Döviz
kurundaki dalgalanmalar iş dünyasına zorluklar yaşatıyor. İş dünyası
temsilcileri ise şirketlere, risklerini minimuma indirmek için “açık hesabı
azaltın, borcunuzu geliriniz olan para cinsine çevirin” uyarılarında bulunuyor.
İhracatı ve
ithalatı olan şirketleri en çok zorlayan konu son bir yıldır döviz kurundaki
hareketlilik. Genel olarak açık hesap çalışan Türk ihracatçısı bir yandan
kurdan darbe yerken, diğer taraftan da ‘paran değersizleşti, indirim yap’
baskısıyla karşı karşıya kalıyor. İthalata dayalı iş yapanlarda da durum farklı
değil. Üretimini yapıp ürünlerini satış noktalarına göndermeye hazırlanan
şirketler, dönem dönem paritedeki aşırı oynaklıktan dolayı, yükledikleri TIR’ları
boşaltıp, ürünlerin etiketini değiştirdikten sonra, tekrar yükleme yapıyor.
Yapılan araştırmalara göre ihracatçıların %47’si kurdaki dalgalanmaya karşı
önlem almıyor.
İş dünyası
STK’ları ise şirketlerin zor durumda kalmaması için şu önerileri sıralıyor:
“Kur dalgalanmasından kar etmek amacıyla fiyat politikasını değiştirmeyin.
Geliriniz hangi para cinsindense, o para cinsinden borçlanın. Vadeli işlemleri
ve Forward işlemlerini tercih edin. Açık hesap çalışmalarınızın payını düşürün.
Riskinizi hedge edin. Yeni pazarlarla riskleri dağıtın.”
İhracatçılar
açısından kurların düşük ya da yüksek olmasının değil, dalgalanmanın sınırlı
olmasının önemli olduğunu söyleyen Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet
Büyükekşi, buna karşın son döneme bakıldığında gerek iç gerekse dış etmenlerle
oynak bir kurla karşı karşıya olduklarını ifade etti. Kurdaki dalgalanmaya
karşı ihracatçıların durumunu paylaşan Büyükekşi, 9 Şubat’ta kamuoyu ile
paylaştıkları 2016 yılı 4’üncü çeyrek İhracat Eğilim Anketi sonuçlarında,
ihracatçıların yüzde 47’sinin döviz kurlarındaki dalgalanmalara karşı hiçbir
önlem almadıklarının ortaya çıktığı bilgisini yineledi. Önlem alan
ihracatçıların ise yüzde 34’ünün döviz kredisi ve vadeli işlemleri tercih
ederken, yüzde 25’inin forward işlemler kullandığını aktardı.
Kurların
artmasının ardından bazı firmaların fiyatlarını aşağı yönlü revize ederek,
yurtdışında pazar payını artırmaya çalıştıklarına dikkat çeken Büyükekşi, “Bu
artış karşısında fiyatlamaya sınırlı müdahale ederek karını maksimize etmek
isteyen firmalarımız da var. Bizim firmalarımıza sürekli olarak tavsiye
ettiğimiz konu, kısa vadeli kur dalgalanmalarından kar elde etmeyi ummak
yerine, Ar-Ge, inovasyon, marka ve tasarıma dayalı, katma değeri yüksek ürünler
üretmeleri. Bunun yanında da kurlardaki dalgalanma karşısında yukarıda saydığım
araçları kullanarak kararlı bir mali yapıya kavuşmaları. Aksi halde bugün
arkadan esen kur rüzgârları yarın karşıdan estiğinde firmalarımız finansal
sorunlarla karşılaşabilirler” dedi.
Dalgalanmadan
olumlu etkilenen şirketlerin oranı sadece yüzde
Çok değerli
TL’nin ihracatta rekabet gücünü zayıfl attığını, çok değersiz TL’yle ise üretim
maliyetleri ve enflasyonun arttığını anlatan İstanbul Ticaret Odası Başkanı
İbrahim Çağlar, ancak bunu fırsata çevirerek, ihracatta rekabet üstünlüğünün sağlanabileceğine
dikkat çekti.
FED’in faiz
artırmasının yanında bu yıl yüzde 2 artış daha planlamasının, Trump’ın
icraatlarının, Brexit’in, AB’nin ekonomik ve siyasi birliğindeki sıkıntıların,
dünyada yükselen ırkçılığın, Suriye ve Irak’taki jeopolitik gelişmelerin ve
petrol fiyatındaki düşük seviyenin dünyadaki belirsizliği tetiklediğini savunan
Çağlar, belirsizlik sürdüğü müddetçe kurdaki dalgalanmaların da süreceğini
vurguladı. Kurdaki dalgalanmalara karşı en başta gelir ve giderleri aynı para
cinsinden buluşturmanın önemine değinen Çağlar, şöyle devam etti:
“Kredilerinizi mümkün olduğunca TL bazında kullanmak ve borçlarınızı
gelirlerinizden daha uzun vadeye yaymak önemli. Tabii kur riskinden korunma
enstrümanlarını da aktif kullanmak gerekiyor. Ancak bunların dışında uzun
vadede yüksek teknoloji yatırımları, yeni pazar keşifl eri ve büyüme odaklı bir
stratejiyi merkeze koyarsak, kurlardaki türbülans Türkiye’yi o kadar da
derinden etkilemez. Mesela pahada ağır ihracatı arttırırsak, küresel piyasada
marka ürünlere sahip olursak, ülkemize duyulan güven, paramıza olan talep
istikrarlı olur. Kur diye bir sorumuz kalmaz. ”
Olpak: Dövizdeki
dalgalanma manipülatif
Müstakil
Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin (MÜSİAD) “2016 Ekonomi Değerlendirmesi ve
2017 Beklentiler” anketine göre aşırı dalgalı kurdan şirketlerin %79’u olumsuz
etkilenirken, olumlu etkilenenlerin oranı %6. Dövizdeki dalgalanmaların
manipülatif olduğu görüşünü savunan MÜSİAD Başkanı Nail Olpak, “Bu
manipülasyona neden olanlara yaptırım uygulanması gerekiyor. Firmalara ise her
zamanki tavsiyemiz olan ‘Hangi para biriminden gelirin varsa, o para biriminden
borçlan’ çağrımızı yineliyoruz” diye konuştu.
“Fırsat sunan
pazar için başlayıp, yaygınlaştırdık”
İhracatçılara
bu tip dönemlerde “hedge” sistemini kullanmaları önerisinde bulunduklarını
anlatan İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçılar Birliği (İTHİB) Başkanı
İsmail Gülle, açık hesabın da özellikle Türk ihracatçıları tarafından
kullanılıp, dünyada eşine az rastlanan bir ticaret şekli olduğunu ifade etti.
Rusya gibi önemli fırsatlar sunan ancak herhangi bir teknik altyapıya sahip
olmayan bir ülke için kullanılmaya başlanan bu ticaret şeklinin sonrasında
farklı pazarlar için de yaygın olarak kullanılmaya başlandığını hatırlatan
Gülle, “Ancak biliyoruz ki bu son derece riskli yöntem, tüm riski
ihracatçımızın omuzlarına yüklüyor ve maalesef herhangi bir finansal araç ile
de riski dağıtmak mümkün olamıyor. Bizim bu konuda ihracatçılarımıza önerimiz,
mümkün olduğunca bu yöntemin kullanılmaması ve ihracatçımızın üzerine aldığı
riski dağıtabilecek alternatif yöntemlere yönelmesidir” dedi.
Kaynak: dunya.com