Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, ''Türkiye gümrüklerinde otomasyon sisteminin faaliyete geçmesi için çalışmalarımız sürüyor'' dedi.
Habur Sınır Kapısı'nda incelemelerde bulunan Yazıcı, gümrük kapılarının Cumhuriyet'in ilk yıllarında yapılmış olması nedeniyle insan ve araç geçişleri bakımından çok elverişli olmayan bir alt yapı ile iktidarları dönemine kadar fonksiyonlarını sürdürmeye çalıştığını belirtti.
Türkiye'de 2003 yılından bu yana her alanda sağladığı değişik ve dönüşümü gümrük kapılarında da gerçekleştirmeye başladıklarını ve gümrük kapılarının özellikle alt yapılarının yenilenmesiyle, hem ticaretin sağlıklı bir şekilde yapılmasının sağlandığını hem de ülkelerin itibarını görünür hale getirmekte olduğunu anlatan Yazıcı, bütçe imkanlarının el vermemesi nedeniyle çalışmaların yap-işlet-devret modeli ile gerçekleştirildiğini ifade etti.
Yazıcı, önümüzdeki ay Suriye'ye bir ziyaret yapmayı planladıklarını ve Suriye ile yapılacak ortak müzakere ile Öncüpınar Kapısında, tek kapı, iki gümrük idaresi olarak ortak çalışacaklarını bildirerek, benzer bir çalışmayı Gürcülerle, Sarp kapısı için yapmayı düşündüklerini, ancak, daha somut bir sonuç alamadıklarını ifade etti.
-KUZEY IRAK'A YAPILAN İHRACAT-
Türkiye'nin hızla büyüdüğünü, ticaret hacminin genişlediğini, dünyada yaşanan bu küresel krizde yapılan ticari faaliyetler kıyaslandığında, özellikle 2009 yılında Doğu'daki kapılarda ticaret hacminin büyüdüğünün görüldüğünü anlatan Yazıcı, Habur'da da ticaret hacminin büyüdüğünü ve ihracat kalemlerinde çok çeşitlilik olduğunun görüldüğünü anlattı.
Yazıcı, şöyle dedi:
''Bir ülke ile ihracat yaparsınız, bir iki kalemde ihracat yaparsınız. Ama bir sorun çıktığında ihracatçınız dibe vurabilir. Bu kapıdan Irak'a, Kuzey Irak'a gerçekleştirilen ihracat ürünlerinde muazzam bir çeşitlilik var. Bu da ticaret zenginliğini ortaya koyuyor. Ticarette de diğer şeylerde olduğu gibi risk var. Buradan yapılan ticarette de büyük bir risk var. İnşallah başkonsolosluğumuzun Kuzey Irak'ta açılması suretiyle bu sorunun asgariye ineceğini düşünüyoruz.
Buradaki sorunları ciddi bir şekilde takip edeceğim. Sorunlar takip edilirse çözülür. Geçen yıl burada kuyruk sorunu çıktı. Hemen her gün valiyi aradım; 'Kaç araç giriş çıkış yaptı' diye bilgi aldım. Personel takviyesiyle sorunu çözdük. Şimdi gelince yine az bir kuyruk gördük. Bunun bayram nedeniyle olduğunu öğrendim. Türkiye gümrüklerinde otomasyon sisteminin faaliyete geçilmesi için çalışmalarımız sürüyor. 2010 yılında bütün gümrük beyannameleri ve gümrük işleri elektronik ortamda gerçekleştirilecek.''
-''E-DEVLET PROJESİ TAMAMLANDI-''-
Yazıcı, hükümetin ''e-devlet'' projelerinden bir tanesinin de dış satımda e-devlet projesi olduğunu ve bu projeyi gümrük müsteşarlığının yürüttüğünü, projenin tamamlandığını belirterek, şöyle devam etti:
''İnşallah Ocakta devreye girecek. Bu proje sayesinde orta ve küçük boyutlu ticaret erbabımız bile internet üzerinden ürününü pazarlayabilecek. Gümrük kanunundaki değişiklikle ürün göndermesini kargo ve posta ile gerçekleştirecek. Kendisi gümrükle muhatap olmayacak. İşte çağdaşlık bu, işte medeniyet bu. Hükümetimiz bu anlamda hiçbir fedakarlıktan kaçınmamaktadır. Bu sene 500-600 civarında bir personel takviyesi yapacağız. Seneye de bu sayı 1000-1500 civarında olacak. Böylece buradaki personel sıkıntısı da giderilmiş olacak. Buradaki ihracatın artması Türkiye'nin kalkınması demektir.''
-DEMOKRATİK AÇILIM-
Yazıcı, Türkiye'nin; ''Kardeşlik Projesi'' ''Milli Bütünlük Projesi'' ya da ''Demokratik Açılım'' denen projesinin en önemli proje olduğunu da bildirdi.
''Birlik bütünlük içerisinde empati yaparak birbirimizi daha çok severek ötelemeden bölgedeki vatandaşı terör örgütünden açık seçik ayırarak başarabileceğimize inanıyorum'' diyen Yazıcı, ikinci temel sorun olan işsizlik sorununun çözümünün de buna bağlı olduğunu belirtti.
Yazıcı, şöyle dedi:
''Türkiye bu sorunla mücadele bağlamında bir hesaplamaya göre 300 milyar dolar kaynak harcamış. Bu kaynağın yatırıma dönüştürüldüğünü düşünün. Nereye varacağını, ne kadar işsiz vatandaşın iş sahibi olacağını şöyle bir düşünün. Hiç kimsenin hiçbir bahanesi yoktur, olamaz.
Kimsenin eline silah alarak, dağa çıkarak kendi kardeşine, birlikte sahip olduğu coğrafyada yaşayan insana, kurşun sıkmasının izahı yoktur. Böyle bir şey olamaz. Bu sürecin ifade edildiği gibi sağlıklı bir şekilde sonuçlanması noktasında; aklın, mantığın kabul etmeyeceği, vicdanların hazmedemeyeceği önerilerle önünü kesmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Olabilecek olanlar ortada. Aklın mantığın ve vicdanın kabul edeceği şeylerdir. Bunun dışındaki taleplerle süreci tıkamaya yönelik olanlara çok dikkat etmek lazım. Gerçekten vatandaş bu konuda hükümetin içtenliğini kabul etmiştir.
Kaynak: Lojiport