Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / TÜRKİYE DE GÜMRÜKLER TAŞI DA KUŞU DA KORKUTUYOR

TÜRKİYE DE GÜMRÜKLER TAŞI DA KUŞU DA KORKUTUYOR

TÜRKİYE  DE GÜMRÜKLER TAŞI DA KUŞU DA KORKUTUYOR16.10.2009

Transit kargo işini “Başkasının taşıyla başkasının kuşunu vurmak” olarak nitelendiren Reibel Yönetim Kurul Başkanı Arif Badur, Türkiye’deki gümrük uygulamalarını eleştiriyor. Badur, “Gümrük işlemleri kaçakçılığı önleme adına o kadar zorlaştırıldı ki, bu aslında kaçakçılık yapana değil de işini hakkıyla yapana bir ceza niteliğinde” diyor.

 

Türkiye’de gümrükler ‘taşı’ da ‘kuşu’ da korkutuyor

 

“Türkiye Cumhuriyeti’ne yük olmuyorum, birçok insan çalıştırıyorum, vergimi veriyorum ve bunu neyle yapıyorum biliyor musunuz? Almanla Çin’linin, Hintli ile Fransızın arasındaki ticaretle yapıyorum. Başkasının taşıyla başkasının kuşunu vuruyorum. Buna rağmen Türkiye benim ve benim gibi transit kargo işi yapan forwarderların işini zorlaştıracak ne varsa yapıyor” diyen Reibel Yönetim Kurul Başkanı Arif Badur, transit kargo konusunda Türkiye açısından olumsuz bir portre çiziyor. Arif Badur, Türkiye’nin gümrükler konusundaki uygulamaları sebebiyle transit kargo taşımacılığının hızını kestiğini ve ülkenin global ticaretten alması gereken payı düşürdüğüne dikkat çekiyor.

Gümrük işlemlerinin lojistik işinin çok fazla içine girdiğini hatta nakliyecinin, acentenin elini kolunu bağladığını vurgulayan Badur, “Dubai gibi tarih yoksulu, doğal zenginlik yoksulu, toprak yoksulu, sanayi yoksulu bir ülke sadece lokasyonu sebebiyle transit kargoların önemli bir uğrak merkezi konumunda. Türkiye bu yaklaşımı ile potansiyelini kötü harcıyor” diyor. Türkiye’de mevcut gümrük hizmetlerinin transit kargoyu ötelediğini söyleyen Badur, “Transit kargo ötelenmeye gelmez, daha pahalı da olsa, zor da olsa yolunu bulur” diye uyarıda bulunuyor. 

 

Yükü alıp lojistik köyde mi büyüteceğiz?

 

Transit kargo Türkiye ve Reibel için neden bu kadar önemli, açıklar mısınız?

Şirket olarak önceliğimiz transit kargolar… Transit kargoyu Türkiye adına önemsiyoruz çünkü Türkiye’nin coğrafyasında transit kargo hayati önem taşıyor. Şimdi moda lojistik köyleri daha mezraya sahip olmadan köye, lojistik üsse sahip olmak hayal. Yükü alıp bekletmeden varış yerine gönderelim, bundan daha çok para kazanırız. Türkiye deniz, kara, havayoluyla nakliye açısından o kadar elverişli bir lokasyona sahip ki bunu transit kargo adına değerlendirmemek aptallık olar.

Üç denizin ortasında gelişmiş batılı ülkelerle gelişmekte olan doğu ülkelerinin tam ortasındayız. Ama biz ne yapıyoruz 100 kiloluk bir yükü İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan Zeytinburnu’na, yani 8 kilometrelik yola bir kamyonla götürmek için 150 TL para ödüyorsak bu işi zaten beceremiyoruz demektir. Çin’den bir konteyner malı 10 bin kilometre uzaklıktaki İstanbul’a 2 bin – 3 bin dolara getirtebilirken, bu konteyneri İstanbul Ambarlı Limanı’ndan İskenderun’a yine 2 bin dolara götürüyoruz. Bu hizmet niye bu kadar pahalı?

 

Gönderen memnun alan memnun, bize ne!

 

Gümrüklerin transit kargoya yaklaşımı ve dünyadaki uygulamalar nasıl?

Transit kargo bir ülkeden gelip başka bir ülkeye giden kargodur yani Türkiye’ye ait değildir. Türkiye’de transit antrepo olmadığı için de bu yükler gümrük işlemlerine tabi tutuluyor ve dolayısıyla zaman kaybı ve masraf ortaya çıkıyor. Dünyanın hemen her yerinde bu yükler ülkeden transit geçer, gümrüğe girmez. Ama Türkiye’de giriyor ve girdi mi çıkması da sorun oluyor…

 

Türkiye’ye ithali yasak olan bir malı komşumuz ülke üretiyorsa ve Türkiye üzerinden başka bir ülkeye gönderiyorsa ve bu ülke de bu mala kucak açıyorsa, sorun çıkarmıyorsa bize ne?.. Ama gümrüklerimiz bu işi kendine vazife bilip transit kargoyu engelliyor. Niye çünkü Gümrüklerimiz bu mal bir şekilde ülkeye girerse diye korkuyor. Bu gümrüğün değil asayişin görevidir.

