"Bizim iş modelimiz markalı taşımacılık" diyen Ali Sabancı, iç hatlarda olduğu gibi dış hatlarda da serbestleşmenin olması gerektiğini söyledi.
Esas Holding 2005 yılında Pegasus Havayolları'nı satın aldı ve o dönemden sonra Pegasus hızlı ve başarılı bir büyüme trendi içine girdi. 1990'dan bu yana havacılık sektöründe faaliyet gösteren Pegasus'un son 5 yılda kaydettiği bu hızlı büyümede; Sabancı Ailesi'nin havacılık sektörüne girmesi ve Ali Sabancı gibi genç bir işadamının deneyimli bir ekip ile Pegasus'u yönetmeye başlaması en önemli etkenler arasında yer alıyor. Tabii bir de Türk sivil havacılık sektöründe iç hatların rekabete açılmış olması bu hızlı büyümede ve elde edilen başarıda bir diğer önemli etken. Pegasus'un bugün geldiği noktayı rakamlarla ifade etmek gerekir ise; 24 adetlik uçak filosu ile 2009'da 5 milyon 900 bin yolcu, Ali Sabancı'nın deyimi ile misafir taşıdı.
Bünyesindeki diğer havayolu markası olan İzAir'in uçuşları hariç tüm uçuşlarını Sabiha Gökçen'den gerçekleştiren Pegasus, şu günlerde mart ayı içinde başlayacak Paris uçuşlarına hazırlanıyor. Pegasus'un şu günlerde yaşadığı bir diğer heyecan ise Vodafone ile yapılan CepPegasus hizmeti.
VODAFONE İLE CEPPAGASUS İŞBİRLİĞİ
Son yılların 'girişimci' denince akla gelen en popüler ismi Ali Sabancı, söyleşiye Vodafone ile anlaşmasını imzaladıkları CepPegasus hizmetini anlatarak başladı. "Nedir bu Vodafone ile Pegasus arasında işbirliği?" diye sorduğumuzda Pegasus Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı iki firma arasında yapılan işbirliğini şöyle anlattı: "Bizden ayda 500 bin misafir geçiyor. 2009'u biz 5 milyon 900 bin küsur misafir ile kapattık. Yani 24 uçaklık filomuzda 5.9 milyon misafir taşımışız. Bu potansiyel sim kart pazarlayanlar için de kredi kartı pazarlayanlar içinde önemli oranlar. Ayrıca uçaklar aktif pazarlamaya çok müsait. Çünkü, yolcular ya kitap, gazete, dergi okuyacaklar, ya yemek yiyecekler. Hareket alanları dar. Biz günde ortalama 17 bin misafir ağırlıyoruz. Bu 17 bin misafir en az 37 dakika, en fazla da 6.5 saat uçuyor. Bizim Vodafone ile yaptığımız çalışma futbol kulüplerinin bugün yaptığı Fenercell, Kartalcell, GScell, TrabzonCell tipi bir çalışma olacak. Bizimkinin adı CepPegasus olacak. Örneğin bir Fenerbahçeli, Fenerbahçeli olduğu için Fenercell kullanır. Oysa CepPegasus'u alanlar Pegauslu olduğu için almayacak. CepPegasus rakiplerine oranla daha iyi tarife imkanı sunacak."
HAVALI REKLAM!
Beko ile de bir anlaşma yaptıkları ve uçaklarının dış yüzlerinde Beko yazılarının ve renklerinin olacağını belirten Sabancı, Beko dışındaki markalarla da bu tip çalışmalara gideceklerini söyledi. Sabancı, bu reklâm gelirlerinin tek kısıtlayıcı tarafının uçaktaki Pegasus ve flypgs.com yazılarının küçük görünmesi olacağını söyledi. Bu çalışmadan dolayı markalarının ikinci plana düşmüş görüntüsünün oluşacağını ifade eden Sabancı, tüm bu çalışmalarına rağmen sektörde markalaşmanın ne kadar önemli olduğunun bilincinde olduklarını kaydetti.
