Halen perakende sektöründeki birçok firma da lojistik hizmetlerini bünyesinde yapmaya devam ediyor ancak pazardaki çok ağır şartlara sahip rekabette onların da uzman lojistik firmalarından destek almaları zorunlu olacak. Çok hızlı değişen pazar şartlarına daha hızlı adapte olup rekabetçi olmak isteyen firmalar asıl işlerine odaklanarak kaynaklarını ve enerjilerini taşıma, depolama, dağıtım hatta ambalajlama, tahsil etme gibi işlerle tüketmeyecekler.
Perakendecilikte lojistik yönetiminde doğru planlama ve operasyonun perakende işletmelerinin rekabet avantajı yaratmayı hedefledikleri ana iş hedeflerinden biri haline geldiğini belirten Borusan Lojistik Türkiye Lojistik Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Dölen, “Ürün çeşitliliğinin artması ile beraber tam zamanlı sevkiyat, izlenebilirlik, dağıtım merkezi ve mağazalar arasındaki transferler, perakende sektöründe bulunan firmalar tarafından genelde outsource edilen hizmetleri oluşturmaktadır. Hala tüm dağıtımını kendi araçları ile gerçekleştiren firmalar olmasına karşın sektörde son beş yılda dışarıdan hizmet sağlamaya yönelik ciddi bir değişim gözlenmektedir. Buna karşın dağıtımdaki bu trend değişiminin, dağıtım merkezi yönetimi, depo ve satış noktası arasındaki, raf arasındaki akışının yönetimi, envanter kontrolü vb. hizmetler ise firmaların kendi kontrollerinde kalmasını tercih ettikleri alanlar olarak öne çıkmaktadır” dedi.
Ekol Lojistik Genel Müdür Yardımcısı Murat Boğ ise şu açıklamalarda bulundu: “Perakende sektöründe diğer sektörlere paralel olarak; uluslararası taşımacılık ve gümrükleme tarafında outsourcing oranının çok yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Depo yönetiminde, dış kaynak kullanımı oranı çok yüksek değilken, dağıtım lojistiğinde ise depo yönetimine göre oranın daha yüksek olduğunu görüyoruz. İstatistiklere göre; perakende sektöründeki genel outsourcing oranının, sağlık sektörü ve insaat sektörüne göre daha yüksek ancak fmcg, otomotiv, elektronik gibi sektörlere nazaran daha düşük olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle yerli firmalarda dış kaynak kullanım oranı, uluslararası firmalara göre daha düşük olmakla beraber, global krizin etkisiyle yerli firmaların da lojistik operasyonlarda daha yoğun bir şekilde dış kaynak kullanımına gittiğini gözlemleyebiliyoruz.”
Borusan Lojistik’ten İşletmeden İşletmeye Hizmet
BORUSAN Lojistik’in entegre lojistik hizmet sağlayıcısı olarak, müşterilerinin tedarik zincirlerine değer katacak tüm hizmetleri; müşterinin tedarikçisinden başlayan ve müşterinin müşterisine kadar tüm lojistik süreçlerde mal akışını gerçekleştirip eş zamanlı bilgi akışını ve raporlamayı sağladığını belirten Borusan Lojistik Türkiye Lojistik Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Dölen, “Dolayısı ile belirli sektörlerde hakim pozisyonda bulunan üretici firmalar ve perakendeciler, geniş müşteri portföyümüz içinde yer almaktadır. Sektörü; üretici firmalar, dağıtım kanalları içerisinde önemli yer tutan perakendeciler, üretici firmalara ve perakendecilere lojistik hizmeti sunan 3PL olarak tanımlamak mümkündür. Üretici firmalar işletmeden işletmeye ve işletmeden son tüketiciye, perakende ise yapısı itibari ile işletmeden son tüketiciye yönünde gerçekleşen bir ticaret kavramına sahiptir. Borusan Lojistik olarak perakende sektöründe ağırlıklı olarak işletmeden işletmeye kanalında hizmet vermekte olduğumuzu söyleyebiliriz” dedi.
