAV Havalimanları Holding’in yüzde 44 hissesi halka arz edilmiş durumda. Kurucu ortaklar olarak bizim hisselerimiz yüzde 50’nin üzerinde ve hiçbir zaman kontrol hisselerin altına düşmüyoruz. Şirket gelirlerlerini biliyorsunuz, işletmeden gelen paralar, sermaye artışı, ve elinizdeki varlıkların satışı. Biz bunu TAV Havalimanları Holding ile çok iyi götürüyoruz. Bizim iki türlü büyümemiz var, organik ve inorganik büyüme. Organik büyüme mevcut işlerimizin içinde yolcu artışıyla beraber yeni ticari alanlar yaratarak gelirleri artırıcı büyüme, ikincisi de inorganik büyüme dediğimiz dışarıdan yeni işler alarak portföyümüzü genişletmek. Özellikle de inorganik büyüme sermaye gerektiriyor. Yeni projelerimizi portföyümüzdeki projelerde yarattığımız değerle finanse ediyoruz.Mesela Tunus’u aldık, geliştirdik bitirdik ve Tunus’un yüzde 15’ini Dünya Bankası’nın yan kuruluşu IFS’ye sattık, yüzde 18’ini de Pan African(PAIDF) diye Güney Afrikalı büyük bir fona sattık. Buradan sağladığımız finansman ile hem kısa vadeli borçlarımızı ödedik, hem de Makedonya’nın sermayesini ayarlamış olduk. Yani bu yapıyı yönetebilmek için operasyonel ve finansal değerleri birlikte okuyarak çözümler buluyoruz ve şirketi büyütmeye devam ediyoruz.
TAV İnşaat havalimanı inşa ederken dış kredi mi kullanıyor?
Yüzde 30 civarında öz kaynak koyuyoruz. Yüzde 70’ini de proje finansmanıyla çok uzun vadeli kredilerle 10-15 yıllık krediler alarak götürüyoruz.
Çalıştırdığınız yabancı sayısı konusunda bilgi verir misiniz?
Yabancı sayısını direkt olarak veremem ama şu an için grubumuzda 23 değişik pasaporta sahip insan çalışıyor. Örneğin, bizim tüm yazışmalarımız mecburen İngilizce’dir. Çünkü merkez ofisimizde bile Amerikalı, İngiliz, ve Tunuslu arkadaşlarımız var, bu nedenle de iç genel yazışmalarda da İngilizce kullanıyoruz ki, bu arkadaşlarımız sıkıntı yaşamasınlar.
TAV’IN GELECEK 10 YILDAKi HEDEFi 100 MiLYON YOLCUYA HİZMET VERMEK
“Şu anda 42 milyon yolcuya hizmet veriyoruz. Gelecek 10 yılda hedefimiz 100 milyon yolcuya hizmet vermek.”
TAV sektöre girdiğinde “10 yılda 10 havalimanı” hedefiyle yola çıktı ve bunu gerçekleştirdi. Önümüzdeki 10 yıl için hedefleriniz nelerdir?
Gelecek 10 yıl için hedefimiz, şu anda 42 milyon olan yolcu sayımızı 100 milyona çıkarmak.
Hizmet anlayışınız ve bu konuda dikkat ettiğiniz unsurlar nelerdir?
Yolcu bizim için çok önemli. TAV Grup CEO’su olarak ben ve benimle birlikte çalışan yönetici arkadaşlarım şunu çok iyi biliyoruz ki; yanımızda çalışanlar bizim en kıymetli varlığımız. Yolcunun hizmeti iyi bir şekilde alabilmesi için, önce yanımızda çalışanların mutlu olması gerekiyor, eğer mutlu olurlarsa müşterilere daha iyi hizmet sunarlar. Müşterilerimiz mutlu olduğunda da otomatik olarak bizim paydaşlarımız da mutlu olurlar. Onun için bizim ana şemamız bu. Çalışanlar, müşteriler, paydaşlar ve ortaklar. Önce çalışanlar, otomatik olarak onlar müşterilerimize çok kaliteli hizmet verirler ve müşterilerimiz kaliteli hizmet alınca da hem paydaşlar hem de ortaklar alması gerekeni fazlasıyla alırlar.
Şeyh Edebalı’nın, damadı Osman Gazi’ye bir vasiyeti var. Diyor ki; “İnsanı yaşat ki, devlet de yaşasın!..” Siz bunu TAV’da uyguluyor musunuz?