ERKEN BİLET ALAN DAHA AZ ÖDÜYOR
Son zamanlarda 'erken rezervasyon' yap ve ucuza tatil yap' diye bir sloganın başladığını belirten Sabancı, kendilerinin bunu çok iyi bir şekilde uyguladıklarını anlattı. Sabancı, 2010'a ait 78 TL'nin altında nisan-ekim dönemine ait 650 bin tane koltuklarının 100 bin tanesinin (5 Şubat) şimdiden satıldığını kaydetti. Pegasus'tan erken bilet almanın çok büyük avantajları olduğunu söyleyen Sabancı, Pegasus misafirlerine sağlanan avantajlarla ilgili şunları söyledi: "Örneğin siz İstanbul-İzmir uçak bileti alıyorsunuz. İstanbul-İzmir arası 2 saat sonra bir başka arkadaşınız da bilet alıyor. Ancak arkadaşınız bilete daha fazla ödeme yapıyor. Nasıl oluyor? Bu uygulama ile ilgili bir bilgisayar yazılımı var. Uçak doldukça otomatik olarak fiyat yükseltiyor. Erken rezervasyon yap, ucuz bilet al mantığı çok doğru bir mantık. Bu konuda pazar buna daha yeni uyanıyor. Bana yazın arkadaşlarımdan mesaj geliyor. 'Yuh be ben de seni düşük maliyetçi bir şey sanıyordum.' Ben o zaman anlıyorum ki, bu kişi yakın zamanda bilet almış. Zaten uçağın yüzde 90'ı dolu 350 TL'ye bilet alıyorlar. Ama o uçakta 50 TL'ye de uçan var. İşin püf noktası bu. Bileti erken alırsam ve sonra biletimi iptal edersem ücret kesilir, fazla bagajda kısıtlama var, yemek paralı, su paralı misafirlerimiz bunlara bakmıyor. Herkesin bir iş modeli var. Bizim iş modelimiz markalı taşımacılık."
PEGASUS'UN HİZMET TARİFİ
Pegasus'la uçanların düşük fiyatla uçtuğunu ancak suya bile para ödemek zorunda kaldığını hatırlattığımızda Sabancı, bu durumun misafirleri arasında bir sıkıntı yaratmadığını söyledi. "Pegasus'un hizmet tarifinde yeni uçak var. Mümkünse zamanında kalkmak var. En düşük tarifede uçmak var. Bu uygulamaları gören misafirimiz diyor ki, 'Ben Pegasus'un hizmet tarifini anladım.' Bu nedenle suyun bile parayla satılması bir sıkıntı yaratmıyor" diyen Sabancı, Pegasus'ta ikramların paralı olması ile ilgili şunları söyledi: "Şu mantık var. Yanında oturan adam yemek yiyor, sen yemiyorsun. Sen eğer adam için bu yemeğe bedavaya getirmek istiyorsan; yemeyen adamdan da para alman lazım. Esasında yemek bedava değil, fiyata dahil. Biz ilk başladığımızda sıcak poğaça veriyorduk. İkinciyi isteyenler vardı. Bir keresinde Trabzon-Ankara, Ankara-İstanbul uçağında Trabzon'dan kalkan yolcu ikinci poğaçayı alamadığı için uçaktan indi. En azından kendisi böyle ifade etti. Suyun dahi para ile satılması konusuna gelince bizim Ankara Müdürü bir ağabeyimiz vardı. Ferman Aslan. Sektörün duayenlerindendir kendisi. Bir gün biri demiş ki Ferman Ağabey'e 'Ya sudan bile para alıyorsunuz?' Ferman Ağabey de şöyle cevap vermiş: 'Yerden 10 bin metre yukarıda, çok güzel bir bayan size bir su sunuyor, onun bir bedeli olmaz mı beyefendi' demiş. Bugün ABD'de bile bagaj gelirleri toplam gelirlerin yüzde 20'sini oluşturmaya başladı. Artık insanlar aldığı hizmetin parasını ödeyecek."
ZAMANIDA KALKIŞTAN ÇOK ZAMANINDA VARIŞ ÖNEMLİ
"Size en çok suyun dahi parayla satılması konusunda mı eleştiri geliyor?" diye sorduğumuzda Sabancı şunları anlattı: "Sabiha Gökçen'in yeni terminali yakın zamanda hizmete girdi, biliyorsunuz. Terminal muazzam ama operasyon iyi değildi. Dolayısıyla bizim en önemli silahımız zamanında kalkmak. Sabiha Gökçen'deki yeni terminal ilk açıldığında 1-1.5 ay kadar zamanında kalkışımız bayağı kötüye gitti. Havacılık çok hızlı büyüyor. Bu hızlı büyümeden dolayı havalimanlarının altyapısı otobüsünden, bagaj arabasına kadar birçok konuda yetersiz olabiliyor. Bana son zamanlarda en çok zamanında kalkış konusunda şikayet geldi. Heathrow Terminal 5'te ilk açıldığında İngiliz Havayolları'nın anasını ağlattı. Zamanında kalkış ile ilgili Batı'da şöyle bir durum var: Zamanında kalkıştan çok zamanında varış önemli. Doğru rotayı seçiyorum, 10 dakika geç kalksam da zamanında varıyorum. Batı'da bu önemli. Önemli olan uçağın zamanda varması. Diyelim ki uçak zamanında kalktı ama Atatürk Havalimanı'nın çevresinde 40 dakika dolaştı. O zaman zamanında kalkmanın da bir anlamı kalmıyor."
2015'e kadar filo büyütmeye gideceklerini ve filodaki bütün uçakların kendi öz sermayelerinden oluşacağını kaydeden Sabancı, önümüzdeki nisan ayına kadar filolarına 3 yeni uçak daha katacaklarını ve uçak sayılarının 27'ye çıkacağını söyledi. Sabancı, 2010 sonunda filolarında 32 uçağın olacağını kaydetti. Türkiye'de yeni uçak alabilen 3 tane havayolunun olduğunu söyleyen Sabancı, bunların THY, SunExpress ve Pegasus olduğunu ileri sürdü.
