Devlet özel sektör işbirliğiyle gerçekleştirilecek yatırımların Türk limancılığını çok önemli bir seviyeye ulaştıracağını düşünen Özgür Kalelioğlu, ayrıca devletin özelleştirme sürecinde atılım yapacak şirketlere destek olması gerektiğini belirtti.
Yaşanan ekonomik krizin etkilerinin en iyi görüldüğü yerlerden olan limanlar, dünya ticaretinin olduğu kadar Türkiye'nin de atardamarlarını oluşturuyor. İhracatını ve ithalatını yoğun olarak denizyollarıyla gerçekleştiren Türkiye'nin en büyük özel konteyner terminali olan Marport, 2009 yılında bin 432 gemiye hizmet vererek, 1.3 milyon TEU elleçleme işlemi gerçekleştirdi. 2008'e oranla yüzde 15'lik bir düşüş yaşansa da Marport, kriz nedeniyle pazardaki hareketin yavaşlamasıyla gemi yüklerine yansıyacağını bekliyordu. 14.5 metrellik draftıyla Türkiye'nin tek derin su konteyner terminali olan Marport 2009'da dev konteyner gemilerine de hizmet verdi. Haziran ayında 336 metre uzunluğunda 45.60 metre genişliğinde ve 9 bin 200 TEU kapasiteli Panama Bandıralı MSC Sindy gemisi, eylül ayında MSC Madeline Marport'a uğrak yaptı. Türkiye'nin ilk ihtisas limanı olan Autoport'u da bünyesinde bulunduran Arkas Holding'in Liman Hizmetleri Grubu Ticaret ve Sistem Direktörü Özgür Kalelioğlu ile Marport ve Autoport'a ile Türk limancılığının geleceğine ilişkin bir söyleşi gerçekleştirdik.
Marport için 2009 yılı nasıl geçti?
2009 Marport için beklentiler düzeyinde geçti. Marport Türkiye'nin en büyük transshipment limanı ve kapasite itibariyle en büyük limanı. Aynı zamanda en gelişmiş sisteme ve en gelişmiş ekipmana sahip bir liman. 3 SSG (Ship to Shore Gantry) ve 35 RTG (Rubber Tyred Gantry) vinç var. 1.8 milyon TEU kapasitesi var. 2008'de 1.55 milyon TEU, 2009'da da 1.3 milyon TEU elleçledik. Proaktif davrandığımız için çok da fazla etkilenmedik açıkçası.
Kriz sürecini nasıl yönettiniz?
Biz krizi eleman çıkararak değil operasyonel alanda maliyetleri düşürerek atlatmayı denedik. Bununla da gurur duyuyoruz. 2009 yılında ağırlığımızı eğitimlere verdik. Yeni performans sistemi geliştirdik operatör bazlı ve çalışanların durumlarını ölçebiliyoruz. Bu da çalışanları motive ediyor. Az ekipman kullanımıyla da maliyetleri aşağıya çektik. Bunun dışında proje yükler oluşturduk. Mesela demir-çelik yükü veya rulo yükü için özel ekipmanlar ürettik ve açık genel kargo olarak gelip giden demir-çelik yüklerini konteynere soktuk. Türkiye ve dünya genelinde şöyle bir sarhoşluk vardı; sanal bir dünyada büyük bir para döngüsü var sanılıyordu. Ama anlaşıldı ki durum böyle değil.
Hangi bağlantılarda deniz taşımacılığı olumsuz etkilendi?
Karadeniz'deki direkt hatlar azalsa da bizim transshipmentlerimizdeki azalma lokal yükler gibi radikal bir şekilde azalmadı. Genel itibariyle hatlara baktığımızda iptal olan direk seferler oldu Uzakdoğu'da. Karadeniz bağlantısı olarak sadece İstanbul bağlantısı yapmak zorunda kaldılar. İptal olan hatların birçoğu birleşerek konsorsiyum oluşturdular. 2010 yılında direk servisler tekrar başlayacaktır diye tahmin ediyorum. Ama 2008 senesine de geri döneceğiz diye de bir şey yok.
2009'DA OTOMOTİV YÜKÜ TAŞINMADI
Autoport'un performansı 2009'da ne oldu?
