Türkiye’deki
karayolu lobisinin son derece etkili olduğunu ifade eden Mete Tırman, “O denli
etkili ki, kimi zaman demiryolcuların ya da freight forwarderlerin çıkarına
olan şeyleri bile kendi tabanına ufak bir hediye amacıyla engelleyebiliyorlar”
diyor.
Türkiye, duble
yollarla donatılıp, uçuş ağını dünyanın dört bir yanındaki destinasyonlara
uzatırken; özel sektörde vagon yatırımı yapanlar “ÖZELLEŞTİRDİK” denilen
demiryollarında, mevcut vagonlarını taktıkları lokomotifleriyle taşıma yapmayı
bekliyor.
Demiryolları
denilince ilk akla gelen birkaç isimden biri olan ve Demiryolu Taşımacıları
Derneği Başkanlığı da yapmış Mete Tırman’a Türkiye’deki taşıma modlarının üvey
evladı demiryollarını sorduk. Demiryolunda özel sektörün lokomotif sahibi
olmasının çok zor olduğunu kaydeden Tırman, “Ülkede inanılmaz bir karayolu
lobisi hakimiyeti yaşanıyor. Yatırımcı olarak gözüken çok net isimler var ama o
isimlerin de ciddi kaygıları var. Örneğin, siz otomobilde, beyaz eşyadaki
ÖTV’yi indiriyorsanız, onun getireceği yük demiryolunun ÖTV’sini indirdiğinizde
gelecek yükten çok daha fazladır. Biri çok yaygın tüketim malzemesi, diğeri ise
ekonominin en önemli ayağı olan taşımada alacağınız verimdir. Bunu
vermiyorsanız, ardında ya Maliye’nin belli hesapları ya da lobiler vardır.
Türkiye’de karayolu lobisi son derece etkili. O denli etkili ki, kimi zaman
demiryolcuların ya da freight forwarderlerin çıkarına olan şeyleri bile kendi
tabanına ufak bir hediye vermek amacıyla engelleyebiliyor. Karayolu lobisinin
hakimiyeti, bu iktidarda böyleydi, gelecek iktidarlarda da aynısı olacak. Ama
aklın yolu bir. Türk ekonomisinin 2023 hedeflerine ulaşması isteniyorsa bunu
taşımacılık olmadan yapamazsınız. Burada iki ayak noksan, biri deniz, diğeri de
demiryoludur” açıklamasını yaptı.
Yatırım yok,
yol yenileme var
Başlangıçta
yatırım şartı olarak ana mal istendiğini vurgulayan Mete Tırman, şöyle devam
etti: “Daha sonra bu talepte gevşemeler oldu. Şu anda birçok demiryolu, yol
iyileştirmesi yapıldığı için kapalı. Dikkatinizi çekerim, yeni yatırım değil,
yol yenilemeleri. Yüksek hızlı tren yolları sadece YHT için yapıldı, sonradan
bunun hiç de verimli olmadığı ortaya çıktı. Şimdi hızlı tren yolları yapılıyor.
O yollarda artık yük katarları da taşınabilecek. TCDD’nin verdiği rakamlar,
karayoluyla rekabet edebilecek düzeyde değil. Karayolunda normal olmayan mazot
(10 numara yağ) kullanarak maliyetler düşürebiliyor, demiryolunda öyle bir şans
da yok. Ayrıca, karayolundaki maliyet hesapları, normal ekonominin gereği olan maliyet
hesapları olarak yapılmıyor. Örneğin, kurumsal firmalar haricinde, karayolu
taşımacısı araçtaki amortisman kaybını gider olarak hesaplamaz. Bir aracı 100
bin Euro’ya aldım, bu miktarı 10 yılda amorti edeceğim, dolayısıyla her yıl
10-12 bin Euro’yu gider olarak ayırmam lazım demediği için her ay kazandığı
1.000 Euro ile yetinir. Çalışmalarını da bu yönde yapıyor, 10 yıl sonra da
hesaplar şaşıyor. Böyle bir zihniyet ile rekabet çok zor olur. Aslında onların
da kabahati yok. Bu ülkenin taşımasını yapmak için 350-400 bin araca ihtiyaç
duyarken, 700 bin araç varsa, her yükün karşısında en az iki araç boş olarak
bekliyor demektir. İnsanlar da tabi ki 10 yılın planını değil, bugünün planını
yapar hale gelir. Demiryolunda da altyapının inşaatı ve fiyatlama düzgün bir
yapıya ulaşmadıkça, kimi firmalar lokomotif sahibi de olabilir ama hammadde
hariç, başka hiçbir yükün taşımasında söz sahibi olamazlar.”
