Artık gün geçmiyor ki, uluslararası bir örgütün raporu içerisinde Türkiye değerlendirmesi yer almasın. Son 48 saatte hem Dünya Bankası, hem The Economist, hem de OECD'nin raporlarında Türkiye ile ilgili beklenti rakamlarını, tahminlerini öğrendik. Bizimle ilgili önerilerini duyduk. Küresel köyün Türkiye'si olarak bu kuruluşların raporlarında yer aldık.
Özellikle bu kriz sonrası küresel köyün Türkiye'si olma özelliğimiz her gün uluslararası açıklamalarla karşımıza çıkıyor. Bir yandan bizim ekonomik siyasal gelişmelerimiz ile ilgili değerlendirmeler raporlara yansıyor, bir yandan da almamız gereken kararlar, önlemler konusunda önerilere yer veriliyor.
Bir gün önce Dünya Bankası raporunda Türkiye ile ilgili değerlendirmeler yer almıştı. Dün de hem OECD Ekonomik Görünüm Raporu'nda Türkiye değerlendirmesi vardı, hem bir gün önce toplanan The Economist'in Intelligence Unit Ülke Tahminleri Raporu'nda Türkiye değerlendirmesi vardı ve bunu Didem Eryar Ünlü'nün haberinden öğrendik. Hem de Merrill Lynch'ın Dünya Varlık Raporu'nda Türkiye'deki yüksek varlıklı kişi sayının 2008 yılında dünyadaki trende bağlı azaldığını yayınladıkları rapordan öğrendik.
Hem The Economist, hem OECD raporları Türkiye için benzer tahminler ve öneriler ortaya koyuyorlar. The Economist, Türkiye'nin 2009 yılında yüzde 4.5 oranında bir GSMH daralması gösterip, 2010 yılında yüzde 1-1.5'lik ılımlı bir büyüme elde edeceği tahminini yapıyor. OECD raporunda ise bu yıl Türkiye'nin yüzde 5.9 bir daralma yaşayacağı gelecek yıl ise 2.6 oranında bir büyüme elde edebileceği tahmini yer alıyor.
OECD raporunda bu yıl yüzde 15.4 oranındaki işsizliğin gelecek yıl yüzde 16.4'e yükseleceği ifade ediliyor. Bu yıl yüzde 6.3'lük enflasyon oranının ise gelecek yıl 5.9 seviyesinde olacağı belirtiliyor.
The Economist raporunda ise Türkiye'nin bu yıl 4.2 milyar dolar, gelecek yıl 7.1 milyar dolar cari açık vereceği tahmini yapılırken, daha önce daha yüksek olan tahminlerini revize ettikleri açıklandı. Kamu borcunun GSMH oranının 2009-10 yıllarında yüzde 1.8 seviyesinden yüzde 5.5'e yükseleceği tahmini yapıldı. Enflasyonun 2010 yılında yükseldikten sonra 2013 yılına kadar yüzde 4'ler seviyesine ineceği beklentisi ortaya kondu. Merkez Bankası'nın 2009 sonuna kadar 50-75 puan aşağıya çekebileceği tahmin edildi. Küresel ekonominin yavaşlamasının Türkiye'nin ihracatını olumsuz etkileyeceği, 2010 yılında dünyada toparlanma başlamasına karşılık Türkiye'nin AB, Rusya ve Ortadoğu ağırlıklı ticaret alanında olumsuzluğun devam edeceği ve bunu bağlı ihracatındaki olumsuzluğun da devam edeceği belirtildi. Buna karşın küresel büyümedeki zayıflığın petrol fiyatlarını düşürmesinin Türkiye'nin dış finansman açısından olumlu etkilenmesine neden olacağı tahmini de raporda yer aldı. Türkiye'de 2009 yılında yüzde 3.8'lik bir özel tüketim daralması olacağı, 2010 yılında ise bu alanda ılımlı bir gelişme kaydedileceği belirtildi. Türk Lirası'nın dolar karşısında 2009 yılında da değer kaybının devam edeceği tahmini yapılırken, 2009-2010 yıllarında bir doların 1.60-1.65 civarında olacağı beklentisi ortaya kondu. Raporda büyüme, döviz kuru, bütçe dengesi, enflasyon ve cari açık dengesi ile ilgili 2013 yılına kadar tahminlere yer verildi.
Hem OECD raporunda, hem The Economist raporunda yatırımcı güvenini korumak açısından Türkiye'nin önümüzdeki aylarda IMF ile anlaşma imzalamasının önemli olduğunun altı çizildi. AB ilişkilerinde biraz hızlanma olacağı tahmini yapılan The Economist raporunda Türkiye'nin AB üyeliğinin 2015 yılından önce gerçekleşmesinin mümkün olamadığı düşüncesine de yer verildi.
Bütün bu gelişmeler Türkiye'nin küresel köyün bir ülkesi olanak uluslararası kuruluşlar tarafından yakından izlendiğini ortaya koyuyor. O nedenle de reformist politikalarının sürekli kılınmasının, uluslararası AB ve IMF çıpalarından ayrılmamasının öneminin de altı çiziliyor…
Kaynak: Dünya Gazetesi