Uluslararası Feribot İşletmecileri Birliği’nin (Interferry) yaklaşık 30 yılı aşkın tarihinde ilk kez bir Türk yöneticinin, İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy’un oybirliği ile başkanlığa seçilmesiyle başlayan süreç, Türkiye’yi denizcilerin buluşma noktası haline getirdi. Interferry’nin Genel Kurulu niteliğindeki konferans, 14-17 Ekim 2009 tarihleri arasında, İDO’nun ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlendi.
Dünya denizcilik
sektörüne yön veren şirketlerin üst düzey yöneticilerini İstanbul’da ağırlıyor
olmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten Interferry Başkanı ve İDO Genel
Müdürü Ahmet Paksoy, “Çeşitli ülkelerin üst düzey şirket yöneticilerin
Türkiye’ye gelmesi, ülkemiz açısından gurur kaynağı olduğu kadar, Türkiye’ nin
tanıtımı için de bulunmaz bir fırsat yaratmaktadır” dedi.
Bu büyük
organizasyonun Türkiye’de yapılmasında, son yıllarda gösterdiği hızlı
atılımlarla “Dünyanın En Büyük Yolcu Taşımacılık Şirketi” haline gelme
başarısını gösteren İDO’nun uluslararası saygınlığının önemli rolü olduğuna
dikkat çeken Paksoy, 2009 Interferry İstanbul toplantısını, İDO’nun
uluslararası düzeyde gördüğü takdirin somut bir kanıtı olarak değerlendirdiğini
söyledi.
Paksoy: “Hızlı
adımlarla ilerliyoruz”
Interferry Başkanı ve
İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Interferry
Başkanlığı ile denizcilerin bu büyük buluşmasına İstanbul’da ev sahipliği
yapabiliyor olmamız, ülkemizin dünya denizcilik sektöründeki algısı ve değişen
konumu açısından büyük önem taşıyor. ‘2009 Interferry İstanbul’ ile dünya
denizciliğinin kalbi kentimizde atıyor. Interferry, büyük bir işletme yapısını
çatısı altında barındıran, sektörün tek örgütü. Bu prestijli oluşum, Uluslararası
Denizcilik Örgütü İMO’da ‘Danışman’, Avrupa Birliği nezdinde ise ‘Gözlemci’
statüsünde bulunuyor. Bu yanıyla Türk denizcilik sektörünün dünyadaki yeri ve
gücü açısından, yıllardır özlemini duyduğumuz noktaya hızlı adımlarla
ilerliyoruz. 2009 Interferry İstanbul buluşmasını bu perspektiften
değerlendirmek gerekir.”
Ahmet Paksoy, 100
milyon yolcu ve 6,5 milyon araç taşıyan İDO’nun “Dünyanın En Büyük Yolcu
Taşımacılık Şirketi” unvanı ve sahip olduğu know-how ile uluslararası
platformda başarılarıyla kabul ve takdir gördüğünü belirterek, bu yanıyla
“örnek oyuncu” olan şirketin atmış olduğu adımları, markalaşmaya dönük önemli
bir süreç olarak değerlendirdiklerini ifade etti.
2009 Interferry
İstanbul: “Zor Zamanlarda Doğru Rotayı Seçmek”
2009 Interferry Konferansı’nın
bu yılki ana teması ‘Zor Zamanlarda Doğru Rotayı Seçmek’. Bu ana başlık
altında; başta ekonomik krizin feribot ve deniz taşımacılığı sektöründe
yarattığı etkiler, operasyon ve risk yönetimi, petrol fiyatları, çevre
sorunları, alternatif üretim ve finansman modelleri ile gibi pek çok önemli
konular masaya yatırılarak, denizcilik alanındaki yeni açılımlar
değerlendirilecek.
Toplantıya, dünyanın
önde gelen gemi mimari tasarım şirketlerinden Ellit Bay Design Group Kurucusu
John Waterhouse, uluslararası taşımacılık sektöründe dünyanın uzmanlaşmış en
önemli bankası olan DVB’in ( Deutsche Verkehrs Bank) üst düzey temsilcileri,
İsveç’in en büyük Ro-Ro taşımacılık şirketi Stena RoRo, Kanadalı feribot
şirketi BC Ferry Services Inc ile güç ve özdevinim teknolojilerinde bir dünya
lideri olan ABB Industry Oy Power Electronics’in yanı sıra pek çok sektör
lideri kişi ve kurum katılıyor.
2009 Interferry
İstanbul, dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz döneminde yeni pazar
arayışlarını sürdüren Türk denizcilik şirketlerinin, sektörün uluslararası
temsilcileriyle İstanbul’da biraraya gelme şansına kavuşması açısından da özel
önem taşıyor.
