Küresel konjonktür piyasalardaki hızlı yükselişi destekliyor: 2010 yılına dünya ekonomisinin canlanmaya başlamasına rağmen enflasyonun tehdit oluşturmadığı güzel bir konjonktürde girdik. Küresel ölçekte eşanlı olarak uygulanan genişleyici politikalar sayesinde dünya ekonomisi hızla büyümeye başladı. Buna karşı, çıktı açığının yüksekliği nedeniyle G3 merkez bankalarının faizleri uzun süre düşük tutması bekleniyor. Hızlı büyüme, düşük faizler ve bol likidite dünya piyasalarındaki yükselişin devam etmesi için uygun bir ortam yaratıyor.
. Dünya ekonomisinde hızlı bir büyüme dönemi başladı: Dünya ekonomisinde 2009 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren eşanlı bir toparlanma başladı. Hükümet harcamalarındaki rekor artış ve ucuz finansman imkanları dünya ekonomisine can verdi. Güvenin tesis edilmesiyle birlikte tüketimin canlandığı, şirketlerin stoklarını yerine koymak için üretimi hızla artırdığı bir büyüme dönemi başladı. Ancak yüksek işsizlik, aşırı borç, atıl kapasite ve batık varlıklar nedeniyle gelişmiş ülkelerdeki büyüme halen kırılgan bir yapıda.
. Gelişmekte olan ülkeler küresel büyümenin itici gücünü oluşturuyor: Gelişmekte olan ülkeler ABD ekonomisinin yarattığı boşluğu doldurarak küresel büyümenin itici gücü haline geldi. Borçluluğun düşüklüğü, bankacılık sektörünün güçlü olması ve iç tasarrufların yüksekliği gelişmekte olan ülkelerin küresel durgunluktan daha hızlı çıkmalarını sağladı. 2010 yılında Asya ve Güney Amerika'daki gelişmekte olan ülkelerin ve emtia ihracatçılarının hızlı büyümesi bekleniyor. Gelişmekte olan ülkeler arasında Çin, Hindistan, Rusya ve Brezilya özellikle öne çıkıyor.
. Gelişmiş ülkelerde enflasyon tehdidi sınırlı: 2010 yılında enflasyonun gelişmiş ülkeler için bir tehdit oluşturması beklenmiyor. İşsizliğin yüksekliği ve atıl kapasitenin fazlalığının maliyetlerdeki olası artışların enflasyon üzerindeki etkisini sınırlayacağı tahmin ediliyor. Emtia ve gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle bazı ülkelerde manşet enflasyon merkez bankalarının hedeflerinin üzerine çıkabilir. Buna karşın çekirdek enflasyonun düşük kalmaya devam etmesi bekleniyor.
. Gelişmekte olan ülkelerde enflasyon riski artıyor: Hızlı büyüme nedeniyle kaynak kullanımı yüksek Asya ve Güney Amerika'daki gelişmekte olan ülkelerde enflasyonun artması bekleniyor. Enflasyon sepetlerinde emtia ve gıdanın ağırlığının yüksek olması gelişmekte olan ülkeleri arz kaynaklı enflasyon şoklarına karşı daha duyarlı yapıyor. Paraları değer kazanan gelişmekte olan ülkeler arz kaynaklı şoklara karşı daha dirençli olacak.
. Çıkış politikalarının zamanlaması hayati önem taşıyor: 2009 yılı küresel krize karşı dünya genelinde eşanlı olarak genişleyici para ve maliye politikaları uygulanan bir dönemdi. 2010 yılı büyüme ve enflasyon performanslarına bağlı olarak ülkelerin ekonomi politikalarını münferit olarak normalleştirecekleri bir dönem olacak. Büyümeleri düşük ve bankacılık sistemleri zayıf olan ülkeler genişleyici ekonomik politikaları daha uzun süre sürdürmek durumunda kalacak.
. G3 merkez bankaları faizleri düşük tutmaya devam edecek: G3 merkez bankalarının arz yönlü şoklara karşı para politikalarını uzun süre gevşek tutmaya devam etmeleri bekleniyor. Buna rağmen orta ve uzun vadeli faizler üzerideki baskı artacak. Borç dinamiklerindeki bozulma gelişmiş ülkelerde kamu borçlanma maliyetlerini yukarı çekecek.
. Faiz artırımları ilk Asya ve Güney Amerika'da başlayacak: Büyümenin güçlü olduğu Asya ve Güney Amerika'da gelişmekte olan ülkeler politika faizlerini G7 ülkelerine göre daha çabuk artırmak zorunda kalacaklar. Hindistan, Brezilya ve Endonezya'nın 2010'un ilk yarısında, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Tayland'ın 2010'un ikinci yarısında faiz artırmak zorunda kalacağı tahmin ediliyor. Büyümenin düşük olması ve bankacılık sektörünün zayıflığı Doğu Avrupa'daki gelişmekte olan ülkelerde faizlerin uzun süre düşük kalmasına neden olacak.
. Gelişmekte olan ülkelere para girişi artarak devam edecek: EPFR Global şirketinin çalışmasına göre gelişmekte olan ülke hisse senedi fonlarına para girişi 2009 yılında 80 milyar dolar ile 2007 yılındaki zirveye göre 25 milyar dolardan fazla arttı. Hızlı büyüme ve yükselen faizler nedeniyle 2010 yılında küresel sermayenin portföy tercihlerinde gelişmekte olan ülkelerin ağırlığının artmaya devam etmesi bekleniyor. Kredi notlarındaki iyileşme gelişmekte olan ülkelere para girişinin hızlanması için bir katalizör vazifesi görecek. Genelde rekabetçi kur seven bu ülkeler sermaye hareketleri üzerindeki kontroller ve döviz piyasasına doğrudan müdahaleler yoluyla paralarının değerini kontrol etmeye çalışacaklar. Buna rağmen gelişmekte olan ülkelerin paraları değer kazanmaya devam edecek.
. Türkiye küresel sermaye için cazibe merkezi olmaya devam ediyor: Türkiye 2009 yılında dünya piyasalarındaki yükselişten en çok faydalanan ülkelerden birisi oldu. Ekonomide yaşanan şiddetli küçülmeye rağmen IMKB dünya piyasalarının çok üzerinde getiri sağladı. Bütçe açıklarındaki şiddetli artışa rağmen tahvil faizleri tarihi olarak gördüğü en düşük seviyelere geriledi. Merkez Bankası'nın politika faizlerinde 10 puanın üzerinde indirim yapması ve güçlü bankacılık sektörü Türkiye piyasalarının dünyanın çok üzerinde performans göstermesini sağlayan temel nedenlerdi.
Kaynak: Dünya