Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / LOJİSTİK VE LOJİSTİK SEKTÖRÜNDE DIŞ TİCARET HARİTASI DEĞİŞİYOR

LOJİSTİK VE LOJİSTİK SEKTÖRÜNDE DIŞ TİCARET HARİTASI DEĞİŞİYOR

LOJİSTİK VE LOJİSTİK SEKTÖRÜNDE DIŞ TİCARET HARİTASI DEĞİŞİYOR15.09.2009

Avrupa ve ABD’ye yapılan işlemlerde önemli düşüşler yaşayan lojistik ve taşımacılık sektörü, son dönemdeki ülke ticaretindeki değişimin etkisiyle yüzünü Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkelerine dönüyor. Taşımacılık sektöründe bu bölgelere yapılacak taşıma oranlarındaki artışın bu yılın ikinci yarısında %10’ları bulacağı tahmin ediliyor.

Lokasyon olarak Ortadoğu, Türki cumhuriyetleri ve Avrupa arasında bir aktarma merkezi olmasından kaynaklanan özellikli konumu ile lojistik üs olma iddiasını güçlendiren Türkiye, coğrafi konumunun avantajlarını lojistik ve taşımacılık alanındaki yatırımlarıyla fırsata çevirmeyi amaçlıyor. Son 10 yıllık gelişim hızıyla gelecek yılların en çok yatırım çekecek sektörlerin başında gelen lojistik ve taşımacılık sektörü, dünyada ve Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin etkisiyle dış ticaret haritasında son dönemde önemli değişimler yaşanıyor.

Önce ABD’de mali sektörde başlayan ve giderek reel sektörü de etkileyen küresel mali kriz, kaçınılmaz olarak Türk taşımacılık ve lojistik sektöründe de yansımalarını hissettirdi. Krizin şuana kadar ki net etkisi, sektördeki iş hacminin %35-40 küçülmesi şeklinde kendini gösterdi. 2008 yılında yaklaşık 132 milyar dolar mal değerinde ihracat, 202 milyar dolar mal değerinde ithalat gerçekleştiren Türkiye’nin bu yılki dış ticaretindeki düşüş ihracat haritasında da değişimlere neden oluyor. krizin en çok hissedildiği Avrupa ve ABD pazarlarında ticaret hacimlerinin kayba uğraması Türkiye’deki bir çok sektör için Irak, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Uzakdoğu Ülkerlerini alternatif Pazar haline getirdi. Hacim ve yapısı değişen ticari gelişmeler doğrultusunda taşımacılık ve lojistik sektörü de kendine yeni bir rota çiziyor. Avrupa ve ABD’ye yapılan işlemlerde önemli düşüler yaşayan lojistik ve taşımacılık sektörü, son dönemde ülke ticaretindeki değişimin etkisiyle yüzünü Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkelerine dönüyor.

ABD’ye yapılan taşımacılık oranlarında 2009 yılının ilk 7 ayında geçen senenin aynı dönemine göre %26, Rusya pazarında ise %48 oranında daralma gözlenirken, tek hareketlilik yaşanan bölge Orta Doğu oldu. Türkiye’de birçok sektörde görülen Pazar değişikliğinin yılın özellikle ikinci yarısında faaliyetlerine yansıyacağını söyleyen sektör temsilcileri, Avrupa’daki kaybı telafi etmese de gelecek aylarda Ortadoğu’ya yapılacak olan taşımalarda bir artış bekleniyor. Özellikle Suriye, Suudi Arabistan, Katar ve yemen gibi Ortadoğu ülkelerinde belli bir hareketlilik gözlenen taşımacılık sektöründe, bu bölgelere yapılacak taşıma oranlarındaki artışın %10’ları bulacağı tahmin ediliyor. Öte yandan, lojistik sektöründe de birçok firma yatırım ve faaliyetlerini alternatif Pazar olarak gördükleri Kuzey Afrika ve Ortadoğu’ya kaydırıyor. 2009 yılında başlayan bu yönelişin temelinde ise, Avrupa’ya yapılan seferlerdeki daralma var. Yeni pazarlar bulmak zorunda olan lojistik firmalarının krizin etkileri ile birlikte önümüzdeki dönemlerde de bu arayışlarını sürdürmesi bekleniyor.

Intermodal taşımacılık yatırımları artmalı

Faaliyet gösteren firma sayısının 2 bin 200 civarında olduğu Türkiye’de ki uluslar arası taşımacılık ve lojistik sektöründe toplam istihdamın 150-160 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. 2008 yılı itibari ile uluslar arası karayolu taşımacılığında 42 bin civarında çekici, havayolunda toplam 270 adet uçak, denizyolunda milli sicile ve Türkiye Uluslar arası Gemi Siciline kayıtlı olarak 1549 adet gemi(150 ve üzeri gross ton) bulunuyor. 2008 yılı Türkiye’nin toplam dış ticaretinde, taşınan mal değeri esas alınarak taşıma modlarına göre dağılımlarına bakıldığında ise, en büyük payı %54 ile denizyolu taşımacılığının omuzlandığı görülüyor. Bunu %32 ile karayolu, %8’le havayolu, %1’le demiryolu ve %4’le diğer taşıma modları izliyor.