Ahmet Paksoy:
“Interferry Başkanı’I olarak 34 üncü Interferry Genel Kurulu’na hepiniz
hoşgeldiniz! Interferry Başkanı olarak İDO’nun evsahipliğinde gerçekleşen ve
deniz taşımacılığı sektörünün nabzının atacağı bu toplantıda, ,dünya denizcilik
sektörüne yön veren şirketlerin yöneticilerini güzel şehrimiz İstanbul’da
ağırlamaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.
25 ülkeden 200’den
fazla işletmenin temsil edildiği, sektörümüzün çatı örgütü Interferry’nin
34’üncü Genel Kurulu’nun, dünyadaki ekonomik gelişmeler ve küresel kriz
gölgesinde özel bir öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Nitekim, bu yılki ana
temamızı da “ Zor Zamanlarda Doğru Rotayı Seçmek” olarak belirledik.
Küresel ekonomik
hareketlilik ve sermayenin dünya üzerindeki öngörülemeyen yer değişimi, diğer
sektörler gibi denizcilik sektörünü de yeni pazar arayışına, yeni üretim
modellerine yöneltti. Bu süreç yakıt, çevre gibi işletme önceliklerinde; uygun
maliyetli, verimli ve kaliteyi esas alan tasarım ve üretim arayışlarını
hayatımıza taşıdı.
Bu buluşmanın, dünya
denizcilik sektörü ile ülkemizin bu alanda hızlı bir gelişim gösteren
finansman, know- how ve üretim deneyimi doğrultusunda önemli işbirliği ve görüş
alışverişi fırsatı yaratacağını düşünüyorum. Kuşkusuz bir sosyal buluşma
niteliği de taşıyan konferansımız, değerli üyelerimizin, ülkemizin tarih,
kültür ve değerlerini yakından tanıyabilmeleri açısından keyifli ve unutulmaz
olacak.
Değerli konuklar,
Büyük bir aile olarak
yeni hedeflerimize ulaşabilmek için her yıl bir araya gelmeye devam edeceğiz.
İçinden deniz geçen, Asya ve Avrupa’yı birleştiren, Doğu’nun ve Batı’nın
buluşma noktası İstanbul’a, 2009 Interferry İstanbul’a hoş geldiniz der,
hepinize saygılar sunarım.”
Kadir Topbaş:
İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın, bugün (15 Ekim 2009) “2009 nterferry İstanbul
Konferansının” açılışında yaptığı konuşma.
“Dünya feribot
işletmecilerini çatısı altında toplayan tek örgüt, Uluslararası Feribot
İşletmecileri Birliği’nin (Interferry) 34’üncü konferansına hoş geldiniz.
Dünya denizciliğinin
kalbi kabul edilen bu birliğin toplantısının İstanbul’da yapılıyor olmasından
duyduğum memnuniyeti ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Dünya denizcilik
sektörüne yön veren şirketlerin temsilcileri başta olmak üzere bu toplantıya
iştirak eden siz saygıdeğer misafirleri saygıyla selamlıyorum.
‘Zor Zamanlarda Doğru
Rotayı Seçmek’ ana başlığı altında gerçekleşecek bu toplantıların hayırlı
olmasını diliyorum.
Ekonomik krizin,
deniz taşımacılığında meydana getirdiği etkilerin değerlendirileceği bu
toplantının denizcilik alanında yeni açılımlar getireceğine inanıyorum.
Yine dünya ekonomik
krizinin değerlendirildiği ve çıkış yollarının arandığı IMF-Dünya Bankası
yıllık toplantılarının ardından sizleri, Asya ile Avrupa’nın buluştuğu bu 8500
yıllık kadim medeniyetlerin beşiği olan İstanbul’da ağırlamaktan büyük onur
duyuyoruz.
İstanbul, eşsiz bir
coğrafyadır. Yalnızca doğu ile batının değil, başkentliliğini yaptığı eski
medeniyetlerle modernin de buluştuğu bir köprüdür aynı zamanda.
Bir dünya kentidir.
Yeryüzü kültürlerinin, yeryüzü dinlerinin kendi özgün renkleriyle süslediği
farklı bir atmosfer, orijinal bir hayat tarzına sahiptir.
Farklı inanç, kültür
ve fikirlerin hoşgörü ve güven içinde bir arada yaşadıkları “Medeniyetler
İttifakının” sembol kentidir.
Zengin ve renkli
kültürel dokusuyla “2010 Avrupa Kültür Başkenti’dir.