Hızlı bir değişim yaşanan Türkiye’de ürünlerin tüketiciye ulaşmasında, aracılık eden kanallar içinde organize perakende sektörünün değişim hızı ve Türkiye’deki öneminin gün geçtikçe artmakta olduğuna dikkat çeken Dölen, şöyle devam etti: “Bunun sonucunda bizlerin iş yapış modellerimiz de değişmektedir. Önümüzdeki 10 yılda Türkiye’de organize olmayan perakendecilerin ciro ve pazar paylarının yüzde 20’lere düşmesi beklenmektedir. Bugün bu grubun (bakkal, pazar vb) payı yüzde 53’ler seviyesindedir. Son dönemde hızla artan bu değişimin, 2008 krizi ile 2009 yılında biraz yavaşlamış görünmekle beraber 2010 yılından itibaren tekrar hızlanmaya başlamasını beklemekteyiz. Yakın gelecek diyebileceğimiz 3 yıl içinde süper market - hiper marketlerin ve diğer organize parekendecilerin pazar paylarının artan AVM inşaat projeleri sayesinde yurt çapına yayılarak yüzde 60’lara ulaşması mümkün görünmektedir. Bu hızlı ve önemli değişim sadece üretici ve tedarikçilerinin ve onlara hizmet veren lojistik firmalarının iş süreçlerini etkilemeyecek, olumlu ve olumsuz bazı değişimleri de beraberinde getirecektir.”
Perakende sektörü hacim olarak geriledi
“Perakende sektörü ekonomik canlılığı yansıtması açısından önemli bir platform olarak değerlendirilmektedir. Gıda, hazır giyim, dayanıklı tüketim, vb. sektörler yaşadığımız global krizden ne kadar etkilendilerse perakende sektörü de bu etkileşimden aynı ölçüde etkilendi. Cirosal anlamda çok büyük bir değişiklik olmamakla beraber bazı ürün tiplerinde - teknolojik ürünler gibi- perakende verimliliklerinde ciddi oranda küçülmeler yaşanmıştır. Tüketici güveninin oturması ile 2010 yılından itibaren m2 başına gelir ve satışlarda da artışın başlaması beklenmektedir. Bu sektöre ve sektörde satılan malları üreten firmalara verdiğimiz hizmetlerde, çeşitlilik anlamında bir değişim olmasa da 2009 daha önceki yıllarda gerçekleşen iş hacimlerinin gerisinde kalınan bir yıl oldu” diyen Dölen, şu açıklamalarda bulundu: “Ters lojistik, tedarik zinciri yönetiminin daha kapsamlı bir süreci olan iade yönetiminin bir parçasıdır. Tersine lojistikte odaklanılan süreç malların müşteriye nasıl ulaştırılacağı değil, müşterilerdeki malların firmaya geri dönüşünün nasıl sağlanacağıdır. Ters lojistik ise nakliyecilik ya da depo yönetimi gibi geleneksel lojistik aktiviteleri ile ilgilenir. İade yönetimi ise iade akışı, ters lojistik, ters lojistik kanalları ile giren ürünlerin ayıklanması gibi kavramlar ile ilişkili tüm aktiviteleri bünyesinde barındırır.”
Perakende lojistiğindeki ciro toplam cironun yüzde 5’i
Gıda, kozmetik, hazır giyim, dayanıklı tüketim gibi çok farklı ürün gruplarına hitap eden perakende sektöründe tek tip ideal depo yerine, her ürün grubu için iyi depolama ve taşıma uygulamaları dikkate alınarak tasarlanması gerektiğini söyleyen Dölen, “Her ürünün birbirinden farklı karakteristikler taşıması da tasarım sürecinde tüm tedarik zincirinin en uygun şekilde incelenmesini zorunlu kılmaktadır. Depo içerisinde ısı ve nem dereceleri, havalandırma ve aydınlatma sistemleri, zeminde kullanılan malzemeler, temizlik malzemeleri, haşere kontrol sistemleri gibi pek çok parametre farklılık göstermektedir. İdeal depo lokasyonu tespitini belirlerken dikkate alınması gereken en temel parametreler; başlangıç noktaları ile teslimat noktalarının coğrafi yaygınlığı, teslimat sürecinde beklenen performans seviyesi ve servis kalitesi olarak karşımıza çıkmaktadır. En uygun çözümlerin üretilmesi, dağıtım ağı yapısı, ana depolara olan uzaklıklar vb. göz önünde bulundurularak, tedarik zincirine değer katan aktivitelerin belirlenmesi ve tüm sürecin detaylı analizlerinin yapılması ile mümkün olacaktır. Türkiye’nin ve bölgelerin ana depolama merkezleri olarak adlandırılabilecek lokasyonlarında kurmuş olduğumuz toplam büyüklüğü 277 bin m2’ye ulaşan depolarımız ile genel ihtiyaçlara çözüm sunmaktayız. Ancak her ürün, firma ve firmanın müşterileri açısından en doğru depo lokasyonunun ve depo içi ekipman ihtiyaçlarının farklılaşabileceği gerçeğini de göz önüne almaktayız” dedi.
