Antrepocular, devletin geçici depolama haklarını ellerinden almak suretiyle TASİŞ ve TCDD'yi parlatarak kendilerinin yok edileceğini öne sürüyor.
Antrepocular, devletin geçici depolama haklarını ellerinden almak suretiyle TASİŞ ve TCDD'yi parlatarak kendilerinin yok edileceğini öne sürüyor.
Antrepocu ve nakliyecilerin tüm karşı çıkışlarına rağmen 5 Ekim 2009’da devreye giren Gümrük Yönetmeliği’nin 83/4 maddesindeki değişiklik ile yüzde 70 iş kaybına uğrayan sektör temsilcileri, bu hakkın geri verilmesine yönelik mücadelesini sürdürüyor.
A tipi genel antrepolara ‘geçici depolama’ statüsünde eşya konulması uygulaması görevinin ellerinden alınmasının sektörü bitirme noktasına getirdiğini dile getiren Gümrüklü Antrepocular Derneği (GAD) Başkanı A. Murat Özkabaş, “ Gümrük Müsteşarlığı bu görevi yeniden TASİŞ, TCDD gibi devlet kuruluşlarına devrederek, haksız bir rekabet ortamı yarattı” dedi.
“530 işletme yok sayılıyor”
“Türkiye’de şu anda 530 adet A tipi genel antrepo bulunuyor. Devlet 2000 yılından itibaren genel antrepolara tanıdığı bu hakkı alarak, 530 işletmeyi yok sayıyor” diyen Özkabaş, “A tipi genel antrepolar, yurtdışından gelen malların gümrük öncesinde depolanmasını sağlamışlardır. Bu işletmeler, 1996 yılından beri büyük yatırımlar yaparak bu noktaya geldiler. Şu ana kadar bütün makine, forklift, taşıma araçları için yapılan yatırımların da kaybı söz konusu. Ayrıca, 530 antreponun yaklaşık 25 bin kişilik çalışanı da uygulamadan zarar görüyor. Türkiye’ye gelen tüm malın yüzde 85’i geçici depolama statüsünde işlem görerek gümrükten çıkıyor. Yüzde 15’i ise antrepo statüsünde kalıyor. Devlet yeni çıkan kanunla bize diyor ki, ‘Bu yüzde 85’lik hakkı ben senin elinden alıyorum ve bu işi TASİŞ, TCDD gibi bir resmi kuruluşlara veriyorum, artık siz bu işi yapamayacaksınız.’ Biz artık o pastanın sadece yüzde 15’ini alabiliyoruz. Oysaki TASİŞ’in kuruluş amacı, gümrük depolarında tasfiye kapsamındaki malları toplamak, değerlendirmek ve ekonomiye kazandırmak. Ama bugün 10 sene öncesine bir geri dönüş var. Yani devlet şu anda kendi depolarında bizimle rekabet ediyor. Ayrıca devlet gümrüklere 500 metre uzaklıkta olan yerlere ‘geçici depolama’ hakkı tanıyarak, özel sektörde de haksız rekabete yol açıyor. Halkalı, havalimanı ve Ambarlı’da bu uygulamadan yararlanabilen üç antrepo var. Bunlar yüzde 85’lik pastadan hak sahibi oluyorlar. Burada bir haksız rekabet var. Gümrük Müsteşarlığı önce gümrüğe 5 km yakınlıkta kaç adet geçici depolama yeri ve antrepo olduğunu sorguladı, fakat 500 metre mesafedeki yerlere izin verileceğine dair tebliğ çıkarıldı ve çemberi son derece daralttılar. Antrepolar gümrüğe 50 km mesafede olabilmekte iken, geçici depolama yerlerinin Gümrüğe yakınlık mesafesinin neden 500 metre ile sınırlandırıldığını ve bunun hangi kriterlere göre yapıldığını da anlamak mümkün değildir. ” şeklinde konuştu.