Roma, Bizans ve
Osmanlı imparatorluklarının tarihi eserlerine kentin doğal güzellikleri de
eklenince muhteşem bir tablo çıkar önümüze.
İstanbul’un en büyük
özelliği bir deniz kentidir. Avrupa ve Asya’yı ayıran boğazın yukarısına doğru
geleneksel ve unutulmaz bir deniz gezisi yapmadan İstanbul gezisi tamamlanmış
sayılmaz.
Büyük bir ihtişam ve
duru bir güzellik yansıtan kıyılar, geçmişin ve günümüzün lezzetini bir arada
sunar.
Türk boğazlarının
kilit noktası olarak jeopolitik konumu ile dünyada tektir.
Karadeniz’i Akdeniz’e
ve dolayısıyla Karadeniz’i diğer açık denizlere bağlayan Boğazlar, tek deniz
geçidi olmaları nedeniyle sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın en önemli deniz
ticaret yollarındandır.
Servet denizde,
sağlık denizde, istiklal denizde, tek kelime ile “hayat denizdedir.”
Elbette bugün
Türkiye’yi Türkiye yapan, jeopolitik olarak değerine değer katan, onun etrafını
saran, onu dünyanın dört köşesine bağlayan denizlerdir.
Düşününüz:
Akdeniz’de, Ege’de, Marmara’da, Karadeniz’de sahili olan bir devletiz. Türkiye
yaklaşık 8 bin 400 kilometrelik sahil şeridiyle, bir deniz ülkesidir.
Bu sınırlarımızın
uzunluğu, kara sınırlarımızın uzunluğunun 3 misli!..
Hükümetimiz, bundan 7
yıl önce iktidara geldiğinde vakit kaybetmeksizin reform niteliğinde aldığı
kararlarla, denizcilik sektöründe çok büyük atılımlar gerçekleştirmiştir.
Böylece gemi inşa
sanayinde tam kapasiteler kullanılmaya başlandı. Uluslar arası nakliyatçılıkta
rotalar denize kaydı.
Gelişen bu potansiyel
karşısında yeni gemilerle birlikte daha büyük limanların, daha büyük
tersanelerin ihtiyacı hissedildi.
Aynı zamanda büyük
bir memnuniyetle görüyoruz ki Türkiye, Gemi İnşa Sanayinde büyük başarılara
imza atıyor. Türk gemiciliği ‘altın çağını” yaşıyor.
Türkiye gemi
yapımında dünyada 23. sıradan 5. sıraya yükselmiştir. Mega yat inşasında ise
dünya sıralamasında 4.sırada yer alması Türk Denizciliği adına büyük bir
ilerlemedir.
Gemi sektöründe büyük
gelişme gösteren Türkiye, dünya liderliğine doğru hızla ilerliyor. İnşa ettiği
gemilerin yüzde 60’ının ihraç ediliyor olması bunun bir göstergesidir.
Önemle belirtmeliyim
ki, İstanbul boğazının iki yakası arasında yani Sirkeci- Harem hattında
çalışmaya başlayan 4 arabalı vapuru, 5 adet yolcu gemisi, 3 adet Haliç Gemileri
ile sayıları 15 adedi bulacak Deniz Taksilerin yapımını yerli üreticilerimize
yaptırdık ve inşa ettirmeye devam ediyoruz.
Bu projelerimizin
tutarı 110 milyon dolar olmuştur. Bu vesileyle Türkiye’nin modern altyapıya
sahip tersanelerini dikkatinize sunmak istiyorum.
Denizcilikte yaşanan
bu gelişmelerle birlikte İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak bizler de deniz
ulaşımını cazip hale getirecek yeni projeler hayata geçirdik.
1871 yılında kurulan
asırlık deniz şirketimiz Şirketi Hayriye’nin İDO’ya devri sayesinde deniz
taşımacılığındaki gücümüzü arttırdık.
Filomuzu, manevra
yeteneği yüksek, iskeleye kolay yanaşıp ayrılabilen, hızlı, yolculuk
taleplerine uygun kapasitelerde gemiler ile takviye ettik.
İDO’nun 5 yılda
yaptığı yatırım miktarı 361 milyon dolara ulaştı.
Geçen dönem 4 araba
vapuru, 2 hızlı feribot, 5 deniz otobüsü, 5 vapur ve 4 açık güverteli hızlı
feribot aldık.
Deniz ulaşımındaki
atılımlarımız, İDO’yu dünyanın en büyük deniz filosuna sahip şirketi konumuna
getirdi.