Perakende lojistiğinden elde ettikleri cironun toplam cirolarının yüzde 5’leri seviyesinde olduğunu kaydeden İbrahim Dölen,sözlerini şöyle noktaladı: “Halen üç büyük perakende firmasına gümrükleme, yurtiçi dağıtım ve şehir içi dağıtım faaliyetlerinde hizmetlerimizi sunmaktayız. Hızlı Tüketim Malları sektöründe pek çok firmaya verdiğimiz hizmetlerde, bu kanalda yer almakta olan firmalara hizmet götürmekteyiz. Tüm bu hizmetleri hesaba katarsak, Borusan Lojistik’in hızlı tüketim ve perakende sektöründen cirosunun yüzde 15’ine yakın kısmını sağlamaktayız. Perakende sektöründe gerçekleşmesini beklediğimiz hızlı değişimde daha fazla rol alabilmek için Borusan olarak ülke çapındaki depo ve aktarma merkezlerimizi artırarak, bu merkezlerimiz üzerinden bölgesel perakende noktalarına dakik bir servisi hayata geçirmek için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Aynı zamanda depolama alanında geliştirdiğimiz tecrübelerimiz ve knowhow’ımız ile sektörün halen kendi yönettiği depolama hizmetlerini de gerçekleştirmek için fırsat kollamaktayız.”
Omsan Lojistik Proaktif Anlayışla Perakende Sektörüne Lojistik Hizmet Veriyor
BUGÜN perakende sektörüne lojistik açıdan bakıldığında ürünlerin hızlı ve sıklıkla hareket ettiğini belirten Omsan Lojistik Genel Müdürü Osman Küçükertan, lojistik servis sağlayan olarak, bu alanda müşteri ile ürünü son noktada buluşturmak gibi hassas bir misyonları bulunduğunu söyledi.
Bu sebeple müşterinin vereceği en küçük tepkilere anında aksiyon göstermeleri gerektiğinin altını çizen Küçükertan, “Bu da değişime açık ve her aşamada proaktif bir şekilde hareket etmenizi gerektiren bir lojistik organizasyonu yönetmek anlamına gelmektedir. Bir perakende firmasının dışarıdan destek almadan bu kadar yüksek frekanslı ve esnek bir altyapıyı oluşturup sürdürmesi çok karlı değildir. Zira bu altyapı içerisinde ithalat, gümrükleme, depolama, sipariş toplama, katma değerli servisler, makro/mikro olmak üzere dağıtım ve aynı zamanda destek birim ve tamamlayıcı hizmetler dediğimiz sigorta, hasar yönetimi, risk yönetimi, mevzuat yönetimi gibi diğer bileşenler de yer almaktadır. Bütün bu altyapıyı oluşturmak, sürdürmek, sabit yatırım, insan kaynağı, bilgi teknolojileri, ekipman ve filo yatırımlarını finanse etmek ve yönetmenin bir perakende firmasının taşımak isteyeceği bir yük olmayacağı çok aşikar. Bu yüzden de perakendecilerin mutlaka lojistik hizmet ve altyapılarını tamamıyla entegre lojistik hizmetler sunan firmalara devrederek ana faaliyet konularına odaklanmaları gerekiyor” dedi.
