Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ULUSAL TAVRI İŞADAMLARINA İYİ ANLATMALI

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ULUSAL TAVRI İŞADAMLARINA İYİ ANLATMALI

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ULUSAL TAVRI İŞADAMLARINA İYİ ANLATMALI17.03.2010Dışişleri Bakanlığı ile işadamı örgütleri arasında son yaşananlar, her şeyden önce Dışişleri Bakanlığı'nın bu tür ‘ulusal tavır' gerektiren konuları işadamlarına, örgütleri kanalıyla çok daha iyi anlatmak zorunda olduğu gerçeğini ortaya çıkardı.
 
ABD ile yaşanan Ermeni yasa tasarısı gerginliği, özel sektöre de yansıdı. Daha doğru bir deyişle; Türk işadamı örgütlerinin ABD'li muhatapları ile yapacakları temasları ve ortak toplantıları da sekteye uğrattı. Dışişleri Bakanlığı ile işadamı örgütleri arasında son yaşananlar, bence her şeyden önce Dışişleri Bakanlığı'nın bu tür "ulusal tavır " gerektiren konuları işadamlarına, örgütleri kanalıyla çok daha iyi anlatmak zorunda olduğu gerçeğini ortaya çıkardı.
Geçen hafta ABD ile özel sektör temaslarının da ertelenmesi konusunda kamuoyuna yansıyanlar, aslında yaşananların sadece küçük bir bölümü. Her ne kadar işadamı örgütleri Dışişleri Bakanlığı ya da hükümetten bu konuda "yapın " ya da "yapmayın " diye bir talimat almadıklarını söyleseler de Dışişleri Bakanlığı ile bu örgüt yöneticileri arasında çok yoğun telefon trafiği yaşandığı ve bu temaslar hakkında son anda, alelacele erteleme kararı verildiği bir gerçek. Öğrendiğimiz kadarıyla Güney Kore toplantısı sırasında Başbakan Tayyip Erdoğan ile TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, yapılacak ABD temaslarını konuşmuşlar ve Başbakan'ın burada "gitmeyin" diye bir tavrı olmamış. Aksine Washington'da savunmaları gereken tezler üzerinde de konuşmuşlar.
Ancak ertesi gün Dışişleri Bakanlığı devreye girerek, "Böyle bir ortamda yapılacak temasların Türkiye'nin elini zayıflatacağı " tezi anlatılmış ve çok açık olmasa da bu temasların ertelenmesi istenmiş. İşte bu telefon trafiği üzerine TÜSİAD Başkanı, ABD uçağını iptal edememiş ama yapacağı resmi nitelikli temaslar programdan kaldırılmış. Yani son anda bir müdahale ve temasların ertelenmesi söz konusu...
Aynı şekilde nisan ayı başlarında DEİK'in organizasyonunda ABD'de yapılacak toplantı ve temaslar da resmi olarak iptal ya da ertelemeye uğramamış ama büyük ihtimalle erteleneceği de kendilerine söylenmiş.
İşte haftanın son iki gününde yaşanan bu gelişmeler, hem hükümetin kendi içinde ABD'ye konulacak tavır konusunda detaylı, koordineli bir planın var olmadığını gösteriyor hem de bu tür "ulusal tavır " gerektiren konularda Dışişleri Bakanlığı ile özel sektör arasında, işleyen, kurumsal bir organizasyonun var olmadığını...
 
