TEPAV tarafından yürütülen Dünya Bankası'nın Dış Ticaretin Finansmanı Projesi'nin Türkiye aşaması tamamlandı
ANKARA - Türkiye ekonomisinde dış ticaret alanında gerek talep gerekse finansman imkanları açısından ciddi zorluklar yaşandığı belirtildi.
TEPAV tarafından yürütülen Dünya Bankası'nın Dış Ticaretin Finansmanı Projesi'nin Türkiye aşaması tamamlandı. Projenin Türkiye ayağının sonuç raporu, TEPAV Politika Analisti Ozan Acar tarafından hazırlandı.
Rapora göre, finansman yöntemleri açısından Türkiye'nin, dış ticaret operasyonlarında ağırlıklı olarak risk üstlenen ülke konumunda olduğu ortaya çıktı.
Türkiye'nin 2008'de gerçekleştirdiği ihracatın yaklaşık yüzde 60'ında, ihracatçı için en riskli yöntem olarak kabul edilen mal mukabili ödeme yöntemi kullanıldı.
Türkiye'nin 2008'de gerçekleştirdiği ithalatın yaklaşık yüzde 50'sinin finansmanında ise ithalatçı için en riskli yöntem olarak kabul edilen peşin ödeme yöntemi kullanıldı. Peşin ödeme yönteminin benimsendiği ithalatın toplam içerisindeki payı 1998'de yüzde 33'ten, 2009'un ilk altı ayında yaklaşık yüzde 50'ye ulaştı.
Raporda, "bir diğer dikkat çekici nokta ise ihracat alacaklarının tahsilinde çeşitli problemlerin ortaya çıkmaya başladığına dair sinyallerin belirmeye başlamış olmasıdır. Ankete katılan firmaların yüzde 35'i, vadesi geçmiş ihracat alacaklarının toplam içerisindeki payının arttığını belirtmiştir. Söz konusu artış ortalama yüzde 13,5 olarak gerçekleşmiştir" denildi.
"Küresel ekonominin önemli bir parçası olan Türkiye ekonomisi"
TEPAV Raporu'nda dünya ticaretinin azalmasında, talep yetersizliğinin yanı sıra ticaretin finansman imkanlarındaki problemlerin de rolü olduğu açıklandı.
Finansal kuruluşların, dış ticaretin finansmanı için kredi kullandırma koşullarını sıkılaştırdıklarına dair önemli sinyallerin olduğuna dikkat çekilen raporda, "Bu durum dış ticaret operasyonlarının maliyetini önemli ölçüde artırırken, bazı durumlarda ticaretin gerçekleşmesini engellemektedir. Maliyet artışına sebep olan bir diğer unsur, karşılıklı güvensizlikten ötürü sigorta araçlarına olan talepteki ve krizden kaynaklı bir biçimde sigorta primlerinde yaşanan yükseliştir" denildi.
Raporda, küresel ekonominin önemli bir parçası olan Türkiye ekonomisinde de dış ticaret alanında gerek talep gerekse finansman imkanları açısından ciddi zorluklar yaşandığı belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Küresel krizin etkilerinin belirginleştiği Eylül 2008'den Ocak 2009'a kadar geçen sürede ithalat ve ihracattaki gerileme, sırasıyla, aylık ortalama yüzde 26 ve 16 düzeyinde gerçekleşmiştir. Türkiye'nin ihracatındaki düşüş dış ticaretin finansmanı problemlerinden ziyade dış talepteki daralmadan kaynaklanmaktadır.
Firma yöneticilerinin yüzde 60'ı, ihracattaki azalışta temel olarak yeni sipariş eksikliğinin rol oynadığını belirtmişlerdir. Alıcı tarafında finansman eksikliği, ankete katılan firmaların yüzde 40'ı tarafından ihracat artışını sınırlayıcı bir faktör olarak öne çıkarılmıştır.
Buna karşılık kendilerinden kaynaklanan finansman eksikliğiyse firmaların yüzde 10'u tarafından problem olarak ortaya konmuştur. Banka yöneticileriyle yapılan görüşmelerde de yabancı ülkelerdeki ithalatçıların finansman bulma konusunda yaşadığı sıkıntılar, Türkiye'deki ihracat artışını kısıtlayan bir faktör olarak öne çıkarılmıştır.
Toplam ihracattaki bu sert düşüşte, özellikle Avrupa Birliği üyesi ülkelere yapılan ihracatın azalması etkili olmuştur. Türkiye'nin AB ülkelerine yaptığı ihracat Ocak 2002-Eylül 2008 döneminde yüzde 23 oranında artarken, Ekim 2008-Ocak 2009 döneminde yüzde 32 nispetinde azalmıştır.
Türkiye'nin Yakın ve Orta Doğu Ülkeleri ve Kuzey Afrika Ülkelerine gerçekleştirdiği ihracat ise Ekim 2008-Ocak 2009 döneminde sırasıyla yüzde 11 ve 32 oranında artmıştır. Bu veriler ışığında, Türkiye'deki özel sektörün geleneksel pazarlardaki yavaşlamayı, yeni pazarlara açılarak ikame etmeye çalıştığını söylemek mümkün görünmektedir."
"Yeni kazanımlar kayıpları karşılamıyor"
Rapora göre, Türkiye'nin ihracatında pazar çeşitlenmesine doğru bir eğilim var. Proje kapsamında gerçekleştirilen anket çalışmasında yer alan firmaların yüzde 62,5'i yeni ihraç pazarlarına yöneleceklerini beyan etti.
2009 içerisinde ihracat pazarı olarak önemi artacak olan ülkeler arasında Azerbaycan, Cezayir, Çin, Fransa, Hollanda, İtalya, Katar, Kazakistan, Meksika, Mısır, Özbekistan, Rusya, Suudi Arabistan, Türkmenistan ve Ukrayna bulunuyor. Firmaların ihracatlarını azaltmayı düşündükleri ülkeler arasında ise Almanya, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, İngiltere, İspanya, İsrail ve İsviçre öne çıkıyor. Ancak, yeni pazarların geleneksel pazarların yerini alması mümkün görünmüyor.
Türkiye'nin toplam ihracatı içerisindeki payı 2009'un ilk beş ayında 2008'in aynı dönemine göre en çok artan ilk 10 ülkeye gerçekleştirilen ihracattaki artış, payı en çok azalan ilk 10 ülkeye gerçekleştirilen ihracattaki azalışın sadece yüzde 26'sını karşılamaya yetiyor.
Kaynak: Dünya Gazetesi