Türkiye 2013
yılında ilan edilen OBOR’a “Orta Koridor” adı verilen Hazar geçişli ve yakında
hizmete girecek “Kars-Tiflis-Bakü” demiryolu hattı üzerinden destek veriyor.
Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu (KÜDENFOR) Kurucu Direktörü Amiral Cem
Gürdeniz, Türkiye’nin bu projede konumunu daha da güçlendirmesi için; her
alanda Çin ile ilişkilerini geliştirmesi gerektiğini, Çandarlı veya başka bir
Ege ya da Akdeniz limanının Çinlilerle ortak işletimi için her türlü teşvik ve
gayretin sarf edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
1. Çin’in Deniz İpek Yolu girişimi nedir?
Çin’in toplam
ekonomileri 21 trilyon dolar olan 68 ülkeyi ticari, endüstriyel ve
sosyo-kültürel alanlarda buluşturacak “Tek Kuşak, Tek Yol” (One Belt, One
Road-OBOR) projesinin “Tek Yol” bacağı; Deniz İpek Yolunu oluşturuyor. Çin
Devlet Başkanı Xi Jingping 7 Eylül 2013 tarihinde önce Kazakistan’da “Bir Kuşak
(İpek Yolu Ekonomik Kuşağı)” girişimini açıkladı. Bir ay sonra bu kez
Endonezya’da başlangıçta Güney Asya kıyı devletlerini birbirine bağlayacak
“Deniz İpek Yolu” girişimini ilan etti. Ancak kısa bir süre sonra bu yol
Akdeniz, Afrika kıyıları ve Pasifik Okyanusu devletleri ile Latin Amerika’ya
kadar uzadı.
Xi
Jingping’in açıklamalarına göre girişimin beş ana hedefi var: Siyasi eşgüdüm;
yetenek geliştirme; ticaretin kolaylaştırılması ve serbestiyeti; mali
işbirliği; halklar arası yakınlaşma. Girişim sadece küreselleşmeye değil aynı
zamanda fakirliğin azaltılmasına da hizmet edecek. Çin fakir batı kısmını
dünyaya entegre ederken, zengin kıyı bölgesi üretim fazlasını 68 ülkeyle
ticaret üzerinden paylaşabilecek. Çin bu girişimle döviz rezervlerini etkin
kullanmayı, ekonomik reformu, küresel ekonomi ile derin entegrasyonu ve enerji
güvenliğini de hedefliyor. Tabi bunların sonucu ana hedef endüstriyel gelişim
ve sürdürülebilirlik.
2015 Martına
kadar OBOR dünya genelinde büyük bir ilgi çekmemişti. Ancak Çin Ulusal Kalkınma
ve Reform Komisyonu, Dışişleri Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı bu tarihte ortak
bir eylem planı açıklayınca konunun önemi arttı. Çin bu girişimi
küreselleşmenin bir parçası olarak görüyor ve başta ABD olmak üzere projenin
gizli gündemi olduğu iddialarına karşı çıkıyor. Ancak böylesine büyük bir
ekonomik projenin jeopolitik sonuçlarının olmaması mümkün değil. Yapılan liman,
demiryolu ve kara yolu alt yapı yatırımlarının jeostratejiyi etkilemesi
kaçınılmaz olacaktır. Bu projeler sayesinde Çin’in siyasi etki alanı mutlaka
genişleyecek ve bu da jeopolitik kırılmalar yaratacaktır. Bazı batılı
akademisyenler OBOR girişimini Marshall Yardımına benzetiyorsa da aslında her
ikisi kıyaslanamayacak düzeyde ayrı projeler. II Dünya Savaşı’nda yakılıp
yıkılan Avrupa’yı toparlamak için verilen ABD kredisi 130 milyar dolar iken
OBOR sadece son 4 yılda 230 milyar dolarlık yatırım yaptı. 2025 yılında OBOR
ticaret hacminin 2,5 trilyon dolar olması bekleniyor. Halen OBOR girişimine
anlaşmalar yolu ile bağlı 68 devlet, kara parçalarının %40, dünya nüfusunun
%65; küresel ekonominin %30’unu
oluşturuyor. Dünya deniz ticaret yüklerinin yarısı bu suları kullanıyor. 2013
sonbaharından bu yana Çin OBOR ülkelerine 50 milyar dolar üzerinde yatırım
yaptı.