“Gerekçe tatmin edici değil”
“Yapılan haksızlığı devletin birçok kurumuna yazdığımız dilekçelerle anlatmaya çalıştık. Ancak henüz tatmin edici bir yanıt alamadık” diyen Özkabaş, konuyla ilgili şunları kaydetti: “Bu uygulamanın gerekçesi olarak antrepolarda bazı usulsüzlükler tespit edildiği öne sürülüyor. Sayın Bakanımızla yaptığımız görüşmede bu uygulamanın nedenini kendisine bizzat sorduk, fakat net bir yanıt alamadık. Bu şu anlama geliyor. Devlet 2000 yılından beri sektörün yaptığı bu yatırımları görmemezlikten geliyor.
“Uygulama herkese zarar veriyor “
Yeni uygulamanın hem nakliyecileri hem de ithalatçıları da olumsuz etkilediğini öne süren Özkabaş, konuyla ilgili şunları söyledi: “Devlet diyor ki, ‘Önce malınızı benim depolarıma getireceksiniz, malı boşaltacaksınız, sonra antrepolara götürebilirsin.’ Bu da nakliyecinin işini uzatıyor. Nakliyecilerin ayda iki sefer yapma hakkı varken, beklemelerden dolayı bu haklarını da kaybettiler. TIR araçları, eşya boşaltmak için 2-3 gün beklemek zorunda kalıyor. Nakliyeci için zaman çok önemli. Dolayısıyla ithalatçı firmalar da gümrük işlemlerine 2-3 gün geç başlıyor. Nakliyeci ikinci seferini yapamayınca, bu navlunlara da yansıyacak ve navlunların yükselmesine sebep olacak. Bu konuda UND ve RODER de baskı yapıyor ama sonuç alınamıyor. Ayrıca bu uygulama ile Erenköy ve Halkalı gümrüğüne bağlı antrepolardaki işler de büyük oranda azaldı. Oysaki İthal yüklerin yüzde 90’ı geçici depolama statüsünde. Antrepolarda önemli bir işlem hacmi olan Transit yüklerde Antrepoların kapanmasıyla başka ülkelere kayacak. TASİŞ ve TCDD’nin durumu ise ortada. Bugüne kadar 530 antreponun yaptığı işi karşılaması mümkün değil, çünkü teknolojileri 2000 yılından kalma. Ayrıca, antrepolara eşya alınmasında antrepo beyannamesi verilmesi zorunluluğu başlatıldığından, gümrük beyanname ücreti, damga vergisi gibi giderler için eşya başına 100 TL zorunlu masraf yapılması gerekiyor. Ankara’da görülen tablo ise şu: ‘Çok güzel bir yönetmelik çıkardık. Sektöre gerçekten hizmet ediyor.’ İyi bir şey yaptıklarını sanıyorlar.”
"AB’deki statü bizde de uygulanmalı”
AB ülkelerinde tüm antrepolarda ‘geçici depolama statüsü’ de olduğunu söyleyen Özkabaş, “AB Gümrük Birliği’ne girmişsek, orada ne uygulanıyorsa bizde de aynısı uygulanmalı. Eğer siz farklı uygularsanız, işte o zaman şekilde olduğu gibi kıyamet kopuyor. AB’de bir antrepo açılırken, en başından hem ‘geçici depolama statüsü’ hem de ‘antrepo statüsü’ için sertifika veriliyor. Biz de ise ilk etapta sadece antrepo statüsü verilmiş. Geçici depolama kısmı gümrük yönetmeliğinin 83/4 maddesi ile düzenlenmiş. Orada deniliyor ki, ‘Devlet gümrüklü antrepoların geçici depolama yapmasına izin verebilir.’ Yani devlet bu hakkı istediği zaman antrepocuların elinden alabilir. Burada baştan hoş olmayan bir durum söz konusu” şeklinde konuştu.
Kaynak: www.UlasimOnline.Com