 

Sonuçta kaçakçılık da bir gerçek. Kaçakçılığı önlemek adına ne yapılmalı, ya da ne yapılmamalı? Gümrüklere düşen görev ne olmalı?

Gümrük lojistik işinin çok fazla içine girmiş durumda. Nakliyecinin, acentenin, ihracatçının elini kolunu bağlıyor. Random check denilen ve rastgele örnekleme ile yükün kontrol edilmesi uygulaması dünyanın her yerinde var. Random check anlaşılabilir bir uygulama ama transit kargo üzerine yapılan diğer uygulamalar işlemi hantallaştırıyor.

 

Örneğin Çin’de, Avrupa’da, dünyanın birçok ülkesinde gümrük işlerini acenteler yapıyor. Çin’de acenta malı alıyor ve bir dakikada ihraç işlemlerini tamamlıyor. Bizdeki prosedür orada yok… Reibel Çin’den 9 noktadan mal topluyor ve bunu dünyanın yüzlerce noktasına dağıtıyor ve bunu tek bir telefonla hallediyoruz. Ne adam çalıştırıyoruz ne kamyon çalıştırıyoruz, sadece acenta ile çalışıyoruz. Uluslararası nakliye bu kadar kolaylaşmışken biz Türkiye sınırları içine girdiğimizde işlerimiz zorlaşıyor. Türkiye, Çin’i gözünde öcü yaptı, Çin malı ucuzdur, kötüdür, kalitesizdir dedik durduk. ABD’nin yüzde 74 ithalatı Çin’den yapılıyor. Çin’le partner olup dünyaya mal satacağımıza Çin’i kötülüyoruz.

 

 

Yarım adamla kaçakçılık önlenemez

 

Antrepolarda gümrük işlemleri ile ilgili sıkıntı nedir?

Antepoları özel şirketler işletiyor ancak Gümrük Müsteşarlığı bu antrepoların başına bir gümrük memuru atamış. Bir anahtar antrepo sahibinde, bir anahtar gümrük memurunda. İşin ilginci bu koca antepoların üç – dört tanesine bir memur bakıyor. Antrepo sahibi orada yüz tane adam çalıştırıyor ama kontrol mekanizması olarak çalışan Gümrükler yarım adamla iş yapıyor. Yarım adamla da bunun önlenmesi zaten mümkün değil. Gümrüklerin görevi bilineni yaratmaktır,  bilinen alıcı, bilinen gönderici, bilinen acente, bu dünyada uygulanan bir sistemdir, Gümrükler kontrol etmek zorunda kalmadıkları güvenilir firmalar oluşturup, mesailerini bilinmeyen firmalara harcıyorlar. Bizde ise her firmaya aynı muamele yapılıyor. Yeni Gümrük Kanunda bu konuyla ilgili gelişmeler umut verici, inşallah uygulamada güven esası iyi bir şekilde çalışır.

 

Asıl çözüm ceza sisteminde yatıyor galiba…

Kaçakçılık konusunda cezalar yetersiz. Bu konu mahkemeye gittiğinde üç sene beş sene sürüyor. Sistem caydırıcı değil, bu sebeple kaçakçılık yapan yine yapıyor. Gümrük işlemleri kaçakçılığı önleme adına o kadar zorlaştırıldı ki aslında kaçakçılık yapana değil de işini hakkıyla yapana bir ceza niteliğinde… Kurumsal, borsaya açık bir şirketin ithalatı ve ihracatı neden gümrüklerde kontrol edilir? Bu firmaların malları fabrikada, mağazada kontrol edilmeli… İş gümrüklerde yığılmamalı. Biz maalesef her türlü  kontrolü gümrüklerde yapıyoruz , gümrükler de üzerindeki bu aşırı sorumluluktan şikayetçi ama kural böyle maalesef.

 

 

Gümrüklü ve gümrüksüz mal birbirini yer mi?

 

Ama fabrikadan gümrüklere giden sürecin de kontrolü gerekmiyor mu?

İşte Gümrüklerin kafasındaki virüs de bu… Aslında hepimizin kafasındaki virüs bu; çünkü hepimiz zihnimizde kötü niyetliyiz. ‘Ya ambardan gümrüğe giderken konteynıra başka bir şey konulursa?’ diye düşünmeden edemiyoruz… Niye koyayım ki; ben dürüst bir insanım. Kaçakçılığı önlemek adına gümrüklü ve gümrüksüz malı bile bir arada tutamıyor bu ülke. Gümrüklü mal ile gümrüksüz mal aynı tırla taşınamıyor. Niye? Gümrüklü mal ile gümrüksüz mal aynı tırda birbirini yer mi? Böylesi basit sorunları çözmeden, sadece kaçakçılık odaklı bir gümrük sistemi ile transit kargonun önünün açılması mümkün değil.

 

Kaynak: UTA Lojistik