Tehlikeli madde
karayolunda taşınmamalı
TÜİK
rakamlarına göre geçen yıl karayollarında yaşanan trafik kazası sayısı, bir
önceki yıla göre yüzde 9,9 azalarak 1 milyon 313 bin 359'dan 1 milyon 182 bin
491'e gerilemiş.
Her an
yaşanabilecek bu korkunç riske dikkat çeken Mete tırman, “Yalnızca karayolu
taşımacılığındaki sayı ise 20 binin üzerinde. Böyle bir karayolu taşımacılığı
sektörüne tehlikeli madde emanet edilmez. Tehlikeli madde, dünyada da çok özel
eğitimlerden geçmiş sürücü ve araçlarla yapılır. 20 bin kazanın önemli bir
bölümü 6 kara noktada işaret levhalarının doğru konumlanmamasından kaynaklanmış.
O sorunlar giderilmediği için kazalar yaşanmış. Tehlikeli madde en doğru ve
güvenli olarak demiryolunda taşınır. Demiryolunda da kazalar olabilir ama
karayolundakilerle kıyaslanamaz” sözleriyle tehlike madde taşımacılığındaki
doğru adresin demiryolu olduğuna işaret etti.
Konsped, 30.
yılına koşuyor
Mete Tırman,
her ne kadar sektörel sivil toplum örgütlerinde şapkalara sahipse de, kendi
kurduğu bir de şirketi var. İki yıl sonra 30. yıllarına ulaşacak firmasını
sorduğumuz Tırman, şirketinin faaliyetlerini de şöyle özetledi: “Konsped,
ağırlıklı olarak demiryolu taşımacılığı yapan yanı sıra, hava ve denizyolunda
da yer alan bir freight forwarder şirketidir. Bundan 28 yıl önce o günün
şartlarında Avrupa’ya baktığımda geleceğin demiryolunda olduğunu gördüm ve
demiryolunda kalmaya karar verdim. 30 yıl geçti ve haklı olduğum ortaya çıktı.
Ağırlıklı olarak Avrupa’ya çalışıyoruz. Orta Asya’da önemli bir yükümüz vardı.
Ancak, taşımadaki sıkıntılar bizi oradan çekilmek zorunda bıraktı. Kars-Tiflis
yeniden açılırsa belki kaybettiklerimizi geri alabiliriz.”
“Demiryoluyla
taşıyacağız” dedi, pişman ettiler
Akaryakıt
lojistiği yapan büyük kuruluşlarımızdan birinin hammadde taşıma işini daha
rantabl olduğu gerekçesiyle demiryoluna aktarmak istediğini kaydeden Mete
Tırman, “Çok büyük yatırımlar yaptılar. Ve bir gün kapıları çalınarak ‘senin
şuradan şuraya taşıdığın ürünleri, yapılan x inşaatı nedeniyle durduruyoruz.
Çok uzun bir yol var, onu kullanmak isterseniz, bedelini öder taşıtırsınız’
denildi. Onlar da karayoluna dönmek
zorunda kaldılar. Eğer bir firma karşısında böyle bir örnek varsa, asla bir
daha bu tip adımlar atmaz” diye konuştu.
Selçuk ONUR -
LOJİSTİK EKİPMANLAR
Kaynak: lojiport.com