Kesinlikle, biz buna çok değer veriyoruz.
BEN YETENEK AVCISIYIM
“Yeteneği bulmaya, onu eğitmeye ve onu kaptırmamaya çok değer veriyoruz.
Bir CEO’nun en önemli görevlerinden biri yetenek avcılığı. Ben bir yetenek avcısıyım.”
Siz TAV Grubu olarak insan kaynaklarına çok önem veriyorsunuz.
Çok önem veriyoruz. Yeteneği bulmaya, onu eğitmeye, onu kaptırmamaya çok değer veriyoruz. Havacılık sektörünün önemli isimlerinden Mısır asıllı Amerikalı Dr. Waleed Youssef, geçtiğimiz haftalarda gazetede çıkmıştı ve çok gururlanmıştım. Dr. Youssef’i özellikle Abu dabi’den transfer edip İstanbul’a getirdim ve “Strateji Direktörü” yaptım. Buna verebileceğim bir başka örnek ise, geçtiğimiz senelerde eğitim programımız çerçevesinde gittiğim MIT’de, kompleks sistemleri üzerine doktora yapan Gökhan Doğan adında bir Türk genciyle tanıştım ve onu hemen akşam yemeğe davet ederek TAV Ailesi’ne transfer ettim.. Ben zaman zaman böyle bir iki transfer yapıyorum ancak, bu iş tabikii insan kaynakları direktörlüğü tarafından yapılıyor. Ama yine de bir CEO’un en önemli görevi yetenek avcılığı. Ben hep yetenek avcılığı peşindeyim.
TAV’IN GÜCÜ: KÜRESEL İNSAN KAYNAKLARI
Küresel insan kaynaklarından faydalanıyorsunuz.
Bu çok önemliydi ve biz de küresel insan kaynaklarını kullanmaya başladık. Türk arkadaşlarımıza yurt dışında kesinlikle çok ihtiyaç olduğuna inanıyorum ancak Türk mühendislerinin, Türk işletmecilerinin uluslararası standartlardaki projelere uyumda biraz sorunları var. Biz bunun için ne yapıyoruz; oralardaki yabancı mühendislerin hemen altına pırıl pırıl gencecik Türk mühendis arkadaşlarımızı yerleştiriyoruz ve şimdi o mühendis arkadaşlarımız 7-8 yıldır ciddi eğitimler aldılar ve bizim talep mühendisliği dediğimiz, Türkiye’de hiçbir üniversitede direkt bir bölüm olarak olmayan, özellikle İngiliz ve İskoçların çok önem verdiği bir alanda uzmanlık kazandılar. Buna bir başka örnek ise kontrat mühendisliği bu da, mühendislik ve avukatlık gibi mesleklerin birlikte işlendiği bir alan, biz bunları bulamıyorduk genellikle bu alanlarda yabancı mühendislerimiz vardı. Şimdi ise bizim o yabancı arkadaşlarımızın altına yerleştirdiğimiz Türk mühendislerimiz ciddi anlamda kendilerini geliştirdiler. Bu bizim için çok önemli bir konuydu ve biz küresel insan kaynaklarını çok iyi şekilde kullanmayı başardık…
TÜRKİYE İNSAN KAYNAKLARI MERKEZİ OLABİLİR
Bir yetenek avcısı olarak, Türkiye’yi insan kaynakları açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? İyi yetenekler var mı ülkemizde?
Türkiye’de yetenekli insan gücü çok var. Baktığınızda Türkiye’de çok iyi eğitimli arkadaşlar ve müthiş bir potansiyel var. Bana bazen soruyorlar medyadaki arkadaşlarımız, “Kaç Türk işçi götüreceksiniz?” O çok eski modaydı. Ben istiyorum ki, Türk işçimiz burada üretsin, onun ürettiğini alıp götürelim yurt dışındaki şantiyeye. Biz buradan çok firma götürdük yurt dışına. Türkiye’den taşeron firma götürdük, malzeme götürdük. Girdiğimiz ihaleleri kazanabilmemiz için gittiğimiz ülkelerin yerel insan kaynağına göre teklif vermeniz avantaj sağlıyor. Ama oralara göre, malzemeyi Türkiye’den daha ucuza alabiliyorsunuz. Biz de, malzemeyi Türkiye’den alalım, Türkiye’deki istihdam artsın, yurt dışına da, hem Türkiye’nin önemli firmalarını, hem malzemelerini, hem de eğitimli Türk insanını götürelim diyoruz. Bu çok önemliydi ve biz bunu başardık. Türkiye finans merkezi olabilir diyorlar, olabilir. Turizm merkezi olabilir diyorlar, olabilir ama, insan kaynakları merkezi de olabilir. Daha olamadı. Bugün baktığınızda Türk firmalarında çalışan Hintli, Vietnamlı, Filipinli, Malezyalı mühendisler, yabancı firmalarda çalışan Türk mühendislere oranla daha fazla, bu sayıyı arttırmamız gerekiyor.
