Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gümrük / DAHİLDE İŞLEME REJİMİ, KORUMACILIĞI ENGELLİYOR

DAHİLDE İŞLEME REJİMİ, KORUMACILIĞI ENGELLİYOR

DAHİLDE İŞLEME REJİMİ, KORUMACILIĞI ENGELLİYOR24.02.2010

İhracatçıya ucuz hammadde sağlayarak dünya pazarlarında rekabet edebilmelerini amaçlanan Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında yapılan ithalat, son günlerde üzerinde hayli konuşulan bir konu oldu. Özellikle tekstil sanayicileri, DİR belgeleri ile ithal edilen ürünlerin amacı dışında kullanılmasından ve milli sanayiye zarar verdiğinden şikâyet ediyorlar.

Bilindiği gibi DİR belgesi kapsamında yapılan ithalat, belli miktarda ihracat taahhüdü içermekte ve bu ihracatla belli oranda katma değerli ürün satılmasını amaçlamaktadır. DİR belgesi gümrük vergisiz, KDV'siz, KKDF'siz ve koruma tedbirlerinden muaf ithal imkânı sağlıyor. Bir çeşit teşvik niteliğinde olan bu imkân ile sadece üçüncü ülkelere ihracat öngörülmekte ve iç piyasaya satışları yasaklanmaktadır.

DİR belgelerini daha iyi anlayabilmek için gelin önce istatistiklere bakalım.

1996-2009 döneminde 23 sektördeki 10.523 firmaya, toplam 62.738 adet DİR belgesi verilmiş.

62.738 belgeyle toplam 387.9 milyar dolarlık ihracat öngörülmüş ve bu ihracat için 241.5 milyar dolarlık ithalat planlanmış. Bu sürede 62.738 belgenin 47.391 adedi kapatılabilmiş. Kapatılamayan 15.347 belgedeki taahhüt edilen 134.3 milyar dolarlık hayli yüksek meblağlı ihracat gerçekleştirilememiş. 163.4 milyar dolarlık ithalat yerine de 123.2 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirilmiş. 23 sektöre yayılan 62.738 adet DİR belgesinden en büyük payı 27.013 belge ve yüzde 43,5 oranı ile dokuma, giyim, deri ve kösele sektörleri almış.

Konu tekstil, giyim, deri ve kösele sanayilerine geldiğinde işin rengi değişiyor.

Tekstil sanayicilerinin iddiaları hayli vahim. DİR belgesi imkânlarıyla ithal edilen ürünlerin aynı imkânlarla AB pazarına ihraç edildiğinden tutun, iç piyasada satıldığına kadar varan iddialar delilleri ile ortaya konuluyor ve tedbir alınması isteniyor. Yıllardır yapılan bu şikâyetlere ilaveten tekstilcilerin öyle çarpıcı bir iddiası var ki, üzerinde konuşmaya değer. 

DTM'nin koruma tedbirleri olarak bazı tekstil, giyim, deri ve kösele ürünlerinde uygulanmakta olduğu anti-damping vergileri sonrasında aynı kategorideki tüm ürünlerin ithalatının DİR belgeli ithalata yöneldiği ve ithal edilen ürünlerin iç piyasaya satıldığı iddiasıdır bu.

Birçok ürün için yine çok sayıda benzer örnekler verilebilir; ama bir örnek var ki hayli ilginç ve haliyle her şeyi özetliyor.

Çin'den ithal edilen Poly-Viskondan kumaşlarda yüzde 87 anti-damping vergisi, yüzde 8 gümrük vergisi, yüzde 8 KDV vardır. Milli sanayiyi korumak amacıyla uzun incelemeler sonrasında konulan bu yüksek anti-damping vergisi ve ek vergilerden kaçmanın yolu, DİR belgeli ithalatta bulunmuştur. Yüzde 87 anti-damping vergisine rağmen bu ürünün yüzde 99,1'inin Çin'den ve DİR belgesi ile ithal edilmiş olması gerçekten hayli çarpıcı bir kanıttır.

Böylece, bir taraftan korumacılık anlamında başarılı bir çalışma yapılırken, diğer taraftan da DİR belgeli ithalat ile bu engel delinmiş ve koruma tedbirleri anlamsız, milli sanayimiz de korunmasız bırakılmıştır. Küresel krizle beraber korumacılık tedbirleri tüm dünyada en ağır şekilleri ile uygulanırken bizde DİR marifetiyle korumacılık engellenmektedir.

DİR belgelerinde otorite Dış Ticaret Müsteşarlığı ve İhracatçı Birlikleri'dir. Belgeyi verme, takip ve sonuç bu iki kurumca yapılmaktadır. Bu iki kurumun konuya gerekli hassasiyeti gösterdiklerinden eminim. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, kendilerine ithalatçı, ihracatçı diyen bazı art niyetli, üçkâğıtçı takımının uyguladıkları akla zarar formülerle baş edebilme konusunda yetersiz kaldıkları da muhakkak.

DİR belgesi tanzim edilirken fire miktarlarındaki şişirmeler ve bu şişirmeler sonrasında açığa çıkarılan ithal mallarının iç piyasada yoğun bir şekilde ve kayıt dışı satılmaları üçkâğıtçıların en çok başvurdukları bir yöntemdir.

Diğer yaygın bir yöntem de ucuz ve kalitesiz ürünleri DİR kapsamında getirmek, kaliteli ürünü iç piyasadan temin ederek ihraç edeceği üründe kullanmak, DİR ile ithal ettiği kalitesiz ürünü iç piyasada yine kayıt dışı satmak şeklidir.

Belge kapatılamama konusu da bir diğer sorundur. Zira, bu sektöre verilen 27.013 adet belgenin ancak 20.271 adedinin kapatıldığı, 6.742 adedinin hâlâ kapatılamadığı, kapatılamayan belgelerdeki ihracat taahhüdünün 19.4 milyar dolar gibi hayli yüksek meblağda olduğu ve bu durumun "af" beklentisi içinde "af lobisi" oluşturduğu bir gerçektir.   

İstanbul ve Bursa gibi yoğun tekstil merkezlerinde DİR belgeleriyle getirilmiş ithal ürünlerin açıkça ve kayıt dışı satılıyor olması da bir başka çarpıcı örnektir.

2000 yılında tekstil, hazırgiyim ve konfeksiyon sektörlerinde ithal girdileri ihracatlarının yüzde 25'i iken bu oran 2008 yılında yüzde 40,5'e, 2009 yılında ise yüzde 43,5'e ulaşmıştır. 9 yıllık sürede yaşanan bu olumsuz gelişmeye dayanamayan onlarca fabrika üretimlerini durdurmuşlar ve binlerce çalışanı işsiz kalmıştır. Tekstil ülkesi olarak bilinen ülkemiz ihracatının yüzde 43,5'inin ithal kaynaklı ürünler haline getirilmiş olması sektörün geleceği hakkında düşündürücü olmalıdır.

Peki ne yapılabilir?

DİR kapsamında gelen mallardan numune alınarak DTM veya yetki verilmiş İhracatçı Birlikleri müfettişlerince yerinde denetlenebilir ve ellerindeki numune, stoklar ve miktarlarla karşılaştırılarak caydırıcı bir ortam yaratılabilir.

En önemlisi, uyum sağlamaya çalıştığımız AB'de olduğu gibi:

- Ülkede yeterli üretim varsa o ürün DİR kapsamı dışında bırakılabilir.

- Ülkede üretimi yoksa veya yeterli değilse DİR kapsamında ithaline müsaade edilebilir.

- Korumacılık tedbirlerinin tamamı DİR belgesi kapsamı dışında kalabilir.

- Detaylı ayniyat tespiti ve kontrolü yapılabilir.

- DİR belgesi ile ithal edilmiş ürünü iç piyasada satan firmaya ağır cezalar uygulanabilir.

- Süresinde kapatılmamış belgelere gereği anında yapılmalı ve "af umudu" verilmemelidir.

Bunlar yapılabilirse, koruma tedbirleri de DİR belgesi de o zaman bir anlam ifade edecektir.

Kaynak: Referans

Gayrettepe Mahallesi, Barbaros Bulvarı Dr. Orhan Birman İş Merkezi No:149/6 Beşiktaş 34349 İstanbul
+90 212 663 08 85 | +90 530 960 84 24
+90 212 663 62 72
utikad@utikad.org.tr