Ocak 2005-Aralık 2009 arasında 4 yılda Türkiye'de iç hat pazarının her yıl yüzde 20 büyüme gösterdiğini Pegasus'un ise yüzde 42'lik bir büyüme başarısı yakaladığına dikkat çeken Sabancı, öte yandan Pegasus'un bu süre içinde uçtuğu pazarlarda ise yüzde 23 büyüme gösterdiğini kaydetti.
BIRAKIN HERKES SERBEST KOŞULLARDA DÖVÜŞSÜN!
Dünyada giderek low-cost havayollarının büyüdüğüne dikkat çeken Sabancı, buna en güzel örneğin easyjet Havayolları olduğunu belirtti. Low-cost havayollarının pazar oluşturma yeteneği olduğunu söyleyen Sabancı, Türk sivil havacılığının bunu benimsemesi gerektiğini ifade etti. Low-cost'ların talebi artırdığını vurgulayan Sabancı, "Bırakın herkes serbest koşullarda dövüşsün. Şu an serbest koşullarda dövüşülmüyor. Ben neden Atatürk Havalimanı'nda uçamıyorum? Ben neden İran, İtalya, Bulgaristan, Suriye, Lübnan, Azerbaycan, İsveç, Rusya, Ürdün, Kazakistan, Ukrayna gibi ülkelere istediğim gibi uçamıyorum?" diye sordu.
İç hatlardaki serbestleşme gibi dış hatlarda da serbestleşmenin olması gerektiğini vurgulayan Sabancı, ikili anlaşmalar ve bayrak taşıyıcı mantığının dış hattaki serbestleşmenin önünde bir engel olduğunu söyledi. Sabancı dış hatlarda serbestleşmenin olması gerektiği ile ilgili şunları söyledi: "Kafanın şöyle çalışması lazım. Sen havayollarını koruyan bir otorite mi olmak istiyorsun yoksa uçan misafirleri mi koruyan bir otorite olmak istiyorsun? İç hatta serbestleşme olmadan önce 2003'te THY'nin pazar payı yüzde 97 idi. O zaman takriben 4 milyonun üzerinde misafir taşıyordu. Yüzde 97 olan pazar payı 2009'de yüzde 57'ye düştü ama 11 milyon misafir taşıdı. Eğer iç hatta yapılan serbestleşme dış hatta yapılırsa Türk sivil havacılık sektörü daha da büyüyecektir."
SON ÇEYREKTE HALKA AÇILACAĞIZ
2009'de 2008'den daha fazla kar ettiklerini söyleyen Sabancı, kar miktarını tam olarak veremeyeceğini çünkü kasım-aralık gibi halka açılacaklarını söyledi. Hedeflerinin 2010'un son çeyreğinde halka açılmak olduğunu vurgulayan Sabancı, "Şu anda bankacıları tutuk. Avukatları tutmak üzereyiz. Onlar bana, 'kritik rakamları artık söylemeyeceksin' dedi. O nedenle bu rakamları söylemiyorum. Yani halka açıldığımızda artık istediğim gibi konuşamayacağım. Daha yuvarlak kelimeler kullanmak zorunda kalacağım" dedi ve borsaya açılmanın firmalara getirdiği faydaları şöyle sırladı: "Borsaya açılmanın birçok kısıtlamaları elbette var ama halka açılmanın çok önemli faydaları da var. Bir kere biz dünya finansman piyasalarından finansman kaynağı elde edebiliyoruz. Yabancı yatırımcı sana para verirken öncelikle bunu işliyor. Senin hissedarların dünyanın her yerinde olabiliyor. O hissedarlar sana zaman zaman disiplin koyuyor. Bazen senin yapacağın stratejiyi uygun görmüyor. Bu da belli bir disiplin getiriyor. Borsaya açılmak ile elinizde bir diploma oluyor. Bu diplomada yabancı yatırımcıya güven veriyor."
AIR BERLIN AVRUPA'NIN 5'İNCİ BÜYÜĞÜ
Söyleşimizin son bölümünde Pegasus-Air Berlin ortaklığından da bahseden Sabancı, Pegasus'un yüzde 16.5 hissesine sahip olduğu Air Berlin'in 2009 yılında 27.9 milyon misafir taşıdığını söyledi. Sabancı, bu rakamların Air Berlin'i Avrupa'nın 5'inci büyük havayolu firması yaptığını ifade etti. Air Berlin'in filosunda 143 uçağı bulunduğunu 158 uçaklık da siparişi bulunduğuna dikkat çeken Sabancı, "Mesela Boeing ile konuştuğum zaman bir tarafımda Air Berlin bir tarafımda da Pegasus ile 100 uçak konuşuyorum" dedi.
Kaynak: Transport