Krizden en çok etkilenen otomotiv sektörü olduğu için imza aşamasına gelmiş ya da imzalamış olduğumuz kontratlarda bazı gecikmeler oldu. Biz de temiz ama volümlü genel kargo yüküne ağırlık verdik Autoport'ta. Rulo çelik, alçıpan, ipek ve kağıt taşıması gerçekleştirdik. Yani Autoport'ta otomotiv dışına çıkıldı. Ancak şöyle bir avantajımız var, rıhtım kapasitesi çok büyük olduğundan ve arka kapasitesi 160 dönüm civarında olduğundan dolayı yaptığımız yükün yüzde 90'ını direk rıhtımdan çıkardık. Otomobil yükü 2008 yılında yaptık 1 gemi. 2009 yılında ise hiç otomotiv yükü yapmadık. Bizim bu işleri alabilmemiz için hem böyle bir hizmet kalitesiyle otomobil limanına yatırım yapıp hem de cüzi miktarlarda iş yapmamamız gerekiyordu. Onun yerine biz beklemeyi tercih ettik.
Yeni bir yatırım için krizle karşılaşmak pek de iyi olmadı diyebilir miyiz?
Kapasitenin doğru kullanılması açısından iyi bir zamana denk geldi aslında kriz. Eğer kriz operasyonel olduğumuz bir döneme rastlasaydı tüm beklenti ve bütçeler şaşacaktı. Biz yatırımımızı bir plan çerçevesinde gerçekleştirdik ve 3-5 sene bir geri dönüş beklemiyorduk. Benzer durumu 1996'da konteyner limanında da yaşadık. Bizim hedefimiz 2011'de ivme kazanacak otomotiv sektörüyle birlikte bir yada 2 üretici veya ithalatçıyla anlaşmak. Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. Şu an Türkiye'deki ilk ve tek otomobil limanı olan Autoport hizmetinden, tüm üretici ve ithalatçılar faydalanmak isteyecektir.
Açık yük taşımaları ne durumda?
Açık yüklerden çok memnunuz. İyiye doğru bir gidişat var. Kaliteli ve güçlü firmalarla çalışıyoruz. A'dan Z'ye bu sektör içinde olduğumuz için hemen hemen bütün armatörlerle dirsek temasındayız. Açık yük işini de yaptığımızı onlara anlattık. Uygun gördüğümüz müşterilere gittik. Temiz, elleçlenebilir yükü olan firmalara, acentelere gittik. Bu şekilde pazarlama faaliyetlerini sürdürdük. Amacımız açık yüke de hizmet vermek ama aynı zamanda otomobile hizmet vermek. 2010'da 750 bin ila 1.250 milyon ton açık yük taşıması hedefliyoruz.
ÖZELLEŞTİRME VE ORTAK PROJEDE DEVLETLE ÇALIŞMAYA HAZIRIZ
Türkiye'deki ihtisas limanlarının gelişimini yeterli buluyor musunuz?
Özelleştirmeyle başlayan bir ihtisaslaşma sürecine girildi Türkiye'deki limanlarda. Ancak limanların birçoğu özelleşmedi hala. Konteyner alanında ihtisaslaşmadan bahsediyorsak her ne kadar Marport dünyanın sayılı limanları arasında yer alsa da Türkiye olarak bu anlamda olması gereken yerde değiliz. Ulaşılması gereken nokta demiryolu bağlantısı olan, karayoluna direk bağlantısı olan, en az 3 km rıhtımı olan rahat bir arazide çalışmaya müsait bir limanın olması. Bu henüz Türkiye'de yok ama olacak. Eğer ihtisaslaşmış bir limandan hizmet almaya adım atılırsa limanlar kendi alanında gelişerek hizmet vermeye devam ederler.
Konteyner limancılığının gelişmesi için hangi adımlar atılmalı?
Konteyner limancılığında atılması gereken çok adım var. Devletin özelleştirme sürecinde gerçekten atılım yapacak şirketlere destek olması gerekiyor. Bürokrasinin hızlanması, yatırımların yapılması, derinleştirme gereken limanlarda destek verilmesi gerekiyor. Mevcut limanlarımız geliştirildiği takdirde talebe arz gösterecek potansiyele sahip. Özelleşerek ya da devletle anlaşma sağlanarak yatırımcıların yatırım yapmasına olanak sağlanırsa istenen duruma gelinebilinir.
Kaynak: Transport