Türkiye insan kaynakları ihraç edebilecek duruma gelebilir mi?
Kesinlikle gelebilir. Çünkü Türkiye’de hakikaten dünya sıralamasına göre çok kaliteli üniversiteler var ve Türkiye’de eğitim artık bir yarış haline geldi. Türkiye, sahip olduğu bu insan kaynaklarını yurt dışında değerlendirebilecek bir insan kaynakları merkezi olabilir.
AVRUPA ULUSLARARASI HAVALİMANLARI KONSEYİ (ACI Europe)
Sizin uluslararası sivil toplum örgütlerinde bir göreviniz var mı?
Avrupa Uluslararası Havalimanları Konseyi’nin Yönetim Kurulu Üyesiyim. Bu çok önemli, Avrupa Uluslararası Havalimanları Konseyi Yönetim Kurulu Üyeliği demek Avrupa Birliği ile havacılık sektöründe iyi ilişkiler kurmak demek. ACI Europe’da 476 tane havalimanı var ve siz orada Türkiye’yi temsil ediyorsunuz. Ülkenizin hava sahasına ve liberalleşmesine Avrupa Birliği komisyonlarında katkılarınız olabiliyor. Avrupa Uluslararası Havalimanları Konseyi’nin eğitim kurumlarında, TAV’ın İnsan Kaynakları Direktörü eğitimci olarak ders veriyor. Bu eğitimlere farklı havalimanlarından birçok yönetici katılıyor ve TAV Havalimanları’nın üst düzey yöneticilerinden biri onlara ders veriyor. Bu çok önemli, bunların hepsi sizin ciddi bir şekilde bilinilirliğinizi artırıyor.
BİR HAYALİM GERÇEK OLDU
Türkiye’nin global gücü olan dev bir şirketi yönetiyorsunuz. İşinizi çok sevdiğinizi biliyoruz. Sani Bey, acaba işinizle ilgili olarak çok arzu edip de gerçekleşen bir hayaliniz oldu mu?
Atatürk Havalimanı’nı ilk açtığımız dönemlerdi. 2001 yılında, Kore Cumhurbaşkanı, Türkiye’ye gelmişti, ben de akşam çıktım evime gidiyordum. Anadolu Yakası’na doğru giderken, Türkiye’de bulunan Kore kökenli firmaların havalimanı çıkışından itibaren ne kadar elektrik direği varsa, direklerin üstüne bayrak astıklarını gördüm. Türkiye’de iş yapan bütün Kore firmaları… Hepsinde “Sayın Cumhurbaşkanım Hoş Geldiniz” yazıyordu. Kore Cumhurbaşkanı’nın kalacağı otele kadar bütün direklere asmışlar. Dedim ki; “Acaba bir gün, bir Türk firması da; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı yabancı bir ülkeye gittiğinde, böyle havalimanından otele kadar olan yolda, bütün direklere bayraklar asabilecek mi? Bir gün, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımızla Katar’a gittiğimizde, hava alanından otele kadar olan bütün direklerde; “Sayın Cumhurbaşkanımız , Sayın Başbakanımız… Hoş Geldiniz… TAV” diye yazdırdım. En mutlu günlerimden biriydi. Ülkeyi temsil etmek derken, bunu kastediyorum… Küreselleşme, uluslararası alanda tanınan ve bölgesel bir firma olmak demektir.
ÜLKELERİN GİRİŞ KAPILARINI İNŞA EDİYORUZ
TAV İnşaat olarak yabancı ülkelerde havalimanları inşa ediyorsunuz. İnşaa ettiğiniz havalimanları o ülkelere gelenler için ve o ülkelerden çıkanlar için önemli bir kapı… Ülke tanıtımına bir değer katıyorlar öyle değil mi?