“Perakende sektörünün krizden nispeten az etkilenen sektörlerden biri olduğunu söyleyebiliriz. İşsizlik oranlarının artması, kişi başı gelirin azalması ya da belirsizlik ortamında tasarruf yoluna gidilmesi sektördeki ciroları azaltmıştır. Biz perakende lojistikçisi olarak mevcut operasyonlarımızı koruduk ancak artış öngördüğümüz yeni mağaza açılışları ve yeni satış kanalları hayata geçmediği için beklenenin altında bir perakende lojistiği cirosu ile 2009’u tamamlayacağız. Bu süreçte Omsan olarak perakende sektörü de dahil tüm müşterilerimize krizden çıkış için yardımcı olabilecek yeni lojistik süreç tasarımı, maliyet düşürücü, performans arttırıcı önlemler ve Ar-Ge faaliyetleri ile destek vermeye çalıştık” diyen Küçükertan, şöyle devam etti: “Perakende lojistiğinde her aşamada hızlı bir süreç yaşanmaktadır. Özetle; ürünlerin gerek depolamasında (mal kabul, sevkiyat, paketleme, sipariş oluşturma, etiketleme vb tüm işlemler), gerekse dağıtım organizasyonu ve ithalat işlemleri gibi tüm sürecin hızlı hareket ettiği noktalarda birbiriyle entegre bir network kurulması önceliklidir. Ayrıca dağıtım organizasyonu, araçların tonaj durumları, trafik durumu vb faktörler dikkate alınarak depo lokasyonunun seçilmesi gerekmektedir. Rekabetin yoğun olarak yaşandığı bir sektör olması sebebi ile depo maliyetlerinin de yukarıda belirtilen faktörler ile birlikte değerlendirilmesinde fayda vardır. Depo, teknik açıdan çift yönlü olarak (mal kabul-sevkiyat işlemlerinin ayrı noktalarda yapılması) tasarlanmalı ve yine depo içinde kısa mesafeler kat edilerek işlemlerin yapılması gereklidir. Depo operasyonlarının ve takip yöntemlerinin doğru, hızlı tam zamanlı yapılabilmesi için sistem altyapısının doğru tasarlanması ve uygulanması gerekmektedir. Sadece stok takibi yerine WMS (Warehouse Management System) yönetim sisteminin kurulması tercih edilmelidir. Ürün özelliklerine göre raf sistemlerinin mutlaka kullanılması, doğru ekipmanların seçilmesi ve içerideki hareketleri yavaşlatmayacak bir yapının kurulması gereklidir. Ürün özelliklerine göre soğuk depo ya da iklimlendirilmiş depo kullanılacaksa, ayrı bölmeler kurulmalı ve soğuk zincirini bozmayacak şekilde tasarlanmalıdır.”
Bugün en hızlı gelişen sektörlerin başında gelen perakendenin Omsan’ın da stratejik planlamalarında önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Küçükertan, sözlerini şöyle noktaladı: “Perakende sektöründe hizmet sunan markaların Türkiye’de daha çok aktarma-dağıtım merkezi ve farklı network yapısı kuracakları yönündeki öngörümüzle birlikte perakende lojistiğinde uzmanlaşma gündemimizde yer almaktadır. Müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda yatırım yapabilme gücümüzü de kullanmayı planlıyoruz.”
Ekol Lojistik Perakende Lojistiğinde 35 Milyon Avro Ciroya Ulaştı
EKOL Lojistik’in perakende lojistiği hizmetlerinin 2008 yılı cirosu içindeki payının yüzde 23 olduğunu belirten Ekol Lojistik Genel Müdür Yardımcısı Murat Boğ, yıllık cirolarının yaklaşık 35 milyon Avro olduğunu söyledi.
Yeşil Kundura, Real, Gap, M&S, Boyner, Metro ve Media Markt’ın hizmet verdikleri firmalardan bazıları olduğunu ifade eden Murat Boğ, “Örneğin Metro Group lojistiğe; uluslarası taşımacılık, depo yönetimi ve dağıtım yönetimini kapsayan entegre çözüm sunuyoruz. İş modeline göre, yerli tedarikçilerden gelen ürünlerin önemli kısmı crossdocking mantığıyla 24 saat içerisinde belirlenen teslimat saat aralıklarına göre mağazalara teslim ediliyor. Bazı tedarikçilerimiz için dağıtım merkezine ön çekim işlemi de bizim tarafımızdan gerçekleştiriliyor. Putaway mantığıyla, yerli tedarikçilerden veya yurtdışından gelen ürünlerin stok yönetimi yapılıyor, gelen iş emri ve kpi’lere bağlı kalınarak hazırlanan siparişler, diğer ürünlerle birlikte sevk ediliyor. Ayrıca bazı ürün grupları için yoğun katma değerli hizmet operasyonları müşterimize sunuluyor. Inbound lojistik, iade lojistiği, mağazalar arası transfer hareketleri, özel sevkiyatlar, gümrükleme, transit ihracat gibi lojistik hizmetler yine farklı müşterilerimize sunduğumuz hizmetler arasındadır” dedi.
