Yeşil
lojistiğin önemli araçlarından biri olan intermodal sistemini yaygın olarak
kullanan Greenlog Intermodal, Yeşil Ofis Diploması almak için çalışma başlattı.
Greenlog,
intermodal ve uluslararası taşımacılık pazarında hızlı bir şekilde büyümekte
olan genç, dinamik, kararlı ve yenilikçi bir şirket. Ağırlıklı olarak sunduğu
intermodal taşımacılık hizmetiyle çevrenin korunmasına önemli bir katkı sunan
Greenlog, şimdi de ofis içinde gerçekleştirdiği değişikliklerle atıkları
azaltmayı hedefliyor. Yeşil Ofis Diploması almak için çalışma başlattıklarını
belirten Greenlog Intermodal Yönetici Ortağı ve Finans Direktörü Devrim Koray,
şunları aktarıyor: “Çevre bilincinin her gün artarak büyüdüğü bu dönemde,
kurumların çevre politikalarına çok daha fazla önem vermeleri gerekmektedir.
Günümüzde tüketicilerin büyük bir bölümü sosyal sorumluluğu olan, çevreye önem
veren ve bir amacı destekleyen hizmetleri tercih ediyorlar. Biz de Greenlog
Intermodal olarak çevre politikamızı stratejik bir temel olarak görüyoruz. Bu
bağlamda Greenlog olarak WWF (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Green Office
Programı’na başvuruda bulunup, Green Office Diploması alma hedefindeyiz.
Ofisimizde kağıt tüketimini azaltmak adına çözümler üretiyoruz. Yazışma, not,
genelge, rapor ve fotokopi kağıtlarının her iki yüzünü de kullanmaya dikkat
ediyoruz. Kağıt toplama kutuları kullanıyoruz. Çalışanlarımızın çevreye,
doğaya, sağlığa ve enerji israfına karşı duyarlı olmak konusunda uyarıyoruz. Bu
konularda gerekli adımları atarak, çalışanlarımızı teşvik ediyoruz.”
DENİZ
VE DEMİRYOLU DESTEKLENMELİ
Yeşil
lojistik uyuklamalarının en önemli noktasının emisyon salınımlarının
azaltılması olduğunu vurgulayan Devrim Koray, buna bağlı olarak yakıt
tüketiminin azaltılması yönünde uygulamaların devlet tarafından desteklemesi
gerektiğini, özellikle demiryolu ve denizyolu taşımacılığının
yaygınlaştırılması gerektiğinin altını çiziyor. Hizmet alan şirketlerin de
tercihlerini yeşil lojistik uygulamalarından yana kullandıklarını belirten
Koray, örneğin Pepsi firmasının sürdürülebilirlik kapsamında nakliye
tedarikçisini seçerken, filosunun düşük emisyonlu araçlardan oluşmasını şart
koştuğunu söylüyor. “Tedarik zinciri içinde sürdürülebilirlik sadece maliyet
unsuru değil, aynı zamanda zincir içerisinde yer alan tüm firmaları topluma
yakınlaştıran bir misyon olarak görülmelidir” diyen Koray, sözlerini şöyle
sürdürüyor: “Kısa süre içersinde Avrupa Birliği tarafından ürün ambalajları
üzerine karbon ayak izi hesaplamaları yer alması düşünüldüğünden, bu
çalışmaların tüm zincir içerisine yayılabilmesi firmalar için önemlidir.
Özellikle uluslararası ticaretin direkt parçası olan firmalar, yeşil tedarik
zinciri ve yeşil lojistik faaliyetlerine önem vermektedir. Toplumda bu yönde
bilinç geliştikçe firmaların sürdürülebilirlik adına, ürün nihai tüketiciye
ulaşana kadar tüm üretim aşamalarında gereken önlemleri almaları kaçınılmaz
olacak.”
İŞ
YAPIŞ ŞEKİLLERİ DEĞİŞECEK
Gelişmiş
ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’de yeşil lojistik uygulamalarının istenilen
seviyede olmadığını ifade eden Devrim Koray, “Kamu ve özel şirketler birlikte
hareket ederek altyapının yeterli hale getirilmesi gerekmektedir. Özellikle
Avrupa’da demiryolu taşımacılığı yaygın olarak kullanılmakta ve emisyon
salınımlarının azaltma yönünde önemli yol kat edilmektedir. Önümüzdeki süreçte
kaynakların sınırlı oluşu ve iklim değişikliği politikaları kapsamında, tüm
şirketler iş yapış şekillerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalacaklardır.
Dünyadaki toplam sera gazı salınımlarının %25’inin taşımacılık kaynaklı olduğu
düşünüldüğünde bu yeşil lojistik uygulamalarının önünün açılması anlamına
geliyor” diyor.
Kaynak:
lojistikhatti.com