Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Ekonomi / İş Dünyası / SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME 2014TE

SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME 2014TE

SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME 2014TE06.10.2009Dünya Bankası-IMF İstanbul Zirvesi'nde gündeme gelen iki konudan birisi, önde gelen ekonomilerin, ABD'nin, İngiltere'nin ve Japonya'nın kamu borç stoku/GSYH oranlarının ciddi ölçüde yükseleceği gerçeği.

ABD'nin 2007 yılında yüzde 67,9 düzeyinde olan brüt borç stoku 2014'te yüzde 108,2'ye, Euro Bölgesi'nin yüzde 65,7'den yüzde 95,6'ya, Japonya'nın yüzde 187,7'den yüzde 245,6'ya ve İngiltere'nin yüzde 44,1'den yüzde 98,3'e ulaşacak. Bunun anlamı, söz konusu ülkelerin artan bütçe açıkları ve borç geri ödemeleri nedeniyle dünya ekonomisinden ciddi ölçüde borçlanacakları ve bu nedenle özel sektörün uluslararası finans sisteminden kaynak kullanmada, ülkelerin hazineleri ile rekabet etmek zorunda kalacağı gerçeği. Yani, finansal dışlama etkisinin (crowding-out effect) kendisini önemli ölçüde hissettireceği bir döneme giriyoruz. Kanada Maliye Bakanı James Flaherty, önde gelen ekonomilerin böyle bir tablonun ortaya çıkışını engellemek adına, vergi gelirlerini artırarak, bütçe açıklarını azaltmaya çalışacaklarını belirtti. İsrail Merkez Bankası Başkanı Stanley Fischer da aynı noktayı teyit etti. Ancak, vergi gelirlerinin artırılmasının kaçınılmaz olması, hanehalkının tüketim harcamalarına yönelecek, şirketlerin de yatırıma yönelecek kaynaklarının vergi yoluyla kamu açığının veya borç geri ödemesinin kaynağını oluşturacağını gösteriyor. Bu durumda, 2012'den sonra toparlanması beklenen özel sektör tüketim ve yatırım harcamaları, aynı dönemde vergi yükünün artması nedeniyle, beklenen ölçüde ekonomik büyümeyi besleyecek bir etki yaratamayacak. Bu nedenle, özel sektör gerek yurtiçi, gerekse de uluslararası düzeyde finans piyasalarından tüketimin ve yatırımların finansmanı için yeterli kaynak kullanamayacak. Bunun doğal bir sonucu olarak, dünya ekonomisinde ve Türk ekonomisinde faiz hadlerinin yükseldiğine şahit olacağız. İşte bu nedenle, gerek IMF Başkanı Strauss-Kahn, gerekse de Dünya Bankası Başkanı Zoellick, henüz risklerin bitmediğine işaret ediyorlar. Sözün özü, küresel krizin neden olduğu kamu maliyesi alanındaki tahribat ve mali disipline dönüşün bedeli yetkilileri korkutuyor, fakir ülkeleri daha da zor durumda bırakacağı gerçeği ile ürkütüyor.

Zirvedeki altı çizilen bir başka nokta, merkez bankalarının faiz indirimlerinin beklenen ölçüde bir etkiye neden olup olmadığı başlığıydı. Uzmanlar, tartışmanın anlamlı bir yönü olsa da en azından maliye politikası önlemlerinin etkinliğini artırmış olması nedeniyle, merkez bankalarının faiz indirmesinin doğru bir adım olduğunu teyit ettiler.

 

Küresel bankaların fişini kim çekecek

İkinci önemli husus, yetkililerin, uluslararası ölçekte devasa, büyük bankalardan, hali hazırda faaliyetlerini sürdürürken, ‘vasiyetnamelerini' de yazmalarını belirtmiş olmaları. Yani, sınır ötesi, kıtalar arası işlem becerisi ve operasyonları olan bankaların fişini kim çekecek? Söz konusu bankanın çıktığı ülkede faaliyetine son verilse bile, diğer ülke ve kıtalardaki operasyonları nasıl tasfiye edilecek? Bu noktada, müdahale edilemeyecek kadar devasal hale gelmiş bankalardan, sınır ötesi ve başka kıtalardaki operasyonlarını söz konusu bankaların kendilerinin belirleyecekleri bir yol haritası ile tasfiye etmeleri isteniyor. Bunun anlamı, bu tasfiye süreci devam ederken, aynı bankaların özel sektörün tüketim ve yatırım harcamalarının finansmanında önemli bir rol oynayamayacakları gerçeği. Bu da yine dünya ekonomisinin büyüme trendi açısından, sıkıntının büyük olduğunu gösteriyor. Kısacası, İstanbul Zirvesi, gerek Türkiye, gerekse de dünya ekonomisi için, sürdürülebilir büyümeye dönüşün 2014 ve sonrasına sarkacağını göstermekte.

Kaynak: Referans Gazetesi

Gayrettepe Mahallesi, Barbaros Bulvarı Dr. Orhan Birman İş Merkezi No:149/6 Beşiktaş 34349 İstanbul
+90 212 663 08 85 | +90 530 960 84 24
+90 212 663 62 72
utikad@utikad.org.tr