Her şeye rağmen, dünyayla kıyaslandığında Türkiye’deki lojistik sektörünün jeostratejik önemine karşın henüz yolun başında olması, bu alanda yapılacak yeni yatırım ve yapılanmaları da gündeme getiriyor. Son yıllarda dünyayı yakından takip etme çabası içindeki Türk lojistik sektörünün öncelikli hedefinde karayolu, havayolu, denizyolu ve demiryolu taşımalarının ekonomik ve hızlı bir hal almasını sağlayan Inter-modal taşımacılığa yönelik alt yapı yatırımlarının gerçekleşmesi ve belli mesafelerde yer alan lojistik merkezlerinin kurulması var. Devletin de bu yönde politikalar geliştirerek destek vermesini isteyen sektör temsilcileri, lojistik ve taşımacılıkta yeni yapılanmaların, dikey ve yatay birleşmelerin görülmesinin kaçınılmaz olduğuna inanıyorlar.

Kriz rakam ve yatırımlara yansıdı

yan sektörlerle birlikte yaklaşık 400bin kişiye istihdam sağlayan taşımacılık sektörü, yılda ortalama 5 milyar dolarlık katma değer yaratan bir büyüklüğe sahip. 6 milyar dolara yakın yatırım gerçekleştiren sektörde, krizin etkisiyle son dönemde elde ettiği rakamsal verilerde ve yatırım projelerinde önemli değişimler yaşanıyor. Buna göre,Türkiye’deki taşımacılık modları içinde önemli bir paya sahip olan karayolu taşımacılığında geçen sene ithalatta toplam 353 bin 514, ihracatta ise, 859 bin 696 sefer yapıldı. Dış ticaretin büyük bir kısmını denizyolu ile gerçekleştiren Türkiye, 2008 yılı sonu itibari ile deniz ticaret filosunda adet bazında bin 646 adete, GT bazında 4,7 milyona ve DWT bazında ise 7,5 milyona ulaştı. Türk ve yabancı bayraklı Türk sahipli gemilerin sayısı geçen yıl 15,5 milyon dwt’yi buldu. Kabotaj taşımacılığına bakıldığına ise, 2008 yılı sonu itibari ile toplam 38 milyon 56 bin ton yük, 8 milyon 866 bin adet araç kabotaj seferi ile elleçlendi.

Devlet demiryollarında tarihi rekor dikkati çekiyor. Kombine taşımacılığın yanı sıra 3.şahısların vagon sahibi olmaları adına desteklerin arttırıldığı 2008 yılında, 412 milyon TL’lik yük geliriyle demiryolu tarihinde en yüksek taşıma ve yük dolumu değerine ulaşıldı. Bu gelişme, demiryolunda yeni açılımların yaşanacağının bir sinyali olarak kabul ediliyor.

havayolu taşımacılığında ise gündeme, kriz nedeniyle düşen talepler ve artan akaryakıt fiyatları damgasını vurdu. Özellikle hava kargo sektörü ekonomideki değişikliklere paralel olarak gittiğinden, global krizden olumsuz etkilenen sektörlerden oldu. Kriz ile birlikte artan talep sonucu arz fazlasının oluşması, havayollarının tarifelerinde değişiklik yapmalarına frekansların azaltılması, ücretlerin düşmesine , gider azaltıcı faaliyetlerine ağırlık vermeleri sonucunu doğurdu. Sorunların çözümünde ise, terminal alt yapıların iyileştirilmesi ve kombine taşımacılığın gelişmesi için havayolu alt yapılarının geliştirilmesi gerektiğine değinen sektör yetkilileri, mevzuatların yeniden düzenlenmesi, gümrüklerin 7 gün/24 saat hizmet verecek şekilde düzenlenmesinin de gerektiğine dikkat çekiyorlar.

Yeni projeler Türkiye’nin önemini arttıracak

Lojistik ve taşımacılık alanında hayata geçecek yeni projeler ile Türkiye’nin öneminin daha da artması bekleniyor. Dış ticaret açısından en önemli projelerin İstanbul boğazı demiryolu tüp geçişi, Kars-Tiflis-Bakü projeleri var. 2004 yılında temel yapımına başlanan İstanbul Boğazı Tüp Geçişinin 2011 sonunda faaliyete geçmesi bekleniyor. Kars-Tiflis-Bakü demiryolu projesi diğer bir adıyla “Demirden İpek yolu” Projesi’nin ise 2010 yılında tamamlanması ön görülüyor. Özellikle Kars-Tiflis-Bakü demiryolu hattının devreye girmesi, İran üzerinden geçen taşımaya da ciddi bir alternatif güzergah oluşturacak.Ayrıca Avrupa komisyonu tarafından Batı Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlamak amacıyla ortaya atılan TRACECA(Avrupa Kafkasya Asya Ulaştırma Koridoru) da kritik bir öneme sahip.

Kaynak:Dünya Sektör Araştırması – Taşımacılık & Lojistik