İDO’nun 2005’te 404
milyon lira olan aktif büyüklüğü 2008’de yüzde 56 artarak 631 milyon TL’ye
çıktı. Bu muazzam bir başarıdır.
Şimdi hedefimiz
çıtayı daha da yükseltmek. Şu an İDO, 87 iskelede 102 gemi ile 34 hattı 1300
seferle İstanbullulara hizmet veriyor.
İDO ile taşıdığımız
yolcu sayısı 2004’te 11 milyon iken, bu rakam bugün 102 milyona ulaştı.
2003 itibariyle yılda
yaklaşık 500 bin araç taşırken bugün bu sayıyı 6,7 milyona çıkardık.
Böylece İstanbul’da
deniz ulaşımının kent içi ulaşımdaki payını yüzde 2,5’tan yaklaşık yüzde 5’e
çıkardık. Hedefimiz bunu yüzde 10’lara çıkarmak.
Kent içi
hareketliliğin 11 milyondan 23 milyona çıktığı dikkate alınırsa bu artışın ne
kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.
Deniz ulaşımıyla
ilgili projelerimiz ve yatırımlarımız devam ediyor. 2009 yılı sonunda deniz
taksilerin sayısını 6 adetten 15 âdete yükseltiyoruz.
Yine Ro-Ro projemizi
2009 yılı itibariyle aktif hale getirmeyi planlıyoruz.
4 gemi ile günde 4
bin aracı şehir içine sokmadan Marmara Denizinin iki yakasında bulunan Ambarlı
ile Bursa arasında taşıma yapmayı hedefliyoruz.
İstanbul eşine az
rastlanır coğrafi yapısı, tarihi ve kültürel mirası, modern havalimanı ile en
prestijli otel zincirlerinin varlığıyla önemli turizm merkezlerinden biridir.
Aynı zamanda dünyanın
önde gelen kurvaziyer firmalarının tercih ettiği bir şehirdir.
Biliyorsunuz Türkiye,
kurvaziyer turizminde Akdeniz ülkeleri arasında İspanya, İtalya ve
Yunanistan’ın ardından 4’üncü sırada.
İstanbul ve
Kuşadası’na yılda bini aşkın gemi ile 1 milyon 300 bin turist geliyor.
Şu anda kurvaziyer
gemilerini sadece Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nin Karaköy’deki limanında
konaklatabiliyoruz. Bu noktada acil yeni rıhtımlara ihtiyacımız var.
10 milyon turist
hedefleyen 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul, deniz ticareti ve turizminde
yeni bir vizyona ve planlamaya ihtiyaç duymaktadır.
Haydarpaşa ve Galata
limanları artık Türkiye için, İstanbul için yetersiz kalmaya başlamıştır.
Bu noktada yeni liman
yapımlarını gündemimize aldık. Deniz kenti İstanbul’un dünyanın en önemli
limanlarından biri olmasını arzu ediyoruz.
Aynı zamanda yeni
marina projelerimiz var. Beşi Avrupa, beşi de Anadolu Yakası’nda olmak üzere 10
ayrı marina projesini hayata geçirmeye hazırlanıyoruz.
Elbette
denizlerimizin ve dolayısıyla boğazlarımızın temizliği bizim için son derece
önemlidir. Bu konuda çalışmalarımız büyük bir titizlikle sürüyor.
Yaptığımız
çalışmalarla; Boğaz ve denizlerimizdeki gemilerden yılda 100 bin metreküp atık
topluyoruz.
2006 yılında
açılışını yaptığımız Haydarpaşa Atık Kabul Tesisimizde bu atıklardan yılda 15
bin metreküp ilave yakıt üretiyoruz.
Kıyı ve
plajlarımızdan yılda 30 bin metreküp, deniz yüzeyinden ise 6 bin metreküp atık
topluyoruz.
Ayrıca Deniz Denetim
Ekiplerimiz tarafından yapılan çalışmalarda deniz kirliliğine neden olan deniz
araçlarına cezai müeyyide uygulanmıştır.
Bu konudaki
çalışmalarımızı büyük bir hassasiyetle yürütüyoruz.
25 ülkeden 215 büyük
işletmenin, 1000’e yakın üst düzey yöneticisinin katılımıyla
gerçekleştirdiğimiz bu konferansın, dünya denizciliğinin yaşadığı ekonomik
krizden deniz yollarının güvenliğine kadar birçok soruna getireceği çözümlerle
tarihe geçeceğine inanıyorum.
Uluslararası Feribot
İşletmecileri Birliği’nin (Interferry) 34’üncü konferansının hayırlı olmasını
diliyorum.”
Kaynak: Lojistik Haber Türkiye