Çok
önemli bir meyve-sebze ihracatçısı olan Türkiye, işlenmiş gıda ürünlerinde de
kayda değer yol aldı. Fakat hem ihracatta hem de yurtiçi tedarik zincirinde
soğuk zincirde yaşanan sıkıntılar sektörün gelişimini olumsuz etkiliyor.
Yeni
ATP düzenlemesi yerinde bir karar olarak destek bulsa da gümrükler yaşanan
sorunlar, ulaşım altyapısı gibi diğer konuların da çözülmesi gerekiyor.
Hızla
artan dünya nüfusu, beraberinde büyük bir beslenme ve sağlık sorununu da
taşıyor. Gıdaların ve ilaçların dolaşımı artarken soğuk zincir içerisinde
kalması gereken ürünlerin kontrolü ve takibi de zorlaşıyor. Örneğin Kayseri’de
üretilen bir ürün Suudi Arabistan’a ihraç ediliyor ve soğuk zincir içerisinde
kalması gerekiyor. Herhangi bir halkada kırılan soğuk zincir ise hastalıklara
hatta ölümlere neden olabiliyor. Ülkemizde de sık sık, özellikle toplu yemek
üretimi yapılan yerlerde zehirlenme vakaları ile karşılaşıyoruz. Bu vakalar
incelendiğinde önemli bir kısmının soğuk zincir taşıma ve saklama kurallarına
uyulmadığı için olduğunu görüyoruz.
Soğuk
hava depoları ön planda olacak
2050’de
9 milyara ulaşması beklenen dünya nüfusuna gıda tedarik edebilme hedefi,
İsviçre’nin Davos şehrinde gerçekleşen Dünya Ekonomi Forumu’nun bu yılki
gündemlerinden biriydi. Sürdürülebilir gıda tedariki konusu bu çerçevede daha
çok yerel üretim ve kompakt ulaşım çözümleri ile destekleniyor. Haliyle ülkeler
arasında en hızlı ve güvenli şekilde gıda ulaştırmayı mümkün kılan ağın da
büyümesi gerekiyor. Bahsi geçen yüzde 70 oranına ulaşabilmek için Amerika’dan
yaban mersinleri, Avusturalya’dan kuzu eti gibi hızlı bozulacak ürünlerden
oluşan uzun bir besin listesinin yabancı piyasalara distribüsyonunun da
artırılması gerekecek. Bu nedenle bu ürünlerin taşınması için yerel tedarik
birimlerinden, taşıma ağı ve dağıtım merkezlerine, oradan da sınır noktalarına
kadar tüm anahtar konumları kapsayan kaliteli bir soğutucu depo ağına ihtiyaç
duyuluyor. JLL Endüstriyel Araştırmalar Birimi Direktörü Aaron Ahlburn,
toplamda yüzde 70 oranında bir büyümenin gerçekleştirilmesi için, güvenli gıda
stoku ve verimli dağıtım sağlayacak kompleks ve birbiri ile bağlantılı soğuk
hava depoları geliştirilmesinin büyük önem taşıdığını belirtti.
Uluslararası
sınırlar üzerinden geçiş yapan gıda tedarikinin artması, gıda yüklenicilerinin
yolda geçirdiği zaman ve olası rötarları da artırıyor. Bu duruma paralel olarak
soğuk hava depolarına duyulan ihtiyaç da artıyor. En ince ayrıntısına kadar planlanan
transfer süreçlerinde, uzayan gümrük kontrollerinden işçi-işveren
uyuşmazlıklarına kadar beklenmedik pek çok aksilik ortaya çıkabilir.