2. Türkiye Deniz İpek Yolu’nda nerede?
Türkiye, 2049
yılına kadar Çin’in kabaca 4 trilyon dolarlık ortak yatırımlarını öngören bu
büyük girişimin, deniz cephesini oluşturan, Deniz İpek Yolunda merkezi büyük
bir liman ile yer almıyor. 2016 yılında Ambarlı Bölgesinde bulunan Kumport
Limanı’nın önemli bir bölümü Çinlilere satıldı. Ancak bu işlem Kumport’u Deniz
İpek Yolu’nun Avrupa pazarlarına giriş terminali yapmıyor. Türkiye 2013 yılında
ilan edilen OBOR’a “Orta Koridor” adını verdiği Hazar geçişli ve yakında
hizmete girecek “Kars-Tiflis-Bakü” demiryolu hattı üzerinden destek verecek. Bu
alanda 2015 yılında Hükümetler arası bir mutabakat muhtırası imzalanmış
durumda. Bu hattı güçlendirecek Kars-Edirne Hızlı Tren Yolu da kabaca 3 milyar
dolarlık bir bütçe ile Çin ortaklığında geliştirilecek. Bu hattın faaliyete
geçmesi Kara İpek Yolu’nda (Kuşak) Türkiye’nin önem ve önceliği artacak. Ancak
bu güzergah, Türkiye’nin Deniz İpek Yolu’ndaki büyük potansiyelini etkilememeli
aksine tamamlayıcısı olmalı. Demiryolu, denizyoluna göre daha hızlı olabilir.
Ancak mevcut koşullarda halen deniz yolundan üç kat daha pahalı olduğu ve aynı
zamanda bir gemi ile kıyaslanamayacak derecede az yük taşıdığı göz önünde
tutulmalıdır.
Dünya deniz
ticaret yükleri bugün 11 milyar ton civarında. 2030 yılında bu yükler 25 milyar
ton olacak. Yani deniz ulaştırması tartışılmaz üstün yerini muhafaza edecek.
Türkiye, yarımada coğrafyası ve eşsiz jeostratejik konumu ile bu artan deniz
ticaret trafiğinden gerekli payı neden almasın? Bu pay için en uygun deniz
ticaret yükü konteyner taşımacılığıdır. Türkiye’de konteyner taşımacılığı hızla
gelişiyor. Sadece Marmara bölgesinin kapasitesi 6 milyon TEU oldu. 15 yıl önce
transit konteyner yükü yok denecek kadar azdı. Bugün Tekirdağ’daki MSC Asya
Port’un transit yük kapasitesi tek başına 2,5 milyon TEU. Konteyner transit yük
artımı için demiryolu karayolu entegrasyonu tamamlanmış, hinterlandı uygun
büyük limanları OBOR girişimine entegre etmeliyiz. Üçüncü Köprü, Marmaray ve
Avrasya tünelleri ile Çanakkale 18 Mart Köprüsü’ne ve 2030’larda Anadolu
yarımadasını doğu-batı ve kuzey-güney eksenlerinde birleştirecek demiryolu
projelerine entegre edilecek limanlarımız, Süveyş çıkışlı konteyner gemilerine
Avrupa’ya, Balkanlara, Güney Rusya’ya, Kafkaslara erişim için en büyük
kolaylığı sunabilecektir.
3. Çin
Akdeniz’de Avrupa’ya halen nereden giriş yapıyor?
Çin 2009
yılından bu yana yatırım yaptığı Pire Limanı’nı Akdeniz’deki ana giriş limanı
olarak seçti ve kullanıyor. Çin’in dev denizcilik firması COSCO’nun 2016
Ağustosunda Pire Limanı’nın II ve III numaralı terminallerini 35 yıllığına
çoğunluk hisselerini satın almasıyla, limanın yönetimi Çin kontrolüne girmiş
oldu. Bu gelişme AB için de bir ilk oldu. Sadece konteyner limanı olarak değil,
aynı zamanda yolcu gemileri terminali ile bakım onarım tesisleri ve geniş
otomobil terminal parkları da 35 yıllığına Çin’in kontrolüne girmiş oldu.