Esneklik, optimum maliyet, iş modelleme yeteneği, dağıtım ve sipariş yönetimi performansı
Farklı ölçekteki müşterilere perakende lojistiği hizmetlerini sunduklarını ancak key account firmaların perakende cirolarının içindeki ağırlığının daha fazla olduğunu vurgulayan Murat Boğ, şöyle devam etti: “Alışveriş merkezlerinin ve zincir mağazaların başta büyük şehirler olmak üzere, tüm yurt genelinde yayıldığını görüyoruz. Bu trend, lojistik çözümlerin önemini ve hacmini daha da artırmaktadır. Farklı lojistik hizmetler için pazarın büyüklüğü artmakla beraber, lojistik hizmet sağlayıcılarından beklentiler de yükselmektedir. Esneklik, optimum maliyet, iş modelleme yeteneği, dağıtım ve sipariş yönetimi performansı öne çıkan parametreler arasında yer almaktadır.”
“İade lojistiği, etkin yönetilmesi gereken alt süreçler arasındadır. Dağıtım hizmetlerinde iade lojistiğin parsiyel olarak sunulması, gelen ürünlerin depoda kalite kontrol sürecinden geçirilerek, gerekmesi halinde yeniden etiketlenmesi, ambalajlanması verdiğimiz hizmetler arasındadır. Dağıtım hizmetlerinde, PDA’lar aracılığıyla ‘teslim edildi/teslim alındı’ bilgisi müşterimizle anlık olarak paylaşılmakta, performans kriterleri dinamik olarak webten izlenebilmektedir” diyen Boğ, şunları söyledi: “Her operasyonun karakteristiğine göre kullanılacak depo yeri, kaynaklar, yerleşim planı, malzeme akışları, süreçler planlanmalı, yatırım kararları verilmelidir. Lojistik operasyonlarda kullanılan etkin yazılımlarla verimlilik artırılmalıdır. Farklı otomasyon teknolojileri yazılımsal altyapıyla entegre olarak kullanılabilir. Pick by light, mini load, dikey karousel sistemler, hareket sistemleri bu teknolojiler arasında yer almaktadır. Süreçlerin bütünsel olarak izlenebilirliği ve performans yönetimindeki şeffaflık, müşterilerimizin ana beklentileri arasında yer almaktadır.”
Lüks tüketim çoğunlukla yerini, optimum kalite ve ihtiyaç anlayışına bıraktı
Krizin etkisiyle düşük/optimum fiyat politikasına sahip firmaların, pazarda daha ön plana çıktığını belirten Boğ, “Lüks tüketim çoğunlukla yerini, optimum kalite ve ihtiyaç anlayışına bırakmış oldu. Bununla birlikte, perakende sektöründe özellikle markalaşan firmaların pazarlama faaliyetleri, uzun ödeme vadeleri ve promosyon faaliyetleri ile krizden daha az etkilenmeye çalıştığını gözlemliyoruz. Artan avm sayısı da göreceli olarak hacimsel düşüşün olmamasını veya sınırlı kalmasını sağlamıştır. Bununla beraber küçük ölçekli firmaların krizden daha fazla etkilendiğini söyleyebiliriz. 2009 yılında perakende sektöründe, neredeyse 2008 yılını yakaladığımızı söyleyebilirim” dedi.
2010 yılında; hem krizin etkisinin azalması hem de stratejik iş planımızın bir parçası olarak, perakende sektöründeki çıtamızı daha da yükseltmeyi hedeflediklerini kaydeden Murat Boğ, sözlerini şöyle noktaladı: “2009 yılının ikinci yarısında işbirliğine başladığımız müşterilerimiz ve yeni aramıza katılacak müşterilerimizle, büyüme hedeflerimizi en az yüzde 20 olarak belirledik. Bu hedefi gerçekleştirirken; yeni dağıtım merkezi yatırımında bulunmak, mevcut tesislerimizde verimlilik ve kapasitemizi artıracak değişiklikleri gerçekleştirmek, uygun teknolojileri yine iş süreçlerimizin içinde kullanmak ana hedeflerimiz arasında yer alıyor.”
Kaynak: Ulasımhaber