Soğuk
Zincirde Doğru Adımlar Taşımacıyı da İhracatçıyı da Uçurabilir
Örneğin
somon ve peynir ürünlerinin önemli bir ihracatçısı olan Britanya, 2015 yazında
beklenmedik aksiliklerden kaynaklanan büyük bir tehlike atlattı. Yük
gemilerinde çalışan işçiler ile işverenler arasında oluşan bir anlaşmazlıktan
dolayı kamyonlarca somon balığı İngiliz kıyılarında çürümeye terk edildi. Bu
elbette 2015’te yaşanan tek büyük sorun değildi. Birleşmiş Milletler’in Gıda ve
Tarım Organizasyonu FAO tarafından yapılan araştırmaya göre; her yıl global
gıda üretiminin yüzde 40’ı kaybediliyor ya da ziyan oluyor. JLL Tedarik Zinciri
ve Lojistik Çözümleri Direktörü Rich Thompson söz konusu yüzde 40’lık kaybın
büyük bir çoğunluğunun, muhafaza ve transfer amaçlı kullanılan soğuk hava
deposu sayısının yeterli kapasiteye çıkarılması ile çözülebileceğini
belirtiyor.
Türkiye’de
de durum aynı; taze meyve ve sebze taşımasının yaklaşık yüzde 30-40'ı bozulma
nedeniyle kaybediliyor, bu da yıllık 10 milyon tona denk geliyor. Buna karşın
gelişmiş ülkelerde ise bu oran yaklaşık yüzde 5-10 civarında kalıyor.
Dünyada
en fazla nüfusa sahip olan Çin, Hindistan ve Amerika Birleşik Devletleri soğuk
kargo ağlarını geliştirme konusunda başı çekiyorlar. Global arenada ise depo
kapasitesi her yıl yüzde 10 oranında artış gösteriyor. Global Cold Chain
Alliance tarafından hazırlanan istatistiklere göre; depo kapasitesi global
arenada toplam 552 metreküpe ulaştı. JLL Türkiye Lojistik Müdürü Anıl Baştaş,
Türkiye’de de soğuk zincir lojistiği konusunda uzmanlaşmış birçok firma
bulunduğunu belirtirken bu firmaların soğuk taşıma araçlarıyla müşterilerine
düzenli taşıma, depolama ve zamanında teslim garantisi sağladıklarını
belirtirken, bununla beraber soğuk zincir taşımacılığındaki yeni
regülasyonların sektörün büyümesinde ve hizmet kalitesinin artmasında önemli
olacağını öngördüklerinin altını çizdi. Sözlerini “Sektörde farklı üretici
firmaların arasındaki ürün konsolidasyonu ve ortak lojistik operasyonların
artırılması ile hizmet kalitesi de artacak ve beraberinde verimlilik söz konusu
olacaktır” diye sürdürdü.
Gıda
kayıpları ürkütücü düzeyde
Soğuk
zincirin bozulması nedeniyle yaşanan gıda kayıpları hem ülkemizde hem de
dünyada ürkütücü düzeylere ulaşırken bu konuda tüketicilerin de ciddi şekilde
bilinçlendirilmesi gerekiyor. Hangi ürününün hangi şartlarda muhafaza edilmesi
gerektiğini anlatmak aslında devletin, üreticilerin, lojistik firmalarının ve
satıcıların görevi olmalı. Yaşanan ekonomik kaybın yanı sıra üretimde, taşımada
ve satışta oluşan proseslerin çevreye verdiği zarar da unutulmamalı.
Ön
soğutma konusunda sebze/meyve üreticileri eğitilmeli, teşvik edilmeli ve hibe
programları uygulanmalıdır. Bir başka ürün kaybı sebebi ise ürünlerin doğasına
uygun depolanmamasıdır. Ürün raf ömrünü uzatacak teknikler üreticilere
tanıtılmalı ve bu konuda teşvik programları uygulanmalıdır. Nakliye ve dağıtım
sırasında soğuk zincirin kırılması bilinen önemli bir sebeptir. ATP
konvansiyonu uyum sürecinde yerel mevzuatı kapsayacak biçimde genişletilmesi bu
konuda ciddi kazanımlar yaratacaktır.