Böylece Pire’nin Çin transit yük payı 2016 yılında 3,5 milyon TEU oldu. (Bu miktar
2008 de 400 bin TEU idi.) Bu transit yükler, Üsküp ve Belgrad üzerinden
demiryolu ile Budapeşte’ye ve oradan Almanya’ya erişiyor. Pire bağlantılı
ulaşım hatları Çin’in Avrupa da uyguladığı “Kara-Deniz Ekspres Rotası (LSER)”
tasarımının gereği olarak uygulanıyor. Hewlitt Packard, Sony, Samsung, Huawei,
ZTE ve DHL gibi küresel markalar Pire Limanı’nı ana dağıtım üssü olarak
kullanıyor.
4. Nedir
Çin’i Yunanistan’a yakınlaştıran?
Günümüzde
Yunan deniz ticaret filosu dünyanın en büyük üç filosu içinde. Sadece Avrupa
pazarında değil, dünya pazarında öncü yere sahipler. Bu nedenle Çinlilerle
küresel çapta işbirliği seviyesi yüksek. Ayrıca Yunanlı armatörlerin Çin’den
yüklü gemi siparişleri ile Çinli bankaların Yunan armatörlere verdiği
kredilerin bu yakınlaşmada rolü olduğu da söylenebilir. Çin Yunanistan’a o
kadar hızlı bir giriş yaptı ki, COSCO, Pire’de geçen yıl 75 günde mevcutlara
ilave yeni bir cruise gemi rıhtımı inşa etti. Konteyner transit yükleri dışında
Çin’in hedefi her sene önemli kısmı Çinli turistler olmak üzere 3 milyon
yolcuya Pire terminallerini kullandırmak. COSCO, yolcu gemilerine Çinli turist
getirmek için Atina ile Pekin arasında her gün doğrudan uçuşları başlatmaya
uğraşıyor.
5. Pire
Limanı’nın Çin için riskleri nedir?
Çin, Ege Denizinde
OBOR’da imzacı olmadığı halde Yunanistan’ı Pire limanı ile deniz ipek yolu
rotası üzerinde göstermekle, Ege’deki deniz ortağı durumuna yükseltmektedir.
Diğer yandan Çin’in orta ve uzun vadede en büyük jeopolitik ve ekonomik
rakibinin -girift ve karşılıklı bağımlılık taşıyan ekonomik ilişkilere rağmen-
Atlantik blok olacağını söylemek hata olmayacaktır. Bir AB üyesi olan
Yunanistan, gelecekte ABD ve AB baskısı ile özellikle Güney Çin Denizi kaynaklı
bir kriz sonrası Çin’e AB ambargosu uygulanması durumunda Pire Limanının
kullanımını Çin’e reddedebilecektir. Böyle bir senaryonun oluşma olasılığı,
Güney Çin denizinde son altı ayda ABD ile yaşananlar paralelinde pek uzak
değildir. Mart ayı başında Beyaz Saray Baş Stratejisti Steven Bannon’un, “5-10
yıl içinde mutlaka Çin ile savaşacağız” dediğini de unutmamak gerekir. Böyle
bir durumda Çin’in karşılaşacağı siyasi ve jeopolitik konjonktürde Türkiye’nin
Ege Denizi kıyılarındaki merkezi bir limanının Pire’ye alternatif olabilmesinin
siyasi ve jeopolitik yönleri Çinliler tarafından göz önüne alınmalıdır.
Kuruluşunu ve mevcut ekonomisini bu yapıya borçlu olan Yunanistan’ın yarın
Çin’e uygulanacak -örneğin güney ya da Doğu Çin Denizi kaynaklı ihtilaf
sonrası- bir ambargoda hangi tarafı tutacağını kimse bilemez. 2012 yılında
Rusya, Fransa’dan satın aldığı 2 büyük amfibi hücum gemisini (LPD), 2014 Kırım
Krizi sonrası içinde kendi personeli varken, Brest’te terk etmek zorunda kalmış
parasını ancak tahkim sonunda geri alabilmişti. Avrasya’nın Atlantik sistemle
stratejik işkillere girmesinin riskleri tarihte saklıdır. Türkiye bu riskleri,
Ege Denizi’nin hassasiyetini ve Çandarlı’nın avantajlarını Çin’e anlatarak,
Çandarlı Limanı’nın da Deniz İpek Yolu Projesi kapsamına alınmasında ısrarcı
olmalıdır. Bu durum hem Çin’in çıkarlarına hem de Ege deki Türk Yunan dengesine
hizmet edecektir. Aksi takdirde gelecekte Yunanistan’la yaşanacak en küçük
krizde Çin’in kendi ekonomik çıkarları nedeniyle taraf olması kaçınılmaz
olacaktır. Pire’nin büyümesi ise Ege’de Yunanistan’ın jeoekonomik önemini
artıracaktır.
