Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Eğitim ve Etkinlikler / KÜRESEL KRİZLERİN GÖLGESİNDE LOJİSTİK: TÜRKİYE İÇİN STRATEJİK FIRSATLAR MASAYA YATIRILDI

KÜRESEL KRİZLERİN GÖLGESİNDE LOJİSTİK: TÜRKİYE İÇİN STRATEJİK FIRSATLAR MASAYA YATIRILDI

KÜRESEL KRİZLERİN GÖLGESİNDE LOJİSTİK: TÜRKİYE İÇİN STRATEJİK FIRSATLAR MASAYA YATIRILDI02.07.202510. Ekonomi ve Lojistik Zirvesi kapsamında düzenlenen "Dünyada Ekonomik ve Siyasal Krizlerin Lojistik Sektörüne Etkileri ve Türkiye" başlıklı oturumda, jeopolitik gerilimlerin küresel ticaret üzerindeki etkileri ve Türkiye’nin bu yeni düzende üstlenebileceği rol çok boyutlu biçimde değerlendirildi. HİB Yönetim Kurulu Üyesi ve Yük Taşımacılığı ile Lojistik Hizmetleri Komitesi Başkanı Murat Baykara moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda, Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdür Yardımcısı Dr. Yusuf Karakaş, DEİK Lojistik İş Konseyi Başkanı Barış Dilioğlu ve UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Engin, kriz dönemlerinde değişen ticaret rotaları, çoklu taşıma modelleri, denizcilik altyapısı ve Türkiye’nin stratejik transit konumu üzerine kapsamlı değerlendirmelerde bulundu.

Oturumun moderatörlüğünü yapan HİB Yönetim Kurulu Üyesi / Yük Taşımacılığı ve Lojistik Hizmetleri Komitesi Başkanı Murat Baykara, lojistik sektörünün Türkiye'ye önemli bir döviz girdisi sağladığını vurguladı. Mevcut durumda hizmet ihracatının 60 milyar dolar olduğunu belirterek, cari açığın kapanmasında kilit rol oynayan sektörlerden biri olduğunu ifade etti.

Dr. Yusuf Karakaş: "Türkiye, Gemi İnşa ve Lojistikte Stratejik Merkez Olma Yolunda Güçleniyor"

Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdür Yardımcısı Dr. Yusuf Karakaş, zirvede yaptığı konuşmada, Türkiye’nin denizcilik vizyonunu, Kabotaj Kanunu’nun tarihsel etkisini ve küresel lojistikte oluşan yeni fırsat alanlarını kapsamlı bir değerlendirmeyle ortaya koydu.

Kabotaj Kanunu’nun yıldönümünü hatırlatarak sözlerine başlayan Dr. Karakaş, bu kanunun yalnızca Türkiye’nin denizlerdeki egemenliğini değil, aynı zamanda ekonomik bağımsızlığını da pekiştiren bir dönüm noktası olduğunu ifade etti. 1926 öncesi Osmanlı döneminde balıkçının Eminönü’nden Galata’ya balık taşıması için bile harç ve izin almak zorunda kaldığını hatırlatan Karakaş, bu örnek üzerinden Kabotaj Kanunu’nun ticari serbesti açısından ne denli hayati bir kazanım olduğunu vurguladı.

Küresel Krizler Gemi İnşa Pazarını Yeniden Şekillendiriyor

Konuşmasında güncel gelişmelere de değinen Dr. Yusuf Karakaş, Amerika’ya erişemeyen gemilerin rotalarını değiştirmesiyle birlikte yeni bir gemi inşa hareketliliği yaşanacağını öngördüklerini belirtti. Bu süreçte Güney Kore ve Japonya’nın hızlı tepki verebileceğini, ancak Türkiye’nin de kendi politikasını üretmeye başladığını vurguladı.

Karakaş, "Türkiye olarak mevcut durumda gemi inşa ve bakım hizmetlerinde güvenilir bir merkez olduğumuzu ispatladık. Özellikle özel yapım ve orta segmentteki gemilerde çok daha önde olduğumuzu görüyoruz." dedi.

Türkiye’nin bu alanda ilk beş ülke arasına girme potansiyeline sahip olduğunu belirten Karakaş, bunun yalnızca sektörel değil, stratejik bir başarı olarak da değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Lojistikte Sıçrama Fırsatı: Türkiye’nin Transit Gücü

Dr. Yusuf Karakaş, değişen ticaret rotalarının yalnızca gemi inşa sektörünü değil, aynı zamanda lojistik ağları ve transit merkezlerini de yeniden şekillendirdiğini ifade etti. Türkiye’nin hem coğrafi konumu hem de mevcut altyapısıyla bu dönüşümden avantajlı çıkabilecek az sayıda ülkeden biri olduğunu belirtti.

"Stratejik konumumuz sayesinde Türkiye, lojistikte doğal bir merkezdir. Transit geçişlerde üstlendiğimiz rol, yeni güzergâhların oluşumuyla birlikte daha da önem kazanıyor."

Özellikle Orta Koridor, Zengezur Koridoru ve Kalkınma Yolu projelerinin Türkiye’nin taşıma ağları üzerindeki etkisini artırdığını belirten Karakaş, kara, deniz, hava ve demiryolu altyapılarının entegre biçimde çalıştığı bir modelin inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.

İstanbul Havalimanı ve Yüksek Katma Değerli Ürün Taşımacılığı

Dr. Karakaş, hava taşımacılığının da önümüzdeki dönemde öneminin artacağını ifade etti. Özellikle yüksek katma değerli ürünlerin taşınmasında İstanbul Havalimanı’nın stratejik avantajına dikkat çekti.

"Taşıma biçimlerinde kısmi değişim öngörüyoruz. İstanbul Havalimanı, katma değeri yüksek ürünlerin taşınması için güçlü bir merkez olabilir."

Kara Taşımacılığı ve Aktarma Merkezleri

Değişen deniz ticaret yollarının, kara taşımacılığını da doğrudan etkileyeceğini belirten Karakaş, yeni rotalarda oluşacak aktarma merkezleri ihtiyacına işaret etti:

"Gemilerin rotalarının değiştiği bir tabloda, yüklerin kıtalar arası taşınması için güçlü kara taşımacılığı çözümlerine ihtiyaç duyulacak. Bu alanda da oldukça avantajlı konumdayız."

UTİKAD Başkanı Bilgehan Engin: "Orta Koridor, Türkiye’yi Yöneten Değil Yön Veren Ülke Yapmalı"

UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Engin, oturumda yaptığı konuşmada, değişen küresel ticaret rotaları içinde Orta Koridor’un stratejik bir fırsata dönüştüğünü vurguladı. Türkiye'nin bu koridorda geçiş yapan ülke olmaktan çıkıp yön belirleyen ülke haline gelmesi gerektiğini ifade etti."Orta Koridoru sadece geçiş için değil, yönetişim için de düşünmeliyiz. Türkiye'nin burada oyun kurucu bir pozisyon alması şart."

Engin, taşımacılık modellerinin yeniden kurgulandığı bu dönemde, lojistik sistemlerin sürdürülebilirlik, çok modluluk ve dijitalleşme ekseninde yeniden yapılandırılması gerektiğini belirtti. Ayrıca, özel sektör ile kamu arasındaki stratejik uyumun, bu geçiş sürecinin başarıyla yönetilmesi açısından kritik önemde olduğunu vurguladı.

DEİK Lojistik İş Konseyi Başkanı Barış Dilioğlu: "Türkiye Bu Süreci Doğru Yönetirse Önemli Bir Kazanım Söz Konusu Olabilir"

DEİK Lojistik İş Konseyi Başkanı Barış Dilioğlu, konuşmasında küresel ticaret rotalarındaki değişime dikkat çekerek, bu yeni dönemin gemi inşa, transit geçiş ve lojistik merkezi olma açısından Türkiye için önemli fırsatlar sunduğunu ifade etti.

Dilioğlu, Amerika’ya erişemeyen gemilerin rotalarını değiştirmek zorunda kalmasının yeni gemi inşa talebi yaratacağını vurgularken, "Yeni inşa pazarında bir hareketlilik olacağı yönünde. Çünkü Amerika’ya ulaşamayan gemilerin yerine farklı ülkeler alternatif üretecekler." ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin bu süreçte aktif bir strateji geliştirdiğini belirterek şunları söyledi: "Biz de kendi politikamızı üretmeye başladık."Dilioğlu, Çin’in sürece vereceği olası tepkilerin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek, "Çin’in olası tepkilerinin bundan sonraki süreçte nasıl olabileceğini de dikkate almak gerekir. Yani süreci sadece Amerika yönlü takip edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz ve bütün perspektifimizi de o yönde kurguluyoruz." dedi.

Türkiye Gemi İnşasında İlk Beşe Girebilir

Türkiye’nin mevcut durumda gemi inşa ve bakım alanlarında güçlü bir konumda olduğunu belirten Dilioğlu, "Biz aslında mevcut durumun içerisinde güvenilir bir gemi inşa ve bakım onların merkezi hâlinde olduğumuzu ispatlayabiliriz." dedi.

Üretim kapasitesi açısından Türkiye’nin özel yapım ve orta segment gemilerde öne çıktığını vurgulayan Dilioğlu, "Biz aslında özel yapım gemiler ve orta segmente yönelik gemilerde daha önde olduğumuzu görüyoruz. Türkiye’nin bu pazarda ilk beşe girebilmesi ciddi bir başarı olarak da yorumlanmalı." ifadelerini kullandı.

İnsan Kaynağı, Mevzuat ve Finans: Türkiye'nin Önündeki Ana Başlıklar

Barış Dilioğlu, Türkiye’nin bu sıçramayı gerçekleştirebilmesi için üç temel başlıkta eksiklerini tamamlaması gerektiğini vurguladı: İnsan kaynağı, mevzuat uyumu ve finansal destekler.

İnsan kaynağı hakkında "Bizim insan kaynağımız var ama süreci adaptasyonu konusunda daha hızlı bir eğitim sürecinde bulunmalıyız. Bunun da farkındayız." diyen Dilioğlu, bu dönüşümün yalnızca fiziki yatırımlarla değil, nitelikli iş gücüyle de mümkün olacağını belirtti.

Kaynak: lojiyol.com