Kurumsal bir model oluşturulmalı
TÜSİAD'ın ABD temaslarını iptal etmesinin ABD ya da Avrupa kamuoyunda önemli bir tepki çekmediği ortada. Öyle olunca da işadamları, haklı olarak, "Yaptığımız iş neye yaradı ki? " diye düşünüyorlar...
İşadamlarının her sorunda olduğu gibi, ABD ile yaşanan diplomatik kriz konusunda da olaya daha pragmatik, daha kolay yoldan sorun çözme amacıyla yaklaştıkları bir gerçek. Ancak buna karşılık hükümetin, Dışişleri Bakanlığı'nın da bu tür uluslararası diplomasi sorunlarını çözmek için kullanmak zorunda oldukları bazı argümanlara ihtiyaçları bulunuyor. İşte bu noktada "işadamlarının uymak zorunda oldukları, daha doğrusu uymak zorunda bırakıldıkları kararların çözüme hizmet etmemesi "nden yakınılıyor.
Genel olarak konuştuğunuzda işadamlarının, özellikle de büyük işadamlarının, "Türkiye'nin dışarıda söz sahibi olabilmesi için özel sektörün de devletle birlikte hareket etmesi gerektiğini " söylediklerini biliyoruz. Ancak bu yolla uluslararası çapta dev Türk şirketleri olabileceğini, ulusal menfaatler için dışarıda yönetimle birlikte hareket ederek, küresel anlamda özel sektör kanalıyla da söz sahibi olacağımızı, hep dile getirirler.
Peki, son örnekte gördüğümüz gibi neden şimdi bu konuda tepki duyuyorlar?
Siz sadece cesur birkaç işadamının çıkıp da "Hükümetin yaptığı yanlış, ABD ile özel sektör diyaloğu devam etmeli " dediğine bakmayın. Açıkça söyleyemiyorlar ama TÜSİAD, DEİK ve TOBB bünyesindeki işadamlarının, yöneticiler dahil çoğunun, kesilen ABD temaslarına içerlediklerini biliyoruz...
Sadece bu tepkilerini açıkça dile getiremiyorlar. Açıkça dile getirememelerinin bir nedeni; son yıllarda hep olduğu gibi, yine hükümetin, daha doğrusu Başbakan Tayyip Erdoğan'ın hışmından çekindikleri için. İkinci çekindikleri nokta ise bu tür açıklamalar yapmaları halinde kolaylıkla "Milli meseleler umurlarında değil, bütün düşündükleri kendi özel işleri, kârları " diye suçlanmaktan korkuyorlar.
Burada asıl sorun TÜSİAD, DEİK, TOBB gibi özel sektör kuruluşlarının, işadamlarının, ABD ile yaşanan diplomatik ilişkiler ve Türkiye'nin planı konusunda bilgi sahibi olmamaları. Daha doğrusu yapılanın, yapılmak istenenin ne olduğunu bilmemeleri... Aksi takdirde, yani Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığından emin olsalar, temasların kesilmesine itiraz etmezler. Belki daha müdahaleye gerek kalmadan kendileri bu temasları erteler ya da iptal ederler.
Bence asıl sorumluluk Dışişleri Bakanlığı'nda. Dışişleri Bakanlığı'nın her şeyden önce Türkiye adına özel sektör tarafından yapılacak temaslara önceden hâkim olması, bilgi sahibi bulunması gerekiyor. İkincisi; Dışişleri Bakanlığı bu tür olaylar ortaya çıktığında, bence kendiliğinden harekete geçip, bu tür uluslararası ilişkide bulunan özel sektör kuruluşlarına, yaşanan diplomatik gelişmelerle ilgili bilgi vermeli. Hatta bence bu tip ciddi konularda kurumsal olarak özel sektör kuruluşlarını, bu konudaki uzmanları toplayıp, açıkça tartışıp, farklı bakış açılarını ve değişik yöntemleri de sormalı, tartışmalı..
Daha sonra bu mekanizmayı çift yönlü işletip, son dakika kararlarına gerek olmadan, çok önceden ilkesel olarak nasıl bir tavır takınılacağını, bu özel sektör kuruluşlarına bildirmeli. Böyle olursa, yani kurumsal bir işbirliği sağlanırsa, o zaman özel sektör kuruluşları resmi tezleri üyeleri olan işadamlarına iletirler, bu işadamları ayrıca yabancılarla kendi özel temaslarında da bu tezleri savunurlar.
Dışişleri Bakanlığı, Başbakan'ın "ben yaptım oldu " tavrını benimsemeyip, daha çağdaş, kurumsal ve kalıcı işbirliği yöntemlerini geliştirmek zorunda. Hükümetin "Bana yakın işadamı örgütlerine son anda söyler yaptırırım " diye rahat hareket etmesi, Dışişleri Bakanlığı'na da dışarıda asıl sözü dinlenen işadamlarının örgütlerine, son anda "Bu bizim elimizi zayıflatır, iptal etseniz iyi olur " deme yolunu açmamalı...
Hükümete yakışabilir ama Dışişleri Bakanlığı bürokrasisine, bu tavır yakışmıyor.
 
Kaynak:Referans
Gayrettepe Mahallesi, Barbaros Bulvarı Dr. Orhan Birman İş Merkezi No:149/6 Beşiktaş 34349 İstanbul
+90 212 663 08 85 | +90 530 960 84 24
+90 212 663 62 72
utikad@utikad.org.tr