6. Çandarlı
Limanı Pire’ye alternatif sunabilir mi?
Kuzey Ege
Denizi’nde inşası devam eden 12 milyon TEU kapasiteli Çandarlı (derin su)
merkez (hub) limanı projesi Çin için bir alternatifti. Son 20 yılda 230 milyon
dolar devlet yatırımı yapılan limanın 2013 yılında 900 metrelik mendirek
inşaatı tamamlandı. Projede hedef, Çandarlı Limanı’nın 2000 metrelik rıhtımı
ile dünyanın en büyük 10 konteyner limanı arasına girmesini sağlamak. Ancak
2013 yılında yap-işlet-devret modelinde müteakip safha inşaat ve işletim
yatırımları için açılan ihaleye, katılan olmadı. Çinliler ilgilendiyse de ihale
bedelini yüksek buldular. Ayrıca, mevzuattan, intermodal taşımacılık
kolaylıklarına (demiryolu bağı ve kapasitesi, kara yolu kapasitesi vb.) kadar,
pek çok eksiklik yatırımcıları uzaklaştırdı. Bugün 4 milyon TEU kapasite için kabaca
750 milyon euro yatırıma ihtiyaç var. Bu proje ile birlikte Pire-Atina yerine
İzmir'in bir kavşak olarak benimsenmesi durumunda Pire'den Orta Avrupa'ya
uzanan güzergahın daha doğru ve isabetli alternatifi, Ege’yi Çanakkale 1915
Köprüsü üzerinden Balkanlara ve Avrupa’ya bağlamaktır.
7. Ege
Denizi’nin özel durumu hassasiyet yaratmaz mı?
Çin’in Deniz
İpek Yolu’nda Avrupa ana merkez (hub) olarak Pire Limanı’nı seçmesi, gelecekte
Ege’de yaşanabilecek Türk-Yunan ihtilaflarında taraf olmasını tetikleme potansiyeline
sahiptir. Böyle bir durum ekonomik saikler ile BM Güvenlik Konseyi Daimi üyesi
olan Çin’in tarafsızlığına gölge düşürebilecek, Pire Limanı’nda büyük ekonomik
çıkarları olan Çin’i taraf olmaya zorlayacaktır.
8. 15 Mayıs
2017’de Pekin’de yapılan ve Cumhurbaşkanımız dahil 29 devlet başkanının
katıldığı “Bir Kuşak Bir Yol” girişiminin bir nevi zirveye dönüşen tarihi
forumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Çin Devlet
Başkanı Xi Jingping ev sahipliğinde düzenlenen Kuşak ve Yol Forumu, 130 ülke ve
70 uluslararası kuruluştan bin 500 delegeyi bir araya getirdi. Bu forumun
sonunda 11 devletle yeni ortaklık ve 9 ayrı uluslararası kuruluş ile işbirliği
anlaşmaları imzalandı. Bu forumda ayrıca 30 ülke ile Çin arasında ticaret
anlaşması imzalandı ve Çin, İpek Yolu Fonuna (SRF) 14,5 milyar dolar kaynak
aktarımı yaptı. Forum sonunda ayrıca Çin Kalkınma Bankası 36 milyar dolar ve
Çin İhracat/İthalat Bankası 18 milyar dolar özel kredi düzenlemeleri ile OBOR’a
yönelik desteklerini artırdı. Rusya ile Çin arasında 14,5 milyar dolarlık
Bölgesel İşbirliği Kalkınma Yatırım Fonu’nun oluşturulması sadece ekonomik
değil stratejik sonuçları olan bir gelişme oldu.
Forum sonunda
açıklanan 270 maddelik ortak bildiriye göre Çin önümüzdeki yıl 2500 kısa süreli
yabancı bilimsel araştırmacıyı Çin’e davet edeceğini ve ayrıca 50 ortak
laboratuvar kurulacağını duyurdu. Çin, OBOR çerçevesinde ülkede 5000 yabancı
bilim adamını eğitecek.
Zirvede 70
altyapı sözleşmesi imzalandı. Her ne kadar sonuç bildirgesini 30 ülke imzalamış
olsa da bu durum aslında halen Rusya ile Atlantik Blok arasında devam eden
soğuk savaş cephesine Çin’in de dahil edildiği anlamını taşıyor. Zira OBOR ile
en çok ilgilenen Avustralya, İngiltere ve Fransa ile Hindistan bildiriye imza
atmayanlar arasında. Bu ülkelerin zirveye üst düzey siyasi lider göndermediğini
de not edelim. Avustralya’nın her iki ülke arasında geçen ay imzalanan serbest
ticaret anlaşmasına rağmen zirveye üst düzey siyasi lider yollamadı. Bu durum
ancak Atlantik Baskısı ile izah edilebilir. Küreselleşme bir Atlantik ürünü
idi. Ancak Çin, OBOR girişimi ile küreselleşmenin liderliğini alma yolunda
ilerliyor.
9. AB,
OBOR’dan nasıl etkilenecek?
Trump’ın
Amerika’yı kendi içine kapamasına yönelik söylemlerinin arttığı bir dönemde
Çin’in OBOR hamlesi AB ülkelerini de etkiliyor. Brexit hezimetinin ve kendi
içinde hormonlu büyümenin sancıları ile zorlanan AB ülkelerinden pek çoğu için
OBOR can simidi niteliğinde. Gelişmiş AB ülkeleri ticaret ve büyük alt yapı
projelerinden çok, OBOR’un finans yönü ile ilgililer. İngiltere, Brexit sonrası
Pekin’i yatırım ve ticarette doğal ortak ilan etti. Çin de gelişmiş
ekonomilerle ilişkiler sayesinde batı kurumları ile çalışma disiplini ve
tecrübesi kazanacak. Böylece küresel finans sistemine ve para piyasalarına
girişi kolaylaşacak. Çin’in OBOR girişimi AB içinde kırılmalara neden olacak.
Macarlar ve Polonyalılar gibi nispeten fakir ülkeler, Çin’i AB’den daha yakın
ekonomik ortak olarak görmeye başlıyorlar. Bu nedenledir ki 2012 yılında Çin
ile yakınlaşma için kurulan CEE 16+1 platformu (Merkezi ve Doğu Avrupa
Ülkeleri+ Çin) OBOR’da önemli ortaklıklar ve projeler geliştiriyor. Pek çoğu
eski Varşova Paktı ülkesi olan bu AB üyelerinin demiryolu ve yolları
yenilenmeye muhtaç. Bu grupta bulunan Yunanistan da Pire limanı sayesinde
demiryolu modernizasyon projelerinden payını alıyor. Tüm bu girişimler AB’nin
kendi içinde siyasi ve ekonomik etki gücünü örseliyor.
10. Türkiye
OBOR’da daha ne yapmalı?
Türkiye her
alanda Çin ile ilişkilerini geliştirmelidir. Aleyhimize olan ticaret dengesini
lehimize çevirebilmek için özellikle turizm alanında hamle yapmamız gerekir.
Yunanistan’ın Pire Limanı’ndan Ege adalarına Çinli turist taşımak için Çinli
COSCO firması ile yaptıkları ortada. Aksi takdirde ticaret açığı başka şekilde
yakın dönemde değişmez. Diğer taraftan 15 Mayıs forumunda Türkiye-Çin arasında
suçluların iadesi anlaşmasının imzalanması çok önemlidir. Bunun karşılıklı
güveni artırması beklenmelidir. Benzer şekilde karşılıklı kültür merkezlerinin
açılması da çok önemli. Şimdi önde gelen üniversitelerimizin Çin Araştırma
Merkezleri kurmasını teşvik etmek gerekir. OBOR kapsamında da Çandarlı veya
başka bir Ege ya da Akdeniz limanının Çinlilerle ortak işletimi için her türlü
teşvik ve gayret sarf edilmelidir.
Kaynak: lojistikhatti.com