Soğuk
Zincirde Doğru Adımlar Taşımacıyı da İhracatçıyı da Uçurabilir Marketlerde
oluşan kayıplar ise uygun muhafaza şartlarının olmayışı ve son kullanma tarihi
takibi sistemi olmamasından, çalışanların eğitim eksikliğinden
kaynaklanabilmektedir. Son kullanıcıların gerek ürünleri satın alma aşamasında,
gerek bu ürünleri evlerine taşımaları sırasında ve evlerinde muhafaza edilmesi
süreçleri için bilinçlendirilmeleri gerekmektedir.
Kanunen
belli bir oranda giderleştirilebilen gıda kayıplarının azaltılması için
şirketleri gıda kayıplarını önleyecek sistemleri kurmalarını özendirecek
tedbirler, teşvikler veya vergi indirimleri getirilebilir, gıda kayıpları
giderleştirilebilir, kanunen gider kabul edilebilir.
Nerede
hangi hatalar yapılıyor?
İşte
uzmanların sıraladığı ideal yükleme, depolama koşullarından birkaç basit detay;
Yükleme:
Araca yüklenen gıda ürünü taşıma sıcaklığında olmalı ve araç ürünler
yüklenmeden önce soğutulmalı. Gıda ürünleri etrafında hava sirkülasyonu rahat
yapılabilecek şekilde yerleştirilmeli. Ürünlerin, dağıtım noktasına taşınması
sırasında hızlıca boşaltma yapılmalı. Araç kasası ile soğutucu bir bütün olduğu
düşünülerek ısı kaybına sebebiyet verilmemeli. Mal hazırlama alanları ve
rampalarda ısı derece kaybına engel olacak şekilde düzenlenmeli...
Soğutma
yapılırken ciddi enerji kayıpları da yaşanıyor. Buna sebep; Doğru soğuk oda
depo hesaplarının yapılmaması, Kaliteyi ikinci planda bırakarak doğru ve
gerekli malzemenin kullanılmaması, soğutma sisteminin çalışmasını sağlayan
otomasyon sisteminin doğru tasarlanamaması.
Depolama:
Soğuk depo ve odalarda sıcaklık ve nem kontrolü, gıda maddesinin türüne göre
ayarlanacak şekilde ve otomatik kontrollü olmalı. Gereksinime göre birbirinden
bağımsız kullanılabilen soğutma ve dondurma odaları olmalı, ısının homojen
dağılımı sağlanmalı. Soğuk depolar çabuk ve kolay temizlenebilecek alt yapıya
uygun yapılmalı. Soğuk hava depoları uzaktan izlenebilmeli ve böylece acil
müdahaleler yapılmalı.
ATP’de
kontrol TSE’ye verildi
Türkiye’de
bozulabilir gıda maddelerinin uluslararası taşımacılığı ve bu taşımacılık
faaliyetinde kullanılacak Özel Ekipmana İlişkin Anlaşma’ya (ATP Konvansiyonu)
ilişkin mevzuat 10 Mayıs 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe
girmişti. Ancak birçok kesim hem belgelendirmede hem de uygulamada Avrupa
standartlarının sürekli gerisinde kaldığımızdan şikayetçiydi. Avrupa’nın önemli
meyve-sebze tedarikçilerinden olan Türkiye bu konuda önemli adımı nihayet
attı. Geçtiğimiz mayıs ayında ATP
belgeleri ile ilgili kontrol yetkisi Türk Standartları Enstitüsü’ne verildi.
ATP
Taşımalarında Araçta Bulunması Gerekenler
TSE
belgeleri nasıl verecek?
ATP
başvurularının tamamı bundan sonra TSE belge-net sistemi üzerinden yapılacak.
Tip testi başvurusu için tip test merkezinden randevu alarak, test merkezinde
numune araçlar ile hazır bulunulacak. Tip testinden uygun sonuç almış referans
üniteye göre üretilmiş seri üretim için, TSE belge-net sistemi üzerinden ilk
başvuruyu yaparak, herhangi bir inceleme işlemine tabi tutulmadan ilgili test
raporuna istinaden 250 araca kadar belge alınabilincek.
Kaynak:
kargohaber.com