Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / TIP DÜNYASINDA LOJİSTİĞİN STRATEJİK ÖNEMİ

TIP DÜNYASINDA LOJİSTİĞİN STRATEJİK ÖNEMİ

TIP DÜNYASINDA LOJİSTİĞİN STRATEJİK ÖNEMİ28.07.2009

Tıbbi teknolojilerin, cerrahi uygulamaların ve tedavi seçeneklerinin gelişimi sayesinde günümüzde birçok kronik ve ölümcül hastalıkta organ nakli son çare olarak düşünülmektedir. Dünyada ilk defa 1954 yılında kadavradan bir canlıya organ nakli gerçekleştirilmiş ve Türkiye’de ise ilk defa canlıdan canlıya böbrek nakli gerçekleştirilmiştir. Bu tarihten sonra Türkiye’de 7,600 civarında organ nakli yapılmıştır. Son 20 yıldan beri hem dünyada hem Türkiye’de organ nakli ameliyatlarının sayısında bir artış vardır. Gelişen cerrahi ve tedavi uygulamalarının başarısı organ nakil talebini arttırmış ve daha çok doktorun hastasını organ nakline yönlendirmesine neden olmuştur. Birçok sayıda organ nakli merkezleri açılmış ve açılmaktadır.

Organ nakli sadece medikal süreçlerle sınırlandırılamayacak kadar çok kapsamlı bir konudur. Organ naklinin iki temel ayağı vardır: organ temini ve cerrahi. Cerrahi süreçler medikal doktorların alanına girmektedir, ama organın temin süreci ise direk tedarik zinciri yönetimi kapsamındadır.

Genel olarak iki türlü organ nakli olmaktadır: kadavradan-canlıya ve canlıdan-canlıya. Canlıdan canlıya genelde aile yakınlarından veya akrabalardan alınan organların veya dokuların hastaya nakledilmesiyle olur. Örneğin, böbrek nakli sağlıklı donörün sağlıklı böbreğinin çıkarılması ve böbreğin hastaya takılması ile gerçekleştirilir. Veya, karaciğer naklinde donörden karaciğer dokusunun belli bir kısmı alınarak hastaya nakledilmektedir. Bu süreçlerde tedarik zincirinin dahil olduğu pek bir alan yoktur, zaten organ veya doku tedariği hastanın yakınından yapılmaktadır.

 Kırsal kesimlerde yaşayan hastalar ve donörleri kentsel kesimlerdeki hastane ve merkezlere çok acil nakledilmek zorunda kalabilirler, çünkü organ nakil merkezleri sınırlı sayıdadır. Bu durumda kara ambulansı veya hava ambulansı kullanılmaktadır, ama ekonomik şartlar elvermediği durumlarda bu olanaklar da hastalar tarafından kullanılamamaktadır.

 Kadavradan canlıya organ nakli süreci ise çok kapsamlı bir koordinasyon sistemini gerektirmektedir. Bunun en büyük nedenlerinden birisi organ bağışının tüm dünyada ama özellikle ülkemizde çok az olmasıdır. Organ bağışı olduğu andan itibaren de ortalama yaklaşık 18 saat içinde ölen kişiden organın veya dokunun çıkarımı, gerekli uyum testlerinin yapılması, organa veya dokuya uygun nakil adayaının belirlenmesi, tüm bu bilgilerin merkezlere duyurulması ve test sonuçlarının ulaştırılması, organın nakil yapılacak hastaneye ulaştırılması, hastanın organ nakil yapılacak hastaneye ulaştırılması ve organ naklinin yapılması gerekmektedir. Bu süreç organın doğasına bağlı olarak 6 saate kadar inmektedir. Bu süre aşıldığında organda bozulmalar başlamakta ve nakledilen hastanın ameliyat sonrası sağlığı tehdide girmektedir. Bu yüzden organın dağıtımı sırasında zarar görmesi hem hastanın sağlığını tehdit etmekte hem de organın ziyan olmasına neden olmaktadır. Organ edinim ve tedarik süreçleri Şekil 1’de gösterilmiştir.

 Organın iyi saklanması gerekir, bu yüzden her organ için özel saklama kapları vardır. Bazı ilaçlar sayesinde organın ömrü de uzatılabilmektedir. Organın çıkarımı ve taşınması ise özellikle ülkemizde büyük sorun teşkil eder. Organı çıkarmak için uzman ve bu konuda deneyimli bir doktor gerekir, ama organ bağışının yapıldığı her hastanede bu imkanlar olmayabilir. Bu yüzden çeşitli merkezlerden doktor ekipleri organ bağışının yapıldığı hastaneye gitmek, organı çıkarmak ve hedef hastaneye geri götürmek zorunda kalırlar. Bütçe kısıtlamalarından dolayı bu ulaşım zorlu olabilmektedir. Türk Silahları Kuvvetleri’nden bu yüzden çeşitli zamanlarda lojistik ve ulaşım desteği alınabilmektedir.

Ülkemizde Ulusal Koordinasyon Merkezi çatısı altında bu koordinasyon sistemleri ulusal bazda yürütülmektedir. Özellikle düzenlenen kanunlar çerçevesinde de organ naklinin koordinasyonu daha düzenli bir yönetim anlayışında sürdürülmektedir.