Diğer endüstrilerdeki arkadaşlarımıza haksızlık etmeyelim. Onlar da çok ciddi şekilde Türkiye’yi yurt dışında tanıtıyorlar. Bizim farkımız; bir anlamda ülkelerin giriş ve çıkış kapılarını inşa ettiğimiz için ülkelere girişte ve çıkışta ilk ve son intibayı oluşturuyor olmamızdan kaynaklanıyor. Havalimanlarını yaptığımız için, o ülkelerin üst düzey yöneticileri ile tanışma imkanımız oluyor. Havalimanlarının bu tarz avantajları var ama, baktığınız zaman zor bir iş.
YOLCUYU KUYRUKTA BEKLETME LÜKSÜMÜZ YOK
İşinizin ne tür zorlukları var?
Arz ile talebin tüketildiği ve üretildiği yer ve zaman aynı. Üretiyorsunuz ve ürettiğiniz anda tüketiliyor… Burada müthiş bir enerji var. Müthiş bir sürat var. Halbuki, genelde üretirsiniz, depolarsınız, nakledersiniz, kullanıcıya gider, bir arıza olabilir, geri döner… Burada sistem böyle yürümüyor, üretim ve tüketim aynı anda gerçekleştiği için müthiş dinamik bir iş. Hizmet sektörü, şikayet aynı anda, hata aynı anda, çok dikkatli olmanız lazım. Ayrıca, bizim ülke olarak da diğer ülkelere oranla çok büyük bir lüksümüz yok. Bizde kuyruk olmayacak, yolcu pasaport ve güvenlikte fazla beklemeyecek… Hemen tepkiyi alırız. Örneğin; Amerika’da iki saat gümrükte, pasaport beklersiniz ama Amerika’nın o lüksü vardır, sizi bekletebilir. Ama bizim öyle bir lüksümüz yok. Bizim batılı ülkelere nazaran bir gömlek daha hassas olmamız gerekiyor. Özellikle de işletme hizmetlerinde.
ÇEVREYE SON DERECE DUYARLIYIZ
TAV’ın çevre çalışmalarından da bahseder misiniz?
TAV olarak biz çevreye çok duyarlıyız… ACI’ın çevre konusundaki projesine İzmir Adnan Menderes Havalimanı ile akredite olduk. İlk aşamada karbon salınımımızı ölçtürdük ve programın ilk aşaması için akredite olmuş olduk. Bu programın ikinci ve üçüncü kademeleri de var. Karbon salınımını azaltarak derecemizi yükseltmeye devam edeceğiz. Havalimanlarımızda doğalgazla elektrik üretimini kurduk. İzmir’de 100 bin ağaç diktik. Atıklarımızı ayırıyoruz, katı atık tesislerimiz var. Çevre bizim için çok önemli. Bizler elektrikli arabalara geçmek için çalışıyoruz. Apronda Havaş, terminallerde kullandığımız led ampüller, doğalgazla ısınma ve elektrik üretme gibi girişimlerimiz var.
YEŞİL HAVALİMANLARI (GREEN AIRPORT)
Denizlerde olduğu gibi havalimanlarında da mavi bayrak uygulaması var mı?
Evet… Buna “Green Airport” diyorlar. Yani “yeşil havalimanı”… Biz İzmir’de akredite olduk. Karbon salınımını ölçtürdük, birinci seviyedeyiz. Şimdi yavaş yavaş İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nın karbon salınımını azaltacağız, azalttıkça da bir üst seviyeye çıkacağız. İstanbul ve Ankara için de müracaat ettik. Öncelikle, uluslararası kuruluşlar geliyorlar ve bizim çevreye saldığımız karbonmonoksiti ölçüyorlar, daha sonra ne kadarını tedavi ederseniz bir üst seviyeye çıkıyorsunuz ve yeşil havalimanı olma yolunda ilerliyorsunuz.
YILIN 200 GÜNÜ İŞ İÇİN UÇUYORUM
Sonuca ulaşmak, başarıyı yakalamak şüphesiz çok büyük bir özveri ve efor gerektiriyor. Sani Bey, sizi ne zaman arasak mutlaka yurt dışında bulunuyorsunuz. Çok mu seyahat ediyorsunuz?
Evet, biz sektörün öncüsü olduk, çok zorluklar çektik. Bizim işimiz kolay değil. Ben, yılda 200 gün uçuyorum ve gittiğim her yerde de çok ciddi toplantılar yapıyorum. Gezmeye değil, hep sorunları çözmeye gidiyorsunuz. Ekip arkadaşlarım da aynı şekilde çok yoğun bir iş temposu ile çalışıyorlar. Bazen başka başka havalimanlarından çıkıp çok farklı bir havalimanında toplantı yapabiliyoruz, bu konuda asistanlarımız çok iyi çalışıyorlar, aramızda iyi bir koordinasyon var. Bazen dünyanın çok değişik yerlerindeki havalimanlarında buluşuyoruz ve toplantı yapabiliyoruz. Bu boyutta bir şirket yarattık işte.
Bu tempoya fiziksel olarak dayanmak da zor.
Her işin olduğu gibi bu işin de zorlukları var ama yapılması gerekiyor. Bir yere geldikten sonra bizim gibi iş yapan firmalarda artık ticaretin yanına ülke temsilciliğini getiriyorsunuz.Biz başarılarımızla Türkiye’yi de temsil etmiş oluyoruz. Bir Türk şirketi olarak Tunus’ta , Makedonya’da ve Gürcistan’da havalimanları işletiyoruz. Yurt dışına giden bir devlet büyüğümüz veya bir temsilcimiz için de gurur kaynağı oluyoruz. TAV, global seviyede bir marka yarattı, bugün havalimanı işletmesi dendiğinde artık herkes TAV diyebiliyor, çünkü TAV bugüne kadar kendini çok iyi tanıtarak aldığı başarılar da bilinirliğini arttırdı.
ATATÜRK HAVALİMANI’NA 60 MİLYON AVRO’LUK YATIRIM
İstanbul Atatürk Havalimanı’nın kapasitesi yeterli mi sizce?
İstanbul Atatürk Havalimanı’nın kapasitesi doğru düzenlemeler ve yapılanmalarla 50 milyondur ve bu da yeterli bir kapasitedir. Bir havalimanı mühendisi olarak şöyle söylüyorum; 50 milyondan sonra havalimanında yolcular için çok uzun yürüme mesafeleri oluşur, bagajın gelmesi çok uzun sürer ve kuyruklar uzar. Şu anda İstanbul Atatürk Havalimanı’nda yolcu sayısı yaklaşık 30 milyon, havalimanı kapasitesine ulaşmasına yakın üçüncü havalimanının yapımına başlamak gerekir diye düşünüyorum. Şu anda çok gerekli olduğunu düşünmüyorum. Yeni bir havalimanı demek 15-20 milyar Dolar’dan bahsediyorsunuz demektir, bunlar çok ciddi rakamlar. Atatürk Havalimanı’na yapılacak 500-600 milyon Dolar’lık yatırımla en az 15 yıl kazanırsınız.
İstanbul Atatürk Havalimanı “Gelişim Projesi” kapsamında ne kadar yatırım yaptınız?
Biz iki sene içinde 60 milyon Avro’luk bir yatırım yaptık. DHMİ’ye bakarsanız da 250 milyon Dolar’lık yatırımlar yapıyor.
Başbakan ve Cumhurbaşkanının kullanacağı yeni VIP salonu projesi ne durumda?
Yeni VIP Terminali’nde Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan’ın kullanacağı büyük bir salon yaptık ve yeni VIP Terminali hazır durumda. Yeni VIP Terminali, Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan’ın istediği anda DHMİ tarafından açılışı yapılarak hizmet vermeye başlayacak.
ESENBOĞA AVRUPA’NIN EN iYiSi
“Bizim terminallerimiz çok ileride. Son teknolojiyle yapıldı. Ankara Esenboğa Havalimanı geçtiğimiz yıl Avrupa’nın en iyisi seçildi.”
Türkiye’yi, Avrupa’daki havalimanı işletmeciliği ile kıyaslayacak olursak nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor?
Lokasyona göre farkediyor, mesela Münih iyi bir terminal ve çok iyi yönetiliyor. Bunun dışında Türkiye’deki özel havalimanları onlardan çok daha iyi yönetiliyor. Ankara Esenboğa Havalimanı, geçtiğimiz yıl 5-10 milyon yolcu kategorisinde Avrupa’nın en iyi havalimanı seçilmişti. Binalarımız, teknolojimiz Avrupa’daki çoğu havalimanından yeni, ancak lüksümüz fazla olmadığı için, daha hassasız. Müşteriye çok daha fazla önem verdiğimize inanıyorum. Bizim terminallerimiz çok ileride çünkü son teknolojiyle yapıldılar. Yeni yapılmış olması da, bizim için avantaj sağlıyor.
Kaynak: Ekonomivitrini