Yüksek cari açıkları ile küresel krizin en yaş tahtası haline gelen Doğu Avrupa''ya giren yabancı sermaye 2009''da 3''te 2 oranında azalacak. Uluslararası Finans Enstitüsü''nün (IIF) verilerine göre 2008''de 161.9 milyar dolar sermayenin aktığı Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Romanya, Bulgaristan ve Türkiye 6''lısına 2009''da sadece 59.5 milyar dolar girecek. Bu da cari açıklarının önemli bir bölümünü yabancı sermaye akışı ile finanse eden bölge ülkelerini daha fazla risk altına sokabilir. Economist''in tahminlerine göre 2003-2007 yılları arasında yabancı sermaye akışı cari açıkların yüzde 100''ünün finanse edilmesini sağladı. Ancak bu oran son dönemde yüzde 55''e kadar düştü. Danske Bank''a göre ise bölge genelinde bir çöküşten ziyade sadece en kırılgan ekonomilerin darbe aldığı bir sermaye kaçışı yaşanacak. Asıl soru ise son ana kadar bölgedeki borçlanma balonunu şeker gibi dağıttığı kredilerle şişiren Batılı bankaların bu kez zor aynı bonkörlüğü yapıp yapmayacağı. Aralarında Avusturya, İtalya, İsviçre ve Yunanistan bankalarının da bulunduğu Batılı kuruluşların Baltık ve Balkanlar''daki şubeleri kredi piyasasının daraldığı, yabancı sermayenin kaçtığı Doğu Avrupa ekonomilerinin beslenebilmesi için kalan tek damar haline geldi.
Ancak bu bankalar küresel kriz nedeniyle zaten kendi bilançolarında batık kredi sorunu yaşıyor. Nitekim bir dönem bölge halkına yüklü krediler dağıtan bazı Batılı bankalar Doğu Avrupa''daki şubelerinin kepenklerini birbir indirmeye başladı bile.
Yunan bankalarına uyarı
Yunanistan kısa bir süre önce bankalarını "Size verdiğimiz 28 milyar euroluk destek paketinden Balkanlardaki birimlerinize fon transferi" yapmayın diye uyardı. Buna karşılık 17 bölge ülkesinde faaliyet gösteren Avusturyalı Raiffesen bankası mart ayı sonunda yaptığı açıklamada 2008 son çeyreğinde bölge şubelerinde batık kredi oranlarının 3''e katlandığını ancak yine de borç vermeye devam edeceğini söylemişti. Tahminlere göre yabancı bankaların bölgedeki şubelerine verdiği borçlar da 2008''de 95 milyar dolar iken 2009''da 22 milyar dolara kadar düşebilir. Bölgede bankacılık pazarındaki yabancı banka payı bazı ülkelerde yüzde 90''a kadar çıkabiliyor. BIS''in hesaplamalarına göre Batı Avrupalı bankaların bölgedeki pozisyonlarının büyüklüğü 1,4 trilyon dolar. Bunun 277 milyar doları Avusturyalı bankalara, 220 milyar doları Alman bankalarına, 55 milyar doları ise Yunan bankalarına ait.
Çin, Şili ve Slovakya güvenilir
İki haneli cari açık oranına sahip Baltıklar ve para birimleri gittikçe eriyen Orta Avrupa ise en riskli bölgeler. Çek Cumhuriyeti ile Slovakya nispeten daha güvenilir duruyor. Geçen haftalarda bir rapor yayımlayan PriceWaterHouseCoopers''a (PWC) göre ise gelişen piyasalarda uzun vadeli en çekici 3 isim Çin, Slovakya ve Şili. 2008 Haziran''ından bu yana kötüleşen ülkelerin arasında öne çıkanlar ise Peru, Sırbistan, Vietnam ve Mısır. Gelişmekte olan 20 ülkeyi inceleyen EM20 Endeksi de ekonomik krizin neredeyse bütün gelişmekte olan piyasaları etkilediğini, ancak bazı ülkelerin diğerlerine kıyasla daha olumsuz etkilendiğini ortaya koyuyor.
Bölge ülkeleri arasındaki riskli isimlerden biri olan Letonya''nın 2007 ortasında GSYİH''nın yüzde 25''ine denk gelen açığı 2008''in son çeyreğinde yüzde 13''e kadar geriledi. Danske Bank''ın verilerine göre Bulgaristan''ın cari açığı ise aynı dönemde yüzde 27''ye kadar fırladı. Bölge ülkeleri arasında cari açığı nispeten en iyi durumda olan Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan''da bu açık yüzde 3 ila 7 arasında değişiyor. Ancak bu ülkelerin en büyük handikapı da para birimlerindeki aşırı değer kayıpları. Danske Bank''a göre önümüzdeki bir kaç ay içinde bu üç ülkenin cari dengesi para birimlerindeki düşüşler sebebiyle olumsuz etkilenmeye başlayacak. Yatırım bankası Morgan Stanley''e göre ise
Macaristan neredeyse her konuda en tehlikeli piyasa iken Polonya''nın da borçlarını finansman ihtiyacı ülkenin riskini artırıyor. En fazla risk taşıyanlar arasında ise zayıf makro görünümlerinin yanı sıra siyasi arenada da sorun yaşayan Romanya, Bulgaristan ve Ukrayna var.
referans