Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / TAYSAD BAŞKANI KANCA: SÜRÜCÜSÜZ ARAÇ TEKNOLOJİSİNE GÖRE DÖNÜŞMELİYİZ

TAYSAD BAŞKANI KANCA: SÜRÜCÜSÜZ ARAÇ TEKNOLOJİSİNE GÖRE DÖNÜŞMELİYİZ

TAYSAD BAŞKANI KANCA: SÜRÜCÜSÜZ ARAÇ TEKNOLOJİSİNE GÖRE DÖNÜŞMELİYİZ30.05.2017

Bu yıl 8’inci kez düzenlenen “Aftermarket Konferansı” alanında uzman konuşmacıları ve çok sayıda davetliyi ağırladı. Konferansın açılış konuşmacılarından TAYSAD Başkanı Alper Kanca, Türk otomotiv tedarik sanayinin küresel Yenileme Pazarı’nda varlığını sürdürebilmesi için sürücüsüz araç teknolojisine göre dönüşmesi gerektiğinin altını çizdi.

Türk tedarik sanayinin ülke ekonomisine katkısı noktasında özellikle TAYSAD üyesi kurumların aktif rol aldığını belirten Başkan Alper Kanca, “TAYSAD 380 üye, yaklaşık 23 milyar dolar iş hacmi, 8 milyar dolar doğrudan ihracata ve 150 binin üzerinde istihdama sahip 40’ıncı yılına yaklaşmış köklü bir sivil toplum kuruluşu. Dolayısıyla ekonomiye katkı sağlama konusunda da çok önemli bir yere sahip” dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Türkiye, araç parkı konusunda diğer dünya ülkeleri arasında ortalamanın altında bir seyir izlemekte. Ülkemizde kişi başına düşen otomobil sahipliği, özellikle Avrupa ortalamalarının oldukça altında seyrediyor. İç pazarda yaşanan daralma ya da gelişmenin yenileme pazarı üzerindeki etkisi büyük oluyor. Örneğin araç teknolojisi geliştikçe, yenileme pazarının da aynı yönde ve hızda gelişmesi, hatta dönüşmesi gerekir. Bugün itibariyle yaklaşık yüzde 30-40 seviyesinde olan elektronik aksam kullanımı, 2030’larda yüzde 50’nin üzerinde seyredebileceği öngörülmekte. Dolayısıyla özellikle Yenileme Pazarı’nda varlığını sürdürmek isteyen firmalarımızın, yeni teknoloji ve eğilimleri yakından takip etmesi önemlidir.”

Yenileme pazarına ilişkin rakamsal verileri aktaran Kanca, “Dünyada kullanılmakta olan araç sayısı 1,21 Milyar adedi aştı. Türkiye ise bu pazarın yüzde 1,3’ünü temsil ediyor. Mevcut durumda 5 milyar dolarlık hacme sahip olan Türkiye Yenileme Pazarı’nın 2020’de 6,5 milyar dolara ulaşması öngörülüyor. Türk otomotiv tedarikçileri olarak uluslararası standartlara uygun üretim yapma kabiliyetimiz oldukça yüksek. Bu konudaki çalışmalarımızın birçoğu ile ilgili uluslararası otoritelerden ve OEM firmalarından ödüller de aldık. Bu başarının sürdürülebilir olması için, sadece OEM veya OES parçalarında değil, aynı zamanda IAM (Independent Aftermarket) parçalarında da stratejik olarak belirlenmiş kalite seviyesinin sürdürülmesi gerekmekte. Ayrıca Türk tedarikçilerin, sadece standar ürünleri üretmeyip, katma değeri yüksek ürünlere yönelmelerinin mümkün olduğunu görüyoruz. Bu teknolojik alt yapı ve Ar-Ge kabiliyeti firmalarımızda bulunmakta” diye konuştu.

‘KÜRESEL TİCARETTE YÜZDE 5 ARTIŞ’

Yakın ve uzak gelecekte otomotiv sektöründe neler olacağının yanı sıra sürücüsüz araçlar konusuna değinen LMC Otomotiv Direktörü Jonathon Poskitt, “Bu sene küresel ticarette yüzde 5’lik artış bekleniyor. Bu büyüme büyük ölçüde Kuzey Amerika, Batı Avrupa, Çin’de bekleniyor. Orta vadede ise Hindistan’da ve Afrika’da iyileşme beklentisi mevcut olmakla birlikte İran’ın toparlanma sürecine girmesi ve Güney Afrika’nın da belli düzeyde bir iyileşme göstermesi öngörülüyor. SUV tipi araçlar, özellikle Avrupa’da bu büyümeyi artıracak. Ağır ticari taşıtlarda Çin yüzde 30 oranında söz sahibi. 2017 yılında ağır ticari taşıtlar için öngörülen büyüme de yüzde 8 oranında. Öte yandan sürücüsüz araç parkı büyümesini sürdürecek ve otomotiv sektörünün küresel ticaretteki payını büyük ölçüde etkileyecek. Sürücüsüz araçlar trafik konusunda da ciddi bir rahatlama sağlayacak” diye konuştu.

‘SÜRÜCÜSÜZ ARAÇ TEKNOLOJİSİ TEDARİK SANAYİNİ BÜYÜTECEK’

Roland Berger Kurucu Ortağı Alexander Brenner, “Son birkaç yıla bakacak olursak; küresel ticarette ve dolayısıyla otomotivde daralmalar oldu fakat gelinen noktada toparlanma sürecine girildi. Mevcut durumda Avrupa’da otomotiv sektörü dalgalı bir seyir izliyor. Öngörüde bulunmayı zorlaştıran bir tablo söz konusu. Diğer taraftan ABD’de Trump’ın başkan seçilmesiyle birlikte Meksika’ya uygulanan ambargo işin seyrini değiştiren etmenlerden. Dolayısıyla ABD pazarına ilişkin öngörüde bulunmak da mümkün görünmüyor. Bu ve bunun gibi konular ticarete ilişkin kısa vadeli tahminleri dahi imkansız hale getiriyor.

Tabi ki büyümeler olacak ancak, hangi ülkeler büyüyecek? Bu noktada 4 büyük zorluktan bahsedebiliriz. İlki satış hacmi zorluğu. Bu kapsamda ‘Gelecekte nerede olmamız, nerelere yatırım yapmamız gerek?’ sorularına yanıt verebilmeliyiz. Her pazarda bulunmak mümkün değil. Kar sağlayacak alanları bilmek gerekli. İkinci zorluk ise birleşme ve satın almalar. Burada önemli olan teknolojiye erişim, mekanik yeterlilik, network oluşturabilme, yeni pazarlara girebilme gibi fonksiyonları iyi analiz etmek. Üçüncüsü ise finansal değer yaratma zorluğu. Son olarak şunu söylemeliyim; otomotiv tedarik sanayi büyüyecek. Fakat bu işin kazanan ve kaybeden tarafları olacak. Dizel üretim yapanlar kaybeden tarafta yer alırken, otonom üretim yapanlar kazanan tarafta yer alacak. Bu nedenle ölçek hacminin ötesine geçip; insana, teknolojiye yatırım yapma gereği doğuyor” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: lojistikglobal.com