SURİYE, Yemen, katar ve Lübnan’la vizesiz geçiş anlaşması imzalayan Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle de benzer anlaşmalar yapmaya çalışıyor. Ancak, Avrupa Birliği’ne üye ülkeler, bunun ilk şartı olarak Türkiye’nin önüne, ‘geri kabul’ anlaşmasını imzalamasını istiyor. Bu da, AB’nin Türklere serbest dolaşım hakkı tanımasında ön koşul olarak sunuluyor.
Milyonlarca kişi
Fransa’daki Türk Mevsimi çerçevesinde organize edilen Bölgelerarası İş Forumu’na ev sahipliği yapan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş, Vize engeline karşı Türkiye’den Avrupa’ya kaçak yollarla giden üçüncü ülke vatandaşlarını koşulsuz olarak geri kabul etmesini şart koşulmasına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Dışişleri Bakanlığı’nın hesaplamalarına göre, bu yolla Türkiye’ye geri dönebilecek üçüncü ülke vatandaşlarının sayısı daha şimdiden milyonlara ulaşabiliyor. Bu da, Türkiye’nin aynı anlaşmayı Afganistan, Pakistan, Irak, Iran ve bir çok Afrika ülkesiyle de imzalaması anlamına geliyor. Aksi taktirde, bu üçüncü ülke vatandaşları, Türkiye için büyük sorun haline dönüşecektir.”
Sıkıntılı olur
Yalçıntaş, “Türkiye bazı ülkelerle geri kabul anlaşması imzaladı. Bir kısmıyla da imzalamaya çalışıyor. Bir yandan da sınır güvenliğini artırıcı çalışmalara devam ediyor. Türkiye olarak bu hazırlıkları tamamlamadan AB ile vizesiz bir ortama girmemiz bizim açımızdan sıkıntılı olur” diye konuştu.
Avrupa önünü göremiyor
Bu arada Yunanistan’la başlayıp, Akdenize kıyısı olan başka ülkelere de sıçraması gündeme gelen krizin Avrupa’da yarattığı tedirginliğe de dikkat çeken Murat Yalçıntaş, şunları söyledi:“Avrupa’daki finans sektöründeki oyuncular da tedirgin. Ancak önlerini henüz göremiyorlar. Net olarak gördükleri ABD’nin bu krizi aşmış olduğu. Önümüzdeki dönem, ABD’nin krizin yaralarını saracağı yönünde. Avrupa’daki krizin gidişatını bir iki hafta daha beklemek gerekiyor.”
Çağlayan piyano çaldı, ihracatçı şarkı söyledi
DIŞ ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Fransa’da Türk Mevsimi çerçevesinde organize edilen etkinlikler nedeniyle Paris Büyükelçiliği’nde verilen resepsiyona da katıldı. Resepsiyonda, piyano çalan Bakan Çağlayan’a İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı İsmail Gülle ile Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi de şarkıları söyleyerek eşlik etti. Mustafa Seyrek’in ünlü bestesi ‘Elbet birgün buluşacağız’ ile başlayıp, ünlü Ege türküsü ‘Çökertmeden çıktım da Halilim’le devam eden Bakan Çağlayan, “Ben ihracatçının güzel şarkı söyleyenini severim” espirisini de yaptı.
‘Çomak sokma’ uyarısı
Bu arada Zafer Çağlayan, Merkez Bankası’nın uyguladığı kur politikalarını da eleştirdi. Euro’nun dolar karşısında değer kazanmasının ihracatçıları olumsuz yönde etkilediğini savunan Çağlayan, “Ekonominin çarkları dönmeli. Çomak sokulmamalıdır” uyarısında bulundu. Kriz döneminde düşen ihracatın, yeni pazarlar bulunarak telafi edildiğine de dikkat çeken Çağlayan, “Merkez Bankası, kur politikasını yeniden gözden geçirmeli” dedi,
Lagard’la görüştü
Zafer Çağlayan ayrıca, Fransa’nın AB’dan sorumlu Devlet Bakanı Pierre Lellouche’un ardından Maliye, Ekonomi ve İstihdam Bakanı Christine Lagard’le de bir görüşme yaptı. Çağlayan, Türkiye’nin Avrupa ülkelerindeki 31 ticari müşavirini Türk iş dünyasıyla bir araya getirerek, global mali krizin Avrupa ülkeleri üzerindeki etkilerini ve yeni iş imkanlarını ele aldı.
Meksika ve Avustralya’nın kapıları Paris’te aralandı
DÜNYANIN önde gelen tekstil fuarları arasında yer alan Texworld Paris Fuarı ve Premiere Vision Paris Fuarı, global mali krizin etkilerinden sıyrılmaya çalaşan Türk tekstil firmalarına Çin, Meksika, Avustralya gibi yeni ihracat kapılarının da aralanmasını sağladı. 70’e yakın Türk firmasının fuarda yeni bağlantılar kurmaya çalıştığını söyleyen Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Tekstil dünyasının şampiyonlar ligi olarak değerlendirdiği Premiere Vision Paris Fuarı’nda, dünyanın dört bir yanından gelmiş tekstil kuruluşlarının Türk firmalarının stantları önünde sıraya girip, randevu koparmaya çalıştıklarını görünce göğsünün kabardığını söyledi. Çağlayan, “Fuara katılan Türk firmaları, mart ayına kadar tüm siparişlerini doldurduklarını, mayıs ve haziran için de bağlantılar kurduklarını gördüm. Bu 2010’un 2009’dan daha iyi olacağının açıkça göstergesi. Türk firmaları, global krizin etkisiyle babadan kalma eski yöntemleri bırakıp, kendilerini yeni düzene adapte etmiş, markalaşmaya gitmişler. Aralarında, Çin’e, Meksika’ya Avustralya’ya ilk kez tekstil ürünü satan firmalarımız var” dedi.
Sizde mahalle bizde halk baskısı var
Bölgelerarası İş Forumu’na İTO başkanı Murat Yalçıntaş’la birlikte ev sahipliği yapan Paris Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Pierre Simon, Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin çıkışlarına rağmen Türkiye ve Fransa arasındaki iş fırsatlarının değerlendirilmesi gerektiğini söyleyerek, “Nasıl sizde mahalle baskısından söz ediliyorsa, bizde de halkın bu konuda büyük baskısı var. Bu baskı işleri zorlaştırıyor” dedi. Türkiye ile Fransa arasındaki iş fırsatlarının değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Pierre Simon, “Fransız şirketlerinin dışa açılmasında halk işsizliğin daha da artacağı kaygılarını taşıyor. Nasıl ki sizde mahalle baskısından söz ediliyorsa, bizde de halkın bu konuda büyük baskısı var. Bu baskı işleri zorlaştırıyor” dedi. Batı Avrupa’da işsizliğin büyük sorun haline geldiğine de değinen Simon, şöyle koruştu: “Dışarı açılım, ülkelerde işsizliği tetiklemeyeceği endişesi yaratıyor. Oysa, dışa açılım işsizliğe etki eden bir faktör değil. Tam tersine üretim, geri dönüş olarak yine Fransa’ya yarar sağlıyor. İnsanları bu konularda eğitmek gerekiyor. Ben Türkiye ile ilişkilerin daha da gelişeceği inancındayım. Asıl önemli olan her alanda iş yapmak.”
Kaynak: Hürriyet