Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Ekonomi / İş Dünyası / İHRACATÇILAR AB PAZARINA DİKKAT!

İHRACATÇILAR AB PAZARINA DİKKAT!

İHRACATÇILAR AB PAZARINA DİKKAT!02.02.2010

Başta Yunanistan olmak üzere, İspanya, Portekiz, İrlanda ve İtalya'da yaşanan ekonomik kriz ihracatçıları endişelendiriyor. Çünkü, Türkiye'nin genel ihracatı yüzde 50'si, bazı sektörlerde ise yüzde 70'lere, 80'lere varan oranlarda bu pazara yapılıyor.

 

Küresel kriz henüz geçmiş değil, devam ediyor. ABD'den az da olsa olumlu sinyaller gelirken, bu kez Avrupa'da bir şeyler oluyor.

"Avrupa'da bir şeyler oluyor" denilince, bana da bir haller oluyor.

Endişeleniyorum.

Endişeleniyorum, zira genel ihracatımızın yüzde 50'si, bazı sektörler bazında ise yüzde 50'nin de üzerinde, hatta yüzde 70'lere, 80'lere varan oranlarda ihracat bu pazara yapılıyor.

Gelin görün ki en güçlü ihracat pazarımızda bazı ülkeler rahat değil.

Başta Yunanistan olmak üzere, İspanya, Portekiz, İrlanda ve İtalya'da ciddi sıkıntılar var.

Yunanistan 54 milyar euro açık vermiş durumda, AB'nin gözünün içine bakıyor.

Daha doğrusu, AB ülkeleri Yunanistan'ın gözünün içine bakıyorlar.

AB fonları ile palazlanan Yunanistan'da deniz bitmiş durumda.

Atalarımız, "Hazıra dağ dayanmaz" diye boşuna söylememişler.

Yunanistan, yıllardır hazır gelen AB fonları sayesinde ağustos böceği misali har vurup harman savurunca, tabii dağın dayanacak hali kalmadı.

Yunanlı panikte, ama diğer AB ülkeleri daha da panikte.

Öyle ya, bir veya birkaç üyeleri batarsa, karizmaları çizilecek.

Karizma ötesinde, Yunanistan'a açtıkları krediler, ihracat alacakları ödenemeyecek...

Yunan kaynaklı kriz zaten iyi durumda olmayan diğer AB ekonomilerini vuracak.

Otoriteler, AB desteğinden umudunu kesen Yunanistan'ın Çin'den finans desteği arayışını, Yunanistan'ın iflası olarak yorumluyorlar.

Yunanistan benzeri sorunlar İspanya, Portekiz, İrlanda, İtalya'da da var. Bu ülkelerde çok ciddi stresler birikiyor ve ne zaman ne cesamette patlayacağı da belli değil. Öte yandan, çok güvendikleri euro çok ciddi bir oranda ve hızlı bir şekilde kan kaybediyor.

İspanya'nın durumu Yunanistan'a çok benziyor. Özellikle emlak piyasalarında yaşananların hızla bankacılık sektörüne yansıması risk oranını hayli büyütüyor. Avrupa'nın en yüksek oranlı işsizliği bu ülkede. Uzmanlar, hükümetin yoğun bir tasarruf hamlesiyle kamu harcamalarını kısmasını, iflas riskine karşı piyasalara arz edilen CDS tahvillerine yaptığı yatırımlar nedeniyle iflasın eşiğinde olduğu yorumlarını yapıyorlar.

Portekiz'de bütçe açığı yüzde 9'u aştı. Kamu kesiminde maaşlar donduruldu. İflas sigortası olarak görülen CDS tahvillerine olan ilgi hayli yüksek.

Reyting kuruluşları, İrlanda ve İtalya'nın puanlarını indirdiler. Her iki ülkede de işsizlik artıyor. Üretim yavaşlıyor, krediler dönüyor ve bankalar kredileri kesiyor. Kamu yatırımlarında yoğun tasarruf var ve korumacılık ön plana çıkmış durumda.

AB'nin bir başka derdi de denetleme kurumlarıyla...

AB Komisyonu, denetleme şirketlerinin Yunanistan'ın ve diğer ülkelerin yaşamakta olumsuz durumu nasıl göremedikleri konusunu gündeme taşıdı. Denetleme firmalarının AB içinde hayli deneyimli ve konularında uzman firmalar olmalarına rağmen, gerek Yunanistan'da gerekse İspanya, Portekiz, İrlanda ve İtalya'da yaptıkları denetlemelerde, bu ülkelerin vahim durumlarını nasıl oldu da ıskaladıkları konusu tartışılıyor. Hatta bu konuda manipülasyona neden oldukları dahi söylenmekte. AB Komisyonu, denetleme kurumlarının da denetlenmesi gerektiğine değinerek bu kuruluşlara yönelik yaptırımlar arayışında. 

Denetim şirketlerinin durumlarını fark edemedikleri bu ülkeler, toparlayamazlarsa, sorunların süratle diğer AB ülkelerine yansıyacağından ve AB içerisinde yoğun bir domino etkisinin yaşanmasından korkuluyor.

Finans kökenli sorunlar önce kredilerin kesilmesiyle başlayacak, ardından kredileri kesilen ülkeler ve firmalar çarkı döndürmekte zorlanacaklar, çark dönemeyince ödemeleri kilitlenecek.

Şu an bu olumsuz yansımanın sürati ve cesameti ölçüsünde bir şey söylemek için erken. Ama bazı ülkeler için sıklıkla "iflas" kelimesi kullanılmakta. Bu kriz korkulduğu şekilde gelişir de diğer ülkelere de sıçrarsa, diğer AB ekonomileri ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar olumsuz gelişmeden etkilenecekler.

Demem o ki Euro Bölgesi'nde ciddi sorunlar var ve süratle kötüye gidiyor.

İşte zurnanın zırt dediği nokta da burası ve bu nokta Türk ihracatçısını hayli ilgilendiriyor.

Dediğim gibi, genel ihracatımız içerisinde yüzde 50, bazı sektörlerde yüzde 70'ler, hatta yüzde 80'lere varan güçte bir pazardır AB pazarı. Bir anlamda, tüm yumurtaları aynı sepete koyduğumuz da söylenebilir.

Veeee... Şimdi sıkı durun.

Bu pazara yaptığımız ihracatların çok büyük bir yüzdesi mal mukabilidir.

Üstelik, büyük bir kısmı kontrata bağlı değildir. Hatta ödeme sigortaları dahi yoktur.

Mal mukabili ödemelerde, kontratsız, ödeme sigortasız ihracatlarda, hâkim konumda olan mal ihraç ettiğimiz AB'li müşterilerdir.

Yukarıda yazdığım anlatımda bir kıyamet kopması sonrasında, zor oyunu bozacağından, en iyi niyetli müşteri dahi borcunu ödeyemez hale gelir ve bu olumsuz tablo ihracatçılarımızın üzerine bir kaos gibi çöker.

Dahası, genelde hammaddelerini ve diğer girdilerini Türk Lirası ve dolarla alıp, ihracatlarını euro ile yapan yüzde 50'nin üzerideki ihracatçı, güçsüz euro görmekten hiç memnun olmaz.

İşte "AB pazarına dikkat" demem bu hoş olmayan gelişmeler içindir.

Mal mukabili ödemelerin tez elden daha garantili ödemelere kayması önem kazanmakta, hatta uluslararası nitelikte kontratlar ve ödeme sigortası gündeme gelmek zorundadır.

İTKİB'de, AB pazarında alacaklı olan ihracatçıların alamadıkları ihracat bedellerini takip eden bir hukuk servisi var. Bu servisteki sorunlu alacakların tamamının ana nedenleri, mal mukabili satışlar, kontratsızlık ve ödeme sigortasız mallar olmasıdır ve nedenli batık alacak rakamı hayli yüksektir.

AB'deki son gelişmelere ve ortada duran mal mukabili ödemelere, kontratsızlığa ve sigortasızlığa bakılırsa, ihracatımızın yakın geleceği daha da hassas bir durum kazanıyor.

 
Kaynak: Referans