Biz niye buradayız? Buradayız, çünkü atardamarımızın tıkanıklığını başarılı bir biçimde aştık. Buradayız, çünkü Habur sorunu TİM ve ilgili kuruluşların arasındaki koordinasyonun başarı öyküsüdür.
Bir yıl önce göreve geldiğimizde, Türkiye’nin Irak’a açılan ve ihracatın can damarı olan bu sınır kapısında ciddi sorunlar vardı. 20 kilometreyi aşan kuyruklar oluşuyordu. Bir tır bir ayda kapıdan geçebiliyordu. Irak’a olan taşımaların navlun ücreti 5 bin doları geçmişti. Kararlı ve sistemli bir çalışma ile sorun 2 ayda çözüldü. Valimizle, Gümrüklerden sorumlu devlet bakanımızla, Milli Savunma Bakanımızla ve Başbakanımızla yaptığımız görüşmeler sonuç verdi. Sorunun çözülmesine katkıda bulunan herkese, başta Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanımız Hayati Yazıcı’ya, Valimiz Ali Yerlikaya’ya, Gümrük idaresindeki tüm çalışanlara ve güvenlik kuvvetlerimize huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. Gümrüklerden sorumlu devlet bakanımızın bugün bizimle beraber olması konuya ne kadar önem verdiğini gösteriyor. O dönemde Sayın Valimizle iki ay boyunca her gün görüşerek hem Türkiye’den Irak’a hem de Irak’tan Türkiye’ye olan geçişleri izledik. Valimiz gece geçişlerini özendirmek için yeni uygulamaları hayata geçirdi. Bugünde üç kişiye birer hafif ticari araç ödül olarak verilecek. Yaratıcı ve başarılı uygulamaları için kendisini kutluyorum.
Habur bizim Irak’a açılan kapımız. Ama Habur bir kapı değil, bizim bölgedeki stratejik geleceğimizin sembolü. Bizi Mezopotamya’nın tarihsel ortağı yapıyor. Bu kapı, barışı sağlayacak ticareti temsil ediyor.
Zaman zaman bu kapıdan tatsız görüntüler geliyor. Biz buraya, bu kapının Türkiye ekonomisi ve ihracatında oynadığı role dikkat çekmek için geldik. Bu kapı ile ilgili temel gündem maddesini ihracat yapmak için buradayız.
Komşumuz Irak bugün sorunlar yaşıyor. Ama geleceği hayal edince heyecanlanıyoruz. Dünyanın enerji kaynakları bu bölgede. Zenginlik bu bölgede, gelecek bu bölgede. Bu bölgede, uzun süreli bir istikrarın ortaya çıkaracağı parlak geleceğe dikkat çekmek için bugün buradayız.
TİM olarak bugün burada olmamız, aynı zamanda Türkiye’nin komşu ülkelere gerçekleştirdiği ekonomik açılıma tam destek verdiğimizin bir göstergesidir. Bu coğrafya, yeni siyasi ve ekonomik dengelerin bir geçiş noktası, Türkiye’nin yeni dünya düzeninde ulaşacağı bahçelerin patikası olarak tasarlanmalıdır.
Şunu unutmamalıyız ki, güney ve doğudaki komşularımıza yaptığımız dış ticaretin artmasından en fazla faydayı yine bu bölgede yer alan illerimiz sağlıyor.
Örneğin Gaziantep, Irak'a en fazla ihracat yapan ilimiz konumunda. Tüm Irak ihracatının yüzde 25'i Gaziantep'ten yapılıyor. Gaziantep'in Irak'a yaptığı ihracat da katlanarak artıyor. 2007 yılında Gaziantep Irak'a 721 milyon dolar ihracat yaparken bu rakam 2008'de 1,2 milyar dolara yükseldi. 2009'un ilk on ayında bu rakam 1,1 milyar dolara yaklaştı, yıl sonunda 1,3 milyar doları aşacak.
Şırnak ilimiz de Irak'a ihracat açısından öne çıkan illerimiz arasında. Şırnak'tan Irak'a yapılan ihracat 2007 yılında 193 milyon dolar iken, bu rakam 2008 yılında 277 milyon dolara yükseldi. 2009'un ilk 10 ayında bu rakam 400 milyon dolara çıktı, yıl sonunda 500 milyon dolara yaklaşacak.
Bir başka örnek Mardin. Mardin'in 2007 yılında Irak'a yaptığı ihracat 166 milyon dolar iken bu rakam 2008 yılında 263 milyon dolara yükseldi. Mardin, 2009'un ilk 10 ayında ise, 2008'in tamamını geçerek 288 milyon dolarlık ihracat hacmi yakaladı, yıl sonunda 350 milyon doları bulacak.
Habur’dan geçen ve geçecek araç sayısı her yıl artacak.
Habur’dan geçen araç sayısının uzunluğu buradan aya yol olacak. Habur’dan 2007 yılında 227 bin araç geçti, bu sene sonunda bu rakamın 520 bin olmasını bekliyoruz. Her türlü veri, bizim Irak’a olan ihracatımızdaki gelişmeyi gösteriyor. Bu yıl sonunda Irak’a olan ihracatımızın 5 milyar doları aşmasını bekliyoruz.
Geçen ay içinde Irak’a, ticari heyetlerini TİM’in organize ettiği üst düzey iki ziyaret gerçekleştirildi. Biri Başbakanımızın başkanlığında Bağdat’a yapıldı. Diğeri de Dışişleri Bakanımız ve Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanımızın katılımıyla Basra, Erbil ve Musul’a yapıldı. Başbakanımızla beraber katıldığım ziyarette iki ülkenin geleceğinin ne kadar birbirine bağlı olduğunu gördüm. Irak hem ticaret hem de müteahhitlik hizmetleri açısından çok büyük bir potansiyel barındırıyor. Geçen sene en çok ihracat yaptığımız 10. ülke iken, bu sene en çok ihracat yaptığımız 5. ülke konumuna yerleşti. Bu sene 5 milyar doları bulacak olan ihracatımız yakın gelecekte 10 milyar dolara ulaşmasını bekliyoruz. Büyük bir potansiyel var, bu potansiyelin değerlendirilmesi için en üst düzeyde büyük bir gayret var.
Buradan, Habur’dan Türkiye’nin dört bir yanındaki ihracatçılarımıza bu potansiyeli değerlendirmesi için çağrıda bulunuyorum. Irak’la ikili ilişkilerimizin gelişmesi için büyük bir gayret gösteren Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanımız Zafer Çağlayan’a ihracatçılar olarak çok teşekkür ediyoruz.
Son bir yıl, dünya çapında zor bir ekonomik dönem oldu. Bu bağlamda özel sektörümüzün de çok zorlanacağı, büyük likidite sorunu yaşayacağı düşünülüyordu. Küresel krizin özel sektörümüzü dış borç yüzünden çok zorlayacağı, yeni kredilerin bulunamayacağı, buna bağlı olarak da ödemelerde ciddi sıkıntılar yaşayacağımız tahmin ediliyordu. Ancak özel sektörümüz bu zorlu sınavda büyük bir başarı gösterdi. 2009 yılı dış borç çevirme konusunda oldukça iyiydi.
Özel sektör kuruluşlarının yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcuna ilişkin bakiye, yılın ilk dokuz ayında yüzde 6 oranında azaldı. Özel sektörün geçen yıl sonunda yurt dışından sağlamış olduğu borç miktarı 140,6 milyar dolara ulaşmıştı. Bu yıl eylül ayına gelindiğinde ise borç bakiyemizin 132,2 milyar dolara gerilediği görülüyor. Bu durum Türkiye özel sektörü için çok büyük bir başarıdır. Tüm küresel kriz etkisine karşın şirketlerimiz borçlanmalarını arttırmamışlar, bilakis azaltmayı başarmışlardır. Elbette bu durum bizler için umut vericidir. Moral tazeleyicidir.
Küresel ekonomide finansal koşullar iyileşiyor, ancak normal olmaktan henüz uzak. Dünyanın ekonomik çıkış sağlaması için finansal istikrara ve özel talepte iyileşmeye kavuşması gerekiyor. Belli başlı gelişmiş ülkeler özellikle hala kırılganlığını koruyor. Bunu da IMF Başkanı Kahn söylüyor. Elbette krizin en kötü döneminde değiliz artık. Güvenin tekrar sağlanmaya başladığına dair işaretler var. Fakat birçok gelişmiş ekonomide bankacılık sistemleri sermaye yetersizliği içerisinde.
Tüketiciler ise zayıf finansal pozisyondalar ve yüksek işsizlik de buna eklenince küresel talepte bir artışın çabuk gerçekleşmesini beklemiyoruz. Bu nedenle Türkiye ihracatçıları mutlaka yeni ve alternatif pazarlar bulmalı, pazarlarını çeşitlendirmelidir. Bulundukları pazarlarda paylarını artırmalılar.
Türkiye küresel krizden en çok etkilenen gelişmiş ülkelere büyük miktarlarda ihracat gerçekleştiren bir ülkedir. Ancak Türkiye’nin bir yandan da komşu ve çevre ülkelerle de ihracatını arttırmaya yönelik girişimleri tam bir hızla sürmektedir. Bu girişimler hem toplam ihracatımızı arttırmakta, hem Türkiye’nin bölgedeki lider ülke olma iddiasını perçinlemekte, hem de küresel kriz gibi olası ekonomik sorunlara karşı bir sigorta görevi görmektedir.
Bu nedenle özellikle uzun yıllardır ekonomik ilişkilerimizin zayıf kaldığı doğu komşularımızı çok önemsiyoruz. Daha on yıl öncesine kadar gergin ilişkiler yürüttüğümüz Suriye ile bugün sınır kapılarımızı vizesiz geçişe açıyoruz. İran’la, Rusya ile ortak para birimine geçmekten bahsediyoruz.
İşte bu güzel gelişmelere eklenen bir yenilik de Lübnan’dan geldi. Lübnan’ın yeni Başbakanı Hariri de ilk iş olarak Türkiye ile Lübnan arasındaki vizelerin kaldırılması ve Mersin ile Beyrut arasında Ro-Ro seferlerinin başlatılması için gerekli girişimleri yapacağını açıkladı.
En son TİM’in organizasyonunda, 250’yi aşkın iş adamımız, Sayın Başbakanımız ve 4 bakanımızın katılımıyla Libya'ya bir ticaret heyeti organize ettik. Ziyaret sırasında, Libya Başbakanı Ali El Mahmudi, Türkiye ile Libya arasındaki vizenin kaldırılması konusunda anlaşmaya varıldığını açıkladı. Bu durum Türkiye’nin artık komşu ve çevre ülkelere dair çizdiği yeni konumunun bir başarısıdır. Bu gezimiz dolayısıyla müteahhitlerimizin 700 milyon dolarlık alacakları tahsil edildi. Vize muafiyeti, Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması, Dış Ticaret ve Müteahhitlik Hizmetlerine Yönelik Teminat Mektupları anlaşmalarının da dahil olduğu 8 anlaşma imzalandı. Serbesti Ticaret Antlaşmasının önümüzdeki senenin ortasına kadar tamamlanması konusunda mutabakata varıldı. Libya sadece müteahhitlik hizmetleri için değil, aynı zamanda yapı ürünleri sektörleri için çok büyük bir pazar. Bu pazarın gelişmesi için en üst düzeyde Sayın Başbakanımızın çok önemli bir katkısı oldu. İhracatçılar olarak kendisine bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Biz TİM olarak, yakın ve komşu ülkelerle yürütülen ekonomik ve siyasi ilişkilerin geliştirilmesi çabalarının bir aktörüyüz ve destekçisiyiz. Yakın komşularımızla siyasi sorunlarımızı çözmemiz ve ekonomik ilişkileri öncelikli olarak hedeflememiz doğru sonuçlar verdi. Küresel kriz dolayısıyla Batı pazarlarındaki kayıplarımızı telafi etti, daha büyük sonuçlar vermeye de devam edecek.
Türkiye ihracat açısından son yıllarda inanılmaz bir değişim kaydetti. 1980li yıllarda ihracat hamlesi başladığında Türkiye'nin ihracatı tarım ağırlıklıyken bugün Türkiye'nin ihracatının yüzde 90'a yakını sanayi ürünleri oluşturuyor. Türkiye'nin ihracatı 1980 yılında 3 milyar dolar iken bu rakam 1990 yılında 13 milyar dolara 2000 yılında 28 milyar dolara 2008 yılında ise 132 milyar dolara yükseldi.
1996 yılında AB ile Gümrük Birliği yürürlüğe girdiğinde yerli sanayi bitecek yorumları yapılırken, şimdi geldiğimiz noktada ihracatımızın yarıya yakınını AB ülkelerine yapıyoruz. Hem de sattığımız ürünler son moda teknoloji ile üretilmiş sanayi ürünleri.
2008 yılında 46 bin Türk ihracatçı firması, 220 ülkeye tam 12.885 farklı kalem mal ihraç ettiler. Ülkemizin ürünleri dünyanın dört bir yanında büyük talep görüyor. İhracatçılarımız yeni pazarları kaliteli ürünleri ile fethetmeye devam ediyor.
Biz TİM olarak, bugüne kadar uygulanan para ve kur politikalarının döviz üzerinde aşırı bir baskı oluşturduğunu, bu baskı sonucunda değerlenen TL'nin de ithalatı patlattığını savunduk. Biz hiç bir zaman dar bir örneklemden yola çıkarak ufak bir kesimin problemlerini yansıtmadık. Tam tersine bu görüşlerimizi ortaya koyarken de bizzat ihracat ve reel sektör dünyasının içerisinde bulunan binlerce ihracatçı firmamızın ortak tespitlerini kamuoyu ile paylaştık. TİM, Türkiye'de aktif olarak ihracat yapan 46 binin üzerinde firmayı temsil ediyor.
Bazı ara mallarının Türkiye’de üretilmedi için ithal edildiğini biliyoruz. Petrokimya ve demir çelik gibi sektörlerde hammadde ve aramalının çok büyük bir bölümü dışarıdan gelmek zorunda. Bu yapısal bir durum. Eğer gerekli yatırımlar yapılırsa ihracatçı bu malları iç piyasadan temin eder. Ama bir çok sektörde ise, kur dolayısıyla içeride üretmek mümkün olmadığı için, firmalar ucuz enerji ve ucuz işçiliği de ithalat yoluyla yurtdışından getirmiş oluyorlar. Döviz kurunda dramatik bir düşüş olmasaydı, aramalı ithalatının da içerde üretilmesi ve cari açığın temel sebebi olan dış ticaret açığının da düşmesi mümkün olacaktı. Sene başında kur 1,7’leri gördüğünde bundan sonra ihracatçıların ara malları da Türkiye’den temin edeceklerini söylemiştik.
Kasım ayı ihracat rakamlarını açıklamadan önce, bir hususu belirtmek istiyorum. Geçen seneden farklı olarak bu sene Kurban Bayramı Kasım ayına denk geldi, geçen seneye göre iş günü kayıplarımız oldu. Ama buna rağmen ortaya çıkan artış umut vericidir. Ekim ayında başlayan düzelme devam ediyor. İhracat bir öncü gösterge. Bundan sonra sanayi istihdamında, kapasite kullanımında ve en önemlisi büyümede olumlu gelişmeler göreceğiz. Örneğin demir çelik üretimi ekim ayında dünyada % 13, Türkiye’de ise % 25 arttı. 11 aylık rakamlarda ise değer olarak ihracatta % 45 düşüş varken miktarda bu düşüş sadece % 10 oldu. Kasım ayında da ortalamanın üzerinde % 8,62’lik bir artış var. Önümüzdeki Aralık ayında ihracat artışının en az % 20-30 arasında olmasını bekliyoruz. Bu senenin sonunda ihracatımız 100 milyar doları geçecek ve bizim için çok önemli olan 100’ler kulübündeki yerimizi koruyacağız.
Şimdi Kasım ayının ihracat rakamları
Kasım ayında ihracatımız, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,54 artışla 8 milyar 825 milyon dolar oldu. Böylece, Temmuz ayında 8 milyar dolar sınırının aşılması ve Ekim ayında 10 milyar dolar sınırının zorlanması ile devam eden ihracatımızdaki toparlanma ve artış süreci, Kasım ayında da sürdü.
İlk onbir aydaki ihracatımız yüzde 27,31 azalışla 87 milyar 608 milyon doları geride bırakırken, geriye dönük bir yıllık ihracatımız ise yüzde 27,07 gerileme ile 94 milyar 798 milyon dolar oldu.
Kasım ayında en fazla ihracat yapan sektörümüz, 1 milyar 442 milyon dolar ile Otomotiv ve Yan Sanayii sektörümüz oldu. Bunu, 1 milyar 211 milyon dolar ile Hazır Giyim ve Konfeksiyon, 913 milyon dolar ile Demir-Çelik sektörlerimiz takip etti.
Kasım ayında toplam içerisinde yüzde 14,66 pay alan tarım grubu sektörlerimiz, 1 milyar 294 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Bu grupta en fazla artış kaydeden sektörlerimiz sırasıyla Zeytin ve Zeytinyağı, Fındık ve Mamulleri ile Yaş Meyve ve Sebze sektörlerimiz oldu.
Bu ayda ihracatımızın yüzde 82,59’unu gerçekleştiren sanayi grubunda ise ihracatımız 7 milyar 289 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Sanayi sektöründe ilk onbir aylık ihracatımız 73 milyar 606 milyon doları, son bir yıllık ihracatımız ise 79 milyar 475 milyon doları geride bıraktı. Sanayi grubunda Kasım ayında en fazla artış kaydeden sektörlerimiz Çimento ve Toprak Ürünleri, Demir Çelik Mamulleri ile Demirdışı Metaller sektörlerimiz oldu.
Madencilik ürünleri sektörümüzün ihracatı, Kasım ayında yüzde 14,42 artışla 243 milyon dolar oldu. Sektör 2009 yılının ilk onbir ayında 1 milyar 202 milyon, geriye dönük bir yılda ise 2 milyar 357 milyon dolar ihracat gerçekleştirmeyi